GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE ROMANYA HÜKÜMETİ ARASINDA DENİZCİLİK ANLAŞMASININ İMZALANMASI HAKKINDA ( S.S.,41)
Yasama Yılı:2
Birleşim:20
Tarih:17.11.2011

CHP GRUBU ADINA TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan, çok değerli üyeler; ben de bugün Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Türkiye Cumhuriyeti ile Romanya Hükûmeti arasında imzalanan Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın 3'üncü maddesi hakkında düşüncelerimi ifade etmek üzere huzurlarınızda bulunmaktayım.

 Çok değerli milletvekilleri, Saygıdeğer Başkanım; Türkiye ile Romanya arasındaki ilişkilerin tarihsel derinliği olduğunu ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Gerçekten de Türkiye ile Romanya arasındaki ilişkiler çok çok uzun yıllardır, herhangi bir siyasi engele takılmadan sürekli olarak gelişme kaydetmiştir. Tarihte yaşananlar nedeniyle hâlâ bazılarının karşılıklı olarak ön yargıları bulunsa bile Romanyalılar Türklere, yani bizlere daima güvenmişler, hatta Türklerle ilgili "Türk dürüsttür, sözünde durur." şeklinde bir atasözüyle Türklere olan güvenlerini de net bir biçimde ortaya koymuşlardır.

Değerli milletvekilleri, Romanya bugün Türkiye'nin Balkanlardaki en büyük ticari ortağı konumundadır. Bugün karşılıklı ticaret anlamında Balkanlarda en fazla ihracat ve ithalat yaptığımız ülkelerden bir tanesinin Romanya olduğunu, birincisinin Romanya olduğunu, Karadeniz bölgesinde kıyısı olan, Karadeniz'e kıyısı olan ülkeler arasında ise Rusya Federasyonu'ndan sonra Romanya'nın 2'nci sırada yer aldığını ifade edersem herhâlde Türk ticareti açısından Romanya'nın önemi ortaya çıkar. Romanya Türkiye'nin en fazla ihracat yaptığı 11'inci ülke, en çok ithalat yaptığı 19'uncu ülke konumundadır.

Yine, değerli dostlar, Romanya Türkiye'ye Avrupa Birliği sürecinde en çok destek veren -ki, yapılan anketler bunu gösteriyor- ülkelerin de başında geliyor. Bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum.

Tabii, konu denizcilik üzerine bir anlaşma olunca üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye'nin denizcilik anlamında bulunduğu nokta konusunda da birkaç hususa değinmek istiyorum. Üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen Türkiye yük taşımacılığında yüzde 92 oranında, yolcu taşımacılığında yüzde 95 oranında kara taşımacılığına bağımlıdır. Deniz yolu ile taşımacılıkta payımız sadece yüzde 2,5'tir.

AKP döneminde denizcilik alanında nereden nereye gelindiği noktasında da ben birkaç hususa değinmek istiyorum. AKP döneminde, Türkiye'nin dünyadaki deniz ticaretindeki payı on yıl önce yüzde 2 civarındayken AKP'nin on yıllık iktidarı sonrasında bu oran -üzülerek ifade ediyorum- yüzde 1'e düşmüştür.

MEHMET DANİŞ (Çanakkale) - Binde 2, yanlış okuyorsun.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Doğru okuyorum, doğru okuyorum. Sen çok iyi biliyorsan gelir anlatırsın.

2002 yılında dış ticaretimizin yüzde 60'ını deniz yolu ile yaparken 2010 yılında bu oran yüzde 19'lara gerilemiştir.

Yine, AKP döneminde hiç katkısı olmamasına rağmen denizcilik alanında ki denizcilik sektörü kendi imkânlarıyla bir noktaya gelmiş, 10 milyar dolar civarında bir ihracat rakamına kavuşmuş ancak özellikle son üç yıl içerisinde sektörün Hükûmet tarafından ciddi anlamda desteklenmemesi neticesinde, özellikle tersanelerde çok sayıda insan -ki rakam 20 bin olarak ifade ediliyor- işsiz kalmıştır. Bu anlamda, AKP Hükûmeti tarafından önümüzdeki yıllarda denizcilik sektörümüz desteklenmediği takdirde sıkıntılar artarak devam edecek, üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye bu çok önemli imkândan faydalanamamış olacaktır diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, konumuz uluslararası bir anlaşma. Tabii uluslararası anlaşmadan bahsederken uluslararası bir başbakandan bahsetmeden de geçemeyeceğim. Siz ona "dünya lideri" diyorsunuz, ben ona "sözde dünya lideri" diyorum, bizim Kocaeli Milletvekilimiz Haydar Akar "çakma dünya lideri" diyor. Herhâlde kimden bahsettiğim ortaya çıktı. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan bahsediyorum.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Başbakandan bahsediyorsun, saygılı olacaksın.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Sen saygılı ol. Ne dediğimi biliyorum ben. Bir müsaade et. Kraldan mı bahsediyorum? Padişahtan mı bahsediyorum? Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanından bahsedi-yorum. Eleştirilebilir bir insandan bahsediyorum. Haddini bil, sen terbiyesizlik yapıyorsun.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Saygılı ol, saygılı.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Sayın Başkanım, müdahale eder misiniz Sayın Metiner'e? Sürekli olarak oradan laf ediyor.

SONER AKSOY (Kütahya) - Çakma sensin, çakma.

BAŞKAN - Sayın Özcan, lütfen karşılıklı konuşmayınız. Siz Genel Kurula hitap ediniz lütfen. Sözcüklerinizi de özenli seçiniz, çok rica ediyorum.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Tamam, efendim.

Şimdi, bu sözde dünya liderinin yönettiği Türkiye'de yaşıyoruz. Bu sözde dünya liderinin yönettiği ülkenin milletvekilleriyiz. Şimdi, uluslararası ilişkilerden bahsederken bir konuya değinmek istiyorum. Bilemiyorum, yakın zamanda Amerika Birleşik Devletleri'ne veya İngiltere'ye giden milletvekili arkadaşımız var mı? Milletvekilleri Amerika Birleşik Devletleri'ne giderken veya İngiltere'ye giderken hangi zorluklarla karşılaşıyor bunu biliyor musunuz bilmiyorum. İngiltere veya Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye Cumhuriyeti pasaportu taşıyan, diplomatik pasaportu taşıyan milletvekillerine vize uyguladığını bilmiyorum, biliyor musunuz? Vize uygulamakla kalmayıp, o ülkeye indikten sonra sizin üstünüzü aradıklarını elle, kemerlerinizi çıkarttırdıklarını, ayakkabılarınızı çıkartıp sizi yalın ayak yürüttüklerini bilmiyorum, biliyor musunuz? (AK PARTİ sıralarından "Siz ne zaman gittiniz? sesi)

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Çok yakında gittim, geçen hafta oradaydım.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Üniversitelere girmemize vize koydunuz, Türk vatandaşlarına vize koydunuz. Önce zihniyetinizi değiştirin.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Şimdi ben şuna bakıyorum: Bir dünya lideri tarafından yönetiliyoruz, o bizim Başbakanımız ama o dünya liderinin yönettiği Türkiye Cumhuriyetinin milletvekillerine adam muamelesi bile yapmıyor bu ülkeler, siz de göğsünüzü gere gere diyorsunuz ki: "Bizim Başbakanımız dünya lideri."

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Kesinlikle.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - "Sevsinler böyle dünya liderini" deyince tepki gösteriyorsunuz. Sevsinler böyle dünya liderini!

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Asıl sizi sevsinler!

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Değerli dostlar, uluslararası ilişkilerde mütekabiliyet ilkesi diye bir ilke vardır. Biz hukuk fakültelerinde bunu öğrendik, çoğunuz da öğrenmişsinizdir. Bir ülke size nasıl muamele yapıyorsa siz de ona böyle muamele yaparsınız. Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere bize vize uyguluyor. Peki, biz o ülkelerin parlamenterlerine, milletvekillerine böyle bir şey uygulayabiliyor muyuz? Bizim buna gücümüz yetiyor mu?

İHSAN ŞENER (Ordu) - CHP iktidar olunca yaparsınız.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Siz bunu yaparsınız, önce kendi milletvekilinize sahip çıkarsınız, kendi milletvekilinizin uluslararası alanda saygınlık kazanmasını sağlarsınız, sonra da dönüp "Ben dünya lideriyim." dersiniz o zaman.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Türkiye'nin geldiği noktayı bir görseniz dünyada.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bunu demedikten sonra, kusura bakmayın ama Kocaeli Milletvekili sizin liderinize "Çakma dünya lideri." der?

İHSAN ŞENER (Ordu) - Haddin değil.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - ?ben de bunu alkışlarım.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Biz de "saygısızlık yapmayın" diyoruz.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Çok değerli milletvekilleri, bir de çok önem arz ettiğini düşündüğüm, benim ilimle ilgili önem arz ettiğini düşündüğüm bir konuya değinmek istiyorum. Sayın Başbakan Rize'nin Güneysu ilçesinden, bunu biliyoruz. Rize'nin Güneysu ilçesinin nüfusu yaklaşık 12 bin, benim seçim bölgem olan Bolu'nun Mengen ilçesinin nüfusu 15.500. Sağlık Bakanlığı bir süre önce bir karar aldı, bazı hastanelerin statüsünü değiştiriyor, "Nüfusu 20 binden az olan ilçelerin hastanelerinin E1 olan statüsünü E2 olarak değiştireceğim." dedi ve bunu uygulamaya da koydu. Sonra bazı ilçelerin nüfusu çok küçük olmasına rağmen onlara tekrar eski statüsünü verdi. Sayın Bakana burada anlattım,  6-7 bin imzalı dilekçeyi verdim, dedim ki: "Mengen'in çok yaşlı bir nüfusu var, çok fazla hastası var, en yakın tam teşekküllü hastaneye mesafesi 60 kilometre ve bu insanlar bu haklarını istiyorlar." Sayın Bakan bunu şunu söyledi, "Emsal yok." dedi. Emsalleri gösterdim, en sonunda dedim ki: "Bakın, Sayın Başbakanın doğduğu ilçe, Güneysu ilçesinin nüfusu daha az, kriterleri daha sağlıklı ama buna rağmen bu ilçenin statüsü, bu ilçenin devlet hastanesinin statüsü E1'de kalıyor." Sayın Bakan bana dedi ki: "Kusara bakmayın ama orası Sayın Başbakanın doğduğu yer." Hiç kimse kusura bakmasın ama Bolu'nun Mengen ilçesi de benim doğduğum yer. (CHP sıralarından alkışlar) Buna göre yapılıyorsa bu işlemler, Mengen'in devlet hastanesinin eski statüsünü vereceksiniz, vermediğiniz takdirde ben bunu her ortamda dile getirmeye devam edeceğim. Bunun neyine tepki gösteriyorsunuz?

İHSAN ŞENER (Ordu) - Genel Başkanlığa hazırlanıyorsun herhâlde!

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Genel Başkanlığa falan hazırlanmıyorum. Sayın Başbakan eğer bu ülkede Başbakanlık yapıyorsa ve "Başbakanlık" sıfatı ona böyle bir imtiyaz tanıyorsa ve siz bunu alkışlıyorsanız ben size yazıklar olsun diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)