GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE YENİ ZELANDA HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA HİZMETLERİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASI HAKKINDA (S.S.21)
Yasama Yılı:2
Birleşim:20
Tarih:17.11.2011

CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti ile Yeni Zelanda Hükümeti Arasında Hava Hizmetlerine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın 1'inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu anlaşma, Yeni Zelanda ile aramızda 4 Mart 2010 tarihinde imzalanmıştır. Geçen dönemde Meclisimizin gündemine gelmiştir ancak dönemin sona ermesi nedeniyle hükümsüz kalmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu görüştüğümüz tasarı, önümüze gelen anlaşmalardan belki en yeni tarihli olanıdır. Görüştüğümüz ve görüşeceğimiz pek çok anlaşmanın dört beş yıllık bir öncesi bulunmaktadır. Bu niçin böyle olmaktadır? Bizler, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti olarak imzaladığımız anlaşmaları imzalandıktan birkaç yıl sonra Meclisimize onaylatmaya getiriyoruz. Bunun kabul edilebilir bir mantığı olduğunu düşünmüyorum. Hem anlaşmaları geç onaylamaya getiriyoruz Meclisimize hem de onaylamış olduğumuz anlaşmaların kimi maddelerini ne yazık ki uygulamıyoruz.

NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bir anlaşma iki gün sürerse bu böyle olur.

LEVENT GÖK (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlarım, suçluların iadesine dair bir Avrupa Sözleşmemiz var. Şimdi, birazcık vicdanlarınıza seslenmek istiyorum. AKP Grubundan da tanıdığım pek çok arkadaşımızın vicdan sahibi olduğuna inanıyorum ama anlatacaklarımdan sanırım sizler de rahatsız olacaksınız.

Değerli arkadaşlarım, 2 Temmuz 1993 günü biliyorsunuz Sivas'ta Madımak Oteli'nin yakılması sonucu, şenlikler nedeniyle otelde bulunan, aralarında 2 çocuk, genç ve aydınlarımızın da bulunduğu 33 konukla 2 otel görevlisi yanarak ve dumandan boğularak yaşamlarını yitirmişlerdi. Polis kayıtlarına göre 15 bin kişi olarak geçen bu örgütlü, gerici kalkışmanın ve katliamın eylemcilerinden bugüne dek ancak 128 kişi yargı önüne getirilebilmiştir.

Vahit Kaynar da bunlardan bir tanesiydi. Vahit Kaynar, yapılan yargılama sonunda cumhuriyet rejimine kalkışma suçundan idam cezasına çarptırılmış, bu karar da Yargıtayca onanarak kesinleşmiştir. İdam cezasının kaldırılmış olması nedeniyle cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına dönüşmüş bulunmaktadır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vahit Kaynar'ın bir müddet önce Polonya'da yakalandığına dair haberlerin duyulması üzerine kendisinin bir an önce Türkiye'ye iade edilmesi ve cezasını çekmesi yönünde kamuoyu ve Sivas olaylarında yakınlarını kaybedenler büyük bir beklenti içerisine girmişlerdir.

Vahit Kaynar'ın gerekçeli kararında aynen şu ifadeler yer almaktadır: "Kendisinin, devlet ve Hükûmet temsilcisi olan valiye `Şerefsiz vali!', `Vali istifa!', cumhuriyetçilik ve laiklik ilkelerine aykırı biçimde `Şeriat gelecek, zulüm bitecek!', `Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak!', `Yaşasın şeriat, kahrolsun cumhuriyet, kahrolsun laiklik!', `Şeriat isteriz!' sloganlarını attığı; cebir kullanmak suretiyle Madımak Oteli'ne girdiği; koltuk, masa, perde gibi eşyaları dışarıya atıp yangına sebebiyet verdiği ve 35 kişinin ölümüne sebebiyet verdiği dosyadan anlaşılmıştır."

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; herkesin beklentisi Polonya'da yakalandığı bildirilen Vahit Kaynar'ın bir an önce Türkiye'ye getirilmesi iken, ne yazık ki, Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 16'ncı maddesine göre, gözaltında tutulma süresinin kırk gün olduğu gerçeğini dikkate almayan Adalet Bakanlığı, adı geçen şahısla ilgili evrakları Polonya makamlarına süresi içerisinde teslim etmeyerek, sonuçta Vahit Kaynar'ın Polonya'da serbest kalmasına neden olmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çağımızın iletişim çağı, teknoloji çağı ve ulaşım çağı olduğu tartışmasızdır. Şimdi hangi sayın, değerli milletvekili bana şunu ifade edebilir ve "Vicdanım rahat" diyebilir? Hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı bulunmasına ve yakalanmasına rağmen, Türkiye Cumhuriyeti kırk günlük süre içerisinde, kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunan bir hükümlüyü Polonya'dan alıp Türkiye'ye getiremiyor. Getiremediği gibi, bu işlemleri kırk gün içerisinde yapmadığı için bu kişi serbest kalabiliyor. Şimdi burada vicdanlarımızın rahat olduğundan söz edebilir miyiz? Eminim hepiniz rahatsızlık duyuyorsunuz bu konudan. Değerli arkadaşlarım, bu nasıl iştir? Alt tarafı, Interpol tarafından arandığı bilinen bir kişidir Vahit Kaynar, bütün evraklarının zaten hazır olması gerekmektedir. Kırk günlük süre ise bu çağımızda çok uzun bir süredir. Hangi irade bu kişinin Polonya'dan buraya getirilmesini engellemiştir? Bunun bir açıklanması gerekmez mi? Bunun bize mantıklı bir şekilde izahı gerekmez mi değerli arkadaşlarım?

Ben sizlerin vicdanlarınıza sesleniyorum: Şimdi Sivas'ta yakınlarını kaybedenler, saz çalan çocuklarını, semah dönen çocuklarını kaybedenler bugün bir kez daha yıkılmadılar mı? Devletimiz bu kadar aciz midir? Elbette değildir ama Vahit Kaynar Türkiye'ye getirilmek istenmemiştir, tıpkı Cafer Erçakmak'ın yakalanmayışı gibi. Biliyorsunuz, Sivas olaylarının bir numaralı sanıklarından Cafer Erçakmak'ın da Türkiye'de yaşadığı ve geçtiğimiz birkaç ay önce Sivas'ta öldüğü ancak mezarlık kayıtlarından anlaşılmıştır. Türk güvenlik güçleri Cafer Erçakmak'ı sağlığında yakalayamamıştır, ancak öldüğünde hepimiz mezarlıklardan gidip arşivlerden çıkarttığımız zaman haberini almışızdır Cafer Erçakmak'ınTürkiye'de olduğuna dair.

Şimdi değerli milletvekilleri, görüldüğü gibi anlaşmaları yapmak yetmiyor,  bunları gerçek anlamıyla uygulamamız da gerekiyor. Ben eminim bu anlattığımdan hepiniz de rahatsız oldunuz. Şimdi hepimizin vicdanlarını rahatlatmak için benim size naçiz bir önerim olacak. Yukarıda Plan ve Bütçe Komisyonunda Adalet Bakanlığı bütçesini görüşüyoruz ve Adalet Bakanımız da orada. Ben şimdi çıkıp buradan oraya gideceğim ve bu  soruları Adalet Bakanına bizzat soracağım ama istiyorum ki vicdanı rahatsız olan arkadaşlarımız da benimle beraber gelsinler ve bu soruyu hep birlikte Adalet Bakanımıza soralım ve gerçeği bizler kendisinden öğrenelim. Bu konu kanayan bir yaradır. Mahkûm olmuş, kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararıyla yurt dışında yakalandığı bilinen bir mahkûmu Türkiye'ye getiremeyen bir zihniyetin ne yazık ki vicdanlarımıza bunu çok tatminkâr bir şekilde açıklaması gerekmektedir. Benim vicdanım bu konuda kanamaktadır, Sivas'ta yakınlarını kaybedenlerin vicdanları bu konuda kanamaktadır. Büyük üzüntü içerisindedirler. Gelin bu yarayı hep birlikte giderelim ve Adalet Bakanımıza bu soruyu hep birlikte yukarıda soralım. Ben AKP'li milletvekili arkadaşlarımızın bu konuda vicdanlı olduğunu düşünüyorum. O yüzden giderken sizlerle beraber gitmek istiyorum. Gidelim ki hep beraber gerçeği tartışalım ve Adalet Bakanından hepimizi tatmin edici bir yanıt alalım.

Bu vesileyle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum, hepinize iyi akşamlar diliyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)