GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI MÜCADELE VE KALICI ÇÖZÜM YOLLARININ ARAŞTIRILMASI AMACIYLA VERİLEN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, 22/11/2011 SALI GÜNÜ GENEL KURULDA OKUNARAK GÖRÜŞMELERİNİN BU BİRLEŞİMDE YAPILMASINA İLİŞKİN MHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:21
Tarih:22.11.2011

MUHARREM İNCE (Yalova) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum sayın milletvekilleri.

Kadına şiddet, sokakta şiddet, okulda şiddet, Mecliste şiddet. Ben şimdi sizlere bir milletvekiline uygulanan siyasal şiddeti, yargısal şiddeti açıklayacağım.

Seçimlerden on yedi gün önce Sakarya'nın Pamukova ilçesine gittim. Orada esnafı gezerken -yanımızda da bir ses düzenli araç vardı- vatandaşa doğaçlama bir şekilde hitap ettim. Şimdi size polis tutanağını okuyorum?

KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) - Erkek mi kadın mı?

MUHARREM İNCE (Devamla) - Sana ne! Sana ne! Terbiyeli ol!

BAŞKAN - Lütfen Sayın İnce, devam edin.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Şimdi size polis tutanağını okuyorum: "25/05/2011 tarihinde, saat 13.45 sıralarında CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce, ilçemiz Cumhuriyet Meydanı'nda, daha önceden izin alınmaksızın, yanında CHP ilçe yöneticileri ve Sakarya milletvekili adaylarıyla birlikte saat 14.15'e kadar meydanda ve çevrede toplanan halkla iktidarın icraatlarını eleştirmek suretiyle, mikrofondan propaganda sırasında, meydanda minibüslerinin trafiği olumsuz yönde etkilediği, trafik akışını engellediği, konuşmacı olarak sadece Muharrem İnce'nin konuşma yaptığı, konuşmasının iktidarı eleştirir nitelikte olduğu tespit edilmiştir." (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Yani kutluyorum, kutluyorum, eleştiriyi yaptığımı tespit etmişler. Trafik akışını engellemişim. Suçum büyük!

Şimdi, bu tutanağa göre fezleke hazırlayan ve dokunulmazlığımın kaldırılmasını isteyen savcıyı kutluyorum huzurlarınızda.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Hadi, kaldıralım!

MUHARREM İNCE (Devamla) - Muhalefet yaptığımı, iktidarı eleştirdiğimi tutanağa yazmışlar. E, ben ne yapacaktım? İktidara yağcılık mı yapacaktım?

Şimdi, bir başka iddianamede ise, yine adım geçiyor, Türkiye'de özelleştirmeyle satılan arazileri, fabrikaları göstermişim, orada da diyor ki: "Hükûmeti yıpratıcı faaliyetlerde bulunuyor Muharrem İnce."

Şimdi, savcılara sesleniyorum milletin kürsüsünden: Ben iktidarı yıpratmak istemiyorum, ben iktidarı yıkmak istiyorum. İktidarı değiştirmek istiyorum, yerine yeni bir iktidar kurmak istiyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) O iddianamelerinizi adam gibi yazın. O iddianamelerinizi doğru düzgün yazın. Ne demek iktidarı eleştiriyor, iktidarı yıpratıyor? Ben o iktidarı yıkmak istiyorum, yıkmak! Ey savcılar, bunu duyun diyorum.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Ona vatandaş karar veriyor, senin gücün yetmez ona.

HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Bunun yolu sandık. Sandıktan çıkamayınca ne yapacaksın?

AHMET YENİ (Samsun) - Millet kararını vermiş.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Şimdi, benim suçum muhalefet yapmak. Şimdi benim dokunulmazlığımın kaldırılmasıyla ilgili bir dosyam oldu artık. Dokuz yılın sonunda benim de bir dosyam var.

Başka kimlerin var? Başkalarına isnat edilen suçlarsa şunlar: Özel evrakta sahtecilik, Devlet İhale Kanunu'na aykırılık, görevi kötüye kullanmak, ihaleye fesat karıştırmak, evrakta sahtecilik ve kamu kurumlarını dolandırmak, zimmet, nitelikli zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmî evrak ve kayıtlarda sahtecilik.

Şimdi benim adımla bu isnat edilen suçlarda olan adlar aynı yere yazılacak. Benim buradan, bu utanç verici durumdan kurtulmam gerekiyor. Ben o kişilerle aynı listede anılmak istemiyorum. Fezleke bana cuma günü geldi. Şu anda milletin kürsüsünde, milletin gözünün önünde dokunulmazlığımın kaldırılmasını istiyorum. Ben diyorum ki: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazdığım dilekçe -yüreği olan AKP'li milletvekiline sesleniyorum- bu dilekçeyi buraya bırakıyorum, alın bu dilekçeyi Meclis Başkanlığına verin, işleme koyun, parmaklarınızı kaldırın, dokunulmazlığım kalksın, ben yargılanayım, o ayıptan kurtulayım. Birincisi bu. (CHP sıralarından alkışlar)

İkincisi şu: Pamukova Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahat Bürosu, Kabahat Bürosunun Meclise gönderdiği fezleke. Milletin kürsüsünden bu fezlekeyi yırtıyorum, ben böyle bir fezlekeyi tanımıyorum, bu fezlekeyi yırtıyorum. Tanımıyorum böyle bir fezlekeyi ben. Ben iktidarı eleştirmeyeceğim de ne yapacağım? Yağcılık mı yapacağım iktidara ben? "İktidarı yıpratıyor." diyor, "İktidarı eleştiriyor." diyor, "Konuşmalarının iktidarı eleştirir nitelikte olduğu tespit edilmiştir." diyor. O savcılara sesleniyorum, ben o fezlekeyi bu milletin kürsüsünden yırttım, o fezlekeyi tanımıyorum, siz de gelin gereğini yapın diyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, yine bir başka konu: Sayın Başbakan bugün hemen yandaki salonda bir konuşma yapıyor, diyor ki: "CHP'nin temsilcisi?" Beni kastediyor.

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Başbakan seni muhatap almaz.

MUHARREM İNCE (Devamla) - "Halife Abdülmecit ile Padişah Abdülmecit'i bile bilmiyor." diyor.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Biliyorsun ama, seni kastetmiyor.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Ben söyledim onu burada da ondan. O davetiyeleri ben gönderdim.

Ha Halife Abdülmecit ha Padişah Abdülmecit. Ortada bir davetiye var, ikisinin de Abdülmecit olduğu kesin. Ama Başbakana şunu söylüyorum: Sayın Başbakan, sen Türk Dil Kurultayında Faruk Nafiz Çamlıbel ile Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı karıştırmıştın, hatırlıyor musun?

Başbakana bir şey daha söyleyeceğim: Benim karıştırmam normal çünkü ben candan konuşuyorum, sen camdan konuşmana rağmen iki şairi birbirine karıştırdın, buna ne demeli?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Ayıp, ayıp.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Şimdi, bir başka konu: Değerli arkadaşlarım, bakın, İzmir'de AKP İktidarının bir başka uygulamasıyla karşı karşıyayız. Şu anda İzmir'de 52 vergi denetmeni, 5 Sayıştay denetmeni, 2 mülkiye müfettişi ve onlarca bilirkişi var. İzmir'i ele geçirmek için, bir zamanlar pasaklı bir çocuğa benzettiğiniz İzmir'i ele geçirmek için, "gâvur İzmir" diye nitelendirdiğiniz İzmir'i ele geçirmek için bunları yapıyorsunuz.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - 52 kişiyle mi?

MUHARREM İNCE (Devamla) - Sandıkta İzmir'i alamadınız, savcıyla İzmir'i almak istiyorsunuz, baskıyla İzmir'i almak istiyorsunuz. Polisle, faşist yöntemlerle İzmir belediye çalışanlarını teslim alabilirsiniz ama çağdaş İzmir size asla teslim olmayacaktır.

Şimdi, ben sizlere konuşmamın ortasında yaptığımı konuşmamın sonunda bir kez daha tekrar ediyorum: Bakın, Sayın Canikli, Genel Başkanımıza da -geldin az önce- burada bir sürü şeyler söyledin.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Bu anlattıklarınız kadına şiddeti mi içeriyor Sayın İnce?

MUHARREM İNCE (Devamla) - Bak, bunun yolu var, bunun yolu var Sayın Canikli. Bunun yolu şu: Bak, ben sana söz veriyorum Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına. Söz, yarın 135 milletvekilinin 135'inin de dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili dilekçeleri Meclis Başkanlığına veririz. Senin yüreğin var mı? Senin yüreğin var mı?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Muharrem Bey, amacı gerçekleştirmiyor. Ben başka bir şey söylüyorum. Ben diyorum ki: Senin için rahat mı? "Senin için rahat mı?" diyorum ben sana. (CHP sıralarından "Bir daha sor." sesi)

MUHARREM İNCE (Devamla) -  Bak, duymadıysan bir daha sorayım: Ben yarın Genel Başkanımızın dilekçesini getiririm.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Kılıçdaroğlu'na sor, içi rahatsa mesele yok.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Arkadaşlarımın tümüne kefilim, 135 kişiye.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Yargılanması mümkün değil ki.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Bak, benimkisi burada. Benim burada.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Şimdi verelim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Rahşan affıyla affa uğramış, boş ver, onları geç sen.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Şimdi, şimdi, hepimiz, hep beraber bütün dokunulmazlık dilekçelerimizi veririz.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Yani kabul ediyorsunuz Sayın Kılıçdaroğlu'nun yaptığını, için rahat mesele yok o zaman.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Bak, bunu yapamayacağınızı biliyorum. Siz bunu yapamazsınız, 550 kişi için bunu yapamazsınız, yapmazsınız.

İşinizi kolaylaştırayım. Hadi Karma Komisyonda, şurada, burada işimiz çok olmasın. Madem böyle suç isnatlarınız var.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Süresi biten yargılanıyor bak, süresi biten yargılanıyor.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Bak, o zaman şöyle yapalım. Bak, şöyle yapalım.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Zaman aşımı yok, süresi biten yargılanıyor biliyorsun.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Sayın Canikli, Sayın Canikli?

BAŞKAN - Lütfen Meclise?

MUHARREM İNCE (Devamla) - Siz Sayın Başbakanın vekilisiniz ben de Sayın Kılıçdaroğlu'nun vekiliyim. Bak, ben Sayın Kılıçdaroğlu adına açıklıyorum. Yarın Sayın Kılıçdaroğlu'nun dokunulmazlık dilekçesini Meclis Başkanlığına verecek cesaretim ve gücüm benim var, senin var mı? (CHP sıralarından alkışlar)

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Peki, Rahşan affı ne olacak? Rahşan affını geriye getirebilir misin? Senin Rahşan affını geriye getirme yüreğin var mı? Geriye getirebilir misin? Eleştirsene! Yok desene, söylediklerini inkâr etsene!

MUHARREM İNCE (Devamla) - Peki, Sayın Canikli, ikimiz de grup başkan vekiliyiz. Bak, ikimiz de grup başkan vekiliyiz. Savcı dalga geçiyor Meclisle! Savcı Meclisle dalga geçiyor! Bir milletvekiline, muhalefet milletvekiline "Hükûmeti eleştiriyorsun" diye dava açıyor.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Yargıya hiç kimse müdahale edemez!

MUHARREM İNCE (Devamla) - Kim oluyor o savcı? Kim oluyor o savcı? Hükûmeti eleştirmişim, hakaret etmemişim. Oraya da yazmış "eleştirmiş" diye.

Bak, ben yargılanmak istiyorum. Bak, sen benim grup başkan vekili arkadaşımsın. Sen bir başka partinin grup başkan vekilisin, ben başka.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Muharrem Bey, dönem sonuna kadar bekleyin. Dönem sonuna kadar sabredin. Zaman aşımı bitmiyor, kaybolan bir şey yok!

MUHARREM İNCE (Devamla) - Dilekçemi buraya bırakıyorum, al bunu Meclis Başkanlığına ver.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın İnce, teşekkür ederim, süreniz doldu.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)