| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 13.12.2012 |
CHP GRUBU ADINA İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 2013 yılı bütçesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimizi paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi ve ekran başında bizleri izleyen değerli yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Kanun hükmünde kararnameyle kurulan, bakanlık koridorlarını idarecilik yapmış müşavirlerle dolduran, yapılanmayı iki yılda henüz tamamlayamayan bir bakanlığın bütçesini görüşmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, tarım, Türkiye için, sosyal, ekonomik, politik bakımdan son derece önemli ve ülkemizin gerçek sosyal sigortasıdır. Ulusal gelire yüzde 9, istihdama yüzde 25 katkı koyan, doyuran, barındıran bir sektörün durumunu görüşüyoruz.
Değerlendirmelere girdilerle başlamak istiyorum: Mazot, gübre, tohum, yem, sulama ücretleri. Çünkü, son on yılda Türk çiftçisinin en büyük sorunu girdi fiyatlarıdır.
Değerli milletvekilleri, dünyanın en pahalı mazotunu kullanıyoruz. Avrupa Birliği ve diğer ülkelerde zirai amaçlı mazotun bize göre yüzde 50 daha ucuz olduğunu biliyoruz. Hava ve deniz ulaşım sektörlerine tanınan imtiyazlar maalesef tarıma uygulanmamaktadır.
Akaryakıtta başka bir konuyu da sizlerle paylaşmak isterim. Türkiye'de
AKP iktidarının bugün bütçede tarımsal destek diye çiftçinin bir cebine koyduğu parayı zaten diğer cebinden aldığını görmekteyiz. Ürün-akaryakıt karşılaştırması yaptığımızda? Benden önceki arkadaşlarımız buğdayla ilgili söylediler,
Ben, ayrıca, bir de bölgemizle ilgili armut konusunda bir örnek vermek istiyorum. 2002'de
Değerli milletvekilleri, Türk çiftçisi devletten destek almıyor, Türk çiftçisi devlete destek veriyor. Çiftçinin gübre ve elektriğe yüzde 18, tarım ilaçlarına ve yeme yüzde 8 KDV ödediğini ifade edersek kimin kimi desteklediği ortaya çıkar. Bugün çiftçimiz mazot kullanırken maliyeye, gübre ve ilaç kullanırken tüccara, elektrik kullanırken TEDAŞ'a çalışmaktadır.
Sulama ücretlerine gelince: 2002-2010 yılları arasında sulama ücretleri yüzde 230 artmıştır. Tarımsal sulamada kullanılan elektrik ücreti de Türkiye'de, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'ne göre yüzde 100 daha pahalıdır.
Çiftçilerimiz banka borçlarının yanı sıra, bugün sulama birlikleri ve TEDAŞ'a olan borçları nedeniyle icralarla uğraşmaktadır. Bunun bir örneğini Niğde'de patates üreticileri, Mersin'de narenciye üreticileri yaptıkları eylemlerle göstermişlerdir.
Bölgemiz Bursa Karacabey'in 13 ova köyünde, bugün jandarma tarafından 45 çiftçimiz aranmaktadır, 300 çiftçi ise icralık durumdadır. Köy kahvelerinde, sarı taksilerin gelmesi konusunda birbirlerini haberdar eden çiftçilerimizin bulunduğunu Sayın Bakana iletmek isterim.
2002 ve 2012 yıllarında yem fiyatlarını araştırdığımızda, etlik piliçte, yumurta tavuğunda yeminde, süt yeminde, besi yeminde ortalama yüzde 250'nin üzerinde artış olduğunu görürüz. Buna karşılık hayvancılık 2003'ten beri uygulanan yanlış politikalar sonucu ithalata yönelmiştir. Cumhuriyet tarihinde ilk defa 2005 yılında kuru pancar küspesi ithal edilmiş, 2010 yılında hayvan ithalatına izin verilmiş ve kurbanlık hayvan ve hayvan ithalatı başlamıştır. Bu yıl da arkadaşlar, saman ve ot ithal etmeye başladığımızı ifade etmek istiyorum.
Hayvancılıkta çözüm, küçük üreticiyi yok ederek yalnızca büyük üreticiyi desteklemek değildir. Hele kasaplık hayvan, et ithalatı hiç değildir. Ne yazık ki yanlış politikalarla hayvancığı darboğaza sokan zihniyet, çıkışı da yanlış politikalarda görmektedir.
Tarım Bakanlığının yayınlarında gösterilen kırmızı et üretimi artışı TÜİK verilerinin yöntem değiştirmesinden ötürüdür. Bir anda, 2009 yılında 413 bin ton olan et üretimi, 777 bin ton olmuştur 2012'de. Etteki sıkıntı saklanamaz boyuta gelince, Sayın Tarım Bakanı "Efendim, AKP döneminde refah o derece arttı ki insanlarımız çok daha fazla et yemeye başladı, onun için sıkıntı çekiyoruz." gibi ülke gerçeği ile bağdaşmayan bir açıklamada bulunmuştur.
Değerli milletvekilleri, 2011 yılı sonu itibariyle 2 milyon çiftçimiz tarımdan uzaklaşmış; 2,5 milyon hektar tarım alanı işlenmemektedir. Türkiye artık tarımda net ithalatçıdır. Tarımda kendine yetebilen bir durumda olan Türkiye, maalesef bu özelliğini yitirerek net ithalatçı konuma gelmiştir. 2002 yılında 102 milyon dolar fazla veren tarım ürünleri dış ticareti, 2003 yılından itibaren sürekli açık vermiş ve 2011 yılında 3 milyar 589 dolar ile rekor düzeye ulaşmıştır.
Değerli arkadaşlar, buğday, pamuk, mısır, çeltikte ödediğimiz, ithalatta ödediğimiz paranın 27 milyar 105 milyon dolar olduğunu ifade ederek fındıkta sıkıntıların olduğunu, FİSKOBİRLİK'in çalıştırılmaz hâle getirildiğini, çayda da aynı oyunların oynandığını ve çay taban fiyatını açıklayan Hükûmet? Ancak, Sayın Başbakanın "Ben özel sektöre karışmam." diyerek çay üreticilerini sıkıntılarıyla baş başa bıraktığını ifade etmek istiyorum.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Patates, patates?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) - Kaçak çayın da çay üreticilerinin ayrı bir sorunu olduğunu ifade etmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) - Zeytin ve zeytinyağı üreticilerimizin bölgeler itibarıyla girdi maliyetindeki artışlar, destekleme primlerinin yetersizliği ve piyasa koşulları düşünüldüğünde üreticinin emeğinin karşılığını almadığını görmekteyiz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) - Bitiriyorum efendim. Şu son cümlemi müsaade ederseniz?
BAŞKAN - Ama, süremiz bu kadar efendim.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) - Peki, efendim.
Saygılarımı sunuyorum.