| Konu: | TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 3 |
| Tarih: | 03.10.2012 |
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; şimdi, en önemli iş kollarının nasıl olacağıyla ilgili bir düzenlemeye tabi bu konuştuğumuz düzenleme. Bizim daha önceki yasada iş kolları belirlenirken sendikalara göre belirlenmiş, kurulan sendikalara göre iş kolları tanzim edilmiş ve uluslararası standartlara aykırı bir düzenleme yapılmıştı. Bugün yine görüyorum ki ve getirilen diğer önerge de biraz sonra oylanacak, sendikaların durumlarına göre ve olacakları iş kolları dikkate alınarak, "Nerede olursa daha iyi olur." mantığıyla geliştirilen bir önergeyi AKP vermiş. Biz ise başından itibaren bunun belirli bir standarda oturtulması, uluslararası bir standardı var, uluslararası standartlara uygun bir düzenleme yapılması talebimizi ifade ettik. Buradaki temel amaç "Hangi iş kolunda hangi sendika olursa ve hangi konfederasyona bağlı olursa." ilişkisi kurularak yapılmış bir anlayışla buraya bu önerge getiriliyor.
Bakın, gemi yapımı, altını çiziyorum -buradaki bütün mühendis, bu konuda uzman, teknisyen ne kadar arkadaş ve milletvekili varsa- bu bir ulaşım ilişkisi midir yoksa yapımı itibarıyla bir metal sektörüne dâhil edilmesi gereken bir iş kolu mudur? Yapımı tamamen metal sektörü ama uygulama olarak bakıldığında o iş kollarındaki sendikaların özelliği ve konfederasyonlara dağılımı dikkate alarak iş kolları taşımacılık iş kollarına aktarılan bir yaklaşımla önümüze geliyor.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, bu şuna benziyor: Gıda sektörüyle ilgili daha önceki düzenlemede şeker iş kolunda sendika vardı yani tanımı tamamen şekerle ilgili olduğu için, gıdayla ilgili olduğu için, hani çikolata üretimi yapan fabrika da gıda iş koluna giriyor, şeker üreten bir başka fabrika ise "şeker iş kolu" diye bir ayrıma tutuluyor. Şimdi, bunların bazılarında düzenleme yapılmasını önemli bir adım olarak görüyoruz. Burada temel ayrışma noktası şudur: Artık, sendikaların dengelerini gözeterek değil, bilimsel, uluslararası normlara uygun bir düzenlemenin burada yaşama geçirilmesi talebimizdir verdiğimiz önerge.
İkinci önemli konu: Demin, Sayın Bakan, 11 milyon çalışan olduğunu ifade etti sigortalı olarak ve bunun 930 bininin sendikalı olduğunu söyledi. Yine Sayın Bakan, bu kürsüden, daha önce, toplam toplu iş sözleşme sürecinde olan sendikalı işçi sayısının da 587 bin kişi olduğunu açıkladı. Şimdi, "Nedir aradaki fark?" derseniz, kâğıt üzerinde 930 bin tane sendikalı üye vardır, yazılmıştır ama toplu sözleşme düzeninden yararlanamayan sendika.
Şimdi, yine, 11 milyon -burada, biraz önce Sayın Bakanın açıkladığı- sayısal bir rakam var, sigortalı var ama bunun içinde 2 milyon kişi, biliniz ki, aslında çalışmamaktadır, aslında içlerinde çocuklar vardır, aslında iş yeriyle sigorta dışında hiçbir bağı yoktur. Sendikalı olma hakları da yoktur, içlerinde çıraklar da vardır ama iş kolu istatistiklerine dâhil edildiğinde, dağıldığında bu 2 milyon kişi de o istatistiklere dâhil ediliyor ve dolayısıyla iş kolu istatistikleri daha büyüyor. O iş kolunda çalışmadığı hâlde, o iş kolunda fiilî bir çalışma yapmadığı hâlde, sırf sigortalı olduğu için, sırf sigortalı göründüğü için, sanki de onlar sendikalaşma hakkına sahip olacaklarmış gibi bir yaklaşımı burada ortaya koyuyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - Gelin, bunu gerçekten uluslararası normlara uygun yapalım. Bir defa yapacağız, ne olursunuz doğru yapalım diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Çelebi.