GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: GÜNDEMDEKİ SIRALAMA İLE GENEL KURULUN ÇALIŞMA GÜN VE SAATLERİNİN YENİDEN DÜZENLENMESİNE İLİŞKİN AK PARTİ GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:22
Tarih:23.11.2011

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisinin aleyhinde söz aldım. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, bugün Kocatepe Camisi'nden son yolculuğuna uğurladığımız Mardin Nusaybin'de şehit olan Ankara Haymana ilçesi Yukarı Sebili Bala köyünden Oktay Aydoğan'a Allah'tan rahmet, ailesine ve ulusumuza başsağlığı diliyorum. Şehidimiz Kürt kökenli bir yurttaşımız idi ve acılı babası yanına gelen, acısını paylaşan herkese "Vatan sağ olsun." dedi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisinde bir çalışma düzeni öneriliyor ve Cumhuriyet Halk Partisinin bir önerisiyle gündeme gelen Başbakan hakkındaki gensorunun da cuma günü görüşülmesi öngörülüyor. Niçin cuma günü seçilmiştir? Nedir bu telaş? Neler saklanmak isteniyor? Meclisimizin salı, çarşamba ve perşembe günkü olağan düzenlerinde ve özellikle Meclis Televizyonunun yayında olduğu bir dönemde bunları niçin görüşmekten kaçınıyorsunuz değerli arkadaşlarım?

Geçtiğimiz hafta, bir başka partimizin İçişleri Bakanı hakkında verdiği gensoru önergesini Meclis Televizyonunun çalışma saatinin sonuna getirdiniz ve Türk halkından o günkü görüşmeleri sakladınız. Şimdi aynısını, söylediği her cümle yalan olan ve arkasında duramayan, bu konudaki sözleri yalan olan Başbakanın Cumhuriyet Halk Partisinin hakkında verdiği önergesi görüşülecek ve Cumhuriyet Halk Partisi hakkında, belediyeler hakkında söylediği o çirkin sözler burada tartışılacak ama cuma gününü seçiyorsunuz! Nedir bu telaş?

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Doğru konuş.

LEVENT GÖK (Devamla) - Nedir bu korku? Neyi gizlemek istiyorsunuz?

NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Başbakan hakkında en son konuşacak olan parti sizsiniz.

LEVENT GÖK (Devamla) - Bakın, Başbakan diyor ki Güney Afrika ziyaretinden önce, belediyelerimiz hakkında: "Şu anda muhalefet partisi kendi belediyelerini bir araştırsın, hangi Alman vakıflarından neler alınıyor ve nerelere gidiliyor?" Bunları söylüyor. Genel Başkanımız "Açıkla, hodri meydan! Arkasındayım. Ben yapışacağım o belediye başkanlarının yakasına." dedi. Ses yok. Şimdi, cuma günü bunu konuşacağız, parti sözcülerimiz bunu anlatacak, Başbakan acaba, bilmiyoruz, ne diyecek ve cuma gününe alıyorsunuz bunu Türk halkı görmesin diye, sansür yapıyorsunuz. Sansürlüyorsunuz, sansürlüyorsunuz ama bunlardan kaçış yok. Çok kötü bir noktaya doğru gidiyorsunuz.

Bakın, kanun hükmündeki kararnamelerle Meclisi baypas ettiniz, yasama yetkisini yürütme eline aldı. Öyle oldu mu? Oldu. Çıkarttığınız kararnamelerle Meclisi devre dışı bıraktınız, AKP'li milletvekilleri de devre dışı. Şu anda bir çadır tiyatrosu oynuyoruz ve Hükûmetin aldığı yetkiyle çıkarttığı kanun hükmündeki kararnameler daha Meclise gelmedi, bunları görüşmedik; pek çok yanlış var, bunları konuşamıyoruz. Denetim yapacağız, denetimi engelliyorsunuz; muhalefet sözcülerini Meclisten itiyorsunuz, şiddet uyguluyorsunuz. Denetim yapacağız, konuşmalar yapıyoruz; Meclis kürsüsünden yine ittiğiniz gibi seslerimizi kesiyorsunuz, bir dakikalık konuşmaları çok görüyorsunuz. Yazıklar olsun size!

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Ne biçim konuşuyorsun!

LEVENT GÖK (Devamla) - Yine son olarak, Meclisin tüzel kişiliğini temsil eden bir Meclis Başkan Vekili bir muhalefet partisi sözcüsüne ağza alınmayacak küfürler ediyor. Yakışıyor mu değerli arkadaşlarım bunlar size? Nasıl bir yönetimdir bu? Tam bir diktaya doğru gidiyorsunuz sizleri uyarıyorum, diktaya doğru gidiyorsunuz.

Bu arada bunlar yetmiyor, Meclisi çalıştırmıyorsunuz, denetim mekanizmalarını engelliyorsunuz, bunlar da yetmiyor size, doymuyorsunuz ve muhalefetteki belediyeleri sindirmek istiyorsunuz, bütün belediyeler üzerinde baskı uyguluyorsunuz, Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer başka partilerdeki belediyeler üzerine. İzmir Belediye Başkanı Paris'te ta 2020 tarihindeki EXPO için mücadele ediyor, 2020; daha 2011'deyiz, 2020 tarihi için mücadele ediyor ama bir anda bütün bürokratları görevden alınıyor. Nedir bu korku? Şu anda İzmir Belediyesinde tam 52 vergi denetmeni, 5 Sayıştay denetçisi, 2 mülkiye müfettişi ve tam da 20 tane bilirkişi heyeti var değerli arkadaşlarım. Bu baskı nedir böyle? Başbakan bıraksın Orta Doğu'daki başka ülkelerdeki diktatörleri eleştirmeyi, bizler kendi içimize bakalım, kendi hâlimize bakalım. Diktatör içimizde, Türkiye'de diktatör. O Türkiye'nin adını koyalım. (CHP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Niye korkuyorsunuz?

LEVENT GÖK (Devamla) - Siz, belediyelerimize saldırırken kendi belediyelerinize ne yapıyorsunuz? Hiçbir şey yapmıyorsunuz.

Bakın Ankara Büyükşehir Belediyesi? Bir şey yapıyor musunuz? Yok. İstanbul'a yapıyor musunuz? Yok. Var mı orada öyle belediyelere yönelik saldırılar, müfettişler? Hiçbirine yok. Peki, nasıl kolluyorsunuz belediyelerinizi? Örnekleriyle gösteriyorum: İki yıl önce, Ankara Büyükşehir Belediyesini, değerli milletvekilleri, şikâyet ettim Cumhuriyet Başsavcılığına, görevini kötüye kullanıyor diye. Ben, partimin il başkanlığını yapmış bir arkadaşınızım. "Metroyu yapamadı, Ankara'nın kaynaklarını kötü kullanıyor." diye şikâyet ettim. Cumhuriyet Başsavcılığı, benim verdiğim dilekçeyi İçişleri Bakanlığına gönderdi, hakkında soruşturma izni istedi. İçişleri Bakanı aldı benim dilekçemi, Ankara Valiliğine gönderdi. Ankara Valiliği de aldı dilekçemi, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanına gönderdi.

Şimdi, Ankara Büyükşehir Belediyesinin Teftiş Kurulu Başkanının Ankara Büyükşehir Belediye Başkanından aldığı "Olur." Şikâyet ettiğim kişiyi yani Ankara Büyükşehir Belediye Başkanını kim denetledi biliyor musunuz, Büyükşehir Belediye Başkanının memuru olan müfettişi. Teftiş Kurulu Başkanı diyor ki "Sayın Başkanım, Levent Gök hakkınızda şikâyette bulundu, sizi şu müfettişimiz denetleyebilir mi?" Büyükşehir Belediye Başkanı da buna "Olur." diyor. Melih Gökçek'in imzası, Teftiş Kurulu Başkanının imzası, şikâyet eden ben, denetleyen Büyükşehir Belediyesinin Teftiş Kurulu, denetleyen Büyükşehir Belediyesindeki bir müfettiş.

Değerli arkadaşlarım, sonuçta ne çıktı? Sonuçta ne çıktığını söylemeye gerek yok. Sonuçta, bu müfettişin verdiği raporla Melih Gökçek hakkında Ankara Valiliği dedi ki "Soruşturmaya gerek yok.", İçişleri Bakanlığı dedi ki "Soruşturmaya gerek yok.", İşte sizin belediyecilere yaptığınız koruma ve kollama burada yatıyor. Peki, niçin böyle oluyor? Onu da göstereceğim.

HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Çankaya Belediyesini de söyle.

LEVENT GÖK (Devamla) - Şimdi, sayın milletvekilleri, siz AKP'li belediyeleri bir araştırsanız altından kim bilir neler çıkar biliyor musunuz. Bakın, önceki dönemde bir sayın milletvekilimiz, Ankara Büyükşehir Belediyesinin kötü yönetildiğini ve belediye şirketlerinin de halkın kanını emdiğini söyledi. Gerçekten de öyledir, belediye şirketleri halkın kanını emmektedir. İhale Yasası'na göre ihaleleri şirketler almakta, emanet usulüne göre dağıtmaktadırlar. Bu sözler basında çıkınca Ankara Büyükşehir Belediyesinin Belko isimli şirketi o sayın milletvekili hakkında dava açtı. "Bizim ticari itibarımızı zarara uğrattınız. Bizi zor durumda bıraktınız, ekonomik faaliyetlerimizi zarara uğrattınız." diye dava açtı. Ben de orada sayın milletvekilinin avukatıydım. Dedim ki sayın mahkemeye deliller toplanma aşamasında: "Efendim, bu konuları incelemek için Belko'nun yaptığı ihale dosyalarını bir getirtelim ve tarafsız ve objektif bilirkişilere verelim." Haksız mıyım değerli arkadaşlar, konunun böyle aydınlanması gerekmez mi? Mahkeme talebimi kabul etti ve Belko şirketinden yapmış olduğu ihale dosyalarını istedi değerli milletvekillerim. Duruşma günü geldiğinde duruşmaya gittik, mahkemeye girdik. Mahkeme hâkimi bana dedi ki: "Levent Bey, dün Belko'nun avukatı geldi, davalarından feragat etti." İyi mi? Neden feragat ediyor? Çünkü ihale dosyaları gelecek, o ihale dosyaları mahkemenin saptayacağı bilirkişilere gidecek. Ne çıkacak o dosyalardan dersiniz ve sizce niçin vazgeçmiştir acaba Belko kendi açtığı davasından değerli arkadaşlarım? Bana gerekçeli bir şekilde açıklayabilir misiniz bunu? Bence AKP'li sözcüler, AKP'nin elinde bulunan Ankara Büyükşehir Belediyesinin açtığı bir davadan niçin ihale dosyaları istenildiğinde feragat ettiğini bana şuradan açıklamak zorunda.

FATİH ŞAHİN (Ankara) - Siz devam etseydiniz davaya, kabul etmeseydiniz feragati.

EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Siz devam edebilirdiniz.

LEVENT GÖK (Devamla) - Sayın İşler, biliyorsunuz ki feragat tek taraflı bir beyandır, maalesef mahkemeye devam edemiyoruz.

BAŞKAN - Sayın Gök, lütfen karşılıklı konuşmayın. Genel Kurula hitap edin Sayın Gök.

LEVENT GÖK (Devamla) - Feragatle dava sonuçlanıyor yani öyle bir şansımız yok. Keşke o olanağı bulsaydık biz o davaya devam ederdik, tüm gerçekleri ortaya çıkarırdık.

Değerli arkadaşlarım, yanlış yoldasınız. Keşke başka ülkelerdeki diktatörleri örnek göstereceğinize kendi içimizdeki diktatörlere bir çekidüzen verebilseydik ülkemizin demokrasisi daha gelişirdi, daha güzelleşirdi ama o niyetin sizde olmadığını görüyorum. Cuma günü, her şeye rağmen, gerçekleri Cumhuriyet Halk Partisi sözcüleri sizlere haykıracaklardır.

Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)