| Konu: | GÜNDEMDEKİ SIRALAMA İLE GENEL KURULUN ÇALIŞMA GÜN VE SAATLERİNİN YENİDEN DÜZENLENMESİNE İLİŞKİN AK PARTİ GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 23.11.2011 |
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün, daha önce de ifade ettiğimiz gibi, Meclisin çalışma günleri ve saatleri yeniden belirleniyor. İktidar Partisi Grubunun yeniden kendi kararını değiştirdiği bir oturumdayız, bir birleşimdeyiz. Daha önce biliyorsunuz on birinci ayın 2'sinde Genel Kurulun kararıyla Meclisin çalışma saatleri ve gündemi belirlenmişti. Bu karar Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisi üzerine alınmıştı, bugün bunu değiştiriyorsunuz.
Daha önce de ifade ettiğim gibi Meclisin gündemini belirlemek siyasi iktidarın tasarrufundadır, takdirindedir çünkü ülkenin yönetim sorumluluğu milletimiz tarafından iktidara verilmiştir, buna hiç itirazımız yok ancak sizler de takdir edersiniz ki birkaç gündür Meclisimizde, hatta birkaç haftadır Meclisimizde hiçbirinize yakışmaz, bu Meclise yakışmaz, siyasi partilere yakışmaz, siyaset kurumuna yakışmaz olaylar yaşanıyor. Bunları kabul edebilmemiz, bunları tasvip edebilmemiz mümkün değil.
Değerli arkadaşlar, el birliğiyle siyaseti itibarsızlaştırmak, siyaset kurumunun millet nezdinde güvenilirliğini bitirmek ve Türkiye Büyük Millet Meclisine olan saygıyı sıfırlamak gibi bir gayretin içinde olduğumuzu -kendimizi ayrı tutmadan söylüyorum- maalesef üzülerek seyrediyoruz ve ifade etmek durumundayız; kendi adıma, sizler adına milletten özür dilemek durumundayız.
Değerli arkadaşlar, bir sonraki kanunda arkadaşım uzun anlatacak ama müsaade ederse ben de söyleyeyim. Seçimler yapılalı yüz altmış bir gün oldu, 1 Ekimden bu yana da elli günü geçtik, elli günden fazla oldu. Henüz bu Genel Kurulda toplumsal karşılığı olan; milletin, halkın beklentisi olan, sorunlarına çözüm olan bir tek yasa tasarısı geçmedi. Buna hakkımız yok.
Ben buradan tekrar ifade ediyorum. Meclisi çalıştırmak, komisyonları ve Genel Kurulu çalıştırmak siyasi iktidarın sorumluluğundadır. Nasıl gündemi belirlemek onun takdirindeyse, burada uzlaşmayı da temin ederek, ısrar ederek, sabrederek, belki de yutkunarak? Ben Sayın Canikli'nin dediğine katılıyorum: "Eyvallah, ama hakaret olmasın." Tabii ki hakaret olmasın.
Bu kürsüden hakaret yapan, hakaret cümleleri kuran insanlar bana göre yanlış yapıyorlardır. Hakaret etmek zayıf insanların işi, hakaretle hiçbir şekilde rakibinizi ortadan kaldıramazsınız, alt edemezsiniz, ama İktidar Partisi Grubunun -ben üç dönemdir grup başkan vekilliği yapıyorum- inanınız ki bu dönemdeki hoşgörüsüzlüğü, bu dönemdeki sabırsızlığı beni endişelere sevk ediyor ve diyorum ki acaba iktidar?
İki sebebi olabilir: Biri bu Meclisin çalışmamasında fayda mı görüyor? İki, bu Meclisin itibarsızlaşması, işlevinin dışında millet nezdindeki itibarını kaybetmesi işine mi geliyor? Ya da çok endişe ettiğim -dostça da bir hatırlatmada bulunuyorum, lütfen kendinizi bu teraziye çekin- öz güveniniz yani milletin size verdiği oy kibre mi dönüştü arkadaşlar? Yani bu sabırsızlığınız?
Değerli milletvekilleri, önde olanı taşlarlar. Bu böyledir. Eğer önde olan kendisine atılan taşlara dönüp kendisi de taş atmaya kalkarsa kavga çıkar. Ee, siz kavga çıkartmak mı istiyorsunuz, yoksa milletin size yüklediği görevi yerine getirmek mi istiyorsunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Bir tek hakaret istemiyoruz. Başka bir şey istemiyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Gözünüzü severim. Yani şu Mecliste, şu Genel Kurulda yaşananları kabul edebilmek mümkün değil değerli arkadaşlar.
Bir başka şey daha: Evet, siyaset konuşma sanatıdır, ama iktidar değil. İktidar konuşmak makamı değil, yapmak makamı. Yaptıklarınızı konuşarak, geçmişe atıfta bulunup geçmişi suçlayarak, nutuk atarak olmaz bu iş değerli arkadaşlar. Bu doğru değil. Milletin aklıyla alay mı ediyoruz? Bu doğru değil. Böyle yaparak bu Meclisi çalıştıramazsınız. Bakın, geçen dönem daha iyi çalışıyorduk. Bu dönem çok kötü bir başlangıç yaptık. Dostça uyarıyorum. Daha önümüze devasa kanunlar gelecek. Bu Mecliste geçen dönemde bulunan milletvekili arkadaşlarımız var. Ben inanıyorum ki, onlar da aynı endişeyi duyuyorlar. Tekrar ediyorum: Uzlaşmayı temin etmek siyasi iktidarın görevidir, önde olanın, büyük olanın sorumluluğundadır. Biri yanlış yapıyor diye aynı yanlışa aynı yanlışla cevap vermek hakkı yok. Bakın, şimdi şu tartışmalar -Allah'tan devam etmedi, belki de devam edecek- iktidar partisinin bir üyesinin tarımla ilgili konuşurken muhalefeti çapsızlıkla, vizyonsuzlukla ve gerginliklerden beslenmekle suçlayan üslubuyla başladı. Şimdi ne yapacağız? Yani kavga yapmak zayıf insanların işi. Millet bizi kavga yapmak için değil burada sorunlara çözüm üretmek için seçti, gönderdi, seçimler bunun için yapıldı. Millet takdiri, sorunları çözmek için iktidar ve muhalefeti belirledi. Muhalefet olarak bizim görevimiz sizi denetlemek. Tabii denetlerken canınızı acıtacak, belki de rakamları ters yönden gösterip, takla attırarak konuşacak bir sunum ortaya koyabilir muhalefet ama iktidar kendisine taş atana kendisi de taş atmaya kalkarsa yanlış olur.
Değerli milletvekilleri, İktidar Partisi Grubunun getirdiği öneride iki hususu dikkatinize sunmak istiyorum: Biri, gensoru önergelerinin görüşmesini cumaya almak doğru olmamıştır yani bunun halk dilindeki ifadesi kurnazlıktır. Nedir yani? Basının gözünden saklayarak, milletin gözünden saklayarak Sayın Başbakan hakkında verilen gensoruyu cumaya almanın ne anlamı var?
Bir diğer husus?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Meclis çalışmıyor ki, çalıştıramıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Gece çalışalım, saat onda başlayalım, pazar günü çalışalım. Hiçbir muhalefet partisi çalışmaktan kaçmıyor. Sabahlara kadar çalışalım ama gelin, şu görüşmeleri toplumun gözünün önünden saklamayın. Niye cuma?
İki, Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği gensoruyu da cumaya aldınız. Bu doğru değil. Şimdi, biz bu gensoruyu çekeriz. Niye? Çünkü, biz deprem olayını toplumun nezdinde canlı tutmak istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, deprem, oldu bitti değil; deprem yaşanıyor, hâlâ o deprem yaşanıyor, acılar yaşanıyor, çadırların altı su, insanlar soğuktan ölüyor. Yani bu acıyı yaşamak, bu acıyı gündemde tutmak bir sorumluluk değil mi? Bu amaçla biz, bu önergeyi verdik ve bunun milletin gözü önünde tartışılması? Darağacı asıp da kimseyi asmayacağız ama deprem gerçeğini tartışalım; arzumuz bu. Bunun için önerge veriyoruz ve diyoruz ki: "Bugünkü acıyı doğru tartışmazsak muhtemel acıyı öngöremeyiz." İşte "İstanbul depremi geliyor, Hatay depremi geliyor" deniliyor. Ama getiriyorsunuz, bir böyle hesap içinde cumaya getiriyorsunuz "İki önergeyi aynı günde tartışalım." diyorsunuz. Yapmayın! Buna tenezzül etmeyin. Buna muhtaç değilsiniz. Eğer birtakım açmazlarınız, sıkıntılarınız varsa, gelin muhalefetle birlikte çözüm üretelim. Bu tavır doğru değil değerli milletvekilleri. Grup yöneticileriniz böyle karar veriyor, eyvallah ama bu Meclisin huzuru çok önemli, bu Meclisin itibarı çok önemli.
Bir diğer hadise: Yeniden, bitime kadar usulünü getirdiniz. Sayın Canikli, angarya yasaktır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Ama bakın Sayın Şandır, sorumluluk bizde, Meclisin çalıştırılması sorumluluğu bizde.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Angarya yasaktır. Bitime kadar çalışma usulü bu Meclise hakarettir değerli arkadaşlar. Bitime kadar... Siz angarya mı yüklüyorsunuz Meclise?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Biraz önce "Bu Meclis sabaha kadar çalışır." dediniz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Sabaha kadar çalışalım saat koyun. Ama yani bu angarya. Kabala derler Anadolu'da, kabala; şu işi bitir de git. Siz de bize diyorsunuz ki, şu sıra sayılı kanunu bitirinceye kadar çalışacaksınız. Ya bu, Meclise hakaret ya bu. Gözünüzü severim, böyle bir şey yok. Siz bize deyin ki, gelin şu kırk tane uluslararası sözleşmeyi çıkartalım. Çıkartalım; geçmişte örneğini koyduk bunun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Bir günde bir tane çıkarabiliyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Ama gözünüzü seveyim, yani böyle kavga yaparak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bizimle paylaştığınız, birlikte imza attığımız şeyleri bize sormadan değiştirerek gündem belirlemeye kalkarsanız olmaz. Yolun başındayız. Bu usul usul değil. Bundan vazgeçiniz değerli arkadaşlar.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)