GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SPORDA ŞİDDET VE DÜZENSİZLİĞİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ (S.S.: 80)
Yasama Yılı:2
Birleşim:22
Tarih:23.11.2011

BDP GRUBU ADINA ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; hepinize hayırlı çalışmalar diliyorum, hayırlı akşamlar.

Sevgili arkadaşlar, gönül isterdi ki, çok böyle derli toplu, dört başı mamur hazırlanıp geleyim ama inanın bu kadar ciddiyetsizlik karşısında şöyle hasbihâl etmek istedim. Allah'ınızı severseniz, bu yasayı niye çıkarıyorsunuz?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Ya sizin de imzanız var!

ALTAN TAN (Devamla) - Yani samimi bir şekilde çıkıp da birisi itiraf etse; dese ki, şundan, şundan, şundan dolayı ben bu yasayı çıkarmak istiyorum.

Birinci soru şu: Sekiz ay evvel bu yasa yürürlüğe girmiş; yani mevcut, değiştirmek istediğiniz yasa ve şu anda bu yasadan dolayı içeride olan arkadaşlar da bu yasanın hazırlanmasında aktif olarak rol almışlar. Yani önerilerini, tavsiyelerini Meclise iletmişler; bu doğrultuda, bu çerçevede bir yasa hazırlanmış gelmiş.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Hasip Bey de imza atarken  görüşmüş mü o arkadaşlarla? Hasip Bey'in de imzası var.  Kendi arkadaşınıza hakaret ediyorsunuz ya!

ALTAN TAN (Devamla) - Peki, ne oldu da şu an, ne oldu da şu an?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Kendi Grup Başkan Vekilinize hakaret ediyorsunuz.

ALTAN TAN (Devamla) - Şimdi, cevap vereyim size. Cevap vereyim.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) - Siz de yanlıştan dönün!

ALTAN TAN (Devamla) - Biz yanlıştan dönmeyi bir erdem olarak görüyoruz.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Yani Sayın Hasip Kaplan orada içerdekilerle gitti, konuştu?

ALTAN TAN (Devamla) - Sayın Canikli, benle polemik yapmayın, altında kalırsınız.

BAŞKAN - Sayın Canikli, niye müdahale ediyorsunuz? Lütfen dinleyin.

ALTAN TAN (Devamla) - Bakın, akıllı uslu, efendi konuşuyorum.

BAŞKAN - Sayın Canikli, niye müdahale ediyorsunuz? Lütfen?

ALTAN TAN (Devamla) - İstiyorsanız polemik yapayım. Çok açık yani tahrik etmek istiyorsanız hemen tahrik olurum yani, söyleyeyim ben, anında.

Şimdi, sekiz ay önce ne oldu? Yahu, çıkın anlatın.

İki: Çankırıspor ile Çorumspor şike yapsaydı yine bu kadar üzerine düşecek miydiniz? Kastamonuspor ile Sinopspor arasında bir şike tespit edilseydi bu Meclisi meşgul edecek miydi? Ayıptır. Yani, bu Meclisin ciddiyetine layık bir davranış içerisinde olması lazım bu Meclis.

Şahıslara göre, takımlara göre, kurumlara göre kanun çıkarılır mı? Ben size Hazreti Peygamber, Sallallahu ve Sellem'in bir hadisini okuyayım, diyor ki: "Siz kanunları yani cezaları daha doğrusu, kanun değil de cezaları zenginlere uygulayıp da fakirlere uygulamazsanız helak olursunuz. Yahudiler ve Hristiyanlar böyle helak oldu." Yahudi hahamlar da o dönemde faizcilik yapıyorlardı, bankerlik yapıyorlardı, her türlü günahı işliyorlardı. Fakirlere cezaları, Tevrat'ın cezasını uyguluyorlardı ama zenginlere uygulamıyorlardı. İzah edin, niye bu kadar sizi meşgul etti bu? Ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk olarak belgeleriyle, evraklarıyla, delilleriyle bir şike olayı ortaya çıkarıldı. Güzel bir şey, helal olsun çıkaranlara.

Bir diğer iki soru daha: Bugüne kadar hiç şike olmadı mı Türkiye Cumhuriyeti'nde? Kimin ayağına bastı Aziz Yıldırım? Kimin ayağına bastı da, bu iş, böyle, bizim memleketin tabiriyle, faş oldu yani ortalığa döküldü.

İki, tekrar baştaki soruyu soruyorum: Ne oldu da tekrar tanrılar insafa geldi? Lütfen bunu izah edin, bu kadar basit, yani başka bir şey yok.

Bir diğer fasıl, şimdi ikinci fasıl, diyebilirsiniz ki: "Biz, vicdanlı, merhametli insanlarız. Bu kanun, şike mağduru bugüne kadar memlekette doğru düzgün kimse yokken hazırlandı, ondan sonra bu iş patladı. Baktık ki biz kantarın topunu kaçırmışız. Yani, bu verdiğimiz cezalar, hazırladığımız kanun tasarısı, kanunlar, kanunlaşan hazırlıklarımız bir haksızlığa sebebiyet veriyor. Ondan dolayı da biz oturduk, dedik ki: `Yanlış yaptık, biz bu yanlışı düzeltelim.'" Keşke böyle olsaydı. Yani böyle bir durum varsa ben şahsen bütün söylediklerimi geri alıyorum ve sizlerden özür diliyorum.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Sen geri al, geri.

ALTAN TAN (Devamla) - Hayır, eğer böyleyse, bu kadar vicdanlıysanız, bu kadar yüreğiniz sızlıyorsa 8 tane milletvekili cezaevinde hiç aklınıza gelmiyor mu? Ceza versin mahkemeler üç sene, beş sene mi sürecek. On yıl içeride kalıp da ceza almadan çıkanlar var, Ahmet Kara var, geldi bu Mecliste milletvekili oldu 12 Eylülden sonra, on yıl sonra. Böyle bir yanlışlık olur mu? Hayır. Refah Partisinden oldu, benim arkadaşım.

Sevgili arkadaşlar, milletvekilleri cezaevinde, binlerce genç cezaevinde -biraz evvel anlatıldı- gelin bu memlekette yanlış olan, şu an haksızlığa sebebiyet veren ne kadar kanun varsa, vicdanımızın kaldırmadığı ne varsa beraber ittifak kuralım, kaldıralım. Yani bir tek şu an bu Meclis beş aydır açılmış, böyle alelacele? Memleketin en önemli meselesi şike meselesi mi?

Sevgili arkadaşlar, maalesef burada bir ciddiyet gözükmüyor, maalesef, keşke olsaydı -dediğim gibi- bizler de var kuvvetimizle destek verseydik. "Yanılıyorsun. Bizim vicdanımız bunu kaldırmıyor. Ne varsa düzelteceğiz." diyorsanız, işte yarın sabahtan itibaren buyurun yine grup başkan vekilleri toplansınlar, aralarında anlaşsınlar, bu yol temizliği dâhil, yeni anayasa sürecinde bütün bu maddelerle ilgili acil olan düzenlemeleri hep birlikte yapalım. Aylardır avazımız çıktığı kadar bağırıyoruz, diyoruz ki: Bakın, en ufak fikrini beyan edenler bir şekilde KCK'yle, PKK'yle ilinti kurularak içeri alınıyor. Pankart asan gençler tutuklanıyor, ceza yiyor. Eline bir pankart aldı diye Midyat İlçe Başkanımızın annesi, okuma yazma bilmeyen kadın beş yıl ceza aldı, beş yıl, sadece bir pankart taşıdığından dolayı. "Ya bunları abartıyorsun, nerede çıkarıyorsun?" diyorsanız, ben karşınızdayım. Bir PKK'linin cenazesinde kitleyi teskin ettiğim, Fatiha okuduğum ve dağıttığımdan dolayı -aynen savunma dosyamda var- yirmi üç buçuk yılla yargılanıyorum şu an ve savcıya, Diyarbakır Savcısı Ahmet Karaca'ya şunu söyledim: "Sen savcı değilsin, ben de milletvekili değilim. Gel, otur sohbet edelim." Bir buçuk saat konuştuk. "Devlet bana teşekkür etmesi gerekirken, hakkımda dava açıyor." dedim. Dava dosyamda var, benim bu ifadem dava dosyasında var aynen; diyor ki: "Olayları engelledi, kitleyi teskin etti ama o cenazeye katıldı ve Fatiha okudu."

Şimdi, arkadaşlar, çok önemli rahatsızlıklar var. Tekrar tekrar söylüyorum bütün bunlarda gelin ittifak kuralım; yeni Anayasa'yı daha rahat yapalım, yol temizliğinde bulunalım, tansiyonu düşürelim, ülkeyi rahatlatalım, yeni Anayasa'yı yapabilmeyi de daha kolay bir hâle getirelim. Ama bütün bunları bir yana bırakalım, ondan sonra Meclisteki partiler toplansın, desin ki: "Bizim en önemli mevzumuz şike meselesi. Bunlar mağdur oluyorlar, bunlara fazla ceza talep ediliyor, cezaevinde fazla kaldılar, biz bunları dışarı çıkaralım." Hiçbir şekilde inandırıcı değil bu, hiçbir şekilde.

MEHMET GELDİ (Giresun) - Sizin vazgeçmeniz inandırıcı mı?

ALTAN TAN (Devamla) - Hangisi? Evet, buyurun.

BAŞKAN - Sayın milletvekilim, lütfen?

ALTAN TAN (Devamla) - Siz de vazgeçin, buyurun erdemli davranın.

BAŞKAN - Sayın Tan, Genel Kurula hitap edin lütfen.

ALTAN TAN (Devamla) - Yani hatasız olan peygamberler. Siz de gelin deyin ki: "Vallahi bu işi yaptık ama içimize sinmedi." Aynen bizim gibi deyin ki: "Kardeşim, biz bundan geri çekiliyoruz ve biz bu işi içimize sindiremiyoruz ve kabul etmiyoruz."

Bütün arkadaşlara, AK PARTİ'li, MHP'li ve CHP'li arkadaşlara benim bir ricam var; ne olduysa oldu, bu çerçevede bu işe "Evet" derse Meclis bence zan altında kalacak diye düşünüyorum. Vicdanınız elveriyorsa "Evet" deyin. Biz grup olarak "Hayır" diyeceğiz, benim oyum da "Hayır" olacak. Tekrar tekrar söylüyorum, bütün olumlu işlerde ittifaka açığız; insani, İslami, vicdani, ahlaki ne varsa getirin "Evet" diyelim ama bu maddeye "Hayır" diyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)