| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 96 |
| Tarih: | 18.04.2012 |
SİNAN OĞAN (Iğdır) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına, Suriye konusundaki fikirlerimizi arz etmek üzere huzurunuzdayım.
Bundan öncesinde bir hususa değinmek istiyorum müsaadenizle. Polisimiz dağa kaldırıldı, kaymakamımız dağa kaldırıldı, öğretmenimiz dağa kaldırıldı, Hükûmetin sesi çıkmadı. Maalesef bugünlerde doktorlarımız da hastanede öldürülmektedir. Hükûmetin bir an önce bu konuya el atmasını bekliyoruz Meclis olarak ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak.
Değerli milletvekilleri, bugün Türkiye'nin en önemli gündem maddesi nedir? Sayın Başbakanın konuşmasına baktığınız zaman, Sayın Cumhurbaşkanının konuşmasına baktığınız zaman, Sayın Dışişleri Bakanının konuşmasına baktığınız zaman Türkiye'nin en önemli gündem maddesi Suriye'dir. Bölgesel gündemin de bir numaralı maddesi Suriye'dir. Peki hâl böyleyken eminim ki siz biraz sonraki oylamada Suriye konusunun yüce Mecliste görüşülmesine karşı çıkacaksınız. Eğer Sayın Başbakan Suriye konusuna bu kadar önem veriyorsa, eğer Sayın Dışişleri Bakanı Suriye konusuna bu kadar önem veriyorsa, eğer bu kadar önemliyse ve Cumhurbaşkanımız bu konuda yurt içinde, yurt dışında demeçler veriyorsa, bu konu niye Mecliste görüşülmesin? Bu konu Mecliste görüşülürken AKP sıraları niye bu kadar boş olsun?
Eğer size bakarak karar verecek olursak, bu demektir ki Suriye konusu önemli bir gündem maddesi değil. Eğer Suriye konusu önemli bir gündem maddesi değilse biz niye savaşın eşiğine geldik Suriye'yle? Bu, Amerika için önemli bir gündem maddesidir. Bu, küresel güçler için önemli bir gündem maddesidir ama sizin bu hâlinize baktığım zaman görüyorum ki bu, Türkiye için önemli bir gündem maddesi değil. Zira, biraz sonra, siz bunun gündeme alınmaması yönünde karar vereceksiniz. Muhalefetten gelen her türlü kararı reddettiğiniz gibi, bunu da reddedeceksiniz. Muhalefet iyi şeyi de gündeme getirse, kötü bir şeyi de gündeme getirse, siz otomatik olarak bunu reddediyorsunuz. Bari Suriye konusunda siz bir önerge verin, biz destekleyelim, burada, Mecliste Suriye konusunu görüşelim. Eğer bu, milletin Meclisiyse, millet bizi buraya seçmiş veya sizi buraya seçmişse, memleketin doğrudan ilgilendiği konuları, memleketin güvenliğiyle ilgili konuları görüşmemizi istiyorsa, bu konuyu burada yüce Meclis tarafından ele almak durumundayız, görüşmek durumundayız. Yok, eğer "Biz irademizi sadece Sayın Başbakanın iki dudağının arasına bıraktık." diyorsanız -ki görüntü onu göstermektedir- o zaman yapacak bir şey yok sizin adınıza maalesef.
Suriye meselesi Büyük Orta Doğu Projesi meselesidir değerli arkadaşlar. Büyük Orta Doğu Projesi'nin herhâlde burada detaylarına girmeye gerek yok, birçoğunuz bir şekilde duymuşsunuzdur. AK PARTİ milletvekilleri de yakından biliyordur çünkü Sayın Başbakan onun "Eş Başkanı"dır, kendi ifadesidir bu.
Büyük Orta Doğu Projesi, Ilımlı İslam Projesi'yle beraber, İslam'ı ılımlılaştıran, başka bir formaya sokan bir projedir ve bu projenin temelindeki asıl hedef İsrail'in bölgede güvenliğini sağlamaktır; bizim 9 vatandaşımızı katleden İsrail'in güvenliğini sağlamaktır, Gazze'de Müslümanlara zulmeden İsrail'in güvenliğini sağlamaktır. Eğer amacınız buysa, amacınız İslam dünyasını bölmek, parçalamak, İslam dünyasını Batı emperyalizminin ayakları altına sermekse bu millet buna izin vermez, Türk milleti sizin bunu yapmanıza izin vermez, bundan emin olunuz. Biz bu filmi çok öncesinde görmüştük. "Arap baharı" diye ifade edilen, süslü cümlelerle ifade edilen konu aslında turuncu devrimlerin bir devamıdır. Turuncu devrimleri Balkanlarda görmüştük, turuncu devrimleri daha önce Gürcistan'da, daha önce Ukrayna'da görmüştük. Metotlarının nasıl olduğunu gayet iyi biliyoruz, turuncu devrimlerin arkasında kimlerin olduğunu da gayet iyi biliyoruz, Soros'un buradaki rolünü de gayet iyi biliyoruz ve sizin de bugün Arap devrimlerinin içerisindeki rolünüzü de gayet iyi biliyoruz.
Tabii, hiç düşündünüz mü, Arap baharının neticesinde ne olacağını hiç düşündünüz mü? Suriye'de devrimcilik oynuyorsunuz, Suriye'de rejim yıkıldıktan sonra sizin payınıza, bizim payımıza, millet olarak Türk milletinin payına ne düşecek? Ben ifade edeyim, bugün hep beraber mücadele ettiğimiz KCK düşecektir, PKK'nın silah zoruyla yapmaya çalıştığı KCK düşecektir bizim payımıza. Suriye'de rejim değişikliği sonrasında bir Kürt oluşumu ortaya çıkacaktır, Suriye'nin toprak bütünlüğü -bugün Irak'ta olduğu gibi- tehdit altına girecektir. Amacınız bu mudur? Irak'ın bölünmesinden sonra amacınız Suriye'yi de mi bölmektir? O zaman KCK'yla niye mücadele ediyorsunuz? Beraber çalışıyorsunuz, onlar içeriden, siz dışarıdan KCK'yı gerçekleştirmeye çalışıyorsunuz. Daha önce de ifade etmiştik, tekrar ifade ediyorum, elbette ki halkına karşı -kim olursa olsun- silah kullananları kınayacağız, diktatörizmin her türlüsünü kınayacağız, darbelerin her türlüsünü kınayacağız, Arap coğrafyasındaki diktatörleri de kınayacağız, bugün Türkiye'yi götürmeye çalıştıkları, sizin götürmeye çalıştığınız sivil diktatörlüğü de kınayacağız ama bütün bunları yaparken tekrar tekrar oturup düşünmemiz lazım. Bu işten bizim payımıza ne düşecek? Suriye'de yapmaya çalıştığınız bu devrim sonrasında İsrail'in temel hedefi olan "Büyük Kürdistan"ı kurma konusunda nasıl bir gayret içerisinde olduğunu görmüyorsunuz. Hiç olmazsa bu konuşmaları dikkate alın, hiç olmazsa milletin Meclisteki iradesine saygılı olun ve bu meseleyi burada enine boyuna tartışalım. Ne yapılacaksa hep beraber karar verilmesi lazım, ne yapılacaksa Meclis tarafından karar verilmesi lazım. Bugün maalesef, Suriye'de bir oldubittiyle karşı karşıya getirilip, savaşın eşiğine, Türk milleti, Türk devleti getirilmiş durumdadır. Altı ay önce bunu ifade ediyorduk "Bir oldubittiyle karşı karşıya getirilip savaşa sokulacağız." diyorduk, bugün maalesef, bu konuda, AKP Hükûmeti epey bir yol almış durumdadır.
Yeri gelmişken şunu ifade edeyim: Suriye'deki kayıp gazeteciler konusunda da bizim bu konuyu bütün meselelerin dışında tutup kayıp gazeteciler konusuna da el atmamız lazım. Nasıl ki PKK'nın dağa kaldırdığı kaymakamı, polisi, öğretmeni unuttuysanız, Suriye'deki kayıp gazetecileri de unutup Amerika Birleşik Devletleri'nin BOP'u gerçekleştireceği bir Truva atına İslam dünyasında dönüşmemeniz lazım, Türkiye'yi bu kadar ucuz harcamamanız lazım. Bu işin neticesinde, Ermenistan İsrail arasına Türkiye'nin Türk dünyasıyla bağını koparacak bir Kürdistan'ın kurulması planlanmaktadır. Her şeyi bir tarafa bırakın, Türk milleti size bir Kürdistan kurasınız diye yetki vermemiştir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim de buna izin vermeyeceğimizin, her fırsatta, her ortamda karşınızda olacağımızın bilincinde olmanızı bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Tabii, bu arada şunu da söylemek lazım: Van depreminde kışın en soğuk günlerinde insanlarımız o çadırlarda soğuk altında kalırken yetiştirilemeyen, onlara, Van depreminde kendi vatandaşımıza sunamadığımız konteyner evlerin bugün Suriyeli göçmenlere fazlasıyla sunulduğunu da Türk milleti görmektedir. Elbette ki Türkiye, Türk devleti büyük bir devlettir, bize gelenlere kucağımızı açacağız ancak önceliğimizin her zaman kendi vatandaşlarımız olduğunu da gözlerden uzak tutmayacağız.
Esad sonrasının ne olacağının da AKP tarafından oturulup değerlendirilmesi lazım. Biz Esad sonrası ne olacağını gayet net bir şekilde görüyoruz. Bunu bir kendinize sorun, bir dakikanızı ayırın, kendinize sorun. Esad'ı devirmeye çalışıyorsunuz. Diktatörse kendi halkı devirsin. Ama Esad sonrasında bölünecek bir Suriye'nin Türkiye'ye neye mal olacağının hesabının kitabının iyi yapılması lazım. Ve bu çerçevede, nasıl ki Irak'ta Irak Türkmenlerini unutup Mesut Barzani'nin peşine düştüyseniz, korkarım ki Suriye'de de maalesef, Suriye Türklerini daha bugünden unutmuş durumdasınız. Suriye'de bütün bunlar yaşanırken tek muhatabınız, maalesef ki tek muhatabınız küresel güçlerin oradaki piyonları olmuştur. Suriye Türkmenleri, Suriye Türkleri hiçbir şekilde sizin gündeminizde bulunmamaktadır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oğan.