| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 09.10.2012 |
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçici madde 20'nin ilk fıkrasının değişikliği üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu seçim takvimine baktığımız zaman özellikle mart ayıyla ilgili bir kaygıyı çok net bir şekilde görüyoruz. Bakın, 1984'ten 2009'a kadar yapılan 6 yerel seçimin 5'i mart ayının son haftası yapılmış, birisi, sadece 99 seçimi 99'un Nisanın ilk haftasında yapılmış. Yani 6 yerel seçim de aynı mevsim koşullarında, hani dile getirilen olumsuzluklar herhangi bir sakınca yaratmıyordu da 21'inci yüzyılın bütün iletişim koşullarının söz konusu olduğu bu yılda böylesi sıkıntılar yaşanacak, böylesi olumsuzluklar yaşanacak üzerinden sunulmuş olan gerekçeye, hiçbir şekilde inanmadığımızı belirtmek istiyorum.
Şimdi, bu Anayasa değişikliğiyle ilgili süreç hakkında da birkaç husus belirtmek gerekiyor. Bakın, burada, 75 milyonu ilgilendiren bir değişiklik yapıyorsunuz. Ülkenin her tarafında geleceğini yakından etkileyen bir seçim sürecinin kararını veriyorsunuz. Bu çalışmayı yürütürken bu değişiklikle ilgili 3 milyona yakın oy almış bir siyasi partiden görüş bile almıyorsunuz.
Şimdi, burada bulunmuş olduğunuz sorumluluğunuz eğer bir aile şirketinin vermiş olduğu bir sorumluluk olmuş olsaydı biz bunu kabul ederdik ve sizinle bu şekilde görüşmeye de çok meraklı değiliz. Ancak burada 75 milyonu ilgilendiren bir süreçle ilgili halkın iradesini dikkate almak zorundasınız. Siyasi görüşlerimize, dünyayı algılama şeklimize, siyaset pratiğimize hiçbir şekilde katılmayabilirsiniz ama bütün bir memleketi ilgilendiren durumda bizi muhatap olarak kabul etmek zorundasınız çünkü halka bu yönlü vermiş olduğunuz sözler var.
Bakın, gerekçeye baktığımız zaman "propaganda ve etkin katılım" gerekçesi gösterilmiş. Şimdi, siz dinlemekten sıkıldınız ama biz söylemekten hiçbir zaman sıkılmayacağız. Bakın, propaganda yaptığı için, Barış ve Demokrasi Partisinin propaganda etkinliğinde çalıştıkları için şu anda 6 milletvekili, 36 belediye başkanı, yüzlerce belediye meclis üyesi ve 8 bine yakın arkadaşımız cezaevinde bulunuyor. Sadece iki yıl içerisinde 100 bine yakın insanı gözaltına aldınız yani bir şehir, düşünün, 100 bin kişilik bir şehre yakın bir popülasyonu BDP'nin propaganda çalışmalarına katıldı diye gözaltı süreçleriyle, maalesef, uğraştırdınız. Biz bu propaganda yolu açılsın diye, siyasete etkin katılım sağlansın diye daha Anayasa Uzlaşma Komisyonu oturmadan önce size yol temizliği önerdik ve bu konuda da aslında vermiş olduğunuz sözler var. TCK'nın, CMK'nın ilgili maddelerinde değişiklikler, Terörle Mücadele Kanunu'nun tamamen kaldırılması aslında bu propaganda ve siyasete etkin katılımın önünü açacak önerilerdi ama maalesef hiçbirine kulak asmadınız.
Siyasi partilerle ilgili seçim barajları, hazine yardımları sizin işinize geldiği için? Bölgede pek çok yerde, 2 milletvekili seçeceğiniz yerde 4 milletvekili, 5 milletvekili seçtiğiniz için hiç dokunmadınız. Hazine yardımından trilyonlarca paralar, maalesef, kasanıza akarken bu halkın iradesini temsil eden bir siyasal partiye tek bir kuruş aktarılmamasının vicdani muhasebesini yapmadınız. Doğrusu, biz şaşırıyoruz yani artık AKP'yi takip ederken de neye inanacağız, neye güveneceğiz, hangi yol haritasını belirleyeceğiz o konuda da artık şaşırmaya başladık.
Bakın, bu "ileri demokrasi" söylemleri sürekli dillendiriliyor ama pratikte bahsettiğim tablo var. Sadece son bir hafta içerisinde AKP'nin en yetkili kişilerinin vermiş olduğu mesajlara ve Başbakanın bugünkü grup konuşmasına bakalım. Sayın Bülent Arınç burada, Sayın Beşir Atalay, Sayın Adalet Bakanının özellikle ana dilde savunma, ana dilde eğitim, Kürtçe'nin kamusal alanda kullanılması, yerel yönetimlerde yetki genişlemesiyle ilgili söylediklerinin tamamını maalesef bugün Başbakan yapmış olduğu grup toplantısında deyim yerindeyse, tam olarak, üzerini çizecek şekilde çöpe attı. Dolayısıyla, "ileri demokrasi" söylemi ya da yapacağınız bir düzenlemeye ne kadar güvenip, buna hangi koşullarda destek sağlanması, güç sağlanması gerektiği noktasında artık biz bir fikir yürütemiyoruz. Doğrusu, özellikle son dönemde Başbakanın Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerine yapmış olduğu takvimlendirmeyi de son derece tehlikeli buluyoruz.
Ben, sadece şunu belirterek sözlerimi bitireceğim: Barış tacı her türlü saltanat tacından daha değerli ve daha güzeldir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.