GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:6
Tarih:10.10.2012

ADİL KURT (Devamla) - Sayın Başkan, siz de konuşsanız siz de lehte konuşmak durumundasınız çünkü bu konunun aleyhte konuşulacak tarafı yok.

Biz halktan gizli, halka rağmen hiçbir şey yapmıyoruz. Sözümüzü de halkın önünde söylemekten yanayız. Söylediğimiz sözü de her şekilde halkın dinlemesini, ne dediğimizi halkın bilmesini arzuluyoruz. Çünkü biz temsilî demokrasinin bütün dünya genelinde artık devrini kapattığını düşünüyoruz. Doğrudan demokrasiyi benimseyen bir siyasi görüşe sahibiz ki AKP de "ileri demokrasi" diyor. "İleri demokrasi" eğer bir kavram olarak bugün siyasi literatürde kullanılıyorsa bu, temsilî demokrasinin artık yavaş yavaş devrini kapattığını gösteriyor. Dolayısıyla, bu Mecliste, bu Meclis kürsüsünde konuşulan her söz eğer halk adına söyleniyorsa, bu Meclis, halk adına karar alıyorsa, hele hele bu kararı bir ülkeyi savaşa götürme adına alıyorsa halkın bunu bilmeye hakkı vardır. Bunu halktan gizleyemezsiniz ki ilgili oturumda burada konuşulan şeylerin gizem içermediğini de bilmek gerekiyor, halkın da bunu bilmesi gerekiyor. Esasında, her defasında bu kürsüde söylenen şeyler o gizli oturumda da tekrarlandı. Tekrarlanan ve halkça malum olan görüşler, fikirler halktan neden gizlensin? Dolayısıyla, bu Meclis tutanaklarının halka açık hâle getirilmesi gereklidir.

Sadece onu da yeterli görmüyoruz. Meclis tarihinde, 85 yıllık Meclis tarihinde halktan hâlâ gizli tutulan, kamuoyundan gizli tutulan, biz milletvekillerinin dahi ulaşamadığı belgeler, dokümanlar vardır. O iki günün belgelerinin, dokümanlarının da halka açık hâle getirilmesi gerekir. Eğer demokrasi diyorsak, eğer halk adına karar aldığımızı söylüyorsak? Ki Meclisin görevi bu, yasama yapıyor, kanun yapıyor, tezkere çıkarıyor.

Tezkerenin bir tek anlamı var savaş demektir. Kendini savaş ihtimaline hazır duruma getirmektir. Bu ihtiyaç nereden kaynaklandı? Hükûmetin bu noktada görüşü nedir? Niye bu tezkereyi halkın önüne getirdi? Halka açık konuşması gerekir. Şimdi, hem burada kapalı oturum yapacaksınız, görüşlerinizi kapalı oturumda dile getireceksiniz hem dışarı çıkacaksınız, muhalefetin neden buna "ret" oyu verdiğini, kabul etmediğini tahakküm edeceksiniz. Sanki burada çok farklı şeyler söylemiş gibi bir hava yaratacaksınız. Bu doğru değil.

Meclis çalışmaları şeffaf olmak durumundadır. Her şeyi halkın önünde söyleyelim. Şimdi, bu gizliliği neden ısrarla devam ettiriyorsunuz? Niyeti ne? Okumak durumunda kalıyoruz. Çünkü bu kürsüde söylenen, verilen bilgilerin hiçbirinin gizli tarafı yok. Sayın Davutoğlu'nun, Sayın Başbakanın, Hükûmet yetkililerinin, iktidar partisi mensuplarının yaptıkları konuşmalar, halka açık yaptıkları konuşmalar aslında burada gizli oturumda sarf edilen sözlerden hiç farklı değil. Sadece muhalefeti tahakküm altına almak, halk gözünde suçlu duruma düşürmek, suçlama aracı olarak kullanmak? Böyle bir gizli oturum yaptığımız zaman bunun inandırıcılığı olmaz.

Tezkere, evet, siz tezkereyi Şam için çıkarmadınız. Bu Mecliste 4 Ekimde kabul edilen tezkerenin amacı Şam değildir. Çok açık ve nettir: Bu tezkereyi siz Afrin'e karşı çıkardınız, Kamışlı'ya karşı çıkardınız; orada oluşabilecek bir Kürt oluşumunu engellemek için çıkardınız. Amaç gayet açık ve nettir: Kürtlere karşı çıkarılmış bir tezkeredir. Kürt kamuoyundan gizlemek istediğiniz şey buysa, "Anlaşılmasın." demek istediğiniz nokta buysa -kusura bakmayın- siz anlaşılmaz kılabilirsiniz ama halkça malum olan bir durumdur.

Yine, muhtemelen bu hafta ya da önümüzdeki hafta gündeme gelecek Irak tezkeresinde de benzer bir durum söz konusudur.

PERVİN BULDAN (Iğdır) - Yarın, yarın.

ADİL KURT (Devamla) - Şimdi, böylesi bir tablo karşısında siz halka rağmen savaş kararı alıyorsunuz ama istatistikler, halkın, bu kararınızı onaylamadığını ifade ediyor.

Değerli arkadaşlar, Millî Savunma Bakanlığının verisidir: Yaşı yirmi dokuz ve üzeri olan ve asker kaçağı durumunda olan bu ülke gençlerinin sayısı 450 bindir. Yirmi iki yaş üzeri olup askere şu veya bu gerekçeyle gitmeyen, kimisi kaçak durumunda, kimisi okuma, kimisi iş gerekçelerini göstererek askerden kendisini sakınan genç sayısı, bu ülkenin genç sayısı 1 milyonun üzerindedir. Bu 1 milyon genç niye askere gitmiyor, hiç sorguladınız mı? Açık ve net bir gerçeklik var: Bu halk, bu ülkenin gençleri, bu Hükûmetin şiddet ve savaş politikasını onaylamıyor. Bu veriyi unutabilirsiniz, çıkıp burada "Yüzde 50 oy alıyoruz, bizim politikalarımız teyit ediliyor." diyebilirsiniz ama bence bu veriye sizin bakmanız gerekir.

Orta Doğu'da sulandırılmış Vahabilik yapmakla, İngilizlere, Amerikalılara hoş görünecek ılımlı İslam politikalarını geliştirmekle, siz liderlik yapamazsınız, rol modeli ülke durumuna gelemezsiniz. 19'uncu yüzyıldaki Sir Seyyid Ahmed Han politikaları ile bugün AKP'nin ileri sürdüğü politikalar arasında zerre kadar fark yoktur. Hindistan'da yayılmaya çalışılan Kadiyanilik ve o dönem İngilizlere yaranma politikası nasıl çöktüyse, 21'inci yüzyılda AKP'nin de bu ılımlı İslam politikası çökmeye mahkûmdur. Kendinizi sır perdesinin arkasına gizleyerek, politikalarınıza gizem katarak siz bu gerçekliği örtemezsiniz. Doğru ve gerçekçi politikalar bunlar değil, doğru ve gerçekçi politikalar halkın önünde, halka açık olan politikalardır. Mecliste nelerin konuşulduğunu halktan gizleyerek bir yere varamazsınız. Eninde sonunda, bir şekilde halk burada neler konuşulduğunu bilecek, görecek ki bizce, 4 Ekim kapalı oturumunun gizli hiçbir tarafı kalmamıştır. Bunu bizzat Sayın Başbakan ifşa etmiştir, açıklamıştır. Niye tutanakları gizleyelim? Her parti burada ne söyledi, bir şekilde, ima yoluyla halka açıklandı, hem de Başbakan tarafından. Ne gereği kaldı bu kapalı ya da gizli oturumun? Hiçbir gereği kalmadı. Bundan vazgeçmek gerekir, doğruyu bulmak lazım.

Son olarak da şunu ifade edeyim: Bakınız, Diyarbakır Emniyet Müdürü iki gün önce bir açıklama yaptı, benim de şahsen insani bulduğum bir açıklama. Başbakan Yardımcısı açıklama yapıyor, diyor ki: "İnsani buluyorum." AKP Grup Başkan Vekili açıklama yapıyor, diyor: "İnsani buluyorum." CHP'li milletvekili açıklama yapıyor, diyor: "İnsani buluyorum." Biz açıklama yapıyoruz, insani buluyoruz, Sayın Başbakan çıkıyor, diyor ki: "Herkes işine baksın." Aklıma bir tek şey geldi, Sayın Başbakanın bu konuşması aklıma sadece bir şeyi getirdi, o Emniyet Müdürüne dedi ki: "Ben seni oraya insani açıklama yapman için göndermedim; görevin ölmek, öldürmek ve tutuklamaktır. Sen buna adapte olmuşsun, buna şartlandırmışım seni, başka bir açıklama yapma hakkın yoktur."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL KURT (Devamla) - Şimdi, böyle bir ortamda siyaset üretirseniz, kusura bakmayın, bu ülkeye ne barış ne de huzur getirirsiniz. Kapalı oturumun belgelerinin, dokümanlarının halka açık hâle getirilmesi bizce de doğrudur ve halka açıklanmalıdır.

Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.