| Konu: | HATAY'IN REYHANLI İLÇESİNDE YAŞANAN SALDIRILARA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 103 |
| Tarih: | 14.05.2013 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Reyhanlı'da, Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde yaşanan terör saldırısıyla ilgili görüşlerimizi ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, gerçekten...(Gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gerçekten çok önemli bir konuyu görüşüyoruz. Yani, sürekli bir hareket hâlinde olma durumundasınız. Lütfen... Rica ediyorum... Yapmayın...
Ben, şimdi, sizi yeniden başlatacağım.
Buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Sayın Başkanın da uyarısı çok yerinde. Gerçekten, cumhuriyet tarihimizin en ağır saldırısıyla karşı karşıyayız. Çok sayıda insanımızı şehit verdik, çok büyük bir acı yaşanmakta ama yaşanan bu acıya karşı duyarsızlık çok daha büyük acı vermektedir. Gerek Meclisimizin duyarsızlığı gerekse medyanın duyarsızlığı, gerçekten, şehit veren aileleri çok daha ağır yaralamıştır. Herkesin çok önemli işleri olabilir, kulislerde çay içmek de hoş olabilir ama bu ilgisizliği, bu duyarsızlığı kabul edebilmek mümkün değil. Sayın Bakan konuşurken de burada ilgisizlik had safhadaydı, üzüntülerimi ifade ediyorum. Biz niye bu noktaya geldik, niye bu kadar duyarsızız; bunu da sorgulamamız lazım.
"Tedbir" diyor Sayın Bakan. Bu duyarsızlıkta alacağınız hiçbir tedbirin toplumsal karşılığı yok Sayın Bakan, maalesef. Kendi milletvekilinizi buraya getiremiyorsanız bu acı günde, alacağınız hiçbir tedbirin kalıcılığı veya önleyiciliği olmaz. Üzüntülerimi ifade etmek için söylüyorum.
Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz cumartesi günü yani 11 Mayıs günü saat 13.20-13.30 sıralarında meydana gelen patlamada -Sayın Bakanın ifadesi resmî bir açıklamadır- şu ana kadar 51 insanımız hayatını kaybetti ve çok sayıda da yaralımız var ama Reyhanlı'da -oraya giden değerli milletvekili arkadaşlarım da şahit olmuştur- çok sayıda insanımız da kayıplarından bahsetmektedir. Yakınları ölüler arasında bulunmamakta, hastanelerdeki yaralılar arasında da bulunmamakta.
Yayın yasağı koymanız hiç doğru olmamıştır çünkü rivayet muhtelif; işte, 100 kişinin öldüğü, 150 kişinin öldüğü beyan edilmektedir. Dolayısıyla, 50 kişi de olsa cumhuriyet tarihinin en ağır saldırısıyla ve en büyük kaybıyla karşı karşıyayız. Meseleyi böyle tespit etmek lazım ve ne yazık ki böyle bir acıyı sizin iktidarınız döneminde yaşıyoruz Sayın Bakan. On yıllık tek başına bir iktidarın sonucunda aldığınız tedbirler, aldığınızı iddia ettiğiniz tedbirler, uyguladığınız politikaların bir sonucu olarak, bir sonuç olarak -ne sebebi ne müsebbibi sorgulamadan söylüyorum- bugün cumhuriyet tarihinin en ağır saldırısıyla karşı karşıyayız. Bu saldırı Reyhanlı'ya, Hatay'a yapılmamıştır; bu saldırı Türkiye'ye yapılmıştır, Türkiye Cumhuriyeti devletine yapılmıştır, Türk milletinin egemenlik haklarına, hükümranlık haklarına karşı yapılmıştır. Bugün devletimiz bir saldırı altındadır ve acı olan hadise şudur: Bu saldırı göz göre göre gelmiştir değerli milletvekilleri. Sayın Bakan diyor ki: "Her türlü tedbiri aldık." Dikkatlice dinledim ve not aldım ama şunu söylemek lazım... "Güçlü devlet olduk, bunun karşılığı bu saldırılarla karşılaşıyoruz." diyorsunuz ama devlete düşen hadise veya devlet adamına, siyaset adamına, yöneticiye düşen hadise, olay vuku bulduktan sonra tedbir almak değil, muhtemeli öngörerek, geleceği öngörerek gereken tedbirleri yeterince ve zamanında alabilmektir Sayın Bakan. Bu olay ilk defa olmuyor ki, bundan dört ay önce 11 Şubatta yine aynı yerde böyle bir bomba yüklü araç patlatıldı ve çok sayıda insanımız hayatını kaybetti. Ülkemizin başka şehirlerinde aynı türde patlamalar oldu. Bizim Sayın Milletvekilimiz, Hatay Milletvekilimiz bir hafta önce basın toplantısında "Aman, dikkat edelim, halkın arasına bile yansıyan birtakım laflar dolaşıyor, 'Birtakım eylemler olacak, bombalar patlayacak, insanımız ölecek' diye halk konuşuyordu..."
Güvenlik güçlerini saygıyla selamlıyorum, gece gündüz çalıştıklarını biliyorum. Çok dirayetli bir il emniyet müdürü var, bu işi bilen bir insan var, ama nerede zafiyet var, önce bunu sorgulamak lazım. Bu zafiyet, bana göre, bize göre, Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna göre, siyasi iradenin duruşunda, anlayışında ve ortaya koyduğu politikalardaki zafiyetten kaynaklanıyor Değerli Bakanım.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak teröre karşı verdiğiniz mücadeleyi her zaman destekledik. Her zaman teröre karşı mücadele verilmesi gerektiğini ve bu mücadelenin mutlaka başarılması gerektiğini, bunun için ne yapmamız gerekiyorsa, gerekeni yapmamız gerektiğini ifade ediyoruz. Ancak, bugün çok anlamlı bir söz var: "Körle yatan şaşı kalkar." Terör örgütleriyle terörü durdurmak için müzakere ederseniz, terörün bombaları kucağınızda patlar ve insanlarınız ölür Sayın Bakanım, beraber gördük o sahayı.
Değerli milletvekilleri, gerçekten Reyhanlı'yı görmeniz lazımdı, Reyhanlı'da kıyamet kopmuştu. Öyle acılar vardı ki, sokak sokak dolaştık -değerli milletvekili arkadaşlarımız da vardı, sizin arkadaşlarınız da vardı- ben yanlış saymadıysam 6 tane taziye çadırı vardı bir cadde üzerinde. Adamın 7 çocuğu var, son 2 çocuğu ikiz, yedi aylıkmış, hanımı kayınvalidesine Anneler Günü hediyesi almak için çarşıya çıkıyor, patlamaya yakalanıyor. İnsanımıza bu acıları yaşatmaya hakkımız yok. "Güçlenen Türkiye" diyorsunuz, "Suriye rejimi" diyorsunuz, ama eğer siz Türkiye'yi yönettiğiniz iddiasındaysanız, bu ihtimalleri önceden görerek gereken tedbirleri almak mecburiyetindesiniz.
Değerli arkadaşlar, Suriye'yle ilgili uyguladığınız politikaları başka fırsatlar yaratarak konuşacağız. Tabii ki, insani bir davranış olarak, Suriyeli sığınmacılara, Suriye halkına bir insani tavır olarak, Türkiye'ye ve Türk milletine yakışır bir tavır olarak gösterdiğiniz misafirperverlik takdire şayan, bir şey söylemiyoruz ama yaşanan hadiseler iki yılı doldurdu. Ortaya koyduğunuz politikalarda ortaya koyduğunuz hedeflerin hangisi tuttu?
Değerli arkadaşlar, Suriye'de kan akması durdu mu; Beşar Esad gitti mi; Suriye halkı dünden daha huzurlu, daha güven içinde mi? Durup bir düşünmenizi istiyoruz. Uyguladığınız politikalarla ne Suriye'ye huzur getirebildiniz ve ne yazık ki, Suriye'nin huzursuzluğunu Türkiye'ye taşıdınız. Şimdi -biz Hataylıyız, Hatay milletvekilleri karşımda oturuyor- Hatay iğne üzerinde, ciddi bir panik var, ciddi bir korku var, insanlar şehri terk ediyor, köylere taşınıyor. Rivayet muhtelif Sayın Bakanım, kimyasal silah atılacağı veya bomba yüklü birkaç araç daha olduğu konuşuluyor. Tabii, bu panik ve bu belirsizlik öfkeye dönüşüyor.
Değerli milletvekilleri, bardağı son damla taşırır. O son damla taştığında da olayın adı "Bardak taştı" olur. Korkarız ki, endişe ederiz ki bu yaşananlar Hatay'da bardağı taşıracak ve o zaman esas kıyamet kopacak.
Olanlara tedbir geliştirmek, gerekeni yapacağınızı ifade etmek... Görevinizi yapacaksınız Sayın Bakanım. Tabii ki insanımızın yaralarını saracaksınız. Türkiye Cumhuriyeti devleti büyüktür, güçlüdür, vatandaşlarının yaralarını sarar ama ölümleri nasıl geri getireceksiniz, bu yaşanan acıları nasıl dindireceksiniz, bu kırılan bardağı nasıl tekrar bardak hâline getireceksiniz?
Durup düşünmeye davet ediyorum. Bir sorumluluğunuzun olduğunu idrak etmeye ve itiraf etmeye sizi davet ediyorum. Bu yaşananların bir siyasi karşılığının, bir siyasi sorumluluğunun olduğunu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Sayın Başkan, bir dakika lütfen...
BAŞKAN - Bir dakika...
Gruplara da vereceğim.
Buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - ...kabul etmelisiniz yani "Yaşandı, oldu ve kınadık, gereken tedbirleri de aldık." demeniz sizi kurtarmaz Sayın Bakanım; bürokratı araştırarak, suçlayarak da meselenin içinden çıkamazsınız. Bunun bir siyasi sorumluluğu ve karşılığı olmalı. Bu ilk defa değil, dört ay önce de bir araç patladı, failleri yakalandı. Nöbetçi bir terör örgütü var orada. Bulduğunuzu konuşmuyorsunuz, bildiğinizi konuşuyorsunuz Değerli Bakanım. "Orada bir terör örgütü var, olsa olsa bu olayı o terör örgütü yapar..." Ee, bu terör örgütü orada kırk yıldır var, elli yıldır var, "Acilciler" diye biz biliriz, ben Hataylıyım, kimler olduğu da belli. E niye bunları almadınız bu arada? Niye tedbir olarak, böyle bir sonuçla karşılaştıktan sonra bunu konuşuyorsunuz? Bana göre, AKP iktidarının bu konuda ihmali vardır ve bunun bir siyasi sorumluluğu olmalıdır. En azından milletimizden özür dilemelisiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Yapılanlar eksik ve yanlış, bedeli de kan olmuştur, acı olmuştur. Sizi milletime şikâyet ediyorum, Allah'a havale ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)