GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:96
Tarih:18.04.2012

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, televizyonlar kapandı. Artık, burada propaganda yapmak, halka oynamak imkânı falan yok. Böyle bir şey aklınıza gelmesin diye söylüyorum, gelmesin efendim. Ama inanınız ki işte 7 milyon oldukları ifade ediliyor. 21 bin adet orman içi ve kenarı köyü ilzam eden bir konu. Ayrıca, kamu kaynaklarının kullanılması açısından 75 milyonu ilgilendiren? Çünkü Sayın Elitaş'ın demin ifade ettiği gibi bu arazilerde tüm milletin hakkı var.

Bir sorunun önemini belirleyen temel faktörlerden biri yaşadığı süreçtir. Toplumun bu kadar çok kesimini ilgilendirecek ve bu kadar uzun süre sorun hâline gelecek böyle bir sorunun çözümünü konuşuyoruz. 7 milyon insanı, bir anlamda 75 milyon insanı ve tüm Türkiye'yi ilgilendiren ve yaklaşık işte seksen yıldan bu yana da devam eden, yani Orman Kanunu'nun çıktığı tarihten bu yana, ormanların devletleştirilmesi dönemi de dâhil, devletle millet arasında kan davasına dönüşen, hasım hâline getiren? Sayın Genel Müdürüm, atıfta bulunuyoruz, kusura bakmayın, şahsınızı ilzam etmek değil ama iyi bildiğiniz için size atıfta bulunuyoruz. Bir zamanlar orman suçuyla ilgili yılda 50 bin dosya mahkemelere intikal ederdi. 50 bin insanı, çocuklarıyla, aileleriyle, yakınlarıyla yüz binlerce insanı ilgilendiren bir konuya çözüm üretiyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu çözüme daha önce birçok defa teşebbüs edilmiş, siyasi iktidarlar tarafından gerçekleştirilememiş, üretilememiş. AKP İktidarı döneminde de teşebbüs edilmiş, olmamış. Daha önceki dönemde teşebbüs edildi, bir miktar 2/B arazisi satıldı ama bu satışa imza koyan bürokratların birçoğu hapse düştü. Yani konu doğru tanzim edilmediği için hem vatandaşın sorununu çözmedi hem bu konuda irade koyan siyaseti zora soktu hem de bunu tanzim eden, uygulayan bürokratı zora soktu. Bugün görüştüğümüz kanun, böyle sıradan, burada sürekli görüştüğümüz kanunlara benzemez bir kanun. Yani Anayasa değişikliği kadar önemli bir kanun görüşüyoruz. Öyle birbirimizle akıl yarışı yapmaya, birbirimize nutuk atmaya hiç gerek yok. Adına siyaset yaptığımız bu toplumun bir sorununu çözmek için buradayız ama bu çözümü doğru yapmak mecburiyetindeyiz değerli arkadaşlar.

Ben komisyonlarda konuştum, Sayın Bakan davet etti, makamında gittik özel görüşlerimizi de ifade ettik. Alt komisyonda, çok bilinçli bir şekilde, yani uygulamadan gelen Sayın Seyfettin Yılmaz katkı vermeye çalıştı, Sayın Nusret Bayraktar katkı vermeye çalıştı, Sayın Akif Hamzaçebi, CHP katkı vermeye çalıştı ama acıyarak söylüyorum, yani içim acıdığı için söylüyorum, bir ortak aklı üretemedik çünkü muhatabımız olan siyaset konuyu bilmiyor, bilen de bu heyetin içinde yok. Sayın Bakanı ilzam etsin diye söylemiyorum. Sayın Bakan siyasi iradesini ortaya koymuş, bu sorun çözülecek ama önüne gelen metnin üzerinde yürüyor, onun neyi getirdiğini, ne anlam taşıdığını, hangi sorunlara sebep olacağını bilebildiğini söyleyebilmesi mümkün değil, demin Sayın Elitaş'ın 2/B nutku attığı gibi bir hadise. Yine üzülerek söylüyorum, bilen de Komisyonda yok.

Değerli arkadaşlar, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, biz bu kanunun çıkmasına destek vereceğiz, bir kişinin sorununu çözüyorsa bile onu kazanç göreceğiz ama bu kanun tam çıkmalı, doğru çıkmalı; çıkmadığı takdirde, çözdüğü sorundan daha büyük sorunlara sebep olacak. Bunları burada her maddede verdiğimiz önergelerle, bilmenin sorumluluğunda gelip sizlere arz edeceğiz. Takdir sizindir. Bu kanunu doğru çıkartalım, müzakere yapalım. Değerli milletvekilleri, müzakere yapalım.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şandır.