GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP'Lİ BELEDİYELERİN ALMAN VAKIFLARINDAN KREDİ ALARAK TERÖR ÖRGÜTÜNE YARDIM ETTİKLERİ İDDİASINDA BULUNDUĞU HÂLDE, BUNU İSPATLAMADIĞI VE BÖYLELİKLE ÜSTLENDİĞİ GÖREVİ YERİNE GETİRMEDİĞİ İDDİASIYLA, BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN HAKKINDA ANAYASA'NIN 99'UNCU VE İÇ TÜZÜK'ÜN 106'NCI MADDELERİ UYARINCA BİR GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN 11/4 ESAS NUMARALI GENSORU ÖNERGESİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:24
Tarih:25.11.2011

CHP GRUBU ADINA MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, bugün Hükûmet adına cevap verecek olan Sayın Bozdağ'la saflığın ve temizliğin öne çıktığı özel mekânlarda beraber olduk. O mekânlarda duygular hiçbir siyasi kaygı taşımaksızın söyleniyordu. Sayın Bozdağ'ın da bugün, o birlikte olduğumuz mekânlardaki gibi, inanarak, saf ve temiz duygularla ve belgelere cevap vermesini istiyorum.

İkincisi, bu milletten bu görüşmeyi gizlemek için özel olarak cuma gününü seçtiniz. Başkanlığa yazı yazdım. Dedi ki: "Meclisin İnternet sitesinden izlenebilir." Şu anda binlerce vatandaşımız giriş yapmak istediği için şu anda Meclisin İnternet sitesinden de bu yayın yapılamıyor. Yani şu anda Türkiye'de bizi hiç kimse izleyemiyor.

MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) - Millet adına biz izliyoruz.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Bu, faşizmin; bu, parti devletinin; bu, Türkiye'nin ne hâle geldiğinin en önemli göstergesidir. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başbakan elli altı gün önce uçakta gazetecilere bir şey söyledi. "Bazı Alman vakıfları CHP'li belediyelerle kredi sözleşmesi yapıyor, müteahhitleri onlar belirliyor ve bu yolla PKK'ya para aktarılıyor." denildi. Elli altı gündür bu nedenle görevden uzaklaştırılan bir belediye başkanı yok, elli altı gündür bu nedenle faaliyetine son verilen bir Alman vakfı ya da bir kuruluşu da yok ve bu gerekçeyle açılmış bir soruşturma da yok. Terörizmin finansmanına aracılık eden müteahhitler hakkında Hükûmetin bir girişimi de yok. Başbakan bir çamur attı ve kenara çekildi.

Sayın milletvekilleri, Başbakan suç işlemektedir. Madem teröre finans sağlanıyor, Başbakan görevini neden yapmıyor?

BAŞKAN - Sayın bakanlar, lütfen sayın milletvekilleriyle görüşmeleri kulislerde yapınız. Lütfen sayın bakanlar, lütfen?

MUHARREM İNCE (Devamla) - İş takibini sonra yapsın milletvekilleri, sayın bakanları rahat bıraksınlar.

BAŞKAN - Uyardım efendim.

Buyurun, siz Genel Kurula hitap edin.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Terörün finans kaynaklarını kurutmak Sayın Başbakanın en önemli görevidir.

Hatta, Başbakan, elinde bilgiler olduğunu ve bu bilgileri Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına verebileceğini söyledi. Hatta, belediye tarifi yaptı, küçük bir belediye olmadığını söyledi. Ortada yasa dışı bir iş varsa Başbakanın bizimle görüşmesine gerek yoktur; savcılar orada, gider, belgelerini verir. Biz al bayrağa sarılı şehitlerimiz toprağa verilirken kimsenin gözünün yaşına bakmayız. "Hangi partili olursa olsun, böyle bir belediye varsa, git, yakasına yapış." diyoruz Başbakana, "Ama dedikodu yapma, çamur atma, gereğini yap." diyoruz.

Sayın Başbakanın terörle mücadele etmek gibi bir derdi yok çünkü o terörle müzakere etme derdinde. Onların isteğiyle vali değiştiren, onlara Anayasa sözü veren, Habur'da devleti hazır ola geçiren Başbakan iftiradan medet umar hâle gelmiştir. (CHP sıralarından alkışlar)

Biz AKP'li bir belediyeyle ilgili böyle bir iddiada bulunsaydık Başbakan "İspatlamayan namerttir, alçaktır!" derdi. Biz böyle demiyoruz, o seviyeye inmiyoruz; gensoru veriyoruz, Başbakana, anayasal hakkımızı kullanıyoruz, "İddialarını ispat et." diyoruz.

Yine, Sayın Başbakan 13 Şubat 2007 grup toplantısında "18 milyar dolarlık akaryakıt kaçakçılığının hesabını soracağız." dedi, aradan beş yıl geçti, ne hesap soran var ne de bu konudan bahseden. Belediyelerin yaptığı bu tür kredi anlaşmalarında Hükûmetin onayı vardır. Madem belediyeler bu tür krediler aldı, Hazine neredeydi, hükûmet neredeydi? Yoksa Başbakanı susturan, o Alman vakıflarından kredi alan AKP'li belediyeler midir?

Sayın milletvekilleri, gensoru güvensizlik için verilir.

1 - Başbakan iftira atmıştır, öyleyse iftira atan bir Başbakana güvenemeyiz.

2 - Eğer iftira değilse Başbakan terörün finansman kaynaklarını bile bile kurutmamıştır, elli altı gündür gereğini yapmamıştır, güvensizliğimiz o yüzdendir, gensoruyu o nedenle verdik.

Doğruları söylemeyen, iftira atan, terörün finansmanını kurutmayan, kurutamayan Başbakanı bakalım parmaklarınızla koruyacak mısınız? Yoksa Başbakanı o parmaklarla koruyacak mısınız ya da milletin özgür iradeli temsilcileri mi olacaksınız? Hep  birlikte bunları göreceğiz.

Şimdi gelelim işin özüne?

BAŞKAN -  Sayın milletvekilleri, lütfen, Sayın Bakanlarla kulislerde görüşün.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Başka yerde siyaset yapın, gensoru var burada!

BAŞKAN -  Lütfen ama sayın milletvekilleri?

MUHARREM İNCE (Devamla) -  Süremi sürekli çalıyorsunuz Sayın Başkan, ilave süre isteyeceğim.

Sayın Başbakan Alman vakıfları iddiasıyla CHP'ye çamur atıyor hem de Alman makamlarıyla Deniz Feneri pazarlığı yapıyor. Almanya'da yüz yılın davası olarak nitelendirilen ve yargı kararında "Esas failler Türkiye'de" denilen Deniz Feneri sanıklarını korumak için CHP'li belediyelere çamur atma yolunu seçmiştir. Çünkü Deniz Feneri'nin Türkiye'deki bağlantılarının ve gerçeklerinin ortaya çıkmasından korkmaktadır.

Korkunun ecele faydası yoktur. İftira atarak gündemi saptırarak bu korkudan sıyrılamazsınız. Savcıları değiştirebilir, sanıkları serbest bıraktırabilir, kendi kurduğunuz medyanızda Deniz Feneri'ni aklayabilir ama CHP'yi asılsız iddialarınızla susturamazsınız. Eğer sizde birazcık yürek varsa cesaretin kırıntısı kalmışsa Deniz Feneri'yle ilgili MASAK Raporu'nu açıklarsınız. Açıklayın ki din, iman ticareti yapanların, dinden geçinenlerin gerçek yüzlerini dindarlarımız da görsün, milletimiz de görsün.

Cumhuriyet Halk Partili belediyeler sadece bu iddiayla hedefte değildir. Müfettişler belediyelerimizden çıkmıyor, başkanlarımızın odasına dinleme cihazları yerleştiriliyor, şafak vakti operasyonları düzenleniyor, belediye başkanlarımıza niye senfoni kurdukları soruluyor. AKP'li belediyelerin borçları silinirken CHP'li belediyelerden kendi kaynaklarıyla yapmaya çalıştıkları projeler engelleniyor. Şu anda İzmir'de 52 vergi denetmeni, 5 Sayıştay denetmeni, 2 mülkiye müfettişi ve onlarca bilirkişi vardır.

Şimdi, bakalım AKP'li belediyelerde neler oluyor?

1) Kocaeli Kartepe Belediyesi. Kartepe AŞ Genel Müdürü, müfettişe diyor ki -bunların hepsi belgelidir, şu andan itibaren bütün konuşmalarımın belgesini sizlere veririm- "Dosyayı savcılığa vermeyin, valiliğe verin, biz orada kapattırırız."

Soru 1) AKP'nin valileri böyle kaç dosya kapatmışlardır?

Soru 2) Şimdi Komisyon Başkanı ve Milletvekiliniz, zamanın İstanbul Valisi, Akfırat Belediyesiyle ilgili herhangi bir işlem yapmış mıdır? Tabii dosyanın kapatılması sadece valiliklerde olmuyor, İçişleri Bakanlığı soruşturma izni vermeyerek en büyük kapatmayı onlar yapıyor.

Şimdi size İstanbul'dan bir örnek vereceğim, Zeytinburnu'ndan. Elimde bir müfettiş raporu var. Bu raporu biz yazmadık, AKP'li İstanbul Büyükşehir Belediyesinin müfettişi yazmış. Aynen şöyle diyor? Kaçak yapıya 1 milyon eurokarşılığında göz yummak iddiasını araştırmış. Raporunu 11/11/2009 tarihinde yazmış ve diyor ki raporda: "Belediye Başkanlık binasının hemen yanında bu tür kaçak yapılaşmanın vuku bulması 1 milyon euro rüşvet iddialarının doğruluğu hakkında kanaatimiz güç kazanmaktadır." Bunu AKP'li Belediyenin müfettişi diyor. Rapor İçişleri Bakanlığına geliyor, dönemin İçişleri Bakanı malum Atalay, bu rapora rağmen soruşturma izni vermiyor "Rüşvet iddiası yargılanmasın." diyor, rüşvet iddiasını İçişleri Bakanı kendisi kapatıyor.

Bir başka konu: İstanbul Büyükşehir Belediyesinin dört yıldır süren bir ihalesi var. İETT arazisini El Maktum'a sattınız. 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 57'nci maddesine göre geçici teminatı gelir kaydetmeyerek devleti 8 trilyon zarara uğrattınız. Danıştay iki defa "Kadir Topbaş yargılansın." dedi. Danıştay kararı da elimde. "Yargılansın." diyen hâkimlerin arasında bugünkü Danıştay Başkanı da var. O da biliyorsunuz, Sayın Arınç'ın "Kurban olduğum Allah, verdikçe veriyor." dediklerinden.

Yeni bir İstanbul rant hikâyesi. Şu anda Mecliste bir milletvekili var. Daha önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis üyesiydi. Meclis üyesiyken belediyenin ihalelerine girdi hem de belediyeden ilansız ihale aldı, ilan edilmedi, başkalarına duyurulmadı. Toplam aldığı ihale bedeli 234 trilyondur. BELTUR 2010 yılı temizlik ihalesi 740 bin TL, İDO 2009 hizmet alımı 540 bin TL, İSTAÇ 2010 güvenlik hizmetleri 675 bin TL.

Devam ediyorum. Şimdi, bir belediye meclis üyesi, İstanbul Belediye Meclis üyesi İstanbul Belediyesinden 234 trilyonluk ihale almışsa bu etik midir, ahlaki midir, doğru mudur, vicdani midir? Size soruyorum bunu ben. (CHP sıralarından alkışlar) Bunun böyle olacağını biliyorduk.

Bakın, 1/7/2011 tarihinde Beşir Atalay'a bir soru önergesi verdim "İstanbul AKP'li Belediye Meclis üyesi böyle ihale aldı mı?" diye, 1/7/2011. Hâlâ cevap vermediler bana ama tabii siyasette biraz da uyanık olmak lazım. Bir CHP'li Belediye Meclis üyesine dedim ki: "Arkadaş, ben Büyük Millet Meclisinde bu önergeyi verdim. Bunların yüreği yok, bu soru önergesine cevap veremez. Sen de İstanbul Belediyesine ver bunu." dedim. Belediye Meclis üyesine cevap verildi, Büyük Millet Meclisi üyesine cevap verilmedi. Dolayısıyla biz gensoruyu dejenere etmiyoruz, soru önergesini bile dejenere eden sizsiniz. Değerli milletvekilleri, diyorum ki İstanbul'da kendi Belediye Meclis üyenize böyle ihale verdiğiniz ortadayken ne diye konuşuyorsunuz, nasıl konuşuyorsunuz, doğrusu merak ediyorum.

Şimdi, bir örnek de Kayseri'den vereyim size. 11 Yalova büyüklüğünde maden ruhsat sahasını kapatan Kayseri AKP İl Başkanı vardı. Lastikçiydi, sizin iktidarınızda madeni buldu. Bu büyük madenci il başkanlığından istifa ettirildi. Ruhsatı alan istifa etti, ruhsatı verenler nerede? Enerji Bakanı nerede? Enerji Bakanı Yalovalı mı, Kayserili mi? Cumhurbaşkanı bu İl Başkanına kefil olacak mı? Ben diyorum ki Tevfik Fikret aklıma geliyor. Eğer bir Kayseri İl Başkanınız 11 Yalova büyüklüğünde maden ruhsatı almışsa Tevfik Fikret ne diyordu? "Yiyin efendiler yiyin, aksırıncaya, tıksırınca kadar yiyin!" diyordu, aklıma da bu geliyor benim. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, Kayseri'den Malatya'ya geçiyorum. Malatya İsmet Paşa'nın memleketi. Hani Topkapı'daki Kutsal Emanetleri korumak için Niğde'ye taşıyan, camide koruma altına alan, çalınmasınlar, zarar görmesinler diye de etrafına jandarma dikip caminin içine girilmesini engelleyen İsmet Paşa'nın memleketi. O İsmet Paşa camilerimizi harp için kullandı, siz camilerimizi rant için kullandınız. (CHP sıralarından alkışlar)

İşte, AKP döneminde rant için yıkılan bir cami. Hollandalı firmanın dozerleri Türkiye Cumhuriyeti'nde nasıl cami yıkıyor, nasıl rant için cami yıkıyor, bunu bütün millet görsün. (CHP sıralarında alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bunu bütün millet görsün.

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) - Sanki için yanıyor değil mi mabet yıkıldığı için!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen? Grup adına, Hükûmet adına cevap verilecek.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Bunlar, Malatya Belediyesi hal arazisini 52 trilyona Hollandalı şirkete sattı. Hollandalı şirket o camiyi işte böyle yıktı. O araziyi satan Belediye Başkanını da ödüllendirip milletvekili yaptınız.

Erbakan Hoca sizi görseydi -Allah rahmet eylesin- Rahmetli Erbakan sizi görseydi "Sizi gidi rantiyeciler sizi!" derdi. (CHP sıralarından alkışlar)

Sizi gidi rantiyeciler sizi! Sizi gibi rantiyeciler sizi, camiyi yıktırdınız Hollandalı firmaya. (AKP sıralarından gürültüler)

Bakın, Oğuzhan Asiltürk de bir açıklama yaptı. Oğuzhan Asiltürk dedi ki, eski ağabeyiniz dedi ki: "Cumhuriyet Halk Partisi cami yıkmadı ama AKP cami yıktı." dedi Oğuzhan Asiltürk. (CHP sıralarından alkışlar)

1999 depremi sonrasında çadır kentlerin kurulacağı 480 alan belirlenmiştir. Bu alanlar şimdi rezidans oldu, alışveriş merkezi oldu. İstanbul'da silüet tartışmaları var ama İstanbul'daki toplantı sayısına hep birlikte bir bakalım: İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisine havale edilen dosya sayısı 7.900. 7.900 dosya. 7 bini İmar Komisyonu, 183'ü Ulaşım ve Trafik Komisyonu, 8'i Deprem Komisyonu. 7 bin İmar Komisyonunda dosya var, 8 Deprem Komisyonunda.

MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) - Her belediyede var.

MUHARREM İNCE (Devamla) - İşte, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin belirlediği mezarlık fiyatı 12 milyar lira. Villa mı satıyorsun, mezarlık mı satıyorsun?

Vakıflar İstanbul Birinci Bölge Müdürlüğü Bahçelievler'deki arazilerinin yarısını yeşil alan yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesini Allah'a havale etti ve vakıf bedduası gönderdi, bedduası. Hani bir eski milletvekiliniz şöyle demişti, hatırlarsanız, Amasya Milletvekiliniz: "Dualarla geldik, beddualarla gideceğiz." demişti. Vakıflar Bölge Müdürlüğü de size vakıf bedduası gönderdi, sanırım onları okudunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Yine bir başka konu: Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu Karaman Belediyesini şifreli olarak kınadı. Etik Kurul üyesi eski bir AKP'li vekil, Kurulun hata yaptığını söyleyen de AKP'li Belediye Başkanı.

Şimdi gelelim yurdun bir başka köşesine, Devrek'e gelelim, Devrek'e.

Hepsi belgeli burada. Hangi gazeteci, hangi yandaş ve yalaka olmayan gazeteci bu belgeleri benden isterse, "Ben bunları yazarım." derse, "AKP'den korkmuyorum." derse, bütün bunların hepsinin belgelerini veririm.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Savcıya ver savcıya! Belgen varsa savcıya ver!

MUHARREM İNCE (Devamla) - Bakın, Devrek'te neler olmuş?

Devrek'te milletvekili yaptığınız Belediye Başkanınız, kamu arazisinin metrekaresini 7 liraya almak istiyor kardeşinin şirketine. Yazışmalar var, burada, elimde. Kaymakamın kararlı tutumu karşısında 40 liraya alıyor ama Kaymakam sürülüyor. Bilirkişilik yapıyor Belediye Başkanı, diyor ki: "7 lira yapar burası." Kaymakam diyor ki: "Hayır, daha fazla yapar, kamu arazisi burası." 40 liraya satılıyor. Vay, sen misin devletin malını koruyan Kaymakam, Kaymakamı sürüyorlar?

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Nereye?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Pensilvanya'ya!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?

MUHARREM İNCE (Devamla) - ?o belediye başkanı da milletvekili oluyor.

Şimdi, bakın, benim size son olarak söyleyeceğim şudur. O fotoğraflardan bir iki tanesini de birazdan tekrar göstereceğim. Son olarak sizlere söyleyeceğim şudur: Sayın milletvekilleri, değerli AKP milletvekilleri; yolsuzluğun batağına düştünüz, yetimin hakkına üşüştünüz, haram lokma bölüştünüz, rüzgâr ektiniz fırtına biçeceksiniz. Kaçış yok, kurtuluş yok, hesabı ödeyeceksiniz! (CHP sıralarından alkışlar)

Bakınız, bize sürekli yetmiş yıl, seksen yıl öncesine dönmenize gerek yok.

HÜSEYİN ÜZÜLMEZ (Konya) - Ahır yaptığınız camileri de göster!

BAŞKAN - Sayın Üzülmez, lütfen?

MUHARREM İNCE (Devamla) - Ona gerek yok.

Bakınız, hep birlikte görelim. AKP'nin yıktığı cami!

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Neresi?

MUHARREM İNCE (Devamla) - İmam Recep Gök. Diyor ki: "Yirmi gün sabaha kadar uyuyamadım." Açıklamaları var.

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) - Sen de keyfetmişsindir, "Oh be, bir cami azaldı." diye.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Gidin o imamı dinleyin bakın. Bakın, tekrar edeyim. Bakın?

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Samimi değilsin şu anda! Samimi değilsin!

MUHARREM İNCE (Devamla) - Neyi samimi değilim? Bakın, bunları yıkan kim? Bırakın öyle savaş döneminde yapılmış işleri. Siz bu ülkede buraları yıkıp Hollandalı firmalara sattınız mı satmadınız mı? Kim?..

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) - Camiler prim yeri değil.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Babanın camisi mi! Camiler senin mi!

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) - Sana ne!

MUHARREM İNCE (Devamla) - Camiler senin mi? Senin mi? Babanın camisi mi! (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Senin camin mi? Babanın camisi mi? Kendinin tapulu malı mı zannediyorsun camiyi sen? Bunu kim yıktı? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?

MUHARREM İNCE (Devamla) - Bunu kim yıktı? Hollandalıların dozerleri yıkmadı mı bunları? Bunu kim yıktı?

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Caminin adını ağzına almak için abdest alman gerekir.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Sizi gidi rantiyeciler sizi!

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)