| Konu: | CHP'Lİ BELEDİYELERİN ALMAN VAKIFLARINDAN KREDİ ALARAK TERÖR ÖRGÜTÜNE YARDIM ETTİKLERİ İDDİASINDA BULUNDUĞU HÂLDE, BUNU İSPATLAMADIĞI VE BÖYLELİKLE ÜSTLENDİĞİ GÖREVİ YERİNE GETİRMEDİĞİ İDDİASIYLA, BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN HAKKINDA ANAYASA'NIN 99'UNCU VE İÇ TÜZÜK'ÜN 106'NCI MADDELERİ UYARINCA BİR GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN 11/4 ESAS NUMARALI GENSORU ÖNERGESİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 25.11.2011 |
AK PARTİ GRUBU ADINA NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Başbakanımız hakkında verilen gensorunun üzerinde AK PARTİ Grubu adına görüşlerimi sizlerle paylaşmak üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Esas gensoru konusuna geçmeden önce, biraz önce yapılan konuşmalarla ilgili bazı iddialar ortaya atıldı, o iddialarla ilgili olarak tarafıma ulaşan bilgiler var, onları öncelikle paylaşmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi, esasında şahsıyla ilgili olarak söz talebinde bulundu ama Başkanlık makamı öyle takdir etti, bu iddiaları, kendisine yöneltilen iddiaları Sayın Muammer Güler ifade edemedi, onunla ilgili.
İddia şu idi: Sayın Muammer Güler'in Valiliği, İstanbul Valiliği döneminde, AK PARTİ'li Akfırat Belediyesiyle ilgili, Belediye Başkanıyla ilgili birtakım yolsuzluk iddialarının üzerine gitmediği, dolaylı bir şekilde onu kapattığı şeklinde bir iddia gündeme getirildi Sayın Muammer Güler'le ilgili olarak. Tabii herhangi bir belge de sunulmadı kamuoyuna ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna.
Ben, şimdi, size çok net, resmî bir belge sunuyorum bu iddiaya karşılık olarak. O da şu: İçişleri Bakanlığına Sayın Muammer Güler, Vali imzasıyla bir yazı gönderiyor, tarih 23/06/2008 ve 42657 numaralı yazı. Önce belediyeden bir müfettiş talep ediyor, bu soruşturma yürürken ayrıca İçişleri Bakanlığından da şu şekilde bir talepte bulunuyor Sayın Valimiz Muammer Güler o zaman.
Son paragrafı şu: "Akfırat Belediye Başkanı Hilmi Yılmaz ile ilgili olarak Takvim gazetesinde yer alan iddiaların kamuoyunun dikkatini çekmesi ve incelemesinin müfettiş bilgi ve deneyimi gerektirmesi bakımından, Bakanlığımızca görevlendirilecek müfettişler marifetiyle inceletilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir. Keza Akfırat Belediye Başkanı 23/06/2008 tarihli yazılarında, gazetelerde çıkan iddiaların incelenmesi için müfettiş görevlendirilmesi talebinde bulunmuştur.
Gereğini takdirlerinize arz ederim."
Bu ne anlama geliyor? Bu, şu anlama geliyor: Sayın Muammer Güler Akfırat Belediye Başkanıyla ilgili iddiaların, basında yer alan iddiaların üzerine gitmiş, soruşturulması için İçişleri Bakanlığından müfettiş istemiş. Çok net, tartışmasız, açık, yalın bir belge, devletin resmî belgesi. Sayın İnce, özür dilemeniz gerekir. İmada bulundunuz, iddiada bulundunuz, biz de bu iddianın gerçek olmadığını şu anda belgelerle ortaya koymuş durumdayız. Dolayısıyla, size özür dilemek yakışır bunun için. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir özür daha dilemeniz gerekir Sayın İnce?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - İçişleri Bakanlığı ne yapmış?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İzin verin? Belgeyi vereceğim biraz sonra, takdim edeceğim size.
Bir özür dilemeniz gerekir, bir özür?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Orman arazisiyle ilgili Yargıtay kararını da söyle.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Ayrıca, bu kişi, Akfırat Belediye Başkanı daha sonra partiden ihraç edildi bu arada, onu da belirtmiş olalım.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Orman arazisini de söyle.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hepsine geleceğim. Yani daha doğrusu elbette o kadar çok iddia gündeme geldi ki ama bana bilgileri gelenleri sizinle paylaşacağım, gelenlerin tamamını paylaşacağım. Buradan yola çıkarak da bu iddiaların geneliyle ilgili bir değerlendirme yapma imkânımız söz konusu olacak.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Soruşturma ne oldu?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın, bir iddiada bulundunuz. Şu anda bizim milletvekilimiz olan ve daha önce İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde görev alan arkadaşımızla ilgili şöyle bir iddiada bulundunuz: "200-300 tane ihale aldı belediyeden." dediniz. Evet, aynen öyle söyledi.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Öyle demedi canım?
MUHARREM İNCE (Yalova) - 234 trilyon!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Trilyon? Neyse, evet, trilyon, tamam, trilyon.
Şimdi, bakın, bu firmanın ismini ben açık olarak vereyim: Cam-Pak Temizlik diye bir firma. Bilgileri aldım ve?
MUHARREM İNCE (Yalova) - İhale listesini vereyim mi?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - ? bu firma 1981 yılında kurulmuş olan bir firma ve o tarihten beri İstanbul Büyükşehir Belediyesinde aynı işi yapıyor. Yani Sayın Sözen döneminde yani Sayın Dalan döneminde aynı işi yaptı.
MUHARREM İNCE (Yalova) - O zaman Belediye Meclis üyesi miydi?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İzin verin?
Bakın, ayrıca şu anda bu firma şu anda CHP'li Antalya Belediyesi, Maltepe ve Çatalca belediyelerine de aynı işi yapıyor. Peki, buna ne diyeceksiniz?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Aynı usulle mi yapıyor? Davetiye usullüyle mi yapıyor?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Aynı usulle mi yapıyor?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Arkadaşlar, yapılan tüm ihaleler, kamu ihale mevzuatına göre ve onlarca firmanın katılarak?
MUHARREM İNCE (Yalova) - İlansız mı?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İzin ver lütfen. Sayın İnce, bakın, ben sizi dinledim.
MUHARREM İNCE (Yalova) - İlansız mı? Bakın, liste elimde.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Sayın İnce? Lütfen, ben sizi dinledim Sayın İnce. Bakın, hiç sesimi çıkarmadan ve laf atmadan dinledim. Lütfen?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Ya, Belediye Meclisi üyesi, İstanbul Belediye Meclisi üyesi?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani, lütfen, onu bari dinleme şeyinde bulunun da ne kadar yanlış yaptığınızı görün, siz de görün. Millet görecek, arkadaşlar görecek, lütfen siz de görün Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Millet göremeyecek. Millet göremeyecek ki, nerede görecek?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Dolayısıyla, eğer bu firma yanlış yapıyorsa, bu firmanın işlemlerinde birtakım usulsüzlük varsa o zaman Sayın Sözen'in bu firmaya iş yaptırmasını -tırnak içerisinde söylüyorum- nasıl izah edeceksiniz?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Yapabilir o zaman.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Antalya Belediyesini nasıl izah edeceksiniz, CHP'li Antalya Belediyesini?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Yapabilir.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Maltepe, Çatalca belediyelerini nasıl izah edeceksiniz?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Kendi meclis üyesi olduğu belediyeden alıyor!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hepsi kamu ihale mevzuatına göre ve hepsine onlarca firmanın katıldığı açık ihalelerle almış bu firma. Böyle bir şeyi suçlayabilir misiniz değerli arkadaşlar?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hayır. Hayır, yanlış bilgi. Davetiye usulüyle ihale edildi.
BAŞKAN - Sayın Erdoğdu, lütfen?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Dolayısıyla iki tane özür borcunuz oldu Sayın İnce, iki tane.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yanlış bilgi.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Üçüncüye geliyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Geç onu, geç?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Biraz önce bir fotoğraf gösterdiniz.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Evet.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Malatya'yla ilgili, onu yakalayabildim. Malatya'yla ilgili olanı, Malatya'da bir caminin yıkılmasıyla ilgili?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Bak, bu.
BAŞKAN - Sayın İnce, lütfen? Lütfen, indirir misiniz o resmi Sayın İnce?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar, bu cami Malatya'da hal kompleksi içerisinde olan, oradaki esnaf tarafından yaptırılan küçük bir cami.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Küçük değil.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Cami, tamam, küçük. O ölçüye göre değişir. Bir cami?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yok, öyle küçük değil.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın, burası bir imar tadilatı çerçevesinde yeniden yapılandırılıyor ve satılıyor.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Milletin camisini yıktınız. Kur'an-ı Kerim'ler yere düştü, adamlar ağladı, polis dozer altında kaldı. Kime ne söylüyorsunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - 100 metre yanına belediye çok daha büyük, çok daha modern bir cami yapılması için karar alıyor. Önümüzdeki kışa?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Nereye yaptınız?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - 100 metre yanına hemen, 100 metre yanına. Evet, aynen öyle.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yok öyle bir şey.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İşte, bilmiyorsunuz, eksik bilgiyle konuştuğunuz için problem bu.
Bakın, arkadaşlar?(CHP sıralarından gürültüler) Lütfen dinleyin.
Bakın, biz camileri daha iyisini yapmak için yıkarız. Daha iyisini yapmak için. Ya CHP? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) - Camiyi de gece yıktılar, gece yarısı?
BAŞKAN - Sayın Ağbaba, lütfen?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Başbakanın Özel Kalem Müdürü cami arsasına rezidans yaptı. Başbakanın Özel Kalem Müdürü?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hiç hesap ettiniz mi Cumhuriyet Halk Partisinin tarihinde kaç tane cami yıkılmış, kaç tane vakıf eseri yıkılmış, kaç tane cami ahıra çevrilmiş? Hiç hesabını yaptınız mı? Hesap yapamayabilirsiniz, kafanız karışabilir, o kadar çok ki. (CHP sıralarından gürültüler)
Özür borcunuz üç oldu Sayın İnce, lütfen. Bunlar özür dilenmesi gereken hususlar.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Bak, bak, buna bak sen, buna! Hollandalı firma yıkıyor, bak, buna bak!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şimdi esas konuya geliyorum, esas konuya. Buradan yola çıkarak bana üç tanesinin bilgisi geldi henüz.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sizi rantiyeciler, sizi!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Tabii, bu kısa süre içerisinde takdir edersiniz ki bütün bu iddialarla ilgili bilgileri toparlamak kolay değil ama şu anda üç tanesi geldi, üçünün de gerçek olmadığı belgelerle ortaya konuldu.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Niye? Camiyi yıkmadınız mı? Bu gerçek değil mi, yalan mı?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Buradan yola çıkarak genel bir önerme yapabiliriz. Gelen üçünün de tamamının gerçek dışı olduğu? Gerçek ise, ortaya konulmuş ise, diğerleri de aynı akıbete tabidir, aynı şekilde onların da tamamı gerçek dışıdır diyebiliriz değerli arkadaşlar. Onun için tamamı için Sayın İnce, özür dilemeniz gerekir.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Bak, belgeleri verebilirim, belgeler burada.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Tabii esas konu şu, bizim gensoru konumuz? Bu arada zaman da hızla ilerliyor.
Tabii, Alman vakıfları Türkiye'de zaman zaman çok tartışmalara konu olmuş, zaman zaman siyasetin ana gündem maddelerinden, tartışma gündem maddelerinden birisini oluşturmuş, hatta Alman vakıflarının ve diğer finans kuruluşlarının faaliyetleri, çalışmaları Türkiye'de çok iddialarla gündeme gelmiş.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Almanlar Malatya Belediyesine kredi verdi Sayın Başkan!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hatta Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından haklarında dava bile açılmış. O kadar tartışmalı vakıflar. Tabii, çok tartışılınca kamuoyunda, bu konuyla ilgili, Alman vakıflarıyla ilgili derli toplu bilgileri ilk önce kamuoyuyla paylaşan, bu konuda çalışma yapan 2002'nin 12'nci ayında bir suikaste kurban giden rahmetli Necip Hablemitoğlu tarafından kaleme alınmıştır. Bir kitap yazılmış ve başlığı da "Alman Vakıfları Bergama Dosyası."
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Necip Hablemitoğlu'nu kim öldürdü?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Tabii, çok ilginç iddialar var bu kitapta. Alman Vakıfları Bergama Dosyası? (CHP sıralarından "Belediyeyle ne alakası var bunun?" sesi)
Geleceğim efendim. Biraz sonra bağlantının nasıl kurulduğunu göstermeye çalışacağım.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Altın kaçakçılığını anlat bakalım! Bergama dosyası onun üzerinedir. Hazinede kapatılan raporu anlat! 79 ton altın kaçakçılığını anlat!
BAŞKAN - Sayın Erdoğdu, lütfen! Lütfen Sayın Erdoğdu!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şimdi, oradan, o kitaptan Alman vakıflarının çalışmalarıyla ilgili bazı pasajlar okumak istiyorum sizlere. Rahmetli Hablemitoğlu diyor ki rahmetli, aynen kitabından alınmış ifadeleri sizlerle paylaşıyorum: "Almanya'nın Türkiye'de faaliyette bulunan vakıfları yoluyla etnik ayrımcı gruplara ve çalışmalara destek olduğu, hatta Yugoslavya örneğinde olduğu gibi, Türkiye'nin de etnik bölünmesinin amaçlandığı -Sayın rahmetliHablemitoğlu'nun ifadeleri, kitabından alınmış- Alman vakıflarının Türkiye'nin ulusal bütünlüğünü ve ülke çıkarlarını hedef alan girişim ve çalışmalarda bulunduğu, ortak paydası Türkiye düşmanlığı olan tüm birey ve örgütleri bir araya getirerek ortak platformlar oluşturdukları, Türkiye'yi etnik ve dinsel açıdan parçalı, federal bir yapıya dönüştürmeye çalıştıkları ve bir bölümde de şöyle söylüyor. Devam ediyor bu iddialar bu minvalde. "Dağa çıkan militanların bir bölümünün bu vakıflar tarafından maaşa bağlandığı?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - İnanıyor musunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Sayın Hablemitoğlu'nun iddiaları -aynen okuyorum kitabından- ifadeleri ve bu hibelerin birtakım sivil kuruluşlar ve belediyeler vasıtasıyla örgüte ulaştırıldığı iddia ediliyor.
SIRRI SAKIK (Muş) - Dağdan para geçmiyor ki?
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Pensilvanya'yla bir bağlantınız var mı?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İlk baskı. Aynen böyle. Kitap da burada arkadaşlar. Ben şu ana kadar herhangi bir yorum katmadım, rahatsız olmayın, yorumu biraz sonra katacağım?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan? Sayın Başkan?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - ?ve buna da Sayın Hablemitoğlu birçok delil gösteriyor. Yani özeti bu.
Şimdi, önce, şunu, bir defa çok net olarak ve bu arada, tabii, biraz önce bahsettiğim bu vakıflara dava açılıyor, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından -casusluk iddiaları, başka iddialar da var- ama delil yetersizliğinden sonuç itibarıyla beraat ediyorlar, bunu da burada belirtelim. Yani bütün bu iddialar, o geçmişte beraat ediliyor.
Şimdi, biraz önce, konuşmacılardan bazıları Alman büyükelçisinin yaptığı açıklamayı esas alarak, AK PARTİ'li belediyelerin de Alman vakıfları ya da finans kuruluşlarından kredi ya da hibe kullandığı şeklinde iddialarda bulundu.
Arkadaşlar, hiçbirisi doğru değil, hiçbirisi gerçeği yansıtmıyor. Hayır, Elçinin öyle bir açıklaması var, doğru, Büyükelçinin öyle bir açıklaması var, ama Büyükelçinin açıklaması doğru değil.
Bakın, örnek olarak, ismi geçenlerden, mesela Kırıkkale. Ha, bu belediyeler kullanmış ama, AK PARTİ'den önce kullanmış. Yani Kayseri için de geçerli, Kırıkkale için de geçerli.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Fark ediyor mu AK PARTİ'den önce veya sonra!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bir tane Kırıkkale örneğini vereyim. Kırıkkale Belediyesi anlaşmayı yapıyor, fakat daha sonra iptal ediliyor. Yani 2008'de anlaşma yapıyor, Alman Kalkınma Bankasıyla kredi, altyapı yatırımları için anlaşmayı yapıyor, 21 Temmuz 2008 tarihinde, 23,6 milyon euroluk, fakat daha sonra iptal ediyor belediye meclisi. 6/11/2008'de iptal ediyor. Gerekçesi ne biliyor musunuz?
Gerekçe şu: Sözlü olarak bu kredinin yüzde 60'ının hibe olarak verileceği söyleniyor, fakat daha sonra bu finans kuruluşu yetkilileri diyorlar ki Kayseri Belediyesine: "Biz hibe veremeyiz. Biz sadece hibeyi doğu ve güneydoğudaki belediyelere veriyoruz." Böyle deyince de belediye bunu iptal ediyor ve vazgeçiyor, kullanmıyor. Bu şekilde?
Tabii, zamanım çok fazla yok.
Bunların hepsi için geçerli, bir tane yok yani AK PARTİ döneminde, AK PARTİ'li belediyelerin kullandığı bir tane yok. Hangisi için olursa olsun bunu Denizli için de?
SADİR DURMAZ (Yozgat) - Ankara Büyükşehir Belediyesi en çok kullanan Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Mesela Denizli ismi geçti. Denizli'de, bakın, çalışmalar 1996 yılında başlıyor, CHP'li belediye başkanı döneminde, fizibilite çalışmaları?
SADİR DURMAZ (Yozgat) - Bursa Tramvayı, Galata Köprüsü var, bu projeler de var.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - 1999 yılında DYP'li belediye başkanı sözleşmeyi imzalıyor ve 2003 yılına kadar katı atık çalışmaları tamamlanmış oluyor, kredi kullanılmış oluyor yani AK PARTİ'li belediye başkanı göreve gelene kadar kredi kullanılmış oluyor. Dolayısıyla, o dönemde kullanılan kredi yok. Malatya için de geçerli, hepsi için de geçerli, Muş için de geçerli. İsmi geçti yine, Muş için? Bakın?
SADİR DURMAZ (Yozgat) - KFW'nin kendi sitesinde yazıyor bunlar Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın, belediye olarak söylüyor da o bilgiyi veriyor ama hangi dönem, hangi partili belediye başkanı tarafından kullanıldığı bilgisi yok. O nedenle, aldatmaca. Bilgi doğru yani Kayseri kullanmış?
SADİR DURMAZ (Yozgat) - Ankara Büyükşehir Belediyesi, Kayseri, Malatya, Denizli?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Malatya kullanmış, Denizli kullanmış ama ne zaman? Ne zaman? AK PARTİ'den önce. AK PARTİ'li hiçbir belediye başkanın kullandığı bir kuruş finans kurumlarından, Alman finans kurumlarından kredi yok.
SADİR DURMAZ (Yozgat) - Ankara Büyükşehir Belediyesi bu dönemde.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şimdi, bir yanlış bilginin de düzeltilmesi gerekiyor değerli arkadaşlar. Eğer hibe kredi olursa Hazinenin onayı gerekiyor.
SADİR DURMAZ (Yozgat) - Hibede de aynı şekilde.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hayır, hibede şöyle bir ayrıntı var: Eğer uluslararası kuruluşsa yani Dünya Kalkınma Bankası, Avrupa Kalkınma Bankası gibi uluslararası finans kuruluşuysa doğru, hibe de olsa gerekiyor ama bir ülkeye ait bir finans kuruluşuysa o zaman gerekmiyor. Çok net. Dolayısıyla, Alman vakıflarından kullanılan hibeler için Hazinenin onayı gerekmiyor, kredi için gerekiyor, Hazine garantisi olsa da gerekiyor olmasa da gerekiyor ama hibe için gerekmiyor. Bu bilgiyi verelim çünkü zaten iddiaların da büyük bölümü bunların hibe şeklinde verildiği şeklinde. O ayrıntı önemli. Bakın, uluslararası kuruluşlar için gerekiyor ama ülke kuruluşları için gerekmiyor. Bu ayrıntı son derece önemli.
Bakın değerli arkadaşlar, benim esas -tabii zamanım da çok daraldı- vurgulamak istediğim nokta şu: Tabii bu vakıflarla aynı zamanda siyaset dünyası da iç içe olmuş zaman zaman veya tartışmalara konu olmuş.
Bunlardan benim en ilginç gördüğüm 1991 yılında rahmetli Bülent Ecevit'in -O zaman Demokratik Sol Parti Genel Başkanı- kamuoyuyla paylaştığı, kendi ifadesiyle, çok net, bütün basına da yansıyan bir açıklamasıdır.
Rahmetli Ecevit diyor ki, kendisi anlatıyor. 1991 yılında anlatıyor; yirmi yıl öncesini anlatıyor ama. 1971 yılında kendi başından geçen bir olayı anlatıyor. 1971 yılında da rahmetli Ecevit Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı. Aynen şunları söylüyor. Aynen, kelime kelime rahmetli Bülent Ecevit'in 1991'de yaptığı açıklama: "Bir yabancı vakfın şube yöneticileri ellerinde bir çanta dolusu parayla bana geldiler. O zaman yanımda başkaları da vardı. Bana `Uluslararası sosyal demokrat hareketi adına yardım etmek istediklerini.' söylediler. Sonra da çantayı açıp, parayı ortaya koydular. Ben hemen cevabını verdim. `Böyle bir yardımın kanuna aykırı olduğunu' söyledim ve teklifi reddettim." Kelime kelime rahmetli Bülent Ecevit'in ifadesi bu. Aynen öyle; evet, aynen ifadesi bu.
Daha sonra, rahmetli Ecevit'in sözünü ettiği vakfın Alman Sosyal Demokrat Partisine yakın Friedrich Ebert Vakfı olduğu anlaşılıyor ve ayrıntılar kamuoyuna yansıyor.
Vakfın iki mensubu ellerindeki çantayla Ankara'ya geliyorlar. Bu çantada 300 bin mark var. Alman kuryeler, CHP'nin o zaman, yani 1971 yılında CHP'nin Çevre Sokak'taki Genel Merkezine gelip parayı teslim etmek istiyorlar. Ancak rahmetli Ecevit bunu kabul etmiyor, reddediyor ve Alman yetkililere de diyor ki, en kısa zamanda Türkiye'den ayrılmalarını söylüyor.
Bu arada -Bu ilginç tabii- iki Almanın döviz kaçakçısı olarak yargılanmamaları için de Esenboğa Havalimanı'ndan valizleri açılmadan ayrılmaları sağlanıyor. Bunlar kesin bilgiler, biz inanıyoruz rahmetli Bülent Ecevit'e.
O zaman tabii, 32 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu'nun yürürlükte olduğu, yabancı menşeli sigara taşımanın, 1 dolar taşımanın çok büyük cezayla cezalandırıldığı dönem; bunu da bir hatırlatmak için söylüyorum.
O zaman Alman Büyükelçisi bu iddiaları reddediyor. "Böyle bir şey olmadı." diyor. Doğaldır yani Alman Büyükelçisi siyasi bir makam sonuç itibarıyla ama ben şahsen rahmetli Bülent Ecevit'in öyle bir olay yaşadığına yüzde yüz inanıyorum. Yüzde yüz?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Şu konuya bir gelsen! Hangi belediye PKK'ya yardım etti?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bekleyin efendim, bekleyin. Geleceğim, geleceğim.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Şu belediyeyi bir söyler misin? Hangi belediye?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şimdi, devam edelim. Biraz sabrederseniz?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Hangi belediye PKK'ya yardım etti? Şunu bir söyle.
BAŞKAN - Sayın İnce, lütfen? Lütfen?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Daha sonra, siyasi?
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Hangi belediye vermiş? Hangi personelin maaş bordrosu var açıkla! Açıkla!
BAŞKAN - Sayın Kaplan? Sayın Kaplan?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Siyasi ilişkilerle ilgili iddialar, bir süre sonra, tekrar Türkiye'nin gündemine geliyor; bildiğiniz konu, hepinizin bildiği konu.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Açıkla! Böyle adalet olmaz!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bu da yine aynı vakıftan, Ebert Vakfından CHP'ye 85 bin euro aktarıldığı iddiası. Hemen peşinen söyleyeyim. Bu iddiayı da büyükelçi reddediyor. "Böyle bir para aktarılmadı." diyor. Önce, peşinen bunu söyleyeyim. Bakın, 85 bin euro. Bu nasıl gündeme geliyor? Şöyle gündeme geliyor.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Şu belediyenin adını söyler misin?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İçişleri Bakanlığı, Alman İçişleri Bakanlığı Ebert Vakfına bir yazı yazıyor. Yazının fotokopisi burada. Yazıda diyor ki -Türkçesi şu- altında da Dışişleri Bakanlığı, Doktor Alexander Kaminski'nin imzası var: "İlişkileri genişletmek ve projelerini desteklemek için Türk sosyal demokrasi partisi CHP'ye finansal yardım falan?" devam ediyor "Yani böyle bir karar verdik, bunu size göndereceğiz." diyor, "Siz de onlara gönderin ve bize bilgi verin." diyor, yazının özeti bu.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Süre bitti, şu belediyenin adını söyler misiniz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Daha sonra, bu para, o zaman CHP MYK üyesi olan Sayın Ali Kılıç'a banka kanalıyla gönderiliyor. Banka kanalıyla gönderiliyor, belgesi de burada.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Tutukla, git!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İzin verin, bakın?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Varsa bir şey!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Geleceğim, geleceğim, bir saniye.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Git tutukla! Elini tutan mı var?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şimdi, belgelerin fotokopileri burada, ikisi de burada fakat Alman Büyükelçisi bu iddiayı yalanlıyor.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Ver talimatını, yap! Hükûmet değil misin?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Daha sonra, doğal olarak, biliyorsunuz mevzuatımıza göre bir siyasi partinin yabancı kurumlardan, vakıflardan yardım alması yasak, kapatma nedeni hatta. Bunun üzerine cumhuriyet başsavcılığı bir araştırma yapıyor ve ilgili kurullar kanalıyla -bakın, bundan sonrası çok ilginç- Alman Adalet Bakanlığı ve işte, ilgili savcılıktan, bu belgelerin, bu bilgilerin doğru olup olmadığını soruyor, resmî yazıyla, dışişleri kanalıyla, doğru olup olmadığını soruyor yani bu altında imzası olan kişinin o Dışişleri Bakanlığında çalışıp çalışmadığını, böyle bir belge düzenlenip düzenlenmediğini, işte ve paranın gönderilip gönderilmediğini. Fakat, Yargıtay Berlin Eyalet Adalet Bakanlığı bu talebe yani cevap vermiyor, bilgi vermiyor ve şöyle diyor: "Yargıtay Başsavcılığının talebi, siyasi parti yasaklama dolayısıyla ilgili incelemelerde konu teşkil ediyor, böyle bir konuda adli yardım talebi yerine getirilemez, çünkü şunlar şunlar..." ve yardım talebini reddediyor. Bunun anlamı nedir değerli arkadaşlar biliyor musunuz? Şu andaki bu belgelerin hâlen aksi ispat edilememiştir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Doğruluğu da ispat edilememiştir.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Belge var ortada bakın, belge var ortada.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Canikli, niye işlem yapmıyorsunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bankadan işlem yapılmış, Ali Küçük adına gönderilmiş 85 bin euro.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sen bostan korkuluğu musun, iktidarsın ya, iktidarsın!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bunlar, bakın belgeler burada ama teyit edecek olan Alman makamı. O belgenin gerçek olup olmadığını teyit edecek olan Alman makamı, biz değiliz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bunun belediyelerle ne alakası var?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Dolayısıyla onlar da bunu teyit etmiyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Fakat daha sonra, bu kişilere ve Cumhuriyet Halk Partisinden giden herkese Deniz Feneri davasında bu bilgiyi esirgeyen Alman yetkilileri, Deniz Feneri davasında her türlü bilgi, belgeyi herkese veriyor, bütün CHP'lilere veriyor.
Son olarak şunu söyleyeyim, bakın, değerli arkadaşlar, buradan şunu çıkarmak mümkün: Bu vakıflarla Cumhuriyet Halk Partisi arasındaki ilişkilerin olduğu genel olarak kabul ediliyor, yakın ilişkiler genel olarak kabul ediliyor, ben de buna inanıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)