| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 44 |
| Tarih: | 18.12.2012 |
BDP GRUBU ADINA PERVİN BULDAN (Iğdır) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz bugün BDP Grubu olarak, Genel Kurulu, cezaevlerindeki tutuklu milletvekillerimizin yasama faaliyeti günü olarak ilan ediyoruz.
(Hatip tarafından kürsü önüne Şırnak Milletvekili Selma Irmak'ın resmi konuldu)
Bugün ben Şırnak Milletvekili Selma Irmak'ım. (BDP sıralarından alkışlar) Bu da benim mazbatam. "12 Haziran 2011 tarihinde yapılan genel seçimlerde Şırnak ilinden milletvekili seçildim. Ben Selma Irmak, sizler gibi partimin listelerinden değil, Şırnak ilinden bağımsız aday oldum, tercihli oy kullanan 46.278 insanın iradesi olarak milletvekili seçildim. Tam 46.278 insanın iradesi olarak şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinde değil, Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevindeyim. Türkiye Büyük Millet Meclisi İnternet sitesinde Selma Irmak adresinde `A Blok Alt Zemin 1'inci Banko No:
18 Nisan 2009 tarihinde gözaltına alınıp tutuklandım. Tam iki yıl sekiz aydır cezaevinde rehin olarak tutulmaktayım. `Rehin' diyorum çünkü dosyamda tutuklanmamı gerektirecek hiçbir suç yok. Katil değilim, hırsızlık yapmadım, ihaleye fesat karıştırmadım, yüz kızartıcı hiçbir suç işlemedim. Rehin olarak tutulmanın bir nedeni var; o da Kürt olmam, kadın olmam, düşüncelerimi ifade etmem ve halkımın özgürlük ve eşitlik mücadelesini savunmamdır.
Ben sizler gibi Genel Kurulda konuşmalar yapamıyorum; kanun teklifi, araştırma önergeleri, soru önergeleri veremiyorum. Grup başkan vekillerimiz aracılığıyla vermiş olduğum birkaç araştırma önergesi var, hepsi bu kadar. Peki, ben Selma Irmak, rehin olarak tutulduğum Diyarbakır Cezaevinde ne mi yapıyorum? Kısaca paylaşayım: Benimle birlikte rehin alınan kadın arkadaşlarımla birlikte küçücük bir koğuşta ufak bir televizyon ekranında sizleri, grubumu, halkımın verdiği özgürlük ve eşitlik mücadelesini ve tabii ki, Şırnak halkının onurlu direnişini izliyorum. Zaman zaman Genel Kurulda çıkan kavgaları hayretle seyrediyorum. Bazen Şırnaklı bir çocuk oluyorum mesela, dili yasaklanan halkımın çocuklarının okula giderken yaşadıkları sıkıntıyı hissediyorum. Kimi zaman Şırnaklı kadınlarla görüyorum kendimi; miting alanlarında, yürüyüşlerde dimdik ayakta, ön saflarda Şırnaklı kadınlarla. Kimi zaman duygulanıyorum, hüzünleniyorum, mesela cenazeler geldiği zaman Şırnak'a, bu coğrafyanın gencecik fidanları toprağa verilirken cenazelere yapılan müdahaleyi, atılan gaz bombalarını, sıkılan tazyikli suları izlerken yüreğim paramparça oluyor. Ve aynı yürek `Benim vatanım evladımdı, evladım ölünce vatanımı da öldürdünüz.' diyen bir asker annesini dinlerken de aynı şekilde kırılıyor, paramparça oluyor yüreğim.
Bütün bunlarla birlikte, hani bazı anlar vardır ya gözyaşlarınızın sel olup akmasına engel olamazsınız. Ateş düşer yüreğinize, kor bir ateş parçası yakar bedeninizi. O ateş 28 Aralıkta düşmüştü yüreğime, bedenime, küçücük koğuşuma. Sizin adına `Uludere' dediğiniz Klaban'ın `Gülyazı' dediğiniz Roboski'sine bombaların düştüğü an, 34 sivil insanın savaş uçaklarıyla bir saat boyunca bombalanması sonucu paramparça olan cesetlerin Roboski halkı tarafından toplandığını, anaların feryatlarını, yakılan ağıtları ve çaresizliği izlerken 34 insanla birlikte aslında insanlığın da öldüğünü gördüm. Acılarla dolu tarihimize bir acı da Roboski'de eklendi ne yazık ki.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bazen duygularımı, düşüncelerimi, yazdığım mektuplarla kamuoyuyla paylaşmaya çalışıyorum. Tabii, bu yazdığım mektuplardan sizler ne kadar haberdarsınız onu bilemiyorum. Mesela en son yazdığım mektup AKP Ağrı Milletvekili Sayın Fatma Salman'a uygulanan şiddete ilişkindi. Şöyle dedim mektubumda: `Sevgili Fatma'ya en içten duygularla geçmiş olsun dileklerimi gönderiyorum. Sevgili Fatma bilmelidir ki tüm kadınlar olarak kalben yanındayız. Kadına yönelik şiddet partilerüstü, ideolojilerüstü bir durumdur. Ve kadınlar olarak deneyimleyerek öğrendik ki örgütlü bir mücadele, güçlü bir kadın dayanışması olmaksızın sorunlarımızın üstesinden gelemeyiz. Fatma'ya uygulanan şiddet, hepimize uygulanmıştır. Toplumun cinsiyetçileştirme öğretisinden geçerek başkalaşan yani erkekleşen insan evladı bu öğretiyi reddetmelidir. Özüne yani yaşamın dişil hâline dönmeyi başarmalıdır. Fatma Salman şahsında Ağrı halkına, serhatın Ararat kadar başı dik ve cesur kadınlarına, şiddet mağduru tüm kadınlara selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz.' dedim.
Evet değerli milletvekilleri, ben fiziken aranızda olamasam da, ruhen sizlerle birlikte olduğumu ama yüreğimin Şırnak halkıyla çarptığını bilmenizi isterim."
Sevgili Selma Irmak, biz de seni seviyoruz. Fiziken bizimle olmasan bile, ruhen yanımızda olduğunu, kalbinin, yüreğinin sana oy veren, seni seçen Şırnak halkıyla olduğunu biliyoruz. Seni ve tüm tutsakları saygıyla selamlıyoruz. En kısa zamanda özgürlüğüne kavuşmanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, Genel Kurulda yasama faaliyetlerine katılmanı; Şırnak halkıyla, çocuklarıyla, kadınlarıyla miting alanlarında, meydanlarda, onların sevincine ortak olmanı, verdikleri özgürlük ve eşitlik mücadelesinde yanlarında olmanı, tüm yüreğimizle ve kalbimizle temenni ettiğimizi ifade ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyoruz. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Evet, teşekkür ediyorum.