GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:10
Tarih:17.10.2012

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı'nın 44'üncü maddesi için verdiğimiz önerge lehinde konuşmak için söz almış bulunuyorum.

Mevcut tasarıda, yetki belgesini düzenleyen 44'üncü maddesinde yetki itirazı düzenlenirken olumlu tespit ya da olumsuz tespit yazısında da aynı süreç işletilmektedir.

Yaklaşık 30 yıldır uygulanan 2822 sayılı Yasa'da tecrübe edindiğimiz üzere, işverenin, özellikle ilk kez gerçekleşen örgütlenmelerde, iş yerinde çoğunluğunun sağlanmasına ve bunu bilmelerine rağmen itiraz yolunu seçtiği bilinmektedir. Yetki tespiti davaları bazen 6-7 yıl sürmekte, böylelikle kâğıt üzerinde yazan haklara rağmen fiiliyatta toplu sözleşme hakkının kullanımı engellenmiş olmaktadır.

Böylesi ciddi bir sorunun yanında önemli bir nokta daha vardır ki Bakanlığın toplu iş sözleşmelerinde itirazın olup olmadığının tespiti için itiraz süresine uymaması ve yetki belgesini daha geç sürede vermesidir. Bakanlığın belirlenen sürede uygun davranması için söz konusu maddeye "Bakanlık tarafından söz konusu altı iş günlük süre uzatılamaz." maddesi eklenmelidir.

Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmetinin Anayasa değişikliği referandumunda en sık vurgu yaptığı ve propaganda malzemesi olarak kullandığı konulardan biri de yeni anayasanın memur ve işçi sınıfına getireceği haklarıyla ilgiliydi. O zaman da çok söyledik; toplu sözleşme söylemlerinin aldatmacadan ibaret olduğunu, grevsiz bir toplu sözleşmenin kabul edilemeyeceğini partim defalarca dile getirdi. Nitekim, toplu sözleşmeden AKP'nin neyi kastettiği zamanı geldiğinde görülmüştür.

Şimdi ise yapılmak istenen, işçi ve memurun gasbedilen toplu sözleşme hakkının koşullara bağlanarak yine bir aldatma içinde sunulmasıdır. Tasarı, mutabakat gibi sunulmuştur ama tasarının bu hâline karşı çıkan ve bunu meydanlarda dile getiren sendikalar mevcuttur. Nitekim, geçen hafta yaşananları hep birlikte gördük. Tasarıyı protesto eden gruba polisin nasıl karşılık verdiğini, milletvekillerimizin ve işçilerin nasıl biber gazıyla püskürtüldüğünü gördük. Tasarıyı protesto eden gruba polisin nasıl karşılık verdiğini, nasıl zor kullandığını gördük, bütün Türkiye bunu izledi. Müdahale sırasında 1 işçinin atılan gaz bombası nedeniyle kafasından yaralandığını, fenalık geçiren 2 işçinin ambulansla hastaneye kaldırıldığını, milletvekillerimizin atılan gaz bombalarından nasıl etkilendiğini bütün milletimiz gördü. Bu direnişe imza atan DİSK'e ve Türk-İş'in gerçek işçi sendikalarına "Selam olsun." diyorum.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, söz konusu tasarının 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'nun tek bir kanunda birleştirildiğini söylemiştir. Komisyonda yaptığı bilgilendirme konuşmasında da evrensel normlara verilen tepkilerin  dikkate alındığını dile getirmiştir.

Peki, durum gerçekten böyleyse neden Hükûmetin "Sendikal özgürlükler getiriyoruz." diye sunduğu tasarı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından eleştirilere maruz kalmıştır? ILO tasarıyı inceledikten sonra yaptığı değerlendirmede, tasarının pek çok maddesinin 87 ve 98 No.lu sözleşmelerine aykırı olduğu açıkça ifade edilmiştir.

Bu tasarı, işçi ve memurların haklarını gözetmek için değil, Avrupa Birliğinin gözünü boyamak, uyum müktesebatının Türkiye Ulusal Program'ında 19'uncu faslın açılabilmesi içindir. Amaç gerçekten hak vermek ise neden iş kolu barajı yüzde 10'dan yüzde 3'e indirilmek yerine tamamen kaldırılmamıştır? Neden grev hakkı hâlâ sınırlı tutulmaktadır? Hava iş kolunda yaşananları unutmayalım. Amaç hak vermekse bir gecede korsan taksi yasası içine eklenen bir maddeyle havacılık hizmetleri neden grev yasağı kapsamına alınmıştır? Cevabını biz verelim: Çünkü yapılan eylem Hükûmeti rahatsız etmiştir. İşte bu tasarıda da Hükûmeti rahatsız edebilecek her türlü fiilin önüne geçmek istenmektedir. Hava-İş grevinin engellenmesinde ekonomik gerekçeler doğru değildir. Öyle olsaydı, Türk Hava Yolları Bosna'da 19 milyon 200 bin euroyu nasıl bırakırdı? Orada yapılan zarar, ayrıca İran'da bırakılan 50 milyon dolar Türk Hava Yollarının ekonomik gerekçelerini bir kelimede, bir çırpıda engellemektedir.

Hepinize saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.