GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SOSYAL GÜVENLİK VE ÇALIŞMA YAŞAMINA İLİŞKİN SORUNLARA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:11
Tarih:18.10.2012

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; her ne kadar gündem dışı sözü bugün Bolu Milletvekili Tanju Özcan olarak ben almış isem de konuşmayı Tanju Özcan olarak ben yapmayacağım. Bin üç yüz yirmi üç günden bu yana Silivri'de tutsak olarak tutulan İzmir Milletvekili Sayın Mustafa Balbay'ın cezaevinden gönderdiği konuşma metnini vekâleten sizlerle paylaşmak için bugün buradayım. (CHP sıralarından alkışlar)

Başta Sayın Balbay ve Haberal olmak üzere, haksız şekilde, aylardır, yıllardır tutsak olarak tutulan yüzlerce vatansevere buradan selam olsun.

Konuşma metnini aynen sizlerle ve Genel Kurulla paylaşmak istiyorum.

"Sayın Başkan, yüce Meclisin sayın milletvekilleri; sosyal güvenlik ve çalışma yaşamına ilişkin sorunlar konusundaki görüşlerimi dile getirmek üzere Silivri'den söz almış bulunuyorum.

İnsanın dört temel hakkı vardır: Yaşama, barınma, sağlık ve eğitim. İş kazalarındaki olumsuz tablo da dikkate alındığında, bu dört temel hakkın tümü çalışma yaşamı ve sosyal güvenlikle ilgilidir. Hükûmet bu konulardaki yasal düzenlemeleri sürekli olarak `Ben yaptım, oldu.' mantığıyla Meclisten geçirmektedir. Ne yazık ki bu düzenlemelerin büyük çoğunluğu çalışanların aleyhine, sosyal haklarını kısıtlayıcı niteliktedir. Yakın geçmişteki, hava yolu çalışanlarına grev yasağı getirilmesine ilişkin yasa değişikliği ilk akla gelen örneklerdendir.

Sayın milletvekilleri, Hükûmetin, çalışma yaşamını çok yakından ilgilendiren, toplu sözleşme ve iş yeri örgütlenmesiyle ilgili son değişiklik hazırlığı yeni bir huzursuzluğa ve belirsizliğe neden olmuştur. Unutulmamalıdır ki iş barışı iç barış kadar önemlidir. Gelinen noktada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının adını `çatışma ve sosyal gerginlik bakanlığı' olarak değiştirmek hiç de abartı olmayacaktır. Yeri geldiğinde  `İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.' diyen siyasi iktidar, konu işçilerin, memurların hakkı olunca şunu uygulamaktadır: `Çalışanı ez ki sermayeyle ilişkilerin bozulmasın.'

Sayın milletvekilleri, Hükûmetin kamu çalışanları arasında uyguladığı ayrımcılık da genel tutumun tipik bir örneğidir. Bu anlamda, cezaevlerinde görev yapan infaz koruma memurlarının durumunu Meclis kürsüsünden dile getirmek istiyorum.

Her şeyden önce, sosyal devlet ilkesini benimsemiş ülkelerde örneğine rastlanmayan, çalışanlar arasında çok ciddi bir dengesizlik yaratan sözleşmeli personel uygulaması infaz koruma memurları için de ciddi bir sorundur. İnfaz koruma memurları uygulamada güvenlik personeli, bordroda ise idari çalışan durumundadır. Bu nedenle de mesleki yıpranma payı verilmemektedir. Güvenlik sağlamayı gerektiren benzer mesleklere yıpranma payı veren Hükûmet, infaz koruma memurlarını bu hakkın dışında tutmaktadır. Çalıştığı kurumdan içeri girerken cep telefonu dâhil dışarıyla bağlantılı her şeyini kurum içinde bırakan, günde ortalama bin kapı açıp kapatan, her türlü insanla muhatap olan infaz koruma memurları kendilerini şöyle tanımlamaktadır: `Otuz beş yıla hükümlü, bordrolu mahkûmlar.' Her gün defalarca radyasyon etkisi altında kalan infaz koruma memurları emeklilik sonrasında bu durumun da etkisiyle beklemedikleri hastalıklarla karşı karşıya kalmaktadır.

Sayın milletvekilleri, Türkiye'de cezaevine giren bir kişinin cezaevinden çıktıktan sonra yeniden içeri girme oranı, uygarlık düzeyinde yaşadığımız ülkelerin neredeyse tamamından daha yüksektir. Bunun bir nedeni de insanlar cezaevinde iken onları topluma kazandırma çalışmalarının yetersizliğidir. Mesleki sorunları çözülmeyen infaz koruma memurlarının bu konuda işlev üstlenmesi kabul edersiniz ki çok zordur. Kaldı ki, bu konuda Adalet Bakanlığının da ilgili bakanlıklarla koordinasyon kurarak sistemli bir çalışma içinde olduğunu söylemek oldukça güçtür.

Devletin, işini severek yapmasını sağlayacağı her çalışan, barış içinde bir çalışma yaşamı, tıkır tıkır işleyen bir devlet, zamanında tamamlanmış projeler, devletle barışık bir toplum olarak geri dönecektir. Hükûmeti, çalışma yaşamına bu gözle bakmaya davet ediyorum.

Silivri'den, İzmir Milletvekili Mustafa Balbay." (CHP sıralarından alkışlar)