GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:11
Tarih:18.10.2012

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, sözlerime başlamadan önce yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu grup önerisinde ortaya koyduğu amaç, gerçekten önemli ve değerli. Atatürk'ün vasiyetine ve hazineye hibe ettiği gayrimenkullerin amaç dışı kullanılmasıyla ilgili düzenlemelerin tamamının araştırılması için bir komisyon kurulmasını talep ediyor. Bu talebe Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak saygıyla yaklaşmak gerekiyor gerçekten.

Cumhuriyetimizin kurucusu, burada görev yaptığımız bu Meclisin banisi, kurucusu Büyük Atatürk'ün bize vasiyetleri var, bize bıraktığı mirası var ama bunların da ötesinde emaneti var. Zaten konuşmalarında, Atatürk Orman Çiftliğiyle ilgili yaptığı konuşmasında 6'ncı ayın 11'i 1937 tarihinde şöyle söylüyor: "Tasarrufum altındaki bu çiftlikleri bütün tesisat, hayvanat ve demirbaşlarıyla beraber hazineye emanet ediyorum."

Değerli arkadaşlar, mirasa mirasyedilik yapılır, vasiyete saygısızlık yapılır ama emanete hıyanet yapılır. Bugün, Atatürk'ün emanetine, zannediyorum, yalnız bu iktidar değil, birçok iktidar ihanet etmiştir; amaç dışı kullanım anlamında söylüyorum. Bu sebeple, yapılan bu yanlışların araştırılması bir vefa borcumuzdur, Atatürk'e karşı saygımızın bir gereğidir. Onun için, bu komisyonu böyle, sıradan bir talep, zaman öldürmek için bir İç Tüzük imkânı, fırsatı, bir muhalefet atraksiyonu olarak değerlendirmemenizi ben size âcizane tavsiye ederim. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Genel Kurul bazen de doğru işler yapabilmeyi başarmalıdır.

Bazı konuları kendi aramızdaki çekişmelerin dışında tutmamız gerekiyor; mesela, bunlardan biri Atatürk. Büyük Atatürk'le ilgili konuları biz, şu partinin, bu partinin meselesi olarak görmeden, bir ortak paydamız olarak değerlendirmeliyiz ve nezaketle konuya ve birbirimize saygıyla yaklaşmamız gerekir. Bana göre, bugün Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu bu öneri bu kapsam ve bu anlamda değerlendirilmeli ve her şeyin önünde tutularak aynen Meclisimizin Kültür ve Sanat Komisyonu gibi bir Atatürk komisyonu, Atatürk'ün vasiyetine, mirasına, emanetine yapılan yanlışları ve bu yanlışların sonuçlarını tespit etmek için bir komisyon, hatta üç aylık görevli de değil, sürekliliği olan bir komisyon kurulması bence çok anlamlı, bize yakışır, bu döneme yakışır bir karar olacaktır.

Bunu arz ediyorum ama ne yazık ki izlediğim kadarıyla, kırmızı koltuklara ve dinlemeyen insanlara konuşuyoruz maalesef. Kime şikâyet edeceğimizi de bilemiyorum tabii. Bizi izleyen vatandaşlarımıza buradan, Meclisten de manzaralar sunayım böylelikle. Çok önem verdiğimiz, değer verdiğimiz bir konuda bir talebimizi kırmızı koltukların duymayan kulaklarına, görmeyen gözlerine konuşuyoruz.

MEHMET DOMAÇ (İstanbul) - Biz dinliyoruz.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Dinleyenlere saygılar sunuyorum tabii, Sayın Domaç.

Değerli arkadaşlar, bu anlamda, orman yüksek mühendisi bir arkadaşınız olarak da bir hususta dikkatinizi çekmek istiyorum. Aslında, Sayın Gök'ün iyi hazırlanmış bir konuşmayla dile getirdiği hadise, gerçekten vahamet düzeyinde, yani emanete hıyanet düzeyinde.

Değerli arkadaşlar, Ankara'mız başkentimiz, Ankara 5 milyon nüfusuyla göz bebeğimiz ama bozkırda kurulmuş, sarıların arasında kaybolmuş, binaların arasında kaybolmuş, zevksiz görüntülü bir şehir. Yurt dışını gezen, büyük şehirleri gören insanlarımız vardır. Bir şehrin büyük şehir olabilmesi için anlatılır, mimarlar, şehir mimarları, planlamacıları anlatırlar, derler ki: "O şehrin bir ormanının olması lazım, bir kent ormanının olması lazım." Şimdi, yirmi yılı geçkin süredir şehrimizi yöneten Adalet ve Kalkınma Partili Sayın Büyükşehir Belediye Başkanına duyurulur: Bu şehre bir kent ormanı gerekli, bunu yapmadan bu şehri büyük şehir, bu şehri başkent yapabilmek, kaliteli bir başkent yapabilmek çok mümkün değil. Bir de, bir suyunun olması lazım, bir akarsuyunun olması lazım. Ankara'mız maalesef her ikisinden de yoksun. Şimdi, yeşil alan yapabileceğimiz, orman yapabileceğimiz, efendim, kent ormanı yapabileceğimiz alanlarımız var, onları da böyle, çok basit amaçlar uğruna heba ediyoruz. Bunlardan biri Atatürk Orman Çiftliği içerisindeki Orman Genel Müdürlüğü kampüsüdür.

Sayın Genel Müdürüm burada, beni izliyorlar. Gerçekten ormancılar açısından ama tüm ormancılar açısından, yalnız orman mühendisleri değil, tüm ormancılar açısından Orman Genel Müdürlüğünün Çiftlikteki kampüsü özel anlamları olan, değerli bir yerdir. Yani "Kıblemiz, kutsal mekânımız" falan deyip farklı anlamlar yüklemek istemiyorum ama Çiftlik bizim için, ormancılar için hayatımızın büyük kısmını geçirdiğimiz bu mesleğin böyle değerli bir alanıdır. Buranın terk edilmiş olmasını hiçbir ormancı hiçbir sebeple, hiçbir gerekçeyle içine sindiremez. Ben Sayın Kahveci'nin de bunu içine sindirebildiğini -altında imzasının olduğunu biliyorum ama- zannetmiyorum. Uykularına geçtiğini, çocuklarının veya ormancı dostlarının bu hesabı ondan soracağını, rüyalarında soracağını biliyorum çünkü o Çiftlik bizim için çok değerli. Gençliğimiz orada geçti, "çocukluğumuz" demeyeyim ama ormancılıktaki çocukluğumuz orada geçti, ihtiyarlığımız, emekliliğimiz orada geçti ama şimdi orayı terk ediyoruz arkadaşlar. Buna hakkınız yok. Ankara'nın her yerinde Başbakanlık binası yapacağımız veya başka amaçlar için kullanacağımız çok önemli, değerli araziler bulunabilir ama ormancıların elinden Atatürk'ün emaneti olan, o Çiftliğin bir parçası olan o 460 dönümlük alanın alınması doğru olmamıştır, bu iktidara yakışmamıştır arkadaşlar. Bu iktidar, ormancılar nezdinde dünyanın en güzel şeylerini de yapsa bu eyleminden dolayı mahkûm edilecektir, hayırla yâd edilmeyecektir; bunu bilmenizi istiyorum. Ormancıların elinden Çiftlik kampüsünü almanızı ormancılar affetmeyecektir; bunu bilmenizi istiyorum.

Şimdi, orada 40-50 dönümü böyle yerin dibine girecek şekilde kazdınız, çok sayıda ağaç kestiniz. 2.500-3 bin adet ağaç kesildiği söyleniyor. Yazık, değerli arkadaşlar. Ormanları korumak? Yani Türkiye'nin başkenti Ankara'da -yeşile hasret, sarının mahkûmu olmuş Ankaralılar olarak- yeşili kesmenin, ağacı kesmenin bence hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Kabul edebilmemiz mümkün değil. Bütün ormancılar canhıraş çığlıklarla itiraz ediyorlar, platformlar kuruluyor. Efendim, mitingler yapılıyor, bildiriler yayımlanıyor ama "Biz yaptık, oldu." diyorsunuz. Yani size halk gerekmiyor, size insanların talepleri, çığlıkları önemli değil, duymuyorsunuz. Hâlbuki burası ormancılar için önemli. Burası böyle arazi değil, burası arsa değil, burası öyle bina yapılacak yer değil; burası ormancılar açısından kutsal.

Bir sözüm de burayı birinci derece doğal sit alanından üçüncü derece sit alanına çıkartan Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna. Değerli arkadaşlar, bu insanları biz mahkûm edeceğiz. Mahkemelere verildi. Yaptıkları yanlış, verdikleri rapor doğru değil. Sayın Kahveci de bilir, bu alandaki araziler, orası Orman Genel Müdürlüğü olmadan önce de ağaçlıktı. Altmış yaşındaki sedir ağacını nasıl yok sayabilirsiniz? "Bu ağaçlar insan eliyle dikildiği için bunların yeri sit alanı değildir." diyen bu Kurulu huzurunuzda şiddetle kınıyorum. Yani siyasete alet olmanın en böyle çarpık örneği budur. Siyaset istedi diye ilmini kötüye kullananları, kanaatini satanları, vicdanlarını satanları millet huzurunda kınıyorum.

Dolayısıyla bu komisyonun kurulmasını Milliyetçi Hareket Partisi olarak desteklediğimizi ifade ediyor, yüce heyetinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar.)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Şandır.