GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:11
Tarih:18.10.2012

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, Sayın Bakanın ifadesiyle gerçekten çok önemli bir kanun. Yani sendikacılık alanında bugüne kadar değiştirilemeyen bir kanunu değiştiriyoruz. Ancak değiştirirken hangi yönde değiştirdiğimizi sorgulamamız lazım. Özgürlükleri geliştiren, sendikal özgürlükleri geliştiren ILO normlarına doğru mu değiştiriyoruz yoksa daha önceki konuşmacının ifade ettiği gibi bir ihtilal yönetiminin ortaya koyduğu ilkeleri güçlendirerek mi değiştiriyoruz?

Değerli arkadaşlar, samimi olmamız gerekir. Bu noktada bize ifade edilemeyen zorluklar nedir? Gerçekten bilmek istiyoruz. Hangi sebepler bu konuda yapılması gerekenin yapılmasını engelliyor, elinizi kolunuzu bağlayan ne?

Sayın Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarımız; yani eğer sendika özgürlüklerini veya sendikal özgürlükleri tanzim eden bir hukuk çıkarıyorsak doğru olan, akıllıca olan davranış bunların önündeki kısıtlamaları kaldıran bir davranış olmalı. E, şimdi, grev ve lokavt yasaklarını tanzim eden 62'nci maddeyi okuyunca dehşete düşmemek mümkün değil. Hangi alanda bu işçi grev yapacak Sayın Bakanım? Hangi alan kalıyor Allah aşkına? Yani tarım işçilerinde mi grev bekliyorsunuz da onu dışarıda tutmuşsunuz? Şöyle, okuyorum: "Can ve mal kurtarma işlerinde; cenaze işlerinde ve mezarlıklarda; şehir şebeke suyu, elektrik, doğalgaz, petrol üretimi, tasfiyesi ve dağıtımı ile nafta veya doğalgazdan başlayan petrokimya işlerinde; bankacılık hizmetlerinde; Millî Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca doğrudan işletilen işyerlerinde -yani buralardaki iş yerlerinde- kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye ve şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde ve hastanelerde grev ve lokavt yapılamaz."

Hangi alan kaldı? Lütfen ya! Şimdi, bunların içerisinden en makul olanı teklif ettim Sayın Bakanım; gelin, şu banka hizmetlerinde grev ve lokavt yasağının yasak olarak bu kanuna konulmasını kaldıralım diye. Sayın Bakan "Katılamıyorum" diyor. Yani demokrasilerde ileri adım, özgürlüklerin önündeki kısıtlamaları kaldıran adımdır. Siz, 1982 ihtilal yönetiminin getirdiği yasaklardan hangisini kaldırıyorsunuz? Kaldı ki ilave, işte Hava-İş Sendikasında, hava işlerinde grev yapılamaz kararını da geçen sene koydunuz. Yani hangi mecburiyetiniz var Sayın Bakanım? Kim sizi zorluyor? Bir ihtilal yönetimi mi var tepenizde? Ben sizin kişiliğinize veya Hükûmetinizin gücüne, milletimizin size verdiği, İktidarınıza verdiği gücün bu türlü talimatlara, bu türlü baskılara direnecek kişilikte ve şahsiyette olduğuna inanmak istiyorum. Şimdi, bankacılık? Bankacılık gerekli, önemli ama kardeşim, yani burada çalışan insanların sefaletini bizim görmezlikten gelmek gibi bir hakkımız var mı?

Değerli milletvekilleri, çok genel bir söz vardır, bakınız: Hürriyet, mülkiyet ve şahsiyet, bunun üçü olmazsa ileri bir toplum yaratamayız. Emeğin mülkiyeti toplu iş sözleşmesidir, sendikal haklarıdır, grev hakkıdır. Eğer siz, emeğin önünden grev hakkını kaldırırsanız, toplu iş sözleşmesi özgürlüğünü kısıtlarsanız, onun mülkiyetine müdahale etmiş olursunuz, onun hürriyetine müdahale etmiş olursunuz ve o işçinin şahsiyetli olmasını, isteyerek üretmesini bekleyebilir misiniz?

Sayın Bakanım, şunu da kabul etmek istemiyorum: Yani lütfen, biz sizin kişiliğinize, hizmetinize saygı duyuyoruz ama lütfen siz de bizim endişemize saygı duyun. Bakınız, diyorsunuz ki: "Uzlaştık, anlaştık öyle getirdik." Bu Türk-İş'in -ki Türk sendikacılığının zannediyorum bugün bile en büyük sendikası- gazetelere yansıyan ilanından sonra 17 Ekim tarihinde milletvekillerine gönderdiği bu yazı ne? Burada çok açık ithamlar var, iddialar var. Bunlar cevapsız kalır da siz kalkıp burada "Biz taraflarla uzlaştık, bu kanunu öyle getirdik." derseniz bizim aklımızla alay etmiş olursunuz Sayın Bakanım. Kusura bakmayın, bunu hem size yakıştıramam hem buraya yakıştıramam. Türk-İş'in buradaki iddiaları cevap bulmalı. Eğer cevap vermiyorsanız deminki sorduğum soruyu tekrarlıyorum: Sizin üzerinizde kim var, kim sizi baskı altında tutuyor da böyle burada, yani size yakışmaz, Türkiye'ye yakışmaz, iktidarınıza yakışmaz birtakım hususlarda bir dayatma altında bizi ikna etmeye çalışıyorsunuz?

Bunu açıklayacağınızı ümit ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Şandır.