GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:45
Tarih:19.12.2012

SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, bir bütçe maratonunu daha geride bıraktık. İktidar partisi çıkıp icraatlarıyla? Biz de eksik bulduğumuz yönleriyle iktidarı eleştirdik. Daha çok, bir medeni bütçe görüşmesi olduğunu düşünüyorum.

Bugün 19 Aralık. "19 Aralık" deyince, tabii hayatımızda önemli dönemlerden biri, mesela, tam on iki yıl önce "Hayata Dönüş Operasyonu" dedikleri ve onlarca devrimcinin cezaevinde katledildiği bir günü hatırlıyoruz ve o gün bu katliamı gerçekleştirenler hâlâ yargı karşısına çıkmadı, aileler hâlâ çocuklarının katillerini arıyorlar. Yine, Kahramanmaraş katliamının 34'üncü yılı. Hukuk devletinden bahsediyoruz ama hâlâ bunların katilleri yok ve yine Roboski, çok yakın bir tarih, birkaç gün sonra bir yılı dolacak, bunların failleri de yok.

Sayın Bülent Arınç birkaç gün önce önemli açıklamalarda bulundu. Döndü, biraz empati yaptı, dedi ki: "Eş başkanımız Gültan Kışanak'a uygulanan 12 Eylül dönemindeki o zalimane politikalar bana uygulanmış olsaydı, ben de dağın yolunu seçerdim." Aslında Gültan Kışanak'a uygulanan o zalimane politikalar, Kürt coğrafyasında, hemen hemen her evde böyle bir hikâye vardır. Ben, size oradan bir hikâye anlatacağım.

1980 sonrası askerler bir köye gidiyorlar, kış. Tanklarla gidiyorlar, tanklarda Türk bayrakları. Bütün köylüleri caminin önünde topluyorlar, erkekler bir tarafa, kadınlar bir tarafa. "Erkekler soyunacak." Herkes birbirinin yüzüne bakıyor, eşi, çocuğu var orada ama soyunmuyor. İşkence ediyorlar, erkekler tek tek soyunmaya başlıyor, sonra cinsel organlarına ip bağlanıyor, kadınların eline o ipi vererek "Çekin." diyorlar ve üç gün sonra köyün gençleri bir bütün olarak "Çare yoksa dağ çaredir, ölüm çaredir." Onur çareyse, ölümden geçiyorsa ölüme bedenlerini yatıran köyler var.

Sağımda Batman'dan milletvekili olan Sayın Bakanımız var, solumda da Bingöl'den bakan olan bir başka bakanımız var. Benim söylediğim bu hikâyeler, eminim ki Batman'ın Gercüş ilçesinde her evde böyle bir hikâye vardır, eminim ki Bingöl'ün her köyünde böyle hikâyeler vardır.

İşte, uygulanan bu zalimane politikalar? Sayın Arınç'ın sadece bir noktada dönüp empati yapması yetmiyor. İşte iktidarsınız; bu süreçleri? Bu halk eğer o süreçte Diyarbakır zindanlarından kendilerini dağlara vurdularsa ve bir zulmün, bir politikanın yansımasıdır.

Bunun için ne yaptınız, bu bütçede nasıl bir şey getirdiniz? İç barışımız için hangi projeyi getirdiniz de biz size destek sunmadık?

Sizin bütçenizde özgürlükler yok, sizin bütçenizde hak, hukuk ve adalet yok, sizin bütçenizde iç barış yok. Eğer olmuş olsaydı? Bakın, ben dün akşam sizin AKP Grup Sözcüsünü yani medyadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısını dinledim; bir televizyonda sürekli, geçmişten bugüne kadar geldiğimiz geleneği böyle, tehdit eden, aşağılayan, hakaret eden bir dil kullanıyor. Ne yazık ki bu arkadaşımız bizim geleneğimizi çok iyi bildiği hâlde bize haksızlık ediyor. Dönüp diyor ki: "HEP, DEP, HADEP, DEHAP geleneğinden gelenler korkularından `Biz DEHAP'lıyız, HADEP'liyiz, DEP'liyiz.' demezdiler." Şimdi ben de dönüp size soruyorum. Diyor ki: "Bizim dönemimizde çok rahatlıkla `Biz BDP'liyiz ve Kürt'üz.' diyor." Vallahi Sayın Çelik, siz DYP'de politika yaparken sizin Tansu Çiller'le birlikte siyaset yaptığınız dönemde de bedeli sadece hapis değil ölümdü. Bu gelenekten gelenler ölüme boyun eğmediler. (BDP sıralarından alkışlar)

Bakın, size küçük bir şey söyleyeyim: O gelenekten gelenlerin anısı önünde saygıyla eğiliyorum. 1991, Vedat Aydın, Diyarbakır HEP İl Başkanı, kaçırılıp öldürüldü. 3 Kasım 1992, Abdülsamet Sakık, benim ağabeyim, Gaziantep'te il başkanı, ensesine 3 kurşun sıkıldı öldürüldü. 2 Aralık, HEP Ankara İl Başkanı Avukat Faik Candan kaçırılıp Balâ'da öldürüldü. 5 Aralık, Antalya'da Yusuf Solmaz kaçırılıp öldürüldü. 2 Eylül 1993, HEP Parti Meclis Üyesi Habip Kılıç Batman'da öldürüldü. 4 Eylül 1993, Mehmet Sincar, milletvekili, Batman'da katledildi. Batman İl Yöneticimiz Metin Can öldürüldü. Yüzlerce isim sayabilirim ve en son 21 Mart 2002'de Mersin'de yine bir yöneticimiz, parti meclis üyemiz öldürüldü. Yine, 25 Ocak 2001'de HADEP Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ve ilçe sekreteri, jandarma komutanı tarafından alaya davet edildi ve o gün bugündür haber almadık.

Şimdi, bizim böyle bir gelenekten geldiğimizi Sayın Çelik çok iyi biliyor. Asıl kendisine benim bir sualim var ve bir sorum var. Açıklama yapıyor Konya'da, diyor ki: "Bu olaylar niye açığa çıkmıyor? İşte Ergenekon ve Ergenekon bağlantısı olanlar buna engel oluyorlar." ve diyor ki: "Ben öğretim üyesi olduğum dönemde Van'da görev yapıyordum. Benim ofisime bomba koydular ve ben tesadüfler sonucu kurtuldum." Soruyorlar: "Kim?" "Van valisi." diyor. Şimdi, ben de size soruyorum: Sayın Hüseyin Çelik, siz eğer kendi yaralarınızı saramıyorsanız, siz bugün iktidarsınız, o dönem sizin ofisinize bomba koyan bir validen hesap soramıyorsanız ve bugün dönüp diyorsanız ki: "Ya, Kürtler ne istiyor? Sorunlar çözülmüş." İşte Kürtler bu katliamı gerçekleştirenlerle yüzleşmek istiyor, onların faillerinin bir an önce bulunmasını istiyor, cezaevi operasyonlarında onlarca devrimciyi katledenlerin katillerinin bir an önce açığa çıkmasını istiyor ve bir şairin dediği gibi; "Sokak başı bize kimlik soruyorlar, biz de açıp yaralarımızı gösteriyoruz." Biz Kürtler yaralıyız, biz size yaralarımızı gösteriyoruz, yaralarımızın sarılmasını istiyoruz; ama ne hikmetse, kendi yarasını saramayan bir Genel Başkan Yardımcısı, bir iktidar yöneticisi çıkıp Kürtlerin sorunlarının olmadığını söylüyor. El vicdan! Eğer, siz, biraz vicdan, biraz vicdan sahibiyseniz, hâlâ Roboski'deki yaralar dipdiri duruyor? Kürtlerin niye dağlara sığındığının, niye dağlara doğru yola çıktıklarının göstergesi budur. Ve sizin döneminizde ne oldu? 10 bin siyasetçi bugün cezaevinde. Siyasetin bütün kanallarını tıkadınız. O dönemlerde alıp yargısız infazlar yapıyorlardı, asit kuyularında bizleri öldürüyorlardı, ama bugün ne yapıyorsunuz? Özel mahkemelerde özel hâkimlerle alıp yargılıyorsunuz ve dört yıldır KCK'den içeride olan arkadaşlarımız savunma bile yapamıyor. Sizin adaletiniz de bu. Bu adaletten hukuk çıkmaz, bu adaletten kardeşlik çıkmaz, bu adaletten toplumsal uzlaşı çıkmaz. Onun için, adaletinizi masaya yatırın, empati yapın, Sayın Bülent Arınç'ın yaptığı empatiyi hepiniz lütfen yapın. Geceleyin giderken, başınızı yastıklara koyarken, Roboskili ailelerin o yaşadığı acıları lütfen ne olur yaşayın. Bir iki dakika bu gece, rica ediyorum, giderken, çocuklarınızın gözünün içine baka baka Roboskili çocukları düşünün. Eşinize bakarken, bir anne duygusuyla Roboskili annelerin duygularını düşünün. Bu empatiyi yaparsak emin olun ki sorunlarımızı çözeriz.

Bu bütçenin, bu şekilde daha böyle uzlaşı, ama içinde özgürlüklerin olmadığı bir bütçe olduğunu görüyoruz.

Ben, diliyorum, 2013 yılının, bizim toplumsal uzlaşı, yeniden bütün halkların barıştığı, kucaklaştığı, geçmişle yüzleştiğimiz bir yıl olacağını umut ediyorum, diliyorum.

Herkese iyi yıllar diliyorum ve teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Sakık.