| Konu: | ASKERLİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S.:82) |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 29.11.2011 |
MHP GRUBU ADINA HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; 82 sıra sayılı Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 1'inci maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Anayasa'mıza göre askerlik, her Türk vatandaşının hem bir ödevi hem de bir hakkı niteliğindedir. Anayasa, askerlik vazifesini devlet açısından bir ödev, vatandaş açısından ise bir hak olarak görmektedir.
Nitekim, Anayasa'da bu şekilde ifade edilen askerlik vazifesi, Türk toplumu için erkek çocuklarının artık bir birey, vatandaş, yetişkin kabul edildikleri aşamadır. Türk erkekleri arasında hayatın renkli, heyecanlı, bir o kadar da önemli bir bölümü olarak değerlendirilmiştir. İş hayatı, evlilik gibi önemli kararlar askerlik sonrasına bırakılmıştır. Ancak, değişen dünya, toplumun ve fertlerin ihtiyaçları, eğitim ve istihdamda ortaya çıkan öncelikler, ailevi ve özel şartlar askerlik vazifesini ikinci plana itmiştir. Artık eskisi gibi, bir an önce askere gidip hayatını tanzim etmek yerine, hayatını tanzim edip sonra bir ara askere giderim yaklaşımı daha yaygın hâle gelmiştir. Ertelenen bu vazife bir süre sonra askerlikle ilgili ihlalleri de beraberinde getirmiş ve birçok insan yoklama kaçağı, bakaya suçlusu durumuna düşmüştür. Askerlik, yapacak işi çok, zamanı az insanlar için bir engel niteliği taşımaya başlamıştır. Diğer taraftan, Türk Silahlı Kuvvetleri açısından, artan nüfus, profesyonel askerlik ve teknolojinin insan yerine geçmesi faktörleri bir arada değerlendirildiğinde ihtiyaç fazlası askerliğe tabi bir kitle ortaya çıkmıştır.
Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, hem insanımızın bir an evvel askerlik vazifesini yapma arzusunu karşılamak hem de ihtiyaçları karşılamak için kaynak yaratma isteği çakışmış ve "dövizle askerlik", "bedelli askerlik" kavramları ortaya çıkmıştır. Çatısı altında bulunduğumuz yüce Meclis 3358 sayılı Kanun, 3802 sayılı Kanun ve 4459 sayılı Kanun'la Askerlik Kanunu'nu değiştirmek suretiyle bedelli askerliğe imkân tanımıştır. Bugün de 4'üncü defa bedelli askerlik düzenlemesi gündeme gelmiştir. Bu tasarı şimdiye kadar kanunlaşan üç tasarıdan farklı yönleri olan bir tasarıdır. Bu tasarıyı bugüne kadar uygulanmış olan bedelli ve dövizle askerlik yöntemlerinden ayıran en temel özellik ne yaşla ne de ödeme tutarıyla ilgilidir. Asıl değişiklik yirmi bir günlük temel askerlik eğitiminin kaldırılıyor olmasıdır. Bu tasarıya gizlenmiş olan tuzak da buradadır zaten. Tasarının bu maddesi, AKP'nin PKK açılımının önemli bir enstrümanı olarak planladığı maddedir bu madde. Yirmi bir günlük temel eğitimi olmadan, kışlaya uğramadan, konsolosluk veya askerlik şubelerine bizzat ya da vekilleri aracılığıyla banka dekontunu iletenler askerlik yapmış sayılacaklardır. Bu durum, şehit ailelerini ve gazilerimizi rencide etmektedir. Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Genel Başkanı kışlaya gitmeden askerliğini yapmış olmayı içine sindiremediğini ifade etmektedir. Kaldı ki bu tasarı temel askerî eğitim olmaksızın kanunlaşması hâlinde 500 bine yakın insan eline silah almadan, Türk Bayrağı üzerine elini koymak suretiyle Türk vatanının bölünmez bütünlüğünü ve Türk milletinin birliği için canını seve seve vereceğine dair yemin etmeden askerlik vazifesini yapmış sayılacaktır. Bunun da adını kısaca "paralı vicdani ret" koymak mümkündür. Bizim merak ettiğimiz şey ise yirmi bir günlük temel eğitimi almadan terhis edilenlere ilişkin düzenlemenin Anayasa'nın 10'uncu ve 72'nci maddesine ne kadar uygun olduğudur. Ayrıca, yirmi bir günlük temel eğitimi almayanların, Allah esirgesin, yarın seferberlik gibi bir durumla karşı karşıya kalındığında durumlarının ne olacağıdır. Seferberlikte de bu kişilere ücret karşılığı muafiyet mi tanınacaktır?
Tasarının bu maddesiyle yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın bedelli için ödediği rakam 7.668 avrodan 10 bin avroya çıkarılmaktadır. Yani zam, sizin tabirinizle güncelleme yapılmaktadır. Ayrıca, yurt dışından bedelli askerlik için ödenecek bedellerin şehit, gazi aileleri ve engellilere aktarılmayacağı hususu da bilinmelidir. Yurt dışından dövizle bedelli askerliğin altı ayla sınırlı olmayacağı, kalıcı olacağı düşünülürse bu husus önem arz etmektedir.
Türkiye bugüne kadar 3 defa bedelli askerlik düzenlemesi yapmıştır. Dövizle askerlik ise kalıcı bir düzenleme olarak hâlen devam etmektedir. Her iki yolla da askerlik yapmak isteyen Türk vatandaşları, gerek yasanın belirlediği bedeli askerlik şubelerine müracaat ederek gerekse öngörülen döviz miktarını ödeyip konsolosluklara başvurarak bu hakkı elde etmişlerdir. Ancak bunlardan azımsanamayacak bir kısmı yirmi bir günlük askerlik temel hizmetini yerine getiremedikleri veya getirmedikleri için bu haklarını kaybetmişlerdir. Örneğin, 1999'da çıkan bedelli ile yaklaşık 400 bin kişiye hak sağlanmışken, bu haktan neredeyse yarıdan fazla kişi istifade etmemiştir. Bunlardan bir kısmı ekonomik nedenlerle bu hakkı kaybetmişken, önemli bir kısmı da PKK terör örgütü mensubu olup temel askerlik hizmeti için ülkeye geldiklerinde tutuklanan veya tutuklanacağını bilen kişilerden oluşmuştur.
Kandil'de, Kuzey Irak terör kamplarında yaşayan, hatta Türkiye'nin dağlarında elinde silahla dolaşan, karakol basıp mayın döşeyen, askerimizi, polisimizi ve masum sivilleri katleden eli kanlı teröristler, Avrupa'daki işbirlikçileri yargılanma korkusuyla Türkiye'ye gelememiş, temel eğitimlerini tamamlayamamış ve dolayısıyla bedelli ve dövizle askerlik hakkını kaybetmiştir.
Bu Tasarı, terör örgütü mensuplarının askerliklerinin de Kandil'de, Mahmur'da, Haftanin'de, Hakurk ve Zagros'ta yapabilmelerinin önünü açmaktadır. Avrupa'da yaşayan terör örgütü militanlarının kışla yerine PKK derneklerinde bölücü nutuklar atarak tezkere almaları imkânını tanımaktadır. PKK'lı, Hizbullahçı veya diğer terör örgütlerinden askerlik yapmadığı için vatandaşlıktan çıkarılanların cezaevlerinde yatan teröristlerin bu sebeple siyaset dâhil birçok kamu görevine seçilebilmelerinin, hatta atanabilmelerinin önü açılmaktadır.
Bu Tasarı'nın 1'inci maddesi görüşülürken Hükûmetin kamuoyunda istifham yaratan bazı hususlara açıklık getirmesi gerekmektedir. Tasarı'nın af niteliği taşıyan geçici 46'ncı maddeyi ihtiva eden 4'üncü maddesindeki "Bu madde hükümlerinden yararlanan yükümlüler hakkında saklı, yoklama kaçağı ve bakayadan dolayı idari ve adli soruşturma ve kovuşturma yapılmaz. Başlatılmış olanlar sona erdirilir." hükmü de göz önüne alındığında;
1) Tasarı'nın bu maddeleri yasalaşırsa bebek katilinin asker kaçağı olarak aldığı mahkûmiyet bütün sonuçlarıyla ortadan kalkacak mıdır?
2) Parayı verip tezkere alan ve hâlen dağda olan, hatta cezaevinde olup yargılaması devam eden teröristler milletvekili seçilip bu çatı altında görev yapabilecekler midir?
3) Şemdin Sakık, Osman Öcalan, Murat Karayılan, Duran Kalkan, Cemil Bayık ve diğer katil terör elebaşları bu yasadan yararlanacak mıdır?
4) Daha önce tahliye edilmiş olup yurt dışına çıkan Hizbullahçı teröristler, domuz bağcıları bu haktan yararlanacaklar mıdır?
İsterseniz cevabını ben vereyim. Evet, yararlanacaklardır çünkü yasa, bundan önce her ne sebeple olursa olsun bedelli ya da dövizle askerlik hakkını kaybetmiş, yani yirmi bir günlük temel askerliğini yapmak üzere Türkiye'ye gelememiş, gelmişse bile yakalanıp cezaevine konmuş, mahkûm olmuş, vatandaşlıktan çıkarılmış herkesi kapsama almaktadır. Dolayısıyla bu bir bedelli askerlik tasarısı değil. Daha önceki bedelli uygulamalarında yaşı tutmadığı ya da ekonomik nedenlerle bu haktan istifade edememiş vatandaşlarımızı tenzih ederek söylüyorum. Bu tasarı, teröristlerin, katillerin, canilerin ve suçluların askerlikten, vatan borcundan affedilmesine ilişkin bir tasarıdır. Hükûmet namuslu ve masum vatandaşlarımızı bahane ederek terör örgütünün yolunu temizlemektedir. Şayet böyle düşünülmüyorsa ya yirmi bir günlük temel eğitim şartı konulmalı ya da terör örgütü mensubu olmaktan haklarında kamu davası açılanların bu haktan yararlanmaları engellenmelidir.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Siz de bedelli çıkartırken...
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - Sabredersen öğrenirsin, az bekle.
Hükûmet tasarısında yirmi bir günlük temel eğitimin kaldırılmasına gerekçe olarak özellikle yurt dışındaki ilgililerin izin alamaması gösterilmektedir. Bu doğru değildir. Yurt dışında çalışan işçilerimizin tamamının yıllık en az otuz gün izin hakları vardır. Temel askerlik için bu süre yeterli bir süredir. Yüz binlerce insanın bu tasarının yasalaşmasını heyecanla beklediği bir atmosferde, yıkım projesinin gizli aşamalarından vazgeçmeyi Hükûmete tavsiye ediyoruz. Bu insanların beklentilerini istismar ederek, yüce Meclisi alet ederek yıkım projesine katkıda bulunmamızı beklemeyin bizden. Bizce yapılması gereken şey, öncelikle tasarının maddesi içindeki yirmi bir günlük temel askerlik eğitimine tabi tutulmayı kaldıran ibareler çıkarılmalıdır. Böylece hem tasarının Anayasa'ya uygunluğu temin edilmiş olur hem de şehit aileleri ve gazilerimizin içini acıtan bir bölüm düzeltilmiş olur.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)