| Konu: | ASKERLİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S.:82) |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 29.11.2011 |
SIRRI SAKIK (Muş) - Merhaba arkadaşlar.
Peşinen, yani bizden bir öneri geldiğinde tepki göstermenizi, neden bu kadar tepki gösterdiğinizi anlayamıyorum. Yani Sayın Başkan, ne kadar burayı yönetirse muhakkak bize bir laf yetiştirmeye çalış?
Şimdi, Sayın Başkanım, sizin tribünlere oynamaya hakkınız yok. Zaten tribünlerin en yukarısındasınız, üç dönemdir de bu görevi yapıyorsunuz. Tüzüğünüze göre yeniden milletvekili de seçilemezsiniz. Biraz sizi hakkaniyete davet ediyoruz. Yani Kenan Evren demokrasisini uygulamayın bize. Biz, bakın?
BAŞKAN - Sayın Sakık, bizim seçilip seçilmeyeceğimize millet karar verecek, siz karar verecek değilsiniz.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Hayır. Şunun için: Sizin tüzüğünüz öyle diyor, üç dönem seçilenler?
BAŞKAN - Şu anda televizyonlar vermiyor, tribünlere de oynamıyoruz. Tribünlere oynayan varsa o da sizsiniz.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Şimdi, Sayın Başkan, sizin tüzüğünüz öyle değil mi, Sayın Başbakan demiyor mu? "Üç dönem vekillik yapan bir daha yapamaz." Bunu Başbakan söylüyor.
BAŞKAN - Siz bir başka partinin adına karar vermeyin lütfen.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Sizin hâlâ gözünüz var, bir dönem daha?
BAŞKAN - Kendi partiniz adına karar verme hakkınız varsa onu verin.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Ben sizin tüzüğünüzü size hatırlatıyorum.
BAŞKAN - Hatırlatmanıza gerek yok, siz kendi partiniz adına karar verin.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Şimdi, Sayın Başkan, bakın, benim sorduğum soruya Sayın Bakan?
BAŞKAN - Öyle bir yetkiniz varsa, onu da söylüyorum.
SIRRI SAKIK (Devamla) - ?Millî Savunma Bakanı burada oturuyor. Kendisine bir soru sordum: Ne kadar mülayim bir geçişle? Acı çektiğini, bu ülkenin barışa ihtiyacı olduğunu söyledi ve biz de mutlu olduk, o tınılardan etkilendik ama sizin her şeye laf yetiştirmeye hakkınız yok ki. Adil davranmanızı istiyoruz. Ne yazık ki yapmadığınız için biz de çıkıp burada bunları söylemek zorunda kalıyoruz. Yani bizim söylediklerimiz bu ülkenin sorunları, bu ülkenin acıları. Biz ülkenin acılarını söylüyoruz, "Morgların önünde otuz altı gündür anneler, babalar çocuklarının cesetlerini bekliyorlar ve bulamıyorlar, bu ülkenin çocuklarıdır." diyoruz. Beni daha fazla konuşturursanız sizin milletvekillerinizin akrabalarının da olduğunu da söylerim. Bu kadar bizim realitemiz. Lütfen, bunlara kulak veriniz.
Şimdi, burada bir yasa görüşülüyor. Daha önce de -birkaç gün önce- burada bir şike yasası görüşüldü. Ona dedim ki: "Sırtı kalınların yasası." Bu da aynen öyle. Parası pulu olanlar bu işten men olacak, parasız olanlar tekrar ya kaçak kalacak ya da gidecekler bankalara borçlanacaklar. Bir hesap çıkarttım, asgari ücretle geçinen, bu yasadan faydalanan bir yurttaşımız tam elli ay tek lirasını harcamadan ödese elli ay bu yasayla ilgili? Peki, ne yiyecek, ne içecek?
Şimdi, yurt dışından gelenlerle ilgili -verdiğimiz değişiklik önergesi bununla ilgili- "10 bin euro." diyorsunuz. Bu çok para, biz 5 binin daha uygun olabileceğini düşünüyoruz.
Mesela "Otuz yaş" diyorsunuz, 30 bin TL? Peki, yirmi yaşındaki insanları milletvekili seçiyorsunuz, neden bu yaşı yirmi beşe getirmiyorsunuz? Neden yoksulları bu işten muaf etmiyorsunuz? Çünkü kafanızda toptancı bir anlayış var.
Vicdani ret? Yani dünyanın her yerinde bir haktır, bir hukuktur, insani bir taleptir ama ne yazık ki bizim ülkemizde vicdani ret talebinde bulunanlar vatan hainliğiyle suçlanıyorlar ve acı bir gerçektir, sol, sosyal bir demokrat olduğunu iddia eden bir partinin milletvekili bile çıkıp "Bu ülkede o kadar `vatan' ve `ihanet' sözcükleri yan yana geliyor ki kim ki vicdani reddi savunursa bu ülkeye ihanet ediyor." diyor.
Şimdi, Avrupa'nın bir parçası olmaya çalışıyoruz, Avrupa'da vicdani ret bir haktır, AİHM aynı kararı veriyor ama benim ülkemde yani bırakın sağ gelenekten gelenleri, sol gelenekten gelenler bile bir insan hakları ihlali içerisindedirler. Onun için, bu yasada vicdani ret bir hak olarak kabul edilmelidir. Bu yasa eğer böyle olursa? Çünkü savaşın kaynağı insandır. Eğer siz o kaynağı kurutursanız askere de adam bulamazsınız, dağa da adam bulamazsınız, o zaman savaş da olmaz. Hepimiz eğer savaşın önünde bir barikat oluşturacaksak bunları hayata geçirmeliyiz.
Şimdi, vicdani retçiler sadece askerle ilgili değil, vicdani retçiler "Ben silaha karşıyım. Ben ne dağa giderim gerilla olarak savaşırım ne de asker olarak savaşırım." diyor. Bence vicdanı olan herkes buna "evet" demelidir, daha hakkaniyetten, daha hukuktan yana olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK (Devamla) - Hepinize iyi akşamlar diliyorum. (BDP sıralarından alkışlar)