| Konu: | SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 15.05.2013 |
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 460 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Yine, konu ve amaç bütünlüğü olmayan, içerik itibarıyla aralarında hiçbir bağlantı bulunmayan, birçok mevzuatta düzenleme yapan, torba niteliğinde bir kanun tasarısıyla karşı karşıyayız.
Tasarıyla ilgili olarak, Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik'e göre hazırlanması zorunlu olan düzenleyici etki analizi yapılmamıştır. Dolayısıyla, tasarının bütçeye, sosyal, ekonomik ve ticarî hayata, çevreye ve ilgili kesimlere etkilerinin ne olacağı bilinmemekte, bu yönde bir değerlendirme bulunmamaktadır. AKP Hükûmeti, tasarıya aldığı düzenlemelerin fayda-maliyet analizlerini yapmamakta, "Ben yaptım, oldu." anlayışıyla hareket etmektedir.
15 maddeden oluşan bu tasarıyla 7 adet kanunda çeşitli değişiklikler yapılmaktadır. Tasarının ilk 7 maddesi, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda değişiklikleri içermektedir. Ancak, çalışanların ve emeklilerin 5510 sayılı Kanun'da yapılmasını umutla beklediği düzenlemeler bu tasarıda da yer almamıştır.
Emeklilikte yaşa takılanlar haklarını aramakta, mağduriyetlerinin giderilmesini sağlayacak düzenleme yapılmasını istemektedir. Geçtiğimiz günlerde emeklilik için yaşı bekleyenlere büyük müjde haberleri basına servis edilmiş, SGK Başkanlığınca yaşı bekleyen emekliler için bir formül geliştirildiği, hazırlanan taslakta aylıklardan kesilecek miktarların belli olduğu, kalan her yıl için yüzde 5 düşük maaşla emekli olacakları, buna göre yaşı doldurmadıkları için emekli olamayan yaklaşık 500 bin vatandaşın emeklilik maaşında 178 lira ile 726 lira arasında bir düşüş meydana geleceği haberleri, başta yandaş medya olmak üzere yazılı ve görsel basında yer almıştır.
Sayın Bakan, emeklilik için yaşı bekleyenlere emeklilik umudu verilmişken, neden "Çok zor, ekonomiye yük getirir." diyerek geri adım attınız? Yapıldığını söylediğiniz çalışmalar hangi aşamadadır? Emeklilikte yaşa takılanlar görmezden gelinmemelidir. Bir haksızlığın giderilmemesinin, kazanılmış hakların verilmemesinin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Bu itibarla, emeklilikte yaşı bekleyen vatandaşlarımızın yaşadığı mağduriyetleri giderecek bir düzenleme mutlaka yapılmalıdır. Mecliste tüm siyasi partiler olarak bu soruna bir çözüm bulabiliriz. Milliyetçi Hareket Partisi bu sorunun çözüme kavuşturulması için gerekli desteği ve katkıyı vermeye hazırdır.
Sorunlarına çözüm arayan, 5510 sayılı Kanun'da düzenleme yapılmasını bekleyen bir başka kesim "staj mağdurları" diye anılan vatandaşlarımızdır. 5510 sayılı Kanun'a göre çırak veya stajyer öğrenci olarak çalışanlar bir taraftan sigortalı sayılırken ve çırak veya stajyer olarak çalışmaya başlanılan tarih sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilirken, diğer taraftan da bu hakların sadece kısa vadeli sigorta konularıyla sınırlı tutulması eşitsizliğe ve dolayısıyla mağduriyete neden olmaktadır. Hâlbuki 5510 sayılı Kanun'un uygulanmasında bazıları doğum, askerlik, aylıksız izin, doktora ve uzmanlık, avukatlık stajı gibi bir çalışma ya da sigortalılık olmaksızın geçen süreler borçlanılabilmektedir. Ayrıca, meslek lisesi stajı veya çıraklık sigortası başlangıcından sonra doğum yapanlar, isterlerse doğum borçlanması yapıp emekliliklerini öne alabilmektedirler.
Anayasa'nın eşitlik ilkesi de dikkate alınarak uygulamada adaletin sağlanması için, aslında fiilen bir çalışmaya ve sigortalılığa dayanan çıraklık ve staj süresine borçlanma hakkı tanınmalı, bu çalışmalar sigortalılık başlangıç tarihi yönünden de dikkate alınmalıdır. Bu durum hem çıraklık ve staj dönemindeki çalışmaların boşa geçmiş olmasının önlenmesi ve bu konudaki mağduriyetin giderilmesi hem de kuruma gelir sağlanması, ayrıca mesleki eğitimin özendirilmesi açısından önem arz etmektedir.
Emeklilikte yaşı bekleyenlerin ve staj mağdurlarının feryatlarına duyarsız kalan AKP Hükûmetinin, hiçbir haklı gerekçesi olmayan ve birçoğu PKK'lı olduğu söylenen gizli tanıkları bu tasarıda Genel Sağlık Sigortası kapsamına alması düşündürücüdür. Hükûmet tasarısında yer alan bu düzenleme itirazlarımız üzerine komisyonda tasarıdan çıkartılmıştır.
Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti emekli esnaf ve sanatkâra zulüm yapmaktadır. Bilindiği üzere, bu yılın başında çıkarılan bir torba kanunla, emekli aylığı bağlandıktan sonra BAĞ-KUR kapsamında çalışan kişilerin Sosyal Güvenlik Kurumuna olan sosyal güvenlik destek primi borçlarının yapılandırılmasına imkân sağlandı. Borçlarını yapılandırmak isteyenlerin bu ayın sonuna kadar başvurması gerekmektedir. Ancak, yapılan düzenlemeyle birlikte binlerce emekli çalışan gelen borçlar nedeniyle büyük bir şok yaşamaktadır. Yıllardır alacağını istemeyen SGK, şimdi vatandaştan yüklüce paralar istemektedir.
Bakın, bir taksici vatandaşımız diyor ki: "Bir trafik cezasında bizi on beş gün içerisinde buluyorlar da on yıl öncesinin uygulamasını neden bize bugün haber ediyorlar?" Vatandaşlarımız mevcut emekli maaşlarıyla bu borçları nasıl ödeyeceklerini kara kara düşünüyorlar. "Emekli olup da çalıştığımız için ceza yedik. Devlet paramıza haciz koyuyor, zaten zar zor geçiniyoruz." diyorlar.
Sayın Bakan, kurumun da zamanında takip etmediğinden birikime uğrayan bu borçların hiç olmazsa faizleri alınmasın. Bakın, bu tasarının 6'ncı maddesiyle, hastane ve eczanelere ait fatura ve eki belgelerin incelenmesi sonucu tespit edilen yersiz ödemelerin faizlerini almaktan vazgeçiyorsunuz, terkin ediyorsunuz, hatta alınanları da iade ediyorsunuz. Neden? Bunlar arasında yandaşlarınız mı var? Bunların faizlerini siliyorsunuz da neden emekli esnafa faizi bindiriyorsunuz? AKP zihniyetinin adaleti bu mudur? Neden esnaf ve sanatkârın ümüğüne çöküyorsunuz?
Emekli aylığı almaktayken bir iş yeri açan ya da mevcut iş yerini işletmeye devam eden esnaf ve sanatkârın emekli aylığından yüzde 15 sosyal güvenlik destek primi kesilmektedir. AKP Hükûmeti esnafa "Sen emekli oldun, iş yerini niye kapatmadın?" ya da "Sen emeklisin, nasıl olur da iş yeri açarsın, öyle ise emekli aylığının yüzde 15'ini vereceksin." diyor. Emekliye "Ya kahvede otur ya da kayıt dışı çalış." deniliyor. SGK, alınan prim karşılığında emekli maaşında bir artış ya da daha sonra toptan ödeme yapmamaktadır. Emekli esnaftan zorla alınan sosyal güvenlik destek priminin hiçbir karşılığı bulunmamakta, karşılığında hiçbir ilave hak ya da hizmet verilmemektedir.
Sayın Bakan, siz esnaf ve sanatkârdan "sosyal güvenlik destek primi" adı altında haraç mı alıyorsunuz? Milliyetçi Hareket Partisi olarak, emekli aylığı alan esnaf ve sanatkârın sosyal güvenlik destek primi ödemesine ilişkin uygulamanın kaldırılmasını istiyoruz.
Esnaf, yanında çalıştırdığı, primlerini de ödediği çalışanından daha düşük emekli aylığı almaktadır. Hükûmet, emekli aylıkları arasındaki eşitsizlikleri gidermek için sözde intibak düzenlemesi yapmıştır ama özellikle BAĞ-KUR emekli aylıklarında hiç intibak öngörülmemiş, BAĞ-KUR emeklilerinin mağduriyeti hiç dikkate alınmamıştır. Verilen onca söz ve müjdeler nedeniyle emekli aylığında bir artış olacağı umudunu taşıyan emekliler, maaşını almaya bankaya gidince hüsrana uğramıştır, AKP Hükûmeti tarafından nasıl aldatıldıklarını bir kez daha anlamışlardır.
Emekliye ödenen aylıklar şu anda çeşitli kurumlarca ve sendikalarca belirlenen açlık sınırının altındadır. Zaten muayene parası, reçete parası, kutu parası, ilaç parası, katılma payı diyerek yapılan kesintilerle emeklimizin maaşı kuşa çevrilmektedir. Bir de, çalışan emekli esnafa "Niye çalışıyorsun?" diye borç çıkarılmakta, emekli aylığından prim kesilmektedir. "Emeklilerin maaşları çok yüksek." diyen bir Maliye Bakanına, "Asgari ücretle bal gibi geçinilir." diyen bir Çalışma Bakanına sahip olan AKP Hükûmetinin, esnafın, emeklinin, çalışanın dertlerini anlaması mümkün değildir, zaten de anlamamaktadır.
Emekli, aldığı aylıkla geçinememekte, çoğu borç batağına girmiş olup şiddetli geçim sıkıntısı çekmektedir. Emeklilerin aylıkları geçimlerini sağlayabilecekleri düzeyde artırılmalı, emekli aylığından yapılan prim kesintileri ve sağlık hizmetlerinde emekliden alınan bazı katılma payları kaldırılmalıdır. Ancak, AKP Hükûmeti, tam tersine bu tasarıyla özel hastanelerce alınabilecek ilave ücretin tavanını yüzde 100 artırmaktadır. Bu artış insaf ve vicdan ölçüleriyle bağdaşmamaktadır. Bu düzenlemeyle yanlış politikaların faturası halka çıkarılmaktadır. Yapılan düzenleme, sigortalılar ile emekli, dul ve yetimlerin büyük çoğunluğunun özel hastane hizmetlerinden yararlanabilme imkânını ortadan kaldıracak ve devlet hastanelerinde yığılmalara sebep olacaktır. AKP Hükûmetini insafa davet ediyorum.
Değerli milletvekilleri, çalışma hayatıyla ilgili acil çözüm bekleyen birçok sorun bulunmaktadır. Bu sorunların çözümü yönünde Sayın Başbakan ve bakanlar tarafından aylar önce, hatta yıllar önce sözü verilen düzenlemeler maalesef bu tasarıda da yer almamıştır. AKP Hükûmeti Müslüman'a gâvur eziyeti yapmaktadır. İki yıl önce başta belediyeler ve il özel idarelerinde çalışanlar olmak üzere, sözleşmelilere kadro sözü veren Sayın Başbakan değil miydi? Sözleşmelilere kadro çalışması yapıldığını açıklayan, aylar önce "Önümüzdeki Bakanlar Kuruluna geliyor." diyen Sayın Çalışma Bakanı değil miydi? Sayın Bakan, ne oldu da hâlâ kadro kanununu getirmiyorsunuz?
Yüksekokul mezunu olan ve bürolarda çalışan işçi ve geçici işçiler kadro beklemekte, sulama birliklerinde mağdur edilen çalışanlar kadro beklemektedir. AKP Hükûmeti, hakla, hukukla ve insafla bağdaşmayan 4/C uygulamasında inat etmekten, zulüm uygulamaktan âdeta keyif almaktadır. Aldıkları yetersiz ücretle ayakta durmaya çalışan 4/C'liler üvey evlat muamelesi görmektedir. 4/C mağdurlarına kadro sözü verenler siz değil misiniz? 4/C'lilere aile yardımı verileceğini söyleyen Sayın Hayati Yazıcı değil miydi? Sayın Bakan, sözleşmelileri, 4/C mağdurlarını ve işçileri kadrolara alacak düzenlemeyi neden getirmiyorsunuz? Bu çalışanlar daha ne kadar bekleyecek?
"Taşeron işçileri köle gibi, bu kabul edilemez." diyerek aylar önce iyileştirme için çalışma başlatıldığını söyleyen Çalışma Bakanı değil miydi? AKP Hükûmeti bu soruna bir türlü çözüm getirmediği gibi, Orta Çağ zihniyetini andıran taşeronlaşmayı daha da artırmış, kamunun her alanına sokmuştur. Taşeron işçileri insanca çalışma koşullarından uzak, iş güvencesi olmadan, sendikasız, izin hakkı ve fazla mesai verilmeden köle gibi çalıştırılmaktadır.
Yine, tam altı yıl önce, kadroya geçemeyen geçici ve mevsimlik işçilerin durumuna üzülen, "Bu işçi kardeşlerimizin sorununu çözmek inşallah yine bizlere nasip olur." diyen Sayın Başbakan değil miydi? On binlerce işçi devletin asli ve sürekli işlerini yapmalarına rağmen yılın belli dönemlerinde işten çıkarılmaktadır. Sayın Bakan, geçici ve mevsimlik işçilerin sorununu ne zaman çözeceksiniz?
Devletin asli ve sürekli hizmetinde çalıştırılan sözleşmeliler, 4/C'liler, işçiler, taşeron İşçileri, geçici ve mevsimlik işçiler mutlaka kadrolara atanmalıdır, çalışanlar arasında ayrımcılık yapılmamalıdır.
Yıllardır muhtar maaşlarının iyileştirileceği sözünü veren AKP hükûmetlerinin tüm içişleri bakanları, "Ben de emekli olursam herhâlde bir köyde muhtarlığa aday olabilirim." diyerek umut veren Sayın Bülent Arınç değil miydi?
2007 seçimlerinden bir hafta önce, 15 Temmuz 2007 tarihinde bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada, seçimden sonra ilk masaya yatırılacak konunun polislerin özlük hakları olduğunu söyleyen Sayın Başbakan değil miydi?
Yine, geçtiğimiz aylarda şehit yakınları ve gazilerimizle, 65 yaşın üzerindeki yaşlılarımız ve engellilerimiz için müjdeler veren, maaş artışı, istihdam hakkı, faizsiz konut kredisi, su ve elektrik ücretlerinde indirim, toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz yararlanma, demir yolları ve deniz yollarında ücretsiz seyahat, oğlu askerde olan muhtaç ailelere yardım gibi konularda yeni imkânların sözünü veren Sayın Başbakan değil miydi?
Bunları ne zaman yapacaksınız? Başbakan ve bakanlar umut tacirliği yapmakta, sürekli sözler vermekte, ancak verilen sözler bir türlü yerine getirilmemektedir. Medyaya servis edilen müjde haberleriyle umutlanan çalışanlar, emekliler devamlı hayal kırıklığına uğratılmaktadır.
Çalışanlara, emeklilere, şehit ailelerine, gazilere, engellilere, yaşlılara sürekli sözler verip üzerine yatan AKP Hükûmeti, bakınız hangi konuyu gündemine almaktadır: Bu tasarı ile kara paraya özel ve örtülü bir af getirilmektedir. Suçu ve suçluları affetmeye yönelik düzenleme yapılmaktadır. Yurt dışındaki varlıklarını bildirenlere veya beyan edenlere bu varlığın kaynağını sormayacağını, araştırmayacağını, vergisinin bile ödenip ödenmediğine bakılmayacağını taahhüt etmektedir. Aslında verilen güvence, vergi takibi yapmama amacının dışında vergi kaçakçılığını da teşvik eder mahiyettedir.
AKP Hükûmeti, konusu suç teşkil eden, gayrimeşru, hatta insanlık ve Türkiye aleyhine faaliyetlerden elde edilmiş varlıkları aklamaktadır. Başta Sayın Başbakan olmak üzere bazı AKP'liler partilerine "AK PARTİ" denilmemesine zaman zaman tepki göstermektedir. Eğer kastedilen aklama ise haklılar, her türlü aklama yapılmaktadır. AKP döneminde kara para aklanmaktadır, kaçakçılar aklanmaktadır, suç ve suçlular aklanmaktadır, vergi kaçıranlar aklanmaktadır, görevini kötüye kullananlar aklanmaktadır, ihaleye fesat karıştıranlar aklanmaktadır, özelleştirmelerde kamu zararına yol açanlar aklanmaktadır, teröristler aklanmakta, bebek katili aklanmakta, PKK aklanmaktadır. Bugüne kadar yapılan düzenlemeler ve görüştüğümüz bu tasarı buna işaret etmektedir. Şu garipliğe bakın ki bu icraatlar da hep "vergi barışı", "varlık barışı", "barış süreci" gibi sihirli sözler kullanılarak gerçekleştirilmektedir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde işsizlik sorunu kronik hâle gelmiştir. Bugün, TÜİK tarafından 2013 Şubat ayına ilişkin hane halkı iş gücü istatistikleri açıklanmıştır. Buna göre resmî işsizlik oranı yüzde 10,5, resmî işsiz sayısı da 2 milyon 884 bin kişidir. Tarım dışı işsizlik oranı yüzde 12,9, genç nüfusta işsizlik oranı ise yüzde 20,4'e yükselmiştir. Bu resmî rakamlar ortada iken "Türkiye'de işsizlik yok." diyen bir Çalışma Bakanına sahip olan AKP Hükûmetinin işsizliğe çözüm bulması beklenemez.
Sayın Bakan, bunlar AKP elitlerinin çocukları gibi "Babam sağ olsun." diyemeyenlerdir. AKP'li bakanlar, herhâlde etrafına bakınca şirket ve holding sahibi olan, gemi yüzdüren, mısır kaynatan, altın ve pırlanta satan, medya patronu olan, mahdumları, dünürleri ve akrabaları, işini yürüten yandaşları, Harun gibi gelip on yılda Karun'laşanları görünce işsizliğin olmadığını sanıyor. Ülkemizde 2002 yılında yüzde 10,3 olan işsizlik oranı, son verilere göre yüzde 10,5'tir. TÜİK'in hesaplamalarında işsiz sayısına dâhil edilmeyen, iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar, 2002 yılında 1 milyon 20 bin kişi iken on yılda 2 milyon 305 bin kişiye yükselmiştir. Ayrıca, iş bulma ümidi olmayanların sayısı 2002 yılında 73 bin kişi iken son verilere göre 849 bin kişiye yükselmiştir. AKP döneminde iş bulma ümidi olmayanlar yaklaşık 12 kat artmıştır. İşsizler, iş bulma ümidini kaybettikleri için işsiz olduklarını dahi beyan edememektedirler. Dolayısıyla, AKP Hükûmeti oldukça işsizliğin ilelebet süreceği bu gelişmelerden anlaşılmaktadır.
Ben tasarının hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi tekrar saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)