GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI İDDİALARINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:98
Tarih:24.04.2012

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 24 Nisan, Ermeni diasporasının ve Ermenilerin 1915'te soykırıma uğradıkları iddiasıyla soykırım günü olarak kutladıkları ve andıkları bir gün.

Peki, gerçekte 24 Nisan 1915'te ve ondan önce neler olmuştu ve neden 24 Nisan Ermeniler tarafından soykırım günü olarak anılmaya başlamıştır? Özellikle Ermenilerin ve Ermeni tezini savunanların tartışmaktan kaçındıkları, aksi tezleri resmî tarih olarak nitelendirdikleri olaylar nelerdi?

Her şeyden önce bu tarihi soykırım günü olarak kabul eden yerli ve yabancıların şu soruların cevaplarını vermeleri gerekmez mi?

1) Ermeniler, Birinci Dünya Savaşı'nda Ruslarla, İngilizlerle ve Fransızlarla iş birliği yaptılar mı?

2'ncisi: Savaş devam ederken kendi ülkelerinin askerlerine karşı savaştılar mı?

3'üncüsü: Anadolu'nun kaç yerinde isyan vardı?

4'üncü: Soru, 24 Nisanda tutuklanan Ermeniler hangi örgütlere üyeydiler?

5'inci soru: Tutuklananların kaçı hayatta kaldı, kaçı daha sonra eceliyle öldü, kaçı öldürüldü?

6'ncı soru: Tehcire kadar olan dönemde Ermeni çetelerinin ne kadar sivil Müslüman'ı öldürdükleri sorularının cevaplarını vermeleri gerekir.

Değerli milletvekilleri, burada size bir resim göstereceğim. Bu resim Grigoris Balakian isimli bir Ermeni'ye ait. Bu Grigoris Balakian, 24 Nisanda tutuklanan Ermenilerin hangi örgütlere üye olduklarını ve bunların hangi cezaevlerine gönderildiklerini ve bunlardan kaçının geri döndüğünü veya hiç -bu tutuklanmalarına rağmen- oraya gitmediklerinin hepsinin kayıtlarını vermiş. Yani bir Ermeni yazar, bunlarla ilgili tüm kayıtları ortaya koymuş. Şöyle söyleyeyim: 235 Ermeni'nin tutuklanmasına karar verilmiş ama sadece 135 Ermeni tutuklanabilmiş; geri kalanların bir kısmı yurt dışına kaçmış, bir kısmı kendi kardeşlerini veya bazı tanıdıklarını kendi yerlerine göndermişler. Dolayısıyla, Taşnak, Hınçak ve Ramgavar örgütlerine mensup bu insanlar, bazıları gazeteci, bazıları dişçi, bazıları doktor ama hepsi örgüt üyesi. Bizzat kendilerinin belirttikleri kayıttır bunlar. Ama bunun ötesinde, 1915 24 Nisanına gelinceye kadar Osmanlı Devleti bu 235 kişiyi neden tutukladı? Bir de bunların göz önüne alınması gerekmez mi?

1914 yılından itibaren Ermenilerin Anadolu'nun değişik yerlerinde isyan ettiklerini biliyoruz ama bunlardan en önemli üç tanesini sayacağım. 23 isyan var yani 24 Nisandan önce Anadolu'da tam 23 yerde isyan var. Bunlardan en önemlilerinden bir tanesi 17 Nisandan başlamak üzere Van, Çatak, Bitlis ve Muş isyanları. Çatak şu bakımdan önemli: Bu bölge, hem Kafkas ordularına hem Musul ordularına giden telgraf kayıtları da burada yazıyor. Zeytun İsyanı var, bir de Musa Dağı İsyanı var. Hepsinin belgeleri tabii ki Fransız arşivlerinde de var fakat bakın, 17 Nisanda isyan başlamış Van'da, 17 Mayısta da Van düşmüş. 17 Nisanda isyan edenler Osmanlı Devleti ikaz ettiği hâlde, bu işi durdurmadıkları için bu adamlar gözaltına alınmışlar ve hepsi örgüt üyesi. Ama Van düştükten sonra da bu şekilde yakılıp yıkılmış. Burada belirtilen, kendi gazetelerinden Gosnak gazetesi, Van'ın düşmesinden sonra şunu söylüyor: "Birçok silah ile sekiz yüz on top ele geçirdik, Hükûmete ait bütün binaları ve kışlaları yaktık. Van'da 1.500 kadar kadın ve çocuktan başka Türk kalmadı." Bunları kendileri yazıyor. Aslında şöyle düşünün: Kendi vatandaşları devletin kendisine silah çekmiş ve düşman üniformasıyla devlete karşı ayaklanmış. Hâliyle, böyle bir ortamda Osmanlı Devleti'ni 24 Nisan dolayısıyla suçlamak, Türkleri soykırımla suçlamak hem izansızlıktır hem bilgisizliktir hem de hıyanettir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Halaçoğlu.