| Konu: | KAMU İHALE KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 01.11.2012 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, şükürler olsun ki sonunda Kamu İhale Kanunu'yla ilgili bir kanun görüşüyorsunuz sonunda, diğer kanunlara ekleme değil ama bu da yine onun üzerinde başka bir istisna getiren kanun. Biz de diyoruz ki: "Kamu İhale Kanunu'yla ilgili teklif gelmiş herhâlde düzenleme yapacağız, bir şey olacak." Bu sefer kanunun kendisinde başka bir düzeltme yoluna gidiyorsunuz. Bundan önce yapılan bütün çalışmalarda, kanun tasarılarında, tekliflerinde hepsinin sonuna "Kamu İhale Kanunu'ndan, Devlet İhale Kanunu'ndan muaftır, istisnadır, şu maddesine uymaz, uydurulmaz." denir.
Şimdi, şakayla karışık bizde dedik ki: "Kaldırın bari, bu Kamu İhale Kanunu'nu ortadan kaldırın, Kamu İhale Kurumunu kapatın, zaten bahane de var birtakım yolsuzluklar da olmuş." Neredeyse ciddiye alacaksınız diye de korkmaya başladık çünkü birtakım gelişmeler oraya doğru gidiyor.
Bu gelen kanunun şimdi genel gerekçesine bakıyorum, arkadaşımız yazmış, güzel. Şimdi, bu gibi şeyler tabii, arkadaşlarımız bazen sıkıntıya da düşüyor, bakanlıklar getiriyor bir şeyi hızlı geçsin diye, küçük de olunca teklif hâlinde veriyorlar, sonrasında da birtakım sorunlar yaşanınca kendileri de töhmet altında kalıyor.
Genel gerekçeye bakıyorum, diyor ki burada: "Anılan hüküm gereğince -59'uncu maddeyi ifade ettikten sonra- kamu davası açılmasına karar verilenler, yargılama sonuna kadar 4734 sayılı Kanun kapsamında yer alan kurum ve kuruluşların ihalelerine katılamamakta, ayrıca madde ile Kanunun 58 inci maddesinin ikinci fıkrasına yapılan atıf nedeniyle -falan filan- ihalelere diğer ortakları da katılamamakta?" diye devam ediyor ve amaç şuymuş: Haklarında kamu davası açılanlar, 17'nci maddeye göre ihale yasaklarına ilişkin, bu yasakları, suçları işleyenlerle ilgili kamu davası açılanların mahkemesi devam ederken o ihalelere katılabilmesini ve teminatlarının yanmamasını sağlıyor kanun. Doğru mudur? Genel gerekçe öyle yazıyor, sonra Komisyonda da arkadaşımız bunu söylemiş.
Şimdi, el insaf! Sabah oturup, akşam kalkıp tartışıyoruz. Şimdi Komisyonda, Meclis Başkanımız buradaydı, tutuklu milletvekillerini konuştuk, diğer hususları konuştuk. Bunların davaları devam etmiyor mu? Verilmiş hüküm var mı? Hepiniz kalkıp bunları suçlamıyor musunuz? Peki, o zaman, davası devam eden ve Kamu İhale Kanunu'na o maddeler neden yazıldı arkadaşlar? Allah rızası için dönün, bakın. Ben size okuyayım: "Madde 17. - Yasak fiil ve davranışlar" Neleri söylüyor, bakın: "Hile, vaat, tehdit, nüfuz kullanma, çıkar sağlama, anlaşma, irtikap, rüşvet suretiyle veya başka yollarla ihaleye ilişkin işlemlere fesat karıştırmak veya buna teşebbüs etmek." Güzel. Başka: "İsteklileri tereddüde düşürmek, katılımı engellemek, isteklilere anlaşma teklifinde bulunmak veya teşvik etmek, rekabeti veya ihale kararını etkileyecek davranışlarda bulunmak." Başka: "Sahte belge veya sahte teminat düzenlemek, kullanmak veya bunlara teşebbüs etmek." Başka: (D) bendini okuyayım, "Alternatif teklif verebilme halleri dışında, ihalelerde bir istekli tarafından kendisi veya başkaları adına doğrudan veya dolaylı olarak, asaleten ya da vekaleten birden fazla teklif vermek. 11 inci maddeye göre ihaleye katılamayacağı belirtildiği halde ihaleye katılmak." Şimdi, neden açılıyormuş? Bu suçlardan dolayı dava açılıyormuş. Neyi kaldırıyoruz? Bu suçlardan dolayı dava açılan müteahhitlerin, firmaların tekrar ihaleye katılabilmesinin yolunu açıyoruz. Ne ekleyerek? "Dava, mahkeme kararıyla" diyerek.
Arkadaşlar, bu nasıl bir şeydir? Yani masum bir şekilde size getirmiş olabilirler ama? Peki, bu maddeleri tek tek niye yazdık biz o kanuna? Yani yasaklanan hâlleri söylemiş, bunun tamamını? E, şimdi ne yapacaksınız? Zaten birtakım şaibelerle anılır olmuş hâle gelen, davaları devam eden -onun için ağır konuşmuyorum ama- kurumun yıpratıldığı bir süreçte açıp? O zaman sorumlu bakan, idarenin kararına bırakıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, "tespit edilen" diyor, kanun maddesinde aynen "tespit edilen" diyor. Kim tespit ediyor? İdare tespit edecek. "Mahkeme kararı yok." diye verdiğiniz zaman ne olacak? Şimdi, diyelim ki hakkında kamu davası açılan kişi devam edecek, bir suçtan kamu davası açılmış, siz ihaleye soktunuz, teminatını yakmadınız, sonra suçlu çıktı; ne olacak? Mahkeme sonunda suçlu çıkınca ne yapacaksınız?
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Gece rahat uyuyacaklar.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın burada bir haksızlık ediyorsunuz. Henüz daha, Sayın Bakanım, henüz daha imzasız dilekçe, şikâyet dilekçesi üzerine içeriye alınan belediye başkanının sorgusu bitmeden, daha emniyetten savcılığa geçmeden siz hemen görevden alma yazısını yazıyorsunuz; tabii, muhalefet partisinden olursa. Yani, iktidardakiler beş buçuk yıl ceza yiyor, Yargıtaya gidiyor, Yargıtaydan kesinleşirken -ayıp oluyor millet de duydu diye- Sayın Başbakan 2-3 tanesini geçtiğimiz aylarda görevden aldı numunelik olarak ama kesinleştikten sonra alıyorsunuz.
Şimdi, bu dava var mı? Yok. Dava olmadan, içerideyken, bunu Sayın Bakan alıyor mu? Alıyor. Tekrar uzatıyor mu? Uzatıyor. Neye göre uzatıyor? Henüz adam hüküm giymemiş, tahliye de edilmiş, dışarıda duruyor belediye başkanı, davası devam ediyor. Hatta ve hatta hepsinden beraat etmiş Adana Büyükşehir Belediye Başkanımız var, adamın elinden resmen gasbedildi, Belediye Başkanlığı alındı. Bunun başka bir izahı var mı, hâlâ bir gerekçesi kaldı mı? Bütün davalardan beraat etmiş, niye iade etmiyorsunuz? Bu taraftan "Efendim, bunların valla davası devam ediyor, bunlar iyi çocuklar." "Kaç kişi?" diye sormuş arkadaşlarımız. Yani, belki daha da çoktur ama burada 5.412 kişiden bahsediyor, Kamu İhale Kurumu yetkilileri Komisyona bilgi vermişler.
Şimdi, değerli arkadaşlar, burada bir insaf var mı? Yani, bakın bunun gerçekten? Yani, vicdanınıza gerçekten sığıyor mu Sayın Gök? Sevgili Komisyon arkadaşım, bunu verirken hakikaten siz masum bir şekilde "İnsanları, hani bir şekilde sürece sokalım." demişsiniz ama şimdi, masum? Eğer öyle olsa zaten bu maddeye yazılmazdı ki bunlar hani böyle bir basit usul hatası değil arkadaşlar, kamu davası diyoruz. Kamu davası hangi suçlarda açılıyor? Burada yazmışız. 17'nci maddeye suçları yazmışız, gidip 58, 59'da buraya atıfta bulunmuşuz "Biz bunları kaldıralım?" Ya, basit bir iş olsa, bir haksızlık olsa kaldıralım. Yani, sayı isterse 50 bin kişi olsun, 5 bin kişi değil 100 bin kişi olabilir, yani o zaman cezaevlerinde insanlar var, onları da kaldıralım, davası devam ediyor yani hüküm giymemiş tutuklular var, hepsini salmanız lazım. Eğer Anayasa'da aykırılık? "İnsanlar suçu ispat edilinceye kadar masumdur." karinesine dayanarak bunu yapıyorsak ki öyle deniyor, o zaman hepsini ortadan kaldırmamız lazım arkadaşlar. O zaman bütün Ergenekon davası dediğiniz Ümraniye soruşturmasında da, Balyoz davasında da suçlu olmayan herkesi bırakmak lazım, ayıptır, günahtır. Anayasa'da o zaman masuniyetleri var, hepimiz her gün idam ediyoruz adamları. Gazetelerde, televizyonlarda, hatta Meclis kürsüsünde konuşulmuyor mu? Karine sadece müteahhitler için mi geçerli olacak?
Ben anlamıyorum yani eğer bizim bilmediğimiz bir şey varsa Sayın Bakan burada, teklif sahipleri burada, Kamu İhale Kurumunun temsilcileri buradadır inşallah, bunlara bize açıklık getirmek zorundasınız. Yani bu arada çıkan bir maddelik şeyle gerçekten bizim bilmediğimiz bir şey varsa ki? Ama çok net görülüyor ve komisyon tutanaklarına da baktım, ilgili gerekçeleri de okudum. Maalesef öyle bir hâle geliyor ki hakikaten Kamu İhale Kanunu'nun kendisi istisna durumuna geldi arkadaşlar. Yani 50-55 tane düzenleme -arkadaşlar saymış, demin sayıyı söylüyordu yani 50'yi geçti ama 55'i bulmuş- yani şimdi böyle bir düzenleme olamaz. Sürekli olarak etrafından dolanılan bir hukuk sistemi, sürekli olarak birilerinin "Şöyle yapalım." diye yama yaparak artık ana metnin kaybolduğu ve yamaların daha hâkim olduğu bir hâle gelmişiz, ararken bulamıyoruz.
Bunları sizlerin vicdanınıza havale ediyorum. Yani buradaki şey devam ediyor, efendim, kamu davası devam ediyor ama masum olabilirler gerekçesi bize hiç de masum gelmiyor. Çünkü az önce söyledim, o suçlardan hüküm giyen arkadaşlarımız, eğer kesinleşirse ve o işi de bitiremezse, bakın, çok? Yani bütün netliğiyle burada saymış; ihaleye fesat karıştırmak, evrakta sahtecilik, rüşvet, irtikap, zorlama, tehdit hepsi var. Şimdi, bunlar bir? Ne diyor ama bakın: "Aşağıda bunların tespiti hâlinde?" idare zaten tespit ediyor ama yanına bir de dava, mahkeme diye eklemişsiniz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - "Veya" diyor, "Veya?"
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Tamam.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ya o, ya o.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Şimdi, mahkeme kararı olmadan idareye baskı yaptığınız zaman?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - İdare kim? İdare kim?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Tespit etmeden kamu davası açılmaz Sayın Kacır. Yani dava açarken elinizde somut delil olmadan, dava konusu olaya idare durup dururken bir soruşturma açtırmadan, bir inceleme yaptırmadan? Kamu davasını kim açar? Yani savcı açarken, eline bir delil gitmeden, burada eğer bir darp yoksa, tehdit yoksa, adamın bürosunu basıp "İhaleye girme." demediysen veya verdiğin evraklarda bir sahtekârlık yoksa adam durup dururken bunu nasıl tespit edecek de nasıl dava açacak arkadaşlar? Çünkü "tespiti hâlinde" diyor, tespit etmeden zaten kamu davası açılmaz ki. Yani herhangi bir şey olsa idarenin yetkisi? Tam tersine, o zaman bu, şu demektir: Mahkeme devam etsin, idare de ellemesin. İdarenin elini kolunu bağlarsınız bu kanun tasarısıyla. Dersiniz ki: "Kardeşim bırak, mahkeme bitinceye kadar karar falan alma." Ne yapacak o zaman Kamu İhale Kurumu? Zaten sıkıntı altında -konuşuluyor- baskı altında. Ne yapacak, yani idare neresi, kim alacak, hangi idare alacak, Bayındırlık Bakanlığı mı eski adıyla, Çevre ve Şehircilik Bakanımız mı alacak? Onlar bir taraftan başka bir kanunun peşine, İstinye arazilerini nasıl iç eder de falanca yere veririz diye onun derdindeler. Yani onların artık bu saatten sonra ben bu konuda inisiyatif alacağı kanaatinde değilim. Son saniyede eklenen bir şeyle önünüze gelecek önümüzdeki günlerde. Komisyondan geçti, dağıtılır. Anında gelen bir şeyle oradaki 160 dönüme yakın arazide TOKİ de ne yaparız, nereye alışveriş merkezi yaparız diye onun derdinde. Ben şimdi o saatten sonra o idarenin bunu tespit yapıp da hele hele mahkemeye havale ettiyseniz kanunla, buraya da yazdıysanız idarede hiçbir kimsenin kalkıp da "Ben bu tespiti yaptım, idare olarak ceza verdim." deme hakkı kalmayacak. Zaten şu anda da korkuyorlar. Sürekli baskı var. Onun için, eğer buradaki karine masum bir şeyse, yani "İnsanların suçluluğu ispat edilinceye kadar suçsuzlardır." tek gerekçemiz buysa o zaman bizim burada hiç durmadan bir sürü kanun çıkarmamız lazım. Şu anda kanunu çıkarmadan, hatta mahkemenin inisiyatifiyle "Delilleri karartabilirler. Aman, ne olur ne olmaz, yurt dışına kaçabilirler." diye tuttukları arkadaşlarımızın da bir an önce dışarıya çıkarılması lazım. Önce de eğer bir eksik varsa o düzenlemeyi yapmamız lazım. Bugün Sayın Meclis Başkanımız "Siz yapın, dört grup anlaşınca biz her şeye uyarız." diyordu. Yani onun için, gelin, samimiyetle bu teklifi değerli arkadaşımız geri çekerse, sağlıklı bir şekilde? Eğer başka bir şey varsa, söylendiği gibi sadece teminatla ilgiliyse böyle olmaz. Demişler ki gerekçe olarak: "Teminat yanmasın." Ama bunu koyduğunuz zaman teminat değil, tamamıyla oradaki şeyi koyarsanız, "mahkeme kararı" dediğiniz anda, o iş bu saatten sonra artık bir şekilde geri dönüşü olmayan yola girer, idareler baskı altında kalır, ihalelere fesat karıştırılır. Burada en önemli şey, piyasanın dönmesi açısından bu firmaların ayıklanması lazım. Yani dediğim gibi, kaç bin kişi oldu, kaç yüz kişi oldu, kim olduğunu tartışmıyorum, ben esas olarak bu işin hukuka aykırı olduğunu, eşit bir şekilde uygulanmayacağını, dolayısıyla? En küçük ihalelerde bile sorun çıktığını biliyoruz; temizlik ihalelerinde bile sorun çıktığını biliyoruz. Bu suçların hepsinin tek tek tanımlanmasının nedeni o. Yani düzgün olan bir Kanun'u da böylece istisnalara ilave olarak burada bozmuş olacağız.
Ben, arkadaşlarımın bu uyarıları dikkate almasını istiyorum ve hakikaten burada bir şey yapalım derken başka tarafta, başka mağduriyetlere ve kamunun kaynaklarının çarçur edilmesine, bütçeden verilen ödeneklerin farklı yerlere gitmesine ve usulsüzlüklere yer vermeyelim. İnşallah bu dileklerimizi kabul eder arkadaşlarımız. Sayın Başkan ara verirse, maddeyi görüşmeye geçmeden önce bir değerlendirebilirler diye düşünüyorum, aksi takdirde çok ağır şaibeler altında kalınır. Yani daha önce dava açılmış kişilerle -sürekli bunu alışkanlık hâline getirdik- ilgili bir karar alıyoruz "Efendim devam eden mahkemeler de geçersiz hâle gelir." diye. Şimdi var önümüzde, başka kanun tasarıları da var, hepsinin içerisine bir tane bir şey ekliyoruz, kendimizi mahkeme yerine koyuyoruz. Değerli arkadaşlar, burası yasama. Zaten mahkemeyi, yargıyı bir şekilde yandaşlaştırdınız. Hâlâ o da yetmiyor, onları da rahatlatalım diye bu sefer kanunun içine hüküm koyuyoruz. Yani gerçekten yasama birimiyle yargı, yürütme? Kuvvetler ayrılığı diye bir şeyden bahsediyorduk. Zaten yasamayla yürütme iç içe girdi, Allah rahmet eylesin o öldü, yargı da bir süre sonra yandaşlaştı, o da öldü ama ona rağmen hâlen daha içine bir şeyler sokuşturalım? Biz kendimiz yargı yapıyoruz; yasama olarak yargının yerine koymaya başladık. Buradan yargı kanunu çıkmaz, biz sadece sistemi düzenleriz, o kanunları çıkarırız, mahkeme bunu uygular. Biz gidiyoruz, onun uyguladığı hoşumuza gitmiyor, Danıştay şurayı reddetti, bir kanun çıkaralım, Yargıtaydan bir tane bir şey çıkmış, onu beğenmedik bir kanun daha çıkaralım veya işte idare mahkemelerinde devam edenlere bu uygulanmaz diyelim, geçelim. Onun için, gelin, biz yasama işimizi yapalım, çıkan düzenlemelere uymalarını sağlayalım, tam tersine o kurumların uyup uymadığını denetleyelim, Meclis adına denetim yapan Sayıştayın etkin bir denetim yapmasını sağlayalım. Bugün bütçesi yukarıda görüşüldü arkadaşlarımızın hâlen daha yeniden yapılandırılmayla uğraşıyorlar.
Böylece, bütün güçler kendi fonksiyonlarını, bütün erkler kendi fonksiyonlarını yerine getirsinler diyor, teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Günal.