| Konu: | SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 15.05.2013 |
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 4'üncü maddesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Yasa tasarısının 4'üncü maddesiyle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 73'üncü maddesinde sigortalı hastaların sağlık hizmetlerine erişimini kısıtlayacak önemli değişiklikler yapılmak istenmektedir. Bu haliyle genel sağlık sigortası Anayasa'nın temel ilkelerinden sosyal devlet ilkesiyle çelişir niteliktedir. Zira, sağlık hizmetlerinin finansmanı önemli ölçüde prim ödemiş olan sigortalıya yüklenmektedir. Devlet hastaneleri ve kamu üniversite hastaneleri dışında kalan vakıf üniversiteleri hastaneleri de dâhil SGK'yla sözleşmesi bulunan bütün sağlık kuruluşlarından sağlık hizmeti alan tüm sigortalıların ödeyeceği ilave ücret 1 kat artırılmaktadır. Özel hastaneler, vakıf üniversitesi hastaneleri, özel tıp merkezleri, poliklinikler gibi sağlık kuruluşlarına başvuran sigortalılardan Sağlık Uygulama Tebliği'nde belirlenen sağlık hizmeti bedelinin 2 katı kadar ilave ücret alınabilecektir. Alınabilecek ilave ücret Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecektir. Bu miktar, sağlık hizmeti bedelinin önce yüzde 30'u, daha sonra da yüzde 90'ı kadar iken tasarı yasalaşırsa yüzde 200'e kadar çıkabilecektir. Kamu yararı ilkesi gereğince tıp fakülteleri ve öğretim üyelerinin de büyük çoğunluğunca önerildiği gibi öğretim üyelerine hekim ve uzman hekim yetiştirme, bilimsel araştırma ve ileri düzeyde sağlık hizmeti vermelerini sağlayıcı koşullar yaratılması, gereksinim duyan sigortalıların parası olmadığı için ulaşamadığı ya da koşullarını çok fazla zorlayarak ulaşabildiği bir sistem yerine daha makul bir sistem oluşturulabilir. Sağlık hizmetlerinde geldiğinden beri maliyetleri, bir anlamda da sağlık harcamalarını 6 kat arttırarak özellikle tıbbi tedaviyi değil, otelcilik hizmetlerini ağırlıklı sunarak halkı kandıran İktidar sorumlu olduğu bu durumu sigortalıya yükleyerek durumu kurtarmaya çalışmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu ülkenin asıl sorunları işçinin, emekçinin, emeklinin sorunlarıdır. Ne var ki, Hükûmet kendilerine sırtını döndüğü gibi sıkıntılarını çözecek adımları bir türlü atmamaktadır. Esnafımızın yaşamış olduğu sorunlar saymakla bitmez. En önemlileri; şehrin göbeğinde gelişigüzel, kontrolsüz açılan AVM ve süpermarketlerle rekabet edememe, her türlü avantajın büyükler için kullanılırken küçük esnaf için kullandırılmaması, vergi yükünün çok ağır olması, açılmış kredilere en ufak bir borç karşılığı bloke konması, üstüne üstlük çeklerdeki tahsilat sorunu, bu da yetmezmiş gibi sorunlu olarak çalışan esnaf emeklilerinin maaşının yüzde 15 kesintiye uğratılması şeklinde sıralanabilir. Bunca yük esnafı boğmaktadır.
Bu ülkenin güvenliğinden sorumlu polis arkadaşlarımızın önemli sorunları vardır. Aldıkları ücretler, özellikle maaşları düşük, tazminatları da yüksek olduğu için emekliye yansımamaktadır. Polisler emeklilikte maaşları çok düşük olduğu için emekli olmaya korkmaktadır. Bir devlet memuru haftada kırk saat çalışırken bir polis memuru haftada yetmiş iki saat, polis amiri ise ortalama günlük on dört saatten haftanın altı günü olmak üzere toplam seksen dört saat çalışmaktadır. Onlar Hükûmetten özlük haklarının düzeltilmesini bir an evvel istemektedirler.
Yine, astsubaylarımızın sorunları onları, kendilerini intiharlara kadar sürüklemektedir.
Bir diğer büyük sıkıntı yaşayan kesimimiz ise muhtarlarımızdır. Muhtarlarımızın sıkıntıları bugüne kadar ele alınmadığı gibi e-devlet sistemine geçilmesi ile birlikte sorunlar katlanarak çoğalmıştır. "Hiçbir zaman seçilmişleri atanmışlara kul etmeyiz." sözlerini sarf eden Başbakan acaba muhtarlarımızın sorunlarından haberdar mıdır? Onlar ki, ellerinde devletin mührüyle, seçilmiş kişiler olarak ezilmektedirler. Giderleri çok olmasına rağmen düşük maaş verilmesi, sigorta primlerinin kendilerine ödetilmesi 21'inci yüzyıl Türkiyesi'ne yaraşır bir tablo değildir. Eskiden mahallede her şeyden haberi olan muhtarların artık olan bitenden haberi olmamakta, sadece posta merkezi gibi çalışmaktadırlar.
İşçi ve emekçi kesimin bırakın sorunlarını adı bile AKP'nin ajandasında yoktur. Taşeron işçilerin sıkıntılarını da defalarca dile getirdik; güvencesiz, sigortasız, hatta çoğu kez maaşsız çalışmaktadırlar. İşçilere ölümü gösterip sıtmaya razı etmek suretiyle alacakları olmadıklarına dair kâğıt imzalatılmaktadır. Tablo, söz konusu taşeron olunca hiçbir sektörde değişmemektedir.
İşte, sayın milletvekilleri, üzerinde konuşulması gereken, çözülmesi gereken asıl sorunlar bunlardır. Bu ülkenin üreten kesimini mutlu edemediğiniz, insan onuruna yaraşır bir hayat sunamadığınız sürece bugüne kadar getirdiğiniz ve getirecek olduğunuz yasa tasarılarının hiçbiri amacına ulaşmayacaktır.
İyi akşamlar diliyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)