GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AĞRI DOĞUBEYAZIT'TA MEYDANA GELEN MAYIN PATLAMALARINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:49
Tarih:08.01.2013

HALİL AKSOY (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; seçim bölgem olan Ağrı Doğubeyazıt'ta son birkaç ayda meydana gelen mayın patlaması olaylarına ilişkin olarak gündem dışı söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, dün Zonguldak'ta meydana gelen iş cinayetinde yaşamını yitiren 8 emekçiye Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tüm emek dünyasına başsağlığı diliyorum. Bu cinayetlerin yaşanmaması için gerçekten tüm önlemlerin alınması, başta Hükûmet olmak üzere, bütün Parlamentonun ortak sorumluluğudur. Bu kürsüden herkesi duyarlı olmaya çağırıyorum.

Değerli milletvekilleri, gün geçmiyor ki Kürt coğrafyasında mayın patlaması ya da arazide bulunan askerî mühimmatın patlaması sonucu çocuklar yaşamını yitirmesin. Özellikle, sınır bölgelerinde ve askerî kışlaların yerleşim yerlerine yakın olduğu yerlerde bu tür olaylar çok sık yaşanmaktadır. Gelişigüzel araziye yerleştirilen bu mayınlar -ki bu alanlar birçok yerde işaretlenmemiştir- ne yazık ki daha sonra masum insanların, çobanların, sınır ticareti yapanların ölümüne neden olmaktadır. Ve yine, araziye yerleştirilen mayınlar, yıllar sonra, bir şekilde, erozyon sonucu toprak kayması, kar sularıyla birlikte yerleşim yerlerine kadar sürüklenebilmektedir. Mayın patlaması hadiselerinin birçoğu mayına basılması neticesinde değil, bizzat çocukların bu mayınları bir şekilde bulması ve onlarla oynaması sonucu meydana gelmektedir.

Birkaç ay içinde 4 kez mayın patlaması hadisesi yaşandı Doğubeyazıt'ta. Bu patlamalarda, çobanlık yapan 3 çocuk yaşamını yitirdi, 5 kişi de ağır yaralandı. Son olarak, 3 Ocakta Doğubeyazıt Güngören köyünde koyunlarını otlatırken mayına basan Tajdin Böğürcek adlı yurttaş ağır yaralandı, 4 parmağı koptu. Daha önce, 2/12/2012 tarihinde, Doğubeyazıt Kızılkaya köyünde hayvanlarını otlatan Hüsnü Yiğit mayına basması sonucu yaşamını yitirdi, 12 yaşındaki Ali Sökmen adındaki çocuk ise ağır yaralandı. Yine, 9/10/2012 tarihinde, Doğubeyazıt'ta sınır köyü olan Dağdelen köyünde mayına basan Ömer Demir ve Ercan Demir kardeşler ağır yaralandı. Keza, 12/7/2012 tarihinde, Kızılkaya'da çobanlık yapan Adem Yiğit ve Ertan Dilaver adlı çocuklardan, mayına basma neticesinde, Ertan Dilaver yaşamını yitirdi, Adem Yiğit ise yaralandı. Bu hadiseler sadece Doğubeyazıt'ta son birkaç ay içerisinde yaşanmıştır.

Ayrıca, Diyarbakır, Van, Hakkâri, Şırnak, Mardin, Batman, Urfa gibi yerlerde de bu tür olaylar sık yaşanmaktadır. Peş peşe yaşanan 4 olaydan da anlaşılacağı üzere, ilgili bakanlıklar hiçbir önlem almamakta ısrar etmektedirler. Her olaydan sonra Millî Savunma Bakanlığına soru önergesi verdik, ne yazık ki bu soru önergelerimize cevap bile verilmedi. Bu da Sayın Bakanın yaşanan bu ölümlere ne kadar duyarlı olduğunun bir işareti olsa gerektir.

Değerli milletvekilleri, Ottawa Sözleşmesi'ni 2003 yılında imzaladık, 2004 yılında da taraf devlet olduk. Anlaşmaya göre, Türkiye 1 Mart 2008 tarihine kadar stoklardaki mayınları imha edecekti. Ancak ne yazık ki Türkiye, şu anda, stoklardaki mayınların imhasını tamamlamayan 3 ülke arasında yer almaktadır. Türkiye'de hâlâ "eğitim ve geliştirme amaçlı" adı altında 15.150 antipersonel mayın bulunduğu belirtiliyor. Yine toprağa döşenen 982.000 mayından sadece 25.000'i temizlenmiştir, ki bu temizlenen bölgeler de tam olarak bilinmemektedir. Ayrıca, Türkiye, sadece Suriye sınırındaki mayınları temizlemek için adım atmış ancak bu konuda da hâlâ tam olarak harekete geçilememiştir. Diğer bölgelerdeki mayınlara dair birçok girişim sonuçsuz kalmıştır. Öyle anlaşılıyor ki, Hükûmetin böyle bir derdi de yoktur.

Ottawa Sözleşmesi'ne göre, her ne kadar, Türkiye'de 2014 yılı sonuna kadar mayın temizleme ve imha sürecinin tamamlanması hedeflenmiş ise de bunun gerçekleşmediği gün gibi ortadadır. Ancak, neredeyse her gün mayınlara kurban vermekteyiz ve eğer kısa bir sürede önlemler alınmazsa, mayınlar daha çok can alacaktır.

Türkiye'de mayın kullanımını yasaklayan bir düzenleme hâlâ bulunmuyor. 2011 yılında, dönemin Genelkurmay Başkanı, karakol yakınlarına ve sınırlara kontrolsüz mayın döşediklerini bizzat açıklamıştı. Ancak, daha sonra ne kendisi ne de başka bir komutan hakkında herhangi bir soruşturma açılmadı. Ottawa Sözleşmesi'ni ihlal edenlere karşı yasa değişikliğine elbette ki ihtiyaç var, suçlular mutlaka cezalandırılmalıdır. Aksi takdirde, mayın can almaya devam edecektir.

Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar) 

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Aksoy.