GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BOĞAZ KÖPRÜSÜ VE OTOYOLLARIN SATIŞINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:50
Tarih:09.01.2013

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; Türkiye'de özelleştirmeler ve köprü ve otoyolların kiralanması için görüşlerimi aktaracağım. AKP'nin "seksen yıldır yapılmayanı yaptığı" söyleminden yola çıkarak memleketin bir bir nasıl elden çıkarıldığının tablosunu çizeceğim.

Dedelerimiz bir karış toprağı yabancılara vermemek uğruna canını siper ederken, AKP toprak dâhil seksen yılda yapılan her şeyi satmaktadır. Birtakım hesap oyunlarıyla "Kişi başına düşen millî gelir 3 misli arttı." söylemine sığınan AKP, özelleştirme politikalarıyla birilerini zengin edip faturasını vatandaşa yüklemektedir, zengin-fakir arası uçurum yükselmektedir.

TELEKOM bu özelleştirmelerin en çarpıcılarından biriydi. Yılda 2,5 milyar dolar kâr eden TELEKOM'un çoğunluk hissesi 6,5 milyar dolara satılmış, bir başka deyişle peşkeş çekilmiştir.

O TELEKOM ki ülkemizin millî varlıklarını, gazetelere verdiği isimsiz ilanlarla, arsaları, arazileri ve binaları satmaktadır. Üstelik devir sözleşmesi 2026 yılında sona erecektir ve sözleşme gereği TELEKOM, bu tarihte kuruma ait her türlü varlığı Türk devletine devretmek zorundadır. Ancak o gün geldiğinde TELEKOM'un içi boşaltılmış olacaktır. Dünyanın ileri gelen devletleri ulusal güvenlik açısından son derece önemli olan iletişim ağlarını satmayı akıllarının ucundan geçirmezken bizim sürekli olarak kâr eden haberleşme ağımızı yabancılara kiralamamız hangi mantığın ürünüdür?

Bakınız, bir TÜPRAŞ? Ülke vergi gelirinin yüzde 12'sini karşılayan ve cirosu 4,5 milyar dolar olan TÜPRAŞ'ın 2004 yılında önce yüzde 66'sı iki yıllık kârına, yani 1,3 milyar dolara Zorlu-Efremov Grubuna, ardından da 2005'te yüzde 15'i İMKB'de İsrailli iş adamı Sami Ofer adına hareket eden yatırım fonlarına satılmıştır. Bu her iki satış da PETROL-İŞ'in yasal girişimleriyle iptal edilmiştir. 2006'da şirket hisselerinin yüzde 51'i 4 milyar dolar civarına, yani iptal edilen satışın yaklaşık 3 misline satılmıştır.

Geçtiğimiz haziran ayına gelelim. Kendini hukukun üzerinde gören AKP, Bakanlar Kurulu kararı ile defalarca yargıya taşınan 5 özelleştirmede yargının verdiği kararların uygulanmayacağına hükmetmiştir. Böylelikle yargı kararıyla iptal edilen TÜPRAŞ'ın yaklaşık yüzde 15'lik hissesi hem de o hiç sevmedikleri İsrail'in en büyük iş adamlarından Ofer'e satılmış olmaktadır. Anayasa'nın 2, 125 ve 138'inci maddelerine tamamen aykırı bir şekilde verilen bu kararlara ilişkin gerek partimin gerekse meslek odalarının açtığı davalar vardır.

İDO da AKP'nin "Ne varsa özelleştir." mantığıyla, çöpsüz üzüm olarak elden çıkarılmıştır. Hizmette kalite artması gerekirken tekelleşme yaratılmış, mağduriyetler had safhaya ulaşmıştır. AKP iktidarında yapılan hiçbir özelleştirme vatandaşa yaramamıştır.

Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmetiyle kamuya ait kârlı işletmelerin yağmasından sonra şimdi yüzde 90 oranında bağımlı olduğumuz otoyollara sıra gelmiştir. Günü kurtarmak için, üç buçuk yıllık geliri ortalama 2-2,5 milyar dolar olan köprü ve otoyollar 5,7 milyar dolara kiralanmıştır. Ortadaki vahim tabloyu Karayollarının örgütlü gücü olan YOL-İŞ ve İnşaat Mühendisleri Odası ibret verici rakamlarla açıklamıştır. Karayollarının yaptığı iki yıllık harcama 5,5 milyar dolar iken yirmi beş yıllık kiralamanın 5,7 milyar dolar olması peşkeşin hesabını ortaya koymaktadır. Bu basit hesabı yapmak için ülke yönetmeye gerek yoktur. Son on yılda köprü ve otoyollardan geçen araç sayısı yüzde 76, gelirler de yüzde 250 artış kaydetmiştir. Özetle, yüksek kâr marjlı bir kamu işletmesi daha elden çıkartılarak sermaye gruplarına hediye edilmiştir.

Tüm bunların yanında bir diğer önemli konu da 16 bin Karayolu çalışanının akıbetinin ne olacağıdır. Unutmayın TELEKOM'un kiralanmasından sonraki süreçte 35 binden fazla kişi işsiz kalmış, hizmet kalitesindeki düşüş neticesinde şikâyetler artmıştır. Karayolları şubelerinde de yıllarca bu işi yapan deneyimli kadrolar devre dışı bırakılacak ve taşeron sistemine emanet edilecektir. Karayollarında taşeron demek insan hayatı üzerinde tasarruf demektir. Taşeronlaşmanın en son felaketini iki gün önce Kozlu'da yaşamışken hâlâ aynı ısrarı sürdürmekteki mantığı anlamakta güçlük çekiyorum.

Bir başka aldatmaca da tüm bunların özelleştirme adı altında yapılıyor olmasıdır. Osmanlının bütçesini denklemek için yaptığı kiralamalar ve imtiyazlar kendisini Avrupa'nın hasta adamı durumuna düşürmüştür. Aynı şey bugün yine yapılmaktadır.

Köprü ve otoyollardan elde edilen gelirin birkaç yandaş patrona değil, halk yararına kullanılması için şu soruları soruyorum:

Daha önceleri "Zarar ediyor." bahanesine sığınan AKP kâr eden kurumları neden elden çıkarmıştır?

Kiralanan alanlarda ne tür ticari işletmeler yapılacağı belirlenmiş midir?

Tecrübeli Karayolu emekçilerinin iş güvencesi ne olacaktır?

Halkın zarar görmemesi için bundan sonraki süreçte köprü ve otoyolların ücret politikası nasıl belirlenecektir?

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.