GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ASKERLİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S.:82)
Yasama Yılı:2
Birleşim:25
Tarih:29.11.2011

CHP GRUBU ADINA ADNAN KESKİN (Denizli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bedelli askerlikle ilgili tasarıyı görüşürken zaman zaman hoş olmayan tartışmaları da yaşadık. Özellikle Sayın Bakanın sorulara yanıt verilen süreçteki tavrı dikkat çekiciydi. Cumhuriyet hükûmetinin bir bakanının bazı sorulardan rahatsız olarak dinsel dokulu referanslarla başka siyasi partileri suçlaması sanırım bu Parlamentonun tarihinde ilk rastlanan yaklaşımdır.

Her tarafı tahrip olmuş bir ormanda sağlıklı bir ağacı yakalayıp onun üzerinde değerlendirme yaparak tahrip olmuş ormanın sağlıklı olduğunu ortaya koyamazsınız. Sayın Bakan, özellikle bedelli askerlikten alınacak paranın şehit ailelerine verilmesi konusundaki değerlendirmelere "Bizim inancımıza göre, şehit ailelerine verilecek olan para bir bedel değildir, şehitlik bedelle olmaz." diye bir değerlendirme yaptı ve inanmayanları suçlama yönüne gitti. Sayın Bakanım, bu?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Suçlama yapmadı, "İnancında serbesttir." dedi.

ADNAN KESKİN (Devamla) - Yani Sayın Başkan, Grup Başkanısınız. Geçen laf attınız, arkasından da bana "terbiyesiz" demişsiniz -tutanaklara baktım- yakışmıyor size bu.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Söylemedim, "terbiyesiz" lafını söylememişimdir.

ADNAN KESKİN (Devamla) - Yani siz lütfen biraz daha olgun olsanız, bu Parlamentonun görüşmelerini daha sükunetle sürdürseniz olmaz mı? İktidarsınız, siz iktidar olarak bu Parlamentonun daha yumuşak bir düzeyde seyretmesi, çalışmasını sağlamakla yükümlüsünüz. Ne kazanıyorsunuz, anlamıyorum -yani bu kadar siyasi tecrübeniz var, bu kadar birikiminiz var- söz atmakla. Sayın Bakan orada, gerekirse cevap verir.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Bakan burada.

ADNAN KESKİN (Devamla) - Pardon.

Sizin yani Bakanın avukatlığına soyunmanıza gerek yok. Bakan kendisini savunabilecek bilgi ve birikime sahip, bürokrasiden gelen bir insan.

Eğer hakikaten İslami referanslarla bir değerlendirme yapacaksak o zaman biz de bazı değerlendirmeler yaparız o referanslara dayanarak. İslam dininin temel kurallarından birisi, Tanrı der ki: "Kul hakkı yiyenler, hakkını yediği insanlarla helalleşmeden benim karşıma gelmesin." Bu temel kural nedeniyle hocalar musalla taşında yatan insan için cemaatten helalleşme isterler. Yine, İslam dininin temel kurallarından birisi hırsızlıkla ilgilidir, yolsuzlukla ilgilidir. Bu kurallarla ilgili bugüne kadar hiçbir tepki görmedik, bu kurallarla ilgili bazı iddialar ortaya getirildiğinde başkalarına İslamı referans alarak ders vermeye kalkanların bu konudaki duyarlılıklarını somutta yakalama şansını elde etmedik. O nedenle, Sayın Bakanın konuşmasını doğru bulmuyorum, şık bulmuyorum.

Değerli milletvekilleri, son yıllarda dünyada ulaşım ve silah sanayisinde yaşanan gelişmeler nedeniyle birçok ülke askerlik hizmetiyle ilgili önemli düzenlemeler yapmıştır. Bütün ülkeler silah sanayisinde ve ulaşımda sağlanan gelişmeler doğrultusunda kendi askerlik düzenlemelerine yeni şekiller vermişlerdir. Her ülke, kendi koşullarına, coğrafi şartlarına, bulunduğu bölgenin içinde bulunduğu siyasal konumlara göre kendi ordusuna yeni düzenlemeler getirmiştir. NATO içerisindeki birtakım ülkeler de bu düzenlemeleri gerçekleştirmişlerdir. Bazı ülkeler profesyonel ordu düzenlemesine geçmiştir. Çok sayıdaki NATO ülkesi bu düzenlemeyi gerçekleştirmiştir. Başka ülkeler ise kendi koşullarına göre asker sayısında azaltmalar yapmıştır. Bizim de içinde bulunduğumuz NATO blokundaki hiçbir ülke, başka dünya uluslarından hiçbir ülke "bedelli askerlik" diye bir düzenlemeyi devreye sokmamıştır.

Her nedense, bu konuda yasa tasarısının gündeme geldiği güne kadar hep duyarlı olan ve bu konuda bir düzenlemenin Türkiye'nin gündemine taşınmayacağını ileri süren siyasal iktidar, birdenbire Türkiye'nin gündemine böyle bir tasarıyı taşıma ihtiyacını duymuştur. İnsan merak ediyor, niçin en üst moral otoriteyi temsil eden Sayın Başbakan tarafından böyle bir düzenlemenin yapılmayacağını, böyle bir düzenleme gündeme getirilse bile bunun Türkiye insanının bilgisine, oyuna başvurularak gerçekleştirileceğini söyleyen bir siyasal parti bu görüşünden vazgeçmiştir, neden bu düzenlemeyi Türkiye'nin gündemine taşımıştır? Bunu kestirmek ve öğrenmek mümkün değil. Bugüne kadar yapılan görüşmelerde de ne siyasi partinin sözcüleri ne Sayın Bakanın suallere verdiği cevaplarda bu konuda duyulan ihtiyacın nedeni açıklığa kavuşmamıştır.

Anayasa'mıza göre vatan hizmeti yapmak bir hak ve görevdir. Bu konuda askerlik alanındaki görevlerin yerine getirilmesiyle ilgili birtakım yasalar yürürlüğe konulmuştur. Bedelli askerlikle de ilgili 1987, 1992 ve 1999 yıllarında 3 kez düzenleme yapılmıştır. 1999 yılında yapılan düzenlemenin gerekçesi çok net ve köşeli bir üslupla yasada yer almıştır. Bu üç düzenlemede 125.834 yurttaşımız bedelli askerlik düzenlemesinden yararlanmıştır. 1999 yılında yapılan düzenlemede o yıllarda Türkiye'nin yaşamış olduğu önemli bir doğal afetin getirdiği tahribatın finansmanına katkı yapmak amacıyla bedelli askerlik düzenlemesi yapılmış.  Diğer iki bedelli askerlik düzenlemesinde ise kaçak ve bakaya durumunda çok sayıda insanın bulunması gerekçe gösterilmiştir.

Bu yasa tasarısında da buna benzer bir gerekçe yer almakta fakat bu yasa tasarısında insanı rahatsız eden, rencide eden bir başka gerekçe de bulunmakta. Hiçbir çağdaş ülkenin yapmadığı bir düzenlemeyi yapıyoruz ve ona şöyle bir gerekçe koyuyoruz: Yasa tasarısı gerçekleşirse elde edilecek paralarla şehit ailelerine yardım yapılacağı öngörülüyor, böyle bir gerekçe konuluyor.

Askerlik borcu, vatan, ulus sevgisiyle ödenir. Devletle birey arasındaki sosyal sözleşmenin gereği için yapılır. Devlet, yurttaşla yapmış olduğu sözleşmenin gereği vatandaşa karşı, yurttaşa karşı sorumlulukları vardır, görevleri vardır. Vatandaşın da devletin yapmış olduğu bu görevlere karşı yerine getirmesi gerekli yükümlülükleri vardır. Bunun başında askerlik gelir, vergi ödeme gelir. Buna karşılık devlet de yurttaşının can ve mal güvenliğini gerçekleştirir, korur. Bu karşılıklı yükümlülüklerin yerine getirilmesi rızaya dayanan bir anlaşmadır, bir yükümlülüktür.

Askerlik görevini yaparken her vatandaş, devletten, servetten, asaletten kaynaklanan ayrıcalıklardan sıyrılarak eşit koşullarda bu görevi yerine getirirler. Bu düzenlemede bedel vardır ama askerlik yoktur. O nedenle adına da "Bedelli askerlik" demek yanlıştır. Parayı veren, hiçbir bir gün askerlik yapmadan o yükümlülüğü yerine getirmiş sayılacak ve o nedenle de bunun adına "Bedelli askerlik" demektense "Verdim parayı, aldım tezkereyi" ismini koymak daha doğru, daha sağlıklıdır.

Bedelliyi hoş görecek bir şehit ailesinin olduğunu sanmıyorum. Bu gerekçeyle şehit ailelerine yapılacak bir yardımı, bir para ödemeyi de şehit ailelerinin içine sindirerek kabul etmesini ihtimal dâhilinde görmüyorum. Bedelli askerlik düzenlemesiyle?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Keskin, teşekkür ediyorum, süre tamamlandı.

ADNAN KESKİN (Devamla) - Genel Kurulu selamlayıp bitireyim.

Bu konuda bir öneri verdik. Umarım, İktidar Partisi Grubu da yaşanan olumsuzluğu, haksızlığı giderecek bu öneriye sıcak bakar.

Hepinize saygı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)