| Konu: | SAĞLIK BAKANLIĞINCA KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİ MODELİ İLE TESİS YAPTIRILMASI, YENİLENMESİ VE HİZMET ALINMASI HAKKINDA KANUN (S.S:417) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 21.02.2013 |
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Madde üzerindeki önergemiz üzerine söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçi yasa tasarısıyla ilgili düşüncelerimizi burada Genel Kurulla paylaştık ama canlı yayının olmadığı saatlere denk geldiği için önergeler üzerine tekrar görüşlerimizi ifade edeceğiz. Arkadaşlarımız da bu konudaki muhalefetimizi dile getiriyorlar.
Ben bu önerge üzerine söz alınca şu anda yaşamış olduğumuz süreçle ilgili birkaç şeyi, birkaç hususu belirtmek istiyorum. Görüştüğümüz bu yasa tasarısı ve sağlıkla ilgili burada görüşülen bütün yasaların tek bir amacı var: Sağlıklı bir toplum oluşturmak. Sağlıklı bir toplum oluşturmanın yolunun barıştan geçtiğini hepimiz iyi biliyoruz. Savaş ortamında sağlıklı bir toplumdan bahsetmek mümkün olmaz. Biyolojik, psikolojik ve sosyal bir varlık olarak kabul edilen insanın sağlıklı bir ortamda yaşamını idame ettirmesi bir barış ortamının tesisinin mutlaka açığa çıkarılmasından geçer diye düşünüyoruz. Tabii, bu konuyla ilgili, yeni, toplumda oluşan bazı beklentiler var, umutlar var. Bu konuda Sayın Başbakanın açıklamaları oldu. Ancak uygulamalara baktığımızda, maalesef, kaygılarımızı giderecek uygulamaları göremiyoruz.
Bu tartışmaların başladığı günden bugüne kadar devam eden askerî operasyonlar gerçekliği var. Şu anda, bu dakika, bu saat itibarıyla on binlerce asker, ağır teknik imkânların kullanıldığı, kış koşullarının olduğu Lice-Genç-Hani üçgeninde yine askerî operasyona çıkmış durumdalar. Bir hafta önce yine aynı durum vardı ve Lice halkı o askerî operasyon bölgesine yürüyerek kendi bedenini bu süreç için canlı kalkan yaptı. Şu anda Lice halkı, yine o dağlarda, yeniden cenazeler gelmesin diye, bu süreç yeniden sabote edilmesin diye canlı kalkan olarak o karın üzerinde bekliyorlar.
Biz buradan Hükûmete şu çağrıyı yapmak istiyoruz: Barış sürecini önemsiyoruz, müzakere, diyalog sürecini önemsiyoruz. Tek bir cenazenin gelmesi bile bu Meclisteki her milletvekili için, her siyasi parti için kendine siyaseti haram kılacak bir gerekçe olmalıdır diyoruz ama bunun yolu askerî operasyonlardan geçmez.
Bakın, bu tartışmalar başladıktan bugüne kadar 40'a yakın gerilla kaybı var. "Analar ağlamasın." diyen Sayın Başbakana ben buradan bu bilgiyi hatırlatmak istiyorum; 40'a yakın ailenin ocağına ateş düştü, ana ağladı. Sadece son bir aylık süreç içerisinden bahsediyoruz. Ölümler arasında ayrım yaparak barışı getiremeyiz. Şu anda Lice'de bombardıman devam ederse Lice halkından sivil kayıpların da olacağı çok ağır bir travmatik olayla, vakayla karşı karşıya kalabiliriz ki bu var olan bütün umutları bir anda alıp götürecek. O nedenle, bu askerî operasyonların getireceği bir şey yoktur. "Silahlar sussun, siyaset konuşsun." demek büyük bir cümledir, iddialı bir cümledir, desteklenmesi gerekir ama bunun için silahların gerçekten susması, siyasetin konuşması gerekir. Siyaset de Sinop'ta, Samsun'da yaşandığı gibi lince tabi tutulursa, bu konuda Hükûmetin sorumluluğundaki Bakanlık gerekli önlemleri almazsa buradan bir şey çıkmaz. Bu süreci hiçbirimizin heba etmemesi gerekir diye düşünüyorum.
Sözlerimi bitirmeden önce, bugün yaşamını yitiren 105 yaşındaki Berfo Ana'yı saygıyla, rahmetle anıyorum. Kendisine Allah'tan rahmet, tüm yakınlarına ve ailemize başsağlığı diliyorum. Berfo Ana, bu sistemin bütün zulmünü, baskısını iliklerine kadar -maalesef- yaşamış ve son otuz yılını da bu sistemin gözaltında kaybettiği, işkenceyle kaybettiği oğlunu aramak için geçirmiş yaralı bir anaydı. Çığlığını maalesef duymadık, bu Meclis gereğini yerine getirmedi. Ölmeden önce tek bir isteği vardı, "Ben, oğlumu tekrar göremeyeceğimi biliyorum ama oğlumun kemiklerini istiyorum." diyordu, "Oğlumun mezarını istiyorum, mezarı başında bir Fatiha okutmak istiyorum." diyordu, "Aksi takdirde gözlerim açık gidecek." diyordu ve maalesef, biz, buradaki siyasetçiler olarak, Berfo Ana'nın gözü açık bir şekilde yaşamını yitirmesini sağlamış olduk. Bu hepimizin ayıbıdır.
Tabii, Berfo Ana, kayıp annelerinden, çocuğunu işkencede, gözaltında kaybeden annelerden sadece biridir. Bu Meclis, darbelerle yüzleşme sürecini büyük bir sorumlulukla yaparak en önemli ve öncelikli görevini de bu kayıp anaların yaralarını sarmak için harcamalıdır diye düşünüyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)