| Konu: | MHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 16.05.2013 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, tüm Türk-İslam âleminin Regaip Kandili'ni hayırlara vesile olması temennisiyle kutluyorum. Aynı zamanda, içinde bulunduğumuz üç ayların da hayırlı uğurlu olmasını, milletimize ve Türk-İslam âlemine hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Değerli arkadaşlar, önceki gün, 14 Mayısta -dün gazetelere- Sayın Babacan -yok" diye söyleyecektim ama kendisi de gelmiş buraya- düğmeye basarak "IMF'ye son borcumuzu ödedik." diye bir şov gerçekleştirmişsiniz. Sayın Başbakan da grup toplantısında daha önce hep söylüyordu ama salı günü tekraren bu hususlara kısa bir açıklık getirerek yine demiş ki: "IMF'ye borcumuzu ödedik, sıfırladık, kapattık." Arkasından da "Değerli kardeşim, 'Biz milliyetçiyiz, biz şöyleyiz, biz böyleyiz.' Demeyin. Bahçeli, IMF'ye borçlanan kim? Siz neyi ödediniz, IMF'ye neyi ödediniz?" diyor.
Şimdi, ben, size, öncelikle bu işin aslı, esası nedir... Yanlış olduğunu defalarca söyledim, "Sayın danışmanları gözden geçirin." dedim, Sayın Babacan'a da ilgili bakanlara da bire bir konuşmalarımızda, komisyonda, Genel Kurulda söyledim. Ya, burada doğru olan bir tek şey var, o da IMF'ye borcumuzun 14 Mayıs itibarıyla bitmesi. Peki, geri tarafı ne kadar doğru, onlara beraberce bakalım.
Şimdi, siz iktidara ne zaman geldiniz? 2002'nin Kasım ayında. 2003 yılında alınan borç... Yani kullanımları söylüyorum, bakın, kimin aldığını, ödüyormuşsunuz, ona göre önce bir analizini yapalım. 2003 yılında 1,8; 2004 yılında 1,2 yani iki yılda bizim yaptığımız anlaşmalardan kalan 3 milyar borç almışsınız. Sonra, hani bu övündüğünüz, "IMF'ye borcu sıfırladık." dediğiniz yerde, kendi yaptığınız anlaşma, 2005 yılı Mayıs ayı, kim iktidarda? Adalet ve Kalkınma Partisi. Ne kadar borç almışsınız? Tam 10 milyar dolar. Yani, 2005'ten başlayarak 2008'e kadar bu kullanımlar devam etmiş. Yani, sizin şu anda ödediğiniz ve bitirdiğiniz borç 57'nci Hükûmetin borcu değil, Adalet ve Kalkınma Partisinin 2005 yılında yaptığı 10 milyar, artı bizim yaptığımız anlaşmadan kalan, 2003 ve 2004'te sizin kullandığınız, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin kullandığı 3 milyarla beraber 13 milyar dolar kendi aldığınız borcu ödemişsiniz, birinci gerçek bu.
Şimdi, "1947'den beri IMF'ye üyeyiz." diye söylemiş Sayın Başbakan; doğru, helal. 19 tane stand-by yapılmış, sonuncusu da sizin 2005 Mayısında yaptığınız. Biz geldiğimiz zaman da IMF'ye borç vardı, ondan önceki hükûmet geldiği zaman da bir öncekine borcu vardı. Dolayısıyla hiçbir hükûmetin -Türkiye Cumhuriyeti devleti- sadece IMF'ye değil bütün uluslararası kuruluşlara, kimden borç aldıysa "Ödemiyorum." deme şansı yoktur birincisi çünkü bu borç kamu borcudur, devletin borcudur, bu borç zaten ödenecek. Nasıl ki biz önceki hükûmetinkini ödedik, Allah'ın izniyle 62'nci Hükûmeti kurup Milliyetçi Hareket Partisi iktidar olduğu zaman sizden kalan borçları da ödeyeceğiz. Ama borç sadece IMF'ye olan borç değil değerli arkadaşlar, bakalım ne yapmışsınız bunun dışında.
IMF'ye borç bitti, güzel. Peki, diğer borçlar ne oldu? Yani kamunun borcunda sadece oranı kullanarak "Efendim, biz şu noktaya getirdik." diyerek, orada da birtakım sihirbazlık numaralarıyla işsizlik sigortasının varlıklarını dahi toptan borç stokundan düşerek -sadece oranını kullanıyorsunuz- burada da milleti yanıltıyorsunuz. Kamu borcumuz aynı şekilde artmaya devam etmiş. Sadece iç borç değil, dış borç da aynı şekilde artmaya devam etmiş, âdeta katlanarak gitmiş değerli arkadaşlar. Peki, öbür tarafta, yabancı borç sadece IMF'ye mi? Hayır, yabancı bankalara hem yurt içinde ihraç ettiğimiz tahvillerden yabancıların aldığı var hem yurt dışına ihraç ettiğimiz tahviller var. Baktığınız zaman, yurt dışında yerleşiklerin elinde bulunan iç borcun içerisinde de 25 milyar dolar civarında yine yurt dışında yerleşiklerin elinde olan tahviller var. Bunu dış borcun üzerine eklediğiniz zaman yine kamunun dış borcu da sizin rakamlarda verdiğiniz gibi değil.
Şimdi nereye gelmiş? Önce dış borcu söyleyelim: 65 milyardan 103 milyar dolara gelmiş. Bakın, sadece "IMF'ye ödedik." dediğiniz 23,5 milyarı söylüyorsunuz ama üzerine eklemiş olduğunuz, 2 mislinden fazlaya çıkmış olan borçtan bahsetmiyorsunuz.
Öbür taraftan, iç borç stokuna bakıyoruz, 155 milyar TL'den 408 milyara çıkmış yani 2 mislinden fazla bir artışı görüyorsunuz. Peki bu borçları nereye kullandınız? Sadece borcun artması değil, bir de nereye kullandığınıza bakın.
Bunun üzerine, değerli arkadaşlar, özel sektörün borcunu artırmışsınız yani rekor düzeyde bir artış var, katlanarak gidiyor. Şimdi, toplam dış borç stoku 129 milyardan 337 milyar dolara çıkmış. Sizce bu önemsiz mi? Sadece IMF'nin borcunu ödedik, her şey bitti mi? Hele hele, bunun içerisinde 111 milyar doları finans kesiminin, 114 milyarı da reel kesimin yani özel sektörün bizatihi üretim için almış olduğu borçlar.
Kısa vadelisine baktığımız zaman daha vahim bir sonuç var. Kısa vadeli özel sektör borcu 11 milyardan 89 milyar dolara çıkmış yani ciddi anlamda bir kur riskiyle Türk özel sektörü karşı karşıya.
AKP Hükûmeti ne yapmış? Özelleştirme gelirleri var mı özelleştirdik diye zaman zaman övündüğünüz? Var. Varlık barışı diye ortaya koyduğunuz hedefe ulaşmasa da belli ölçülerde bir defalık gelirler var mı? Var. Peki, bu borçlardaki, dış borçtaki 337 milyar dolara çıkış, iç borcun 408 milyar TL'ye çıkması... Nereye gitti bu paralar? Yani, öyle bir hâle gelmiş ki borçla üretimi finanse eder hâle gelmişiz.
Geçen yılın büyüme analizine bakın; tüketim kalemine baktığınız zaman büyümenin büyük ölçüde özel sektörün tüketimine dayandığını, ithalatın da yine önemli bir kısmının tüketim malı olduğunu göreceksiniz.
Peki, bu özel sektörün borcu, devletin borcu artmış, başka ne olmuş? Aynı zamanda, vatandaşların borçları da kanatlanmış. Ötekilere "katlanmış" diyordum ama burada kanatlanıp uçan bir tablo var. Vatandaşın borcu tam 43 kat artış göstermiş on yıl içerisinde değerli arkadaşlar. Öyle vahim bir durum var ki 6,6 milyar TL'den -hani "Nereden nereye?" diyorsunuz ya sürekli olarak, bunları da bilgilerinize sunmuş olalım- 283 milyar TL'ye ulaşmış. Yani, tüketicilerin bankalara tüketici kredisi ve kredi kartı borcu 6,6'dan 283'e çıkmış; vatandaş borç batağına girmiş. Şimdi, bu mudur sizin övündüğünüz borç tablosu, ben anlayamıyorum. Gerçekten de, siz bir taraftan "Kamunun riskini artırmadık." diyorsunuz ki öbür taraftan bakınca 103 milyar dolara çıkmış; artı, demin söylediğim gibi, 25 milyar dolara yaklaşan, yabancıların elindeki tahviller var -bunun üzerine 168 milyar dolara varan sıcak para var; sıcak para da, aynı zamanda, aslında, çıktığı zaman sizin bir yükümlülüğünüz- hâlâ diyorsunuz ki Sayın Bakan -biz burada bayram ediyoruz, düğmeye basıyoruz- "Borcu sıfırladık." E, öbür borçlar ne olacak, onları ödemeyecek miyiz?
Dolayısıyla, burada milleti aldatmaktan vazgeçmemiz gerekiyor değerli arkadaşlar ve dönüp dönüp, ondan sonra da "Kamu bankalarına şunu yaptık, rezervleri artırdık." diye yanıltmayalım. Kamu bankalarının görev zararlarını da 57'nci Hükûmet tasfiye etti, bankaları operasyonel olarak, finansal olarak yeniden yapılandırdı. Yapılması gereken bir şey varsa, sayın bakanlar ve Sayın Başbakanın söylemesi gereken "O krizden sonra Türkiye'de finansal istikrarı sağlamlaştırıcı önlemler alınmıştır, bankalar reforme edilmiştir ama yeni şartlarda almamız gereken yollar var. Gelin, şu yapısal önlemleri de alalım." demektir. Biz de size, bu konuda günün şartlarına göre alınması gereken önlemler varsa Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman üretim ekonomisine geçişi sağlayacak, dışarıya bağımlılığı azaltacak, borçlarımızın bağımlılığını azaltıp, vadesini uzatıp maliyetini düşürecek birtakım çalışmalar yapalım diyoruz ama maalesef sanal tartışmalarla, kısır çekişmelerle gündem böyle devam ediyor. İnşallah bu söylediklerimizi dikkate alırsınız, sadece IMF'ye borcun ödenmesiyle sorunun bitmediğini görür, diğer borçlarımızın; özel sektörün, kamunun ve vatandaşın borçlarının da kademeli olarak azaltılarak sürdürülebilir düzeye getirilmesi gerektiğini kabul edersiniz ve yapısal önlemleri alırsınız.
Biz buradan yapıcı, yol gösterici, uzlaşmacı muhalefet anlayışı çerçevesinde, alınacak yapısal önlemlere destek olacağımızı ama milletin gözünün boyanmasını da doğru bulmadığımızı söylüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)