GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE SIRBİSTAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA BAŞTA TERÖRİZM VE ÖRGÜTLÜ SUÇLAR OLMAK ÜZERE AĞIR SUÇLARLA MÜCADELEDE İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:52
Tarih:15.01.2013

MHP GRUBU ADINA SİNAN OĞAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Başta Terörizm ve Örgütlü Suçlar Olmak Üzere Ağır Suçlarla Mücadelede İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerinde grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, elbette ki Türkiye'nin, terörden otuz seneden fazladır sıkıntı çeken bir ülkenin, komşularıyla başta olmak üzere, dünyanın birçok ülkesiyle bu konuda anlaşmalar imzalaması önemlidir. Bu çerçevede?

Sayın Başkan, uğultuyu eğer kesecek olursa arkadaşlarımız, sohbeti? Sohbet edeceklerse dışarıda da edebilirler.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen hatibi dinleyelim. Uğultuyu biraz kesersek memnun olurum.

SİNAN OĞAN (Devamla) - Değerli AKP'liler, sohbeti dışarıda da edebilirsiniz. Biz burada sadece size konuşmuyoruz, yüce Türk milletine konuşuyoruz. Siz televizyon yayınını kesseniz bile Türk milleti İnternet'ten bir şekilde bunu bulup izliyor. Dolayısıyla, sohbet edeceksiniz lütfen buyurun, dışarıda istediğiniz sohbeti edin. Nasıl ki İmralı'da siz bu sohbeti yıllardır yapıyorsunuz, gidin dışarıda bu sohbeti edin.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sen işine bak ya, işine bak!

SİNAN OĞAN (Devamla) - Burada terörü konuşuyoruz, konuşmamız lazım. Siz gidip bunu İmralı'yla konuşuyorsunuz ama bizim yüce Mecliste, Türk milletiyle bu meseleleri konuşmamız lazım.

Değerli milletvekilleri, bir şeyi anlamakta güçlük çekiyorum: Türkiye, terörle verdiği mücadeleyi kayıp mı etti? Türkiye, terörle mücadelesini kaybetti de biz mi bilmiyoruz? Siz bunu gidip Öcalan'a itiraf ettiniz de Türk milletine bunu söylemiyor musunuz?

Terörle müzakereyi 2006'dan beri sürdürüyordunuz, önceleri üzerinize almadınız bunu, gizli gizli yürüttünüz. Sayın Başbakan bir mitingde çok ağza alınmayacak ifadelerle bunu konuştu, ardından meseleyi evirdiniz, çevirdiniz; şimdi "Biz görüşmüyoruz, devlet görüşüyor." noktasına getirdiniz.

Sayın Grup Başkan Vekilimiz Oktay Vural'ın bu anlamda çok önemli vurgusu vardı. Yani, örneğin Devlet Su İşleri -biraz önce de sorumlu Bakan buradaydı- bir hizmet yaptığında onu siz üstlenmiyor musunuz veyahut da YURTKUR'la ilgili, yeni yurt açtığınızda Sayın Gençlik ve Spor Bakanı "Onu biz yapmadık da filan müdürlük yaptı." mı diyor? Dolayısıyla, bugün İmralı'daki süreci siz ve sizin Hükûmetiniz yürütüyorsa çıkın burada, erkekçe, Türk milletinin önünde deyin ki: "Evet, biz görüşüyoruz." Türk milletine bu anlamda yalan söylemenin, bir gün böyle, bir gün şöyle konuşmanın bir manası yok.

Değerli milletvekilleri, terörle mücadelenin kaybedildiği noktasında gelip burada bir itirafta mı bulundunuz; bizim mi haberimiz olmadı, biz mi Mecliste duymadık? Peki, madem ki biz bu terörle mücadeleyi kaybetmediysek, binlerce Türk askeri bu konuda bu yolda şehit olduysa o zaman teröristle siz neyi görüşüyorsunuz, neyin pazarlığını yapıyorsunuz? Eğer, yok, siz burada terörle müzakereyi kabul ettiğinizi, terörle mücadeleden vazgeçtiğinizi söylüyorsanız, bunun yetkisi için Türk milletine ne zaman gittiniz de Türk milletine müracaat ettiniz? Dolayısıyla, Türk milleti size terörle mücadele edesiniz ve bu mücadeleyi Türk ordusu, Türk milleti, Türk polisiyle yapasınız diye yetki verdi, sizi hükûmet etti. Ama öyle anlaşılıyor ki siz, Türk milletinden aldığınız bu yetkiyi götürdünüz, bebek katilinin, İmralı canisinin kucağına koydunuz ve bu yetkiyi, Türk milleti, size, Öcalan'a -o katile- devredesiniz diye vermedi değerli milletvekilleri.

Bir önemli konu var, onu da burada yeri gelmişken paylaşmak istiyorum: Sayın Gençlik ve Spor Bakanımız da buradayken, özellikle yurtlarda, özellikle üniversitelerde PKK'nın uzantılarının Türk milletinin oradaki öğrencilerine, çocuklarına karşı uyguladığı baskıyı da bilmenizde fayda var değerli milletvekilleri. Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde PKK'lıların, dışarıdan aldığı destekle, özellikle bizim ülkücü kardeşlerimize karşı yürütmüş olduğu saldırıları da burada kınadığımızı, nefretle kınadığımızı ve -Sayın Bakandan da- bu konuda tedbir alınması gerektiğini de ifade etmek istiyorum.

Daha dün, yine, bir kardeşimiz pusuya düşürülerek -adice pusuya düşürülerek- bıçaklanmıştır Sayın Bakan. Yurtlara, size bağlı olan yurtlara bir bakın Sayın Bakan. Yurt müdürleri orada âdeta PKK'lı öğrencilerin rehinesi durumuna gelmiştir Sayın Bakan. Bunun da burada izahını Türk milletine vermek durumundasınız.

Sayın Başbakan burada idam tartışmasını açmıştı. İdam tartışması yapılırken biz defalarca dedik ki: "Türk milletinin -amiyane tabiriyle ifade edeceğim- gazını almak için yapılıyor bu tartışmalar." Daha sonra, PKK'lılarla dağda kucaklaşan, PKK'nın, Kandil'in Meclis şubesi gibi çalışan bazı milletvekillerinin dokunulmazlıkları gündeme geldiğinde, yine Sayın Başbakan, yüksek perdeden, dokunulmazlıkların kaldırılmasını konuşuyordu. Ne oldu? Daha düne kadar dokunulmazlıklarının kaldırılmasını konuştuğunuz milletvekilleri bugün İmralı'nın, İmralı canisinin, Abdullah Öcalan'ın posta güvercinleri gibi âdeta sağa sola gitmektedirler. Demek ki siz milleti kandırıyorsunuz. Bir taraftan idam tartışmalarını açarken öte taraftan görüşmeler devam ediyor, bir taraftan dokunulmazlıkların kaldırılması konuşulurken öte taraftan siz görüşmelerinize demek ki devam ediyordunuz.

Değerli milletvekilleri, 2006 yılından beri açılım siyasetiniz devam ediyor, 2006 yılından beri ha bire açılıyorsunuz. Neticesinde, 1.200'den fazla, Türk ordusunun şerefli mensubu şehit olmuştur. Peki, bu süreç içerisinde, bu açılımlarınızla Türkiye'ye ne kazandırdığınızın da gelip burada hesabını Türkiye'ye vermek durumundasınız.

Bunun neticesinde, doğu ve güneydoğu vilayetlerimizin önemli bir kısmını eyalete çevirecek olan Büyükşehir Yasası'nı, burada bizim tüm karşı çıkmalarımıza rağmen maalesef oy çokluğuyla geçirdiniz. Şimdi, önümüzdeki günlerde başka bir ihanet projesini yeniden buraya getirmenin hesabı içerisindesiniz. CMK'da bazı değişiklikler yaparak "ana dilde savunma hakkı" adı altında, birtakım çevrelerin kulağına hoş gelecek ama bu milletin birliğini ve bütünlüğünü bozacak yeni bir ihanet projesini önümüzdeki günlerde getireceksiniz. O geldiğinde, o gün geldiğinde konuşacağız ama bugünden, bizim, Türk milletinin değerli fertlerine, bu Millet Meclisinden, milletin kürsüsünden uyarılarda bulunma görevimizi yerine getirmek istiyorum. Bu projeyle beraber, önümüzdeki günlerde getireceğiniz CMK'daki değişikliklerle beraber maalesef ki Öcalan dâhil birtakım terör elebaşlarını rahat ettirmek, onların özel hayatlarını rahat ettirmek için birtakım yeni kanunları devreye sokmanın peşindesiniz. Yine, 4'üncü yargı paketiyle KCK'dan tutuklu olanları da aynı şekilde dışarı salıvermenin oyunu içerisindesiniz.

Değerli milletvekilleri, Başbakan Yardımcısı Sayın Arınç diyor ki: "Millet ikiye bölünmüş durumda; bir tarafta müzakere yapanlar -ki içerisinde de sayıyor, AKP'yi sayıyor; CHP'yi sayıyor, BDP'yi sayıyor Sayın Arınç- diğer tarafta müzakerecilere karşı olanlar." Doğru, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz müzakerecilerin karşısındayız. Milleti siz eğer bu şekilde ikiye ayırıyorsanız bundan emin olunuz ki Milliyetçi Hareket Partisi karşı taraftadır, sizin karşınızdadır. PKK'yla müzakere edenlerin karşısındadır, onunla iş birliği yapanların, onunla aynı yolda yürüyenlerin de karşısındadır Milliyetçi Hareket Partisi. Eğer bu şekilde siz toplumu, milleti ikiye bölüyorsanız, ikiye ayırıyorsunuz bizim safımız milletin yanındadır, bizim safımız terörle, teröristlerle kucaklaşanların yanında değildir, onların karşısındadır; bundan emin olunuz.

Değerli milletvekilleri, bu arada, terör örgütüyle sürdürdüğünüz bu müzakerede Fransa'da öldürülen PKK'lıların yasını tutmak da maalesef Hükûmetinizin bazı bakanlarına kalmış durumdadır; bunu da ifade etmem gerekecektir.

Şimdi, terör örgütüyle sürdürdüğünüz bu müzakerelerin neticesinde buraya gelip bazı şeyleri söylemeniz gerekiyor. Bu millete bunun hesabını, bunun cevabını vermeniz lazım. Terör örgütü elebaşı eğer İmralı'da sizinle pazarlık masasına oturuyorsa ona ne verdiğinizi millete söylemeniz lazım. Diğer türlü olsaydı eğer, sizin terörle müzakere değil mücadele etmeniz lazımdı. Bu mücadelenin bir boyutu silahlı mücadeledir ama ikinci boyutu mali mücadeledir. Gelin burada söyleyin Allah aşkına, terör örgütünün mali kaynaklarını kesmek için şimdiye kadar ne yaptınız? Bütçe konuşmasında burada ifade ettik: Sınırımıza 3 kilometre boyunca boru döşemişler, yanına 1 tane rafineri yapmışlar, Gümrük Bakanımızın bundan haberi yok. Çaya, şekere, sigaraya her gün zam yapıyorsunuz. Bu yaptığınız zam bir taraftan milletin cebini yakarken öte taraftan Barzani'nin, sizin gurur duyduğunuz Barzani'nin ve PKK'lı teröristlerin cebini dolduruyor. PKK'nın bu anlamda mali kaynaklarını kesmek için ne yaptınız? PKK'nın bu anlamda uluslararası desteğini kesmek için ne yaptınız?

Fransa bile bu konuda Türkiye'ye yardım etmek, Türkiye'yle iş birliği yapmaktan kaçınıyorken Fransa'yla beraber siz -biraz önce de ifade ettim- Libya'da devrim yaptığınızda bunun hesabını da Fransa'ya sormanız lazım. Veya Amerika'nın Büyük Orta Doğu Projesi çerçevesinde Suriye'de devrimcilik oynuyorsunuz. Bunun karşılığında Amerika Birleşik Devletleri size PKK'yla mücadelenizde destek veriyor mu?

Elbette ki bir ülke her şeyden önce kendi kaynaklarıyla bu mücadelesini yürütmelidir. Bir ülke her şeyden önce kendisine güvenerek bu mücadeleyi yapmalıdır. Ama siz eğer birileri adına Büyük Orta Doğu Projesi'nde taşeronluk yapıyorsanız hiç olmazsa onun da karşılığında PKK'nın uluslararası desteğini kesmek için birtakım girişimlerde bulunmak zorundasınız.

Değerli milletvekilleri, terörle mücadele konusunda özellikle son bir sene içerisinde bazı başarılar elde edilmişken, son bir sene içerisinde özellikle polis, asker ve diğer güvenlik güçleri, özel harekât arasında bir uyum ve koordinasyon yapılmışken ve tam da terör örgütüne bu manada darbe vurulacağı bir dönemde böylesi bir açılım safsatasının niye yapıldığını izah etmeniz lazım. Bana gelin, burada, dünyanın bir ülkesini örnek gösterin, deyin ki: "Dünyanın şu ülkesinde, bize şartları benzeyen şu ülkesinde benzer bir yoldan gidilmiş, benzer şekilde mücadele edilmiş. Masaya oturularak şu ülkede terör sorunu çözülmüş." Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan örneği getirip Türk milletine dayamaya çalışıyorsunuz.

Nasıl ki -boş bir hülya uğruna- "sıfır sorun" diye, dünyada hiçbir literatürde yeri olmayan bir boş hülyanın peşinde yıllarca koştunuz ve netice itibarıyla "sıfır sorun"unuz bütün bölgemizle sorun hâline geldiyse şimdi de terörle mücadele etmeden müzakere etme yolunu deneyerek yine dünyada bir ilke imza atıyorsunuz. Dünyanın hiçbir ülkesinde, değerli arkadaşlar, bu şekilde terör örgütü çökertilememiştir. Dünyada bana bir örnek gösteremezsiniz ki terör örgütüne darbe vurmadan terör örgütünü bitirmek, onunla masada bu işi çözmek mümkün değildir. Olsa olsa terör örgütüne vakit kazandırır, olsa olsa bu terör örgütünü güçlendirir.

Değerli arkadaşlar, bu mesele AKP'nin, CHP'nin veya MHP'nin meselesi değil, bu mesele Türk milletinin meselesidir, bu memleketin birliği, bütünlüğü meselesidir. Siz istediğiniz kadar aranızda sohbet etseniz de, siz istediğiniz kadar bu konuyu sadece Sayın Başbakana havale etseniz de ve Sayın Başbakanın da umudu sadece İmralı canisi olsa dahi bu meselenin çözüleceği yok ve bu meseleden netice itibarıyla zararlı çıkacak bir tek kesim vardır, Türk milleti; bir tek memleket vardır bu meseleden zararlı çıkacak, Türkiye. Dolayısıyla, bunu siyaset üstü bir mesele olarak gelin görelim, siyaset üstü bir mesele olarak tartışalım ve yanlışınız olduğu yerde gelin lütfen bu yanlışınızı düzeltin. Bu meselede eğer bilmiyorsanız sorun, bize de sormayın, gidin dünyada bu konuyu çözmüş insanlara sorun, akademisyenlere sorun. Sayın Başbakan size dahi sormadan? Ben eminim ki AKP Grubu içerisinde de bu meselenin müzakereyle çözülmeyeceğini düşünen, millî ruh ve düşüncede olan değerli milletvekilleri vardır ama Büyükşehir Yasası'nda olduğu gibi maalesef bu arkadaşlarımız her ne hikmetse seslerini çıkaramamaktadırlar.

Değerli arkadaşlar, hatta Mecliste terörle ilgili özel bir oturumun dahi yapılması lazım. Teröristle pazarlığa oturmuşsunuz, memleketi bir anda teröre peşkeş çekiyorsunuz, teröristi neredeyse kahraman ilan edeceksiniz. Bir bakanınız dağın yolunu gösteriyor, öteki bakanınız neredeyse eline mendil alıp ağlayacak teröriste ama Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu anlamda çıt çıkmıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinin iktidar milletvekilleri, terör konuşulurken dahi kendi aralarında kendi işleriyle alakalı sohbetler ediyorlar. Edin efendiler, edin bu sohbetleri, gün gelecek Türk milleti bunun hesabını size soracak. Türk milleti gün gelecek İmralı'ya gidenlere Yüce Divan'da hesabını soracaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Oğan.