GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/49, 113, 118, 252, 253, 254, 255, 256, 257, 258) NO.LU SAĞLIK ÇALIŞANLARINA YÖNELİK ARTAN ŞİDDET OLAYLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA BİR MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGELERİN ÖN GÖRÜŞMELERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:99
Tarih:25.04.2012

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sağlık çalışanlarının maruz kaldığı şiddet olaylarının nedenlerinin ve çözüm yollarının tespiti amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına dair benim de dört ay önce verdiğim önerge üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.

Hiçbir evlat kolay yetişmiyor, hiçbir mesleği icra etmek gerçekten kolay değil ancak hekimler gerçekten zor yetişiyor. İşte bunlardan birisi de, ailesinin kıymetli doktoru, meslektaşımız Doktor Ersin Arslan. Ameliyat ettiği hasta yakını tarafından geçtiğimiz hafta görevi başında öldürüldü. Buradan kendisine Allah'tan rahmet, ailesine ve tüm sağlık çalışanlarına başsağlığı diliyorum.

Hepimiz biliriz ki sağlık olmadan hiçbir şey olmaz, "önce sağlık" diye başlarız "sağlık olsun" diye bitiririz. İşte, en eski ve yeryüzünde insan olduğu sürece devam edecek olan hekimlik mesleği ve sağlık hizmeti bu sebeple çok önemli. Sağlık bir toplumun geleceğini belirleyen ve aynı zamanda etkileyecek en önemli alanlardan biridir ama maalesef, ülkemizde "Sağlıkta Dönüşüm Programı" adı altında tam gün, performans uygulamaları, kamu hastane birlikleri ve kanun hükmünde kararnamelerle sağlık hizmeti nitelik ve kalite kaybı yaşadı, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının çalışma alanları daraldı ve çalışma huzuru kalmadı.

Hekimlerin yüzde 84'ü verdiği sağlık hizmetinden, kalitesinden memnun değil ama Sayın Bakan hastaların yüzde 90'ının bu sağlık hizmetinden memnun olduğunu söylüyor. Bu hizmet ne kadar çelişkili, ne menem çelişki gerçekten! Eğer sağlık hizmetlerinin kalitesini sadece hasta memnuniyetiyle ölçerseniz? Tabii, hastayı müşteri, hastaneyi ticarethane olarak görürseniz sağlık hizmetlerinin kalitesini de hasta memnuniyetiyle değerlendirebilirsiniz.

Hekimlerin büyük bir kısmı mutsuz ve umutsuz ancak her şeye rağmen sistem hatalarını düzeltme, daha iyi hizmet verme adına eylemler yapıyorlar, bu noksanlıklara kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışıyorlar.

Sağlıkta dönüşüm süreci hızlı bir şekilde devam ediyor ama sağlık sistemindeki karmaşa ve belirsizlikler artmaya devam ediyor. Hizmetlerin nitelik kazanmadığını tam tersi kaybettiğini, sağlık sunumunda eşitliğin olmadığını hepimiz yaşayarak görüyoruz. AKP İktidarının sürdürdüğü politikalar ve söylemlerle sağlık sektörünün asıl mağdurları hastalar ve sağlık çalışanları karşı karşıya getiriliyor. Hak etmediği ifadelerle sağlık emekçisi olan doktorlar hedef hâline geliyor. Uzun, zorlu bir eğitimden geçen, en zor koşullarda en özverili şekilde çalışan meslek gruplarından biri olan hekimlik mesleği, mevcut iktidarın siyasi geleceklerinin ve çıkarlarının doğrultusunda itibarsızlaştırılmakta, haksızlığa uğramakta, şiddete, hatta cinayetlere maruz kalmakta.

Gün geçmiyor ki değişik illerimizden fiziki ya da sözlü şiddete maruz kalmış doktor haberleri gelmesin. Adana'da kadın meslektaşımız küfürlü konuşmaması doğrultusunda uyardığı hasta tarafından şiddete maruz kaldı. Tekirdağ'da bir meslektaşımız kimliği meçhul kişilerce bıçaklandı. Manisa'da bir başhekim hasta baktığı esnada milletvekilini kapıda karşılamadığı için görevinden alınarak cezalandırıldı. Diyarbakır'da bir doktor hanım kaymakam tarafından sözü dinlenmediği sebebiyle darp edildi. Van'da bir doktor, milletvekilinin eşine ve çocuğuna geç müdahale ettiği gerekçesiyle dayak yedi. İzmir'de yine bir kadın doktor, hasta yakınları tarafından dayak yedi ve Gaziantep'te Uzman Doktor Ersin Arslan yaşamını yitiren bir hastanın torunu tarafından bıçaklanarak öldürüldü.

Peki, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının tüm bunları yaşamasının nedeni ne? Biz biliyoruz ki sağlık çalışanları alanında şiddete uğrama diğer iş yerlerinden 16 kat fazla. Sağlık personeline yönelik şiddetle ilgili tüm yapılan araştırmalarda toplumsal şiddet ortamı, sosyokültürel düzey, sağlık politikalarının hastayı müşteriye indirgeyen etkisi, acil servislerde yaşanan eksikler? Bu listeyi uzatmak mümkün. Hekimlerin en çok maruz kaldığı fiiller öldürülme, yaralanma, tehdit ve hakaret. Peki, iş yoğunluğu? Altyapı, teknolojik yetersizlikler, sistem hataları, Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla yamalı bohçaya dönen sağlık sektörü hiç hesaba katılmadan, sağlıkla ilgili her olumsuzlukta sağlık çalışanları, özellikle doktorlar suçlanıyor, hedef gösteriliyor. Yoğun bakımda yer yok, serviste boş yatak yok, kan bulunmaz, poliklinikte fazla bekler, hasta iyileşmez, ilaç alerji yapar, elektrikler kesilir, hastaneyi sel basar, suçlu belli; suçlu doktor. Bu ve bunun gibi, bir sürü, sağlık sistemindeki sistem hataları ve eksikler, haksız söylemler hekime saldırıya dönüşüyor.

Peki, bu son dönemde şiddetin bu kadar artmasının nedeni ne? Sağlık Bakanı "Ben vatandaşın cebinden doktorun elini çekeceğim." diyor. Başbakan bir hastanenin açılışında "Doktor efendi dönemi bitti. Beğenmeyen çekip gitsin." diyor. Sözü geçenler kim? Zorlu, uzun bir eğitim döneminden geçen, gece gündüz demeden, tatil demeden, hafta sonu, mesai kavramı olmadan çalışan, yaptığı her acil ameliyatta ciddi stres alan, risk alan, sadece işini yapmaya çalışan ve bunun karşılığında hak ettiği helal parayı kazanmayı isteyen binlerce namuslu, dürüst, bu işin maneviyatı ve mesleki saygınlığı için her türlü zorluğuna göğüs geren hekimler. Bu sözler, hekimlerin hak ettiği ifadeler değil. Üzülerek ifade ediyorum: Bu ve çok benzer olay var, benzer söylemler var ama ben çok uzak günlere, yıllara gitmeyeceğim. YGS şifre skandalını yaşadık. Geleceklerine sahip çıktı gençler, şifreyi protesto edip sokaklara döküldüler. Gençleri, Başbakan "provokatör" olmakla suçladı. "Bu öğrencilerin karşısına istersem ben 10 bin öğrenci çıkarırım." dedi. Sivas katliamı sanıklarının zaman aşımına uğraması neticesinde üzüntülerini paylaşan mağdur yakınlarına biber gazı, su sıkıldı. Sayın Başbakan bu zaman aşımı kararına "Hayırlı olsun." dedi. Bakın, bugün, kadına şiddet, kadın cinayetleri korkutucu boyutlarda. Haklarının, emeklerinin peşinde koşanlar yerlerde sürükleniyor. Muhalif tek bir sese bile tahammül edilemiyor. Muhalefet milletvekilleri yerlerde tekmeleniyor. Ağzını açana biber gazı, su, cop! (CHP sıralarından alkışlar) Geçtiğimiz hafta, bir meslektaşımız, doktorumuz görevi başında hasta yakını tarafından öldürüldü. Meslektaşları "Artık yeter!" diyerek sokaklara döküldü. Başbakan ne dedi biliyor musunuz? Meslektaşlarının acısını paylaşan doktorları kınadığını söyledi. Günümüz Türkiyesi'nde şiddet değil, şiddete uğrayanlar kınanıyor. Hakkını arayanlara, emeğinin peşinde koşanlara biber gazı, su, cop!

Sayın milletvekilleri, bu söylemler sizin de aklınızı karıştırmıyor mu, vicdanlarınızı sızlatmıyor mu? Sayın Başbakan, YGS şifre olayının sorumlularının karşısında durup hesap soracağına, emeğinin çalınmasına isyan eden, geleceğine sahip çıkan çocuklarımızın karşısında duruyor. Bir türlü yakalanamayan katliam sanıklarını bulup yargının önüne getireceğine, zaman aşımına "Hayırlı olsun." diyor. Başbakan, en kutsal, en özverili mesleklerden biri olan hekimlere uygulanan şiddeti, cinayeti kınayacağına, acıyla feryat eden meslektaşlarını kınıyor. Şiddete uğrayanların kınandığı tek ülke bizim ülkemiz herhâlde.

Değerli milletvekilleri, sizi bilmem ama benim bu yapılanları, bu sözleri ne aklım alıyor ne de yüreğim kaldırıyor. Şiddetin haklı bir gerekçesi yok. Biz sözlü ya da fiziki şiddetin her türlüsüne karşıyız. Sağlık emekçilerinin itibarsızlaştırılmasını, sağlık hizmeti verenin de sağlık hizmeti alanın da sağlığının tehlikeye atılmasını kabul edemiyoruz, etmiyoruz ve kimden gelirse gelsin, ne türlü olursa olsun şiddetin her türlüsünü ve şiddetin destekçilerini kınıyorum.

Sağlık hizmeti, hekimi, hemşiresi, sağlık personeli ve hastalarıyla bir bütün. Sağlık hizmetinin kalitesinin yükseltilebilmesi hekimleri, sağlık çalışanlarını, hastaları mağdur ve mutsuz etmeden, hak ettiğini vererek, çalışma ortamını düzelterek mümkün. Daha fazla çalışanın şiddete maruz kalmaması ve insana hizmeti ilke edinmiş hekimlerin cinayetlere kurban gitmemesi için ben Sayın Bakanımızı göreve çağırıyorum. Hatadan dönmek de bir fazilettir. Bu Sağlıkta Dönüşüm Programı'ndan dönmenizi ve acilen Başbakanın ve Sağlık Bakanının hekimleri hedef gösteren bu haksız söylemlerden ve "Ben yaptım, oldu." zihniyetinden vazgeçmesini diliyorum.

Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yüceer.