GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ELEKTRİK PİYASASI KANUNU İLE ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:53
Tarih:16.01.2013

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar saygılarımla selamlıyorum.

4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'na 9 Temmuz 2008 tarihli ve 5784 sayılı Kanun'la eklenen geçici 5'inci maddeyle 31/12/2012 tarihine kadar yalnızca elektrik üretiminde kullanılan fueloil ile birincil yakıtı doğal gaz ve ikincil yakıtı akaryakıt olan santrallere, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı talimatı veya onayıyla, yalnızca elektrik üretiminde kullanılan motorin teslimi, özel tüketim vergisinden müstesna kılınmıştır. Söz konusu düzenlemenin gerekçesinde "Artan elektrik enerjisi talebinin karşılanması ve 2013 yılına kadar arz güvenliğinin sağlanması amacıyla mevcut kapasitenin en üst düzeyde kullanılabilmesini teminen sıvı yakıtlı elektrik üretim santrallerinde kullanılan yakıtlara vergi muafiyeti getirilmektedir." denilmektedir.  Şimdi ise bu tasarının 4'üncü maddesiyle 31/12/2012 tarihinde sona eren söz konusu vergi istisnasının yedi yıl uzatılarak 31/12/2019 tarihine kadar uygulanması öngörülmektedir. Böylelikle, başlangıçta dört buçuk yıl olarak öngörülen ÖTV istisnası, on bir buçuk yıla kadar çıkarılmış olmaktadır. Dolayısıyla, önceki maddelerde de olduğu gibi bu düzenleme de, AKP Hükûmetinin, elektrik enerjisi arz açığının giderilmesi ve arz güvenliğinin sağlanması konusunda öngördüğü hedeflere ulaşamadığını, başarısız ve öngörüsüz olduğunu yine net bir biçimde ortaya koymaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla yapılan düzenlemelerde genel olarak "elektrik fiyatlarında artış yapma zorunluluğuna meydan verilmemesi, ortaya çıkacak masrafların tüketicilere yansıtılmaması" gibi masum gerekçeler sunulmuştur. Hâlbuki, Hükûmet, alamadığı vergi ve harçlar ile teşvikler nedeniyle oluşan gelir kaybının bütçe açığına etkisini de vergi zamlarıyla telafi etmektedir. Dolayısıyla, vatandaş için, zamdan kurtuluş yolu yoktur. Son yıllarda yapılan yüksek oranlı zamların etkisiyle büyüyen elektrik faturaları, aile bütçesinde önemli yer tutan bir harcama kalemi hâline gelmiş, sanayide ve tarımda da önemli bir maliyet unsuru olmuştur. Bugün ailelerin ödediği elektrik fatura tutarı, asgari ücretin, emekli aylığının onda 1'ini aşmaktadır.

2007 yılından bu tarafa geçen beş yılda AKP Hükûmeti tarafından elektriğe yapılan zam yüzde 127'yi bulmuştur. Anılan beş yılda enflasyon, yani TÜFE artış oranı ise yüzde 46 düzeyindedir. 2012 yılında ise elektriğe yüzde 21 oranında zam yapılmış, buna karşılık TÜFE artış oranı yüzde 6,16 olmuştur. Elektrik faturaları, vatandaşı soymak için kullanılan bir araç hâline getirilmiştir. Elektrik faturası, sanki elektrik faturası değil de âdeta bir soygun planı.

Bugün, elektrik faturalarında vatandaşa ödettirilen biri gizlenmiş on ayrı kalem bulunmaktadır. Elektrik faturalarında ana kalem, tüketilen elektrik enerjisi bedelidir. Tüketilen elektrik enerjisi bedeli üzerine yüzde 16,8 kayıp kaçak bedeli eklenmektedir. Bu bedel üzerinden hesaplanan yüzde 2 TRT payı, yüzde 1 Enerji Fonu payı, yüzde 5 belediye tüketim vergisi faturaya ilave edilmektedir. Ayrıca, iletim sistem kullanım bedeli, dağıtım sistem kullanım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli faturaya eklenmektedir.

Sayın Bakan, bu maddeyle ilgili tasarı gerekçesinde şirketleri vergiden muaf tutarak elektrik enerjisi tarifelerinin aşağıya çekilmesini amaçladığınızı söylüyorsunuz. Elektrik fatura tutarlarının aşağıya çekilmesini amaçlıyorsanız gelin, öncelikle bu fon payını, TRT payını, kaçak elektrik bedelini ve sayaç okuma parasını kaldıralım. Bu yapılırsa, tahmin ediyorum, elektrik faturalarında yüzde 25'ten fazla düşüş olacaktır. Sayın Bakan, gerekçenizde samimiyseniz gelin, bu düzenlemeleri yapalım.

Değerli milletvekilleri, kayıp kaçak bedelinin alınabilmesi için kanunda açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte 4628 sayılı Kanun'la verilen yetkiler, EPDK tarafından geniş yorumlanarak kararlar alınmakta ve çıkarılan tebliğlere göre uygulama yapılmaktadır. Kaçağı üstlenmek gibi hiçbir yasal yükümlülüğü bulunmayan tüketiciler, dağıtım sisteminin kaçağına muhatap kılınmaktadır. Sayın Başbakan, Şanlıurfa'da yaptığı bir konuşmada kaçak elektriğin haram olduğunu söylemiştir. Peki, haramın bedelini masum vatandaşa ödettirmek günah değil mi? Elektrik dağıtım şirketleri, son aylarda abonelere gönderdiği faturalarda kayıp kaçak bedeli bölümündeki tutar kısmını faturalarda göstermemektedir, yani gizlemektedir. Kaçak elektrik bedeli faturada da kaçak hâle gelmiştir. Kayıp kaçak bedeline elektrik abonelerinin tepki göstermeleri üzerine dağıtım şirketleriyle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkililerinin, elektrik faturalarında kayıp kaçak bedeline yer verilip yer verilmemesine ilişkin bir toplantı yaptığı ve bu kararın şirketlerin inisiyatifine bırakıldığı iddia edilmektedir.

Elektrik enerji bedeli üzerinden hesaplanan yüzde 16,8 kayıp kaçak bedelinden de fon payı, TRT payı, belediye tüketim vergisi alınmakta ve toplam tutara uygulanan KDV ile birlikte kayıp kaçak bedelinin vatandaşa getirdiği yük, elektrik bedelinin yüzde 21'ini aşmaktadır. Vatandaş, kullanmadığı elektriğin parasını ödediği gibi bir de bunun hem vergisini hem de vergisinin de vergisini ödemektedir. AKP Hükûmeti, bu uygulamayla vatandaşı resmen soymaktadır. Kayıp kaçak bedelinin masum vatandaşa ödettirilmesi, hak ve nasafet ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Kayıp kaçağı kim yönetiyorsa o öder, hakkaniyet budur. Hâlihazırda Enerji Fonu payı, yüzde 1 oranında uygulanmakla birlikte yüzde 18 oranında katma değer vergisine tabi tutulduğundan elektrik enerjisi bedelinin yüzde 1,18'i olarak faturaya yansımaktadır.

Elektrik Enerjisi Fonu aslında 2001 yılında 4684 sayılı Kanun'la kaldırılmakla birlikte, 31/12/2001 tarihine kadar yürürlüğe girecek olan Elektrik Enerjisi Fonu anlaşmaları uyarınca taahhüt edilen yükümlülükleri karşılamak üzere katkı payı alınması öngörülmüştür. Dolayısıyla geçici olarak öngörülmekle birlikte yaklaşık on iki yıldır bu uygulamanın devam etmesi, bu payın yeni bir vergi niteliğine dönüştüğünü göstermektedir. Elektrik Enerjisi Fonu payı alınmasını öngören 3096 ve 3291 sayılı kanunların ilgili hükümlerinin mutlaka yürürlükten kaldırılması gerekmektedir.

Yine elektrik enerjisi bedeli üzerinden yüzde 2 oranında TRT payı alınmakla birlikte yüzde 18 oranında KDV'ye tabi tutulduğundan, elektrik enerji bedelinin yüzde 2,36'sı olarak faturaya yansımaktadır. Elektrik abonelerinden TRT payı alınmasının hiçbir haklı gerekçesi yoktur. 3093 sayılı Kanun'un TRT payı alınmasını öngören ilgili hükümleri yürürlükten kaldırılmalı ve böylelikle tüketicilerin elektrik tüketim bedeli yükü hafifletilmelidir.

Yine elektrik enerjisi bedeli üzerinden yüzde 5 belediye tüketim vergisi alınmaktadır; Yüzde 18 oranında katma değer vergisine tabii tutulduğundan elektrik enerjisi bedelinin yüzde 5,9'u olarak faturaya yansımaktadır. Verginin üzerinden katma değer vergisi alınması uygulamasına son verilmelidir.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, elektrik bedelinden kayıp-kaçak bedelinin alınmaması, TRT payının alınmaması, Enerji Fonu payının alınmaması, sayaç okuma parasının alınmaması için kanun teklifleri verdik. Bir an önce bu tekliflerimizin gündeme alınarak yasalaştırılmasını ve sizlerin desteğini bekliyoruz. Bu şekilde, gerçek anlamda, vatandaşın elektrik faturalarında yüzde 25'e varan bir indirim sağlanacaktır.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kalaycı.