| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 06.11.2012 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun hazırlamış olduğu bu önerinin lehinde söz aldım çünkü burada zikredilen Mersin ilindeki birçok örnekler, aynen bizim Antalya ilimizde de geçerli olan şeyler.
Sayın Samani güzel dileklerde bulundu. Rakamların geçmişten bugüne sayısal olarak artması şu andaki Antalya'daki gerçekleri değiştiriyor mu bilmiyorum yani üretim her sene artar. Bugün, yukarıda bir milletvekilimiz söylüyordu, her senenin bütçesi bir öncekinden fazla olur, cumhuriyet hükûmetlerine bakarsanız yüzde 10 olur, yüzde 20 olur, kriz dönemi, savaş dönemi hariç. Dolayısıyla, her sene baktığınız zaman, hangi Hükûmet olursa olsun, bir sonraki yıla artmış olur. Olağanüstü şartlar olmasa da, cari olarak baktığınız zaman, gayrisafi yurt içi hasıla sürekli olarak buradan artar; reel olarak bakarız, onda da çok büyük bir gerileme yoksa o seviyeleri korur.
Şimdi, burada, değerli arkadaşlar, güzel söylüyorsunuz da tarımda girdilerin fiyatları kaç kat artmış o süreç içerisinde? Ürünlerin fiyatları kaç kat artmış? Şimdi, bunlara bakmaz isek, sadece, üretim nereden artıyor, kiminki artıyor, hangi çiftçininki artıyor, ne kadar çiftçi bunları sokağa döküyor?
Bugün arkadaşlarımızdan -taze- Kumluca halinden fiyatları istedim yani bakıyorum, burada salatalık 10 kuruş ve bir tanesi ağlaya ağlaya söylüyordu: "5 kuruştu, götürdüm döktüm 40-50 ton salatalığı." diyor yani "Sattığıma değmeyecek." diyor.
Şimdi, bunlar gerçekler, henüz elimde faksları duruyor. Arkadaşlarımıza sordum: "Son durum nedir?" dedim böyle fiyatlarla ilgili. Bakıyorum, burada domatesinki 50 kuruş, 40 kuruş, dolma, patlıcan 25 kuruş, 50 kuruş, 40 kuruş gidiyor yani 1 lira olan bir şey yok, 50 kuruşun üstünde olan bir şey yok. Peki, geriye dönüp bakıyoruz -arkadaşlarımız soru önergesinde de yazmışlar, burada Sayın Ali Rıza Öztürk ve arkadaşları imzalamış- fiyatlar birkaç ay öncenin fiyatları; yeni gündeme alınmış, baktım önergenin tarihine de. Yine aynı şekilde yani sürekli mukayese ediyorsunuz ya arkadaşlar, 3-4 misli, 5 misli, 6 misli artan girdi fiyatları var. Fiyatlara bakıyorum, 2002 yılındaki düzeyinin ya altında ya hemen yanında veya 30 kuruşsa 35 kuruş, 40 kuruş olmuş. Şimdi ne yapacak çiftçi bu durumda?
Değerli arkadaşlar, ciddi sorunlar var, değişik kesimlerden, komisyonculardan, tüccarlardan, derneklerden gelen talepler var. Bu vesileyle sizlerin bilgisine sunmak istiyorum. Burada önemli şeyler? Bu yasa çıktıktan sonra keşmekeş artmış. Değişik açılardan üreticilerimizin, komisyoncularımızın, tüccarlarımızın şikâyetleri ve talepleri var. Düzenleyici olmaktan ziyade içinden çıkılmaz bir hâle gelmiş çünkü bir yönetmelik çıkarmışız, içinde bir sürü eksiklik var ve kanuna dayanmıyor. Şimdi örnek vereceğim.
Artı, işleyişte çıkan birtakım sıkıntılar? Üretici bölge halleri ortadan kalkmış, böylece komisyoncuları mesleği neredeyse bırakılacak hâle gelmiş, cazip olmaktan çıkmış, tüketiciyle buluşmada araya bir sürü aracılar girer olmuş. Dolayısıyla, biz buradan, sanki halden değil de marketten veya pazardan aldığımız zaman üretici de o kadar çok fiyata satıyormuş gibi düşünüyoruz. Hal fiyatlarına baktığımız zaman bunun böyle olmadığı çok net bir şekilde cari fiyatlardan anlaşılıyor.
Artı, burada yüksek maliyetinin dışında Çek Yasası'yla ilgili de halcilerimizin ciddi sıkıntısı var. Kabzımallar çeklerini ödemiyor. "Biz zaten sıkıntıdayız, malımız para etmiyor." diyorlar, "Biz bunları nasıl ödeyeceğiz? Aldığımız krediler var, destekler var, bunları ödeyemez hâle düştük." diyorlar. Değerli arkadaşlarım, buradaki sıkıntı, bu kanunla beraber haller büyük ölçüde devre dışı kaldı. Belediyelerle ilgili rüsumlar değişti, birtakım düzenlemeler yapıldı ama "Bundan sonra çalışamaz hâle gelecektir." diye uyardık. Hakikaten şu anda aldığımız bilgiler bu hallerin çalışamaz hâle geldiğini gösteriyor.
Komisyonculuk mesleğini yapan esnaflara bakıyoruz, devir hakları kiraya dönüşmüş. Diyorlar ki: "Bu durumda bunun sürekliliğinin olup olamayacağını biz bilemiyoruz. Bu iş babadan oğla devam eden bir meslek şeyi." Bunun kiralama yerine yeniden tahsise dönüştürülmesi gerektiğini arkadaşlarımız söylüyorlar ve talep ediyorlar.
Burada, tabii onun ötesinde öyle bir şeyi koymuşuz ki komisyoncu komisyoncuya mal satamıyor, "Gönderir." diyor. "Gidiyorum ben bir yerden almaya kalkıyorum `Sen alamazsın.' diyorlardı ancak halde bir işlem yapılabilir. Bu hâlde komisyoncuya tüccar olma izni de verilmiyor, ben bu sefer alım yapamıyorum." diyor; haldeki arkadaşlarımızın talebi.
"`Tüccar' unvanıyla pazarcı mal satıyor ama buradan toptan satışını yapabiliyor. Depoya koyuyor ama bu durumda mallar hale girmiyor." diyor. Doğrudan geçiyor, hem kayda girmemiş oluyor bu durumda ve hem de aracılar araya girince daha farklı bir fiyata gelmiş oluyor.
Hatta hatta, bazı toptancı marketlerin bile hale girmeden kendilerinin tüccar olarak alıp bu işlemi yapmaya başladıkları yolunda şikâyetler var.
En önemlisi de "Yeni hal bildirim sistemi kurmuşuz, birçok yerde girişler yapılamıyor, satışlar sıkıntıya düşüyor." diyor. Arkadaşlarımızın buralarda sistemin tam oturmadığına yönelik şikâyetleri var.
Şimdi, Sayın Samani, "Arada destek veriyoruz." dedi ama arkadaşlar, burada bir yanlış yapıyoruz. Bütün bu tarımsal desteklemede araziye destek veriyoruz. Üreticinin doğrudan üretimine destek vermemiz lazım yani kim üretip hale getiriyorsa ona verelim. Hakikaten çok büyük haksızlıklar oluyor. Bütün illerde var bu; Mersin'de de Antalya'da da ben konuştum üreticilerle, birileri araya giriyor siyasi şeylerle, o arada bir yerde birinin üstüne arsa, arazi var veya müstecir olarak veya mal sahibi olarak gidiyor ve ona teşvik veriyoruz. O üretiyor mu üretmiyor mu, kontrolünü doğru dürüst ya yapıyoruz ya yapamıyoruz.
Dolayısıyla, bu sistemi gelin değiştirelim, doğrudan üretimi? Fidanları vermek başka bir şey olabilir ama bize halde kim getiriyorsa ona farklı bir ya vergi getirelim, istisna getirelim, indirim getirelim, bir şey yapalım ve doğrudan üreticiyi teşvik edelim. Aksi takdirde bu sefer arz planlamasını da yapamıyoruz. Eğer üretime verirsek bu daha sağlıklı bir arz planlaması yolunu da getirebilir.
Bir de ilaçlarla ilgili kalıntı problemini söyledik ama şu anda bitmek üzeredir ya da bitmiştir, yukarıda Dışişleri Bakanlığımızın bütçesini görüşüyorduk, Plan Bütçe Komisyonunda. Bitmiş herhâlde, arkadaşlar işaret ediyor. Ben in-çık yaparken bu arada hepsini kontrol edemiyorum -sağ olun- yoğun bir gündemden dolayı. Dolayısıyla, orada da az önce, Suriye meselesinden dolayı Rusya'yla olan ekonomik ilişkilerimizin, Suriye ve Irak'a yaptığımız bu meyve sebze ihracatının ciddi anlamda azaldığını konuştuk. Bu sadece fiziki olarak ilaç kalıntısından dolayı değil, belli ülkelerin bize bir dolaylı ambargosu olarak -örneğin, Rusya'daki şeylerin tamamı ilaçlarla ilgili değil- Antalya'dan giden birtakım meyve sebze geri gönderildi. Siyasi olarak kriz çıkınca bu doğrudan buraya yansıyor. Yani, Suriye meselesinin faturası sadece o sınırdaki mülteciler için harcadığımız para değil, bize başka şekilde de bunlar fatura olarak dönüyor.
Hakikaten bu komisyoncularımızın sıkıntıları çok fazla. Çek Kanunu'na ilişkin de söyledim, burada daha önce de konuşmuştuk, kaldırırken en azından bankaların teminat miktarını belirli ölçüde artırırsak iki tarafı var diye bu konuda şikâyetler çok fazla gelmeye başladı. Hele hele bu sektörde senedi insanlar kabul etmiyordu çekin biraz caydırıcılığı var diye. Şimdi kabzımallar çekleri de ödemeyince Antalya'da, batıdaki hallerin birçoğunda komisyoncular şu anda kapanmış veya kapanma noktasına geliyor. Ciddi bir sıkıntı var. Diğer sektörlerde de var ama onların, bu şekliyle ileriye yönelik hatta çekleri aldıkları için sıkıntıların çok daha fazla büyümüş durumda.
Değerli arkadaşlar, burada önemli bir husus da çıkarılan yönetmelik, İstanbul Meyve Sebze Komisyoncuları ve Tüccarları Derneği Danıştaya dava açmış bunun iptali için arkadaşlar. Özeti de diyor ki: "Burada çıkarılan yönetmelik yasada yer almayan hususları içeriyor." Sonuç olarak, diyorlar ki: "Müdürlüğümüzün bağlı bulunduğu Bakanlıkça düzenlenen Sebze ve Meyve Ticareti Toptancı Halleri Hakkında Yönetmelik'in 4'üncü maddesinin (m) bendinin, 32'nci maddesinin sekizinci fıkrasının ve geçici 20'nci maddesinin yönetmelik metninden çıkarılması gerekir çünkü dayanak kanunda buna ilişkin bir yer yok. Meslek örgütü kavramı var, yok."
Başka bir husus da bu arkadaşlarımızın meslek örgütü olabilmek için de derneklere üye olması gerekiyor. O derneklerin de federasyona üye olması gerekiyor. Yan, anayasal olarak temel hak ve ödevlere aykırı; hiç kimseyi, gerçek veya tüzel kişiyi bir yere, bir derneğe, bir kuruluşa üye olmaya zorlayamazsınız ama bu durumda olmadığı zaman o haklardan faydalanamıyor. Dolayısıyla, bu derneğimizin de açmış olduğu dava var, bu yönetmeliğin tekrar gözden geçirilmesini talep ediyoruz ama Hükûmette kimse yok. Böyle önemli bir şey görüşülüyor, Sayın Tarım Bakanına bakıyoruz, başka zaman gündem dışına söz veriyorlar ama maalesef bu komisyoncuların?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Devamla) - ?durumları, sebze ve meyve üreticilerinin sorunları devam ediyor. İnşallah bu değişiklikler yapılır ve bunların da nefes alması sağlanır diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.