| Konu: | BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 17 |
| Tarih: | 07.11.2012 |
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
AKP bu tasarı hakkında iyi niyetli değildir. Türkiye'nin idari yapısını kökten değiştiren böylesine önemli bir yasayı, kamuoyundan gizli bir şekilde, bütün Anayasa'yı, İç Tüzük'ü, kanun yapma tekniklerini hiçe sayarak çok süratle Parlamentodan geçirme gayreti içerisindedir.
Tabii ki böylesine, Türk milletinin kaderiyle yakından ilgili bir kanun tasarısı görüşülürken Meclis yayınlarının kesilmesini sağlayan Meclis Başkanını ve TRT'den sorumlu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ı şiddetle kınıyorum.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Ben de kınıyorum.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Hiç olmazsa, milletin kaderini ilgilendiren bu konularda Meclis yayınının muhakkak yirmi dört saat, Meclis çalıştığı müddetçe devam etmesi lazım.
İktidar Oslo'da verdiği sözleri yerine getirmek için hem Komisyonu çok ağır bir zaman baskısı altında çalıştırdı, şimdi de Genel Kurulu aynı şekilde çalıştırmaya gayret ediyor. Tabii, biz Oslo görüşmelerinde verdikleri sözleri dile getirdiğimizde bizi hayal görmekle, rüya görmekle suçluyorlar.
2010 yılında Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli bu Oslo görüşmelerini ilk dile getirdiğinde Sayın Başbakanın o gün söylediği kem sözler bugün boynuna asılmıştır. Bugün, Oslo görüşmelerini inkâr edenler "O görüşmeleri yaptıysak biz yaptık. Bundan sonra gerekirse tekrar yapmaya devam edeceğiz." diyorlar. İşte biz de diyoruz ki o görüşmelerden çıkarttığımız sonuç olarak, "Bu kanun tasarısını siz Oslo'da verdiğiniz sözleri yerine getirmek, Oslo'dakileri memnun etmek için buraya getirdiniz."
Şimdi ülkenin birliğini, dirliğini tehlikeye atıyorsunuz. Yeni oluşturacağınız şehir devletleri aracılığıyla Türkiye'yi yönetilemez hâle getireceksiniz. Bu şehir devletleri sizi tanımayacak, merkezî iktidarı tanımayacak.
Şimdi, bakınız, bu şehir devletlerinin başına seçilecek olan büyükşehir belediye başkanları var ya, onlar bakanların biraz büyüğü, Başbakanın hayalindeki devlet başkanının da biraz küçüğü olacaklar.
FARUK BAL (Konya) - MİT olayında olduğu gibi.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Efendim "Yahu, siz çok abartıyorsunuz.", her zaman olduğu gibi bunu söyleyeceksiniz. Pekâlâ, biz abartıyorsak, biz hiçbir şey bilmiyorsak, hiçbir şey görmüyorsak, aylardır kamuoyu kabinenin yarısının büyükşehir belediye başkanı adaylığını konuşuyor. Bu bakanlarımız bakanlığı bırakacaklar, kasaba belediye başkanlığına mı aday olacaklar, yoksa yeni kurulan 29 büyükşehir belediyesinden birinin başkanlığına mı aday olacaklar? Bunu çok iyi görmek lazım.
Tabii ki bu şehir devletlerini kurarken köyleri, kasabaları ortadan kaldırıyorsunuz. Şu anda köylünün sırtına, mevcut ödediği verginin, harcının en az 5-10 katını saracaksınız. Zaten köylü, iktidarınız döneminde üretemez, ürettiğini satamaz hâle geldi. Bu ağır vergi yükü altında da köylünün bundan sonra köyde yaşaması mümkün değildir. Köylü artık şehirlerin varoşlarına göçecektir, bu yeni göç dalgası, yeni dram, yeni işsizlik, yeni aşsızlık, evsizlik, barksızlık demektir.
Şimdi, tabii ki bu kanunu çıkartırken başka bir şeyi daha göz ardı ediyorsunuz. Ben Muğla milletvekiliyim, Muğla'nın 1.100 kilometre kıyı şeridi var. Muğla'nın bir tarafından bir tarafına 4-5 saatte gidemiyorsunuz. Bu kadar geniş coğrafyaya ve yine Muğla vilayetinde nüfusun yüzde 58'i köylerde oturuyor. Siz bu kadar dağınık bir yerleşime tek elden, Muğla'nın merkezinden hizmet etmeniz mümkün değil. Muğla'nın merkezi, kendisine bağlı 3-4 ilçeden daha küçüktür.
Şimdi, belediyelere verilen bu sınırsız yetkilerin sonucu olarak belediyeler, merkezi idareyi alt edecekler başta; sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı vesaire gibi vali ve kaymakamlar aracılığıyla devletin vatandaşa ulaşması artık mümkün değil, budan sonra devletin belediyelere aktardığı kaynakların çok önemli bir kısmı popülist yaklaşımlarla vatandaşa yardım adı altında çarçur edilecektir.
Şimdi, sizin kurduğunuz bu belediyeler? Tabii, yeni belediyeleri, yeni dukalıkları tartışırken mevcut büyükşehir uygulamasını da unutmamak lazım. Mevcut büyükşehir uygulamasında, son yıllarda belediyelerin borçları sistematik olarak artmakta, belediyelerin yaptıkları yatırım harcamaları ise sistematik olarak azalmaktadır. Bu göz arda edilmemelidir. En basiti Ankara'nın göbeğinde metro yapılamadığı için trafik hercümerçtir. Şimdi, on senedir Ankara'da bir tek metro istasyonunu faaliyete geçiremeyen Büyükşehir Belediyesi, çözümü artık bu belediyeleri, bu yatırımları Ulaştırma Bakanlığa devretmekte bulmuştur.
Şimdi, kurulan bu dukalıklar mevcut bu kanunla, bugün burada verilen yetkilere razı olacaklar mı? Olmayacaklar. Oslo'da verdiğiniz sözler gereği, merkezi idareden valilere aktardığınız yetkileri; eğitim, sağlık, trafik, iç güvenlik gibi, kademeli olarak belediyelere vereceksiniz. Sonuçta bu belediyelerin eksik bir yetkisi kalır, o da para basmak, siz onu da çözersiniz. Tabii ki Türkiye'yi Amerika'nın bir uydusu hâline getirme projeniz çerçevesinde doları da ortak para birimi yapar, bunu da çözersiniz.
Tabii ki PKK'nın, KCK'nın bir başka talebi var, onlar diyor ki: "Türk Bayrağı'nın yanında ikinci bir bayrak asılsa ne olur?" Siz bu kanunla onu da çözersiniz, mahallî flamaları belirleme yetkisini bu yeni oluşturacağınız büyükşehir dukalarına verirsiniz, onlar kendi meclislerini toplarlar, onların o bayrak talebini de yerine getirirsiniz. Şimdi, siz diyorsunuz ki: "Tabii ki, bunları çok abartıyorsunuz." Benim bunları çok abarttığım falan yok, bunların hepsi, hepsi ortada.
Sonuç olarak tabii ki şunu söylemek lazım: Siz, bu milleti aptal sanmayın. Şimdi, vali ve kaymakamları devre dışı bıraktığınızda, seçilmiş belediye başkanlarıyla hükûmet ve devlet politikalarını bundan sonra nasıl uygulayacaksınız? Bakanlardan daha etkili, yetkili, daha büyük bütçelere sahip olan bu belediye başkanlarını nasıl kontrol edeceksiniz? Sayın İçişleri Bakanı, bu belediye başkanları üzerinde nasıl vesayet yetkisi kullanabileceksiniz? Çünkü bunların hiçbirisi sizi muhatap almayacak. Bunlar "Ancak bizim tek muhatabımız var." Diyecekler, "Bir, bizi seçenler; iki, Başbakan." Arada başkasını muhatap almazlar. Şimdiye kadar bu Mecliste büyükşehir belediye başkanlarının baskısıyla hangi kanunların çıktığını herkes biliyor.
FARUK BAL (Konya) - Maydanoz kanunu, maydanoz!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Bundan sonra da, siz, vesayet yetkinizi bu belediye başkanları üzerinde kullanamazsınız. Siz bu kanuna ev sahipliği yaparak kendinizin de yetkisini, görevini ortadan kaldırıyorsunuz.
Şimdi, tabii ki bu tasarı bir idari federalizm yasasıdır. Bunu biz söylediğimiz zaman bizim abarttığımızı söylüyorsunuz?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Daha önce de söylediniz, olmadı.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - ?ama bu tasarının Komisyonda görüşüldüğü sırada Sayın Asaf Savaş Akat, Vatan gazetesindeki köşesinde yazdı, "Milliyetçi Hareket Partisinin bu kanunun bir idari federalizm olduğuyla ilgili tespiti sonuna kadar doğrudur. Ben, yıllarca idari federalizmi savundum ama kimse bunu Meclise getirmeyi cesaret edemedi, AKP'yi bu manada kutluyorum." dedi.
Yani, idari federalizmin ne olduğunu çok fazla anlatmaya gerek yok. Şimdiye kadar siz İzmit ve İstanbul modelini bize örnek olarak gösteriyorsunuz ama İzmit ve İstanbul'un coğrafi şartları, yerleşim biçimiyle şu anda görüşmekte olduğumuz yeni büyükşehirlerin hiçbirinin bu olayla alakası yok. Sizin İzmit dediğiniz vilayetin tamamı, yerleşim alanı ve İzmit'in coğrafi alanı Kayseri'ye bu kanunla dâhil edilecek Pınarbaşı ilçesinin coğrafi alanının tam yarısı.
Önce, bu kanunu konuşurken biraz tarih okuyun, biraz coğrafya okuyun, biraz matematik okuyun; biraz insaflı olun. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Kendisine zulmedenleri uyarın, onlara yardım edin." Biz de buradan onu yapmaya çalışıyoruz. Allah rızası için, Türk milletini bataklığa sürükleyecek bu kanun tasarısını Atatürk'ün kurduğu bu Gazi Meclisten çıkartmadan geri çekin ve bu millete bir kötülük etmeyin, zulüm etmeyin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.