| Konu: | MERA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S: 242) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 71 |
| Tarih: | 27.02.2013 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Milletimizin, halkımızın tamamını ilgilendiren bir kanun tasarısını görüşüyoruz çünkü insanımızın beslenmesiyle doğrudan çok etkili bir kanun Mera Kanunu. Bu sebeple, her ne kadar 2 madde de olsa, sonuçları itibarıyla önemli etkiler bırakacak bir kanunu görüşüyoruz. Ancak bir Hükûmet klasiği, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerinin bir klasiği olarak -ellerini tutan yok, bir zafiyet yok ama- her defasında eksik tutarak, tamamını tutmadan, bir bütünlük içerisinde düşünmeden buraya getirilen kanun tekliflerini böyle ilgisiz, meselenin tamamını anlatmadan, bana göre yeterince üzerinde durmadan, sanki milletin aklıyla alay eder gibi bir müzakere üslubuyla geçiştiriyorlar.
Ben, Sayın Bakana bir soru sordum zaman kalmadığı için cevap veremedi ama o sorunun amacı şuydu: Değerli arkadaşlar, bu türlü kanunlar ne kadar değiştirilirse o kanunun öznesine o kadar zarar veriliyor. Mera Kanunu 1998 yılında -kendisine buradan rahmetler diliyorum, Sayın Mustafa Taşar'ın Tarım Bakanı olduğu dönemde- o dönemdeki hükûmetler zamanında bir bütünlük içerisinde hazırlanmış -4342 sayılı, 25/02/1998 yılında hazırlanmış- ve kanunlaşmış bir Kanun. Ondan sonra birçok defa değiştirilerek, Mera Kanunu'yla oynanarak Türkiye'nin mera zenginlikleri, mera potansiyeli maalesef her defasında zarara uğratılmıştır. Şimdi, yine çok gereksiz, anlamsız bir noktada yani bir yönetmelikle çözülebilecek bir husus yine bir kanun tasarısıyla buraya getiriliyor. Bana göre amacı da doğru anlatılamıyor, sorular da cevaplandırılamıyor.
Şimdi, Sayın Bakanım, bu kanun bana göre adrese teslim bir kanun. Bu kanunun bir sahibi var, bir muhatabı var. Bu kanunu meraları ıslah etmek için, meraları amaçlarına uygun kullanmak için, meraları geliştirmek için çıkartmıyorsunuz çünkü mera mevzuatıyla ilgili Türkiye'nin devasa sorunları var. Bunu herkesten çok siz bilirsiniz. Mahkemelere gidiniz, özellikle orman içi ve kenarı köylerin veya köylerimizin mera meselesinden dolayı çok sayıda davası var, devletle davalı. Meralarımızın amaç dışı kullanımı o kadar yaygın ki, meraların yani hayvancılığımızın ucuz yem temin edebileceği, hayvancılığımızın temel girdisi olan yemin en kolay temin edileceği bir alan olarak sürekli geliştirilmesi, iyi yönetilmesi gerekirken, maalesef, bugün, meralarımız her geçen gün vasfını kaybediyor, amaca hizmet etmiyor, alanlarının genişlediğini söyleyebilmek mümkün değil.
Bakın, Sayın Bakan, bilgi olarak da sunuyorum size: Ülkemizin birçok vilayetinde geçen yıllarda mera tespit komisyonları yeniden kurularak hayvan sayısına dayalı olarak köylerin etrafındaki mera alanlarının yeniden belirlenmesi çalışmaları yapıldı. Böylelikle köylerin etrafı biraz daha daraltılmaya, hatta bazı alanlar yeniden dikime, ormana, orman ağacı dikilmeye tahsis edildi. Birçok sorun yaşandı, köyler ayağa kalktı. İdare karşılıklı anlaşarak, işte üç istiyorsa iki vererek meseleyi geçiştirdi. Şimdi yeni bir kanun getiriyorsunuz ve bu yeni kanunla da kiralanmasına daha önce müsaade ettiğiniz mera alanlarının, yani hayvan sayısının dışındaki, o kapasitenin dışındaki mera alanlarının yine hayvancılıkta kullanılmak üzere özel şirketlere, şahıslara, kurumlara tahsis edilmesi kanunun 12'nci maddesinde bir amir hükümken, kiralanması amir hükümken şimdi bu kiralanan alanlara hayvancılıkla ilgili zorunlu tesislerin kurulmasına müsaade ediyorsunuz. Yani bu, yeni bir mera kanunu çıkartarak değil, belki de yönetmelikle çözülebilecek bir hadise ama burada nereye bir hazırlık yapıyorsunuz, nerede bir emrivakiyle karşılaştınız da ona hukuk geliştiriyorsunuz bunu gerçekten bilmek durumundayız. Bu kanun adrese teslim bir kanun. Sonuçları itibarıyla meralarımızın değerlendirilmesi, özel sektör de olsa meralardan faydalanmayı maksimize etmek amacı güdülmüş olmasını reddetmiyoruz, olabilir ama meracılıkla ilgili, köylümüzün çok yoğun sorunları bulunmaktadır. Köylümüze, vatandaşımıza yani köyünde, beldesinde çoluğu çocuğuyla, dişi tırnağıyla kendi onuruyla, kendi doğduğu toprakta yaşamanın gayretini gösteren, ısrarını gösteren, inadını gösteren köylümüze siz bir şeyler vermeniz gerekirken, şimdi, onun yapamadığı, "Hayvan sayın azaldı." Gerekçesiyle? Siz de konuşmanızda burada söylediniz, "Azalan hayvan sayılarına dayalı olarak mera alanlarının yeniden belirlenmesi, arta kalan kısımların da özel sektöre tahsis edilmesi hayvancılığımız için gereklidir." dediniz Sayın Bakan. Sizin göreviniz -Anayasa'nın 45'inci maddesi galiba- insanımızı korumak, işte, köyde yaşayanı da korumak, onların merasını korumak, onların hayvancılığını yani tarım yapıyorsa tarımcılığını, hayvancılık yapıyorsa onu desteklemeniz lazım. "Sizin hayvan sayınız azaldı." diyerek elindeki merayı da, köyünün etrafındaki merayı da alırsanız bunun adı devlet olmaz, bunun adı zulüm devleti olur.
Şimdi, bu kanun adrese teslim bir kanun. Bu kanunu birilerine göre çıkartıyorsunuz. Kimse bu, bu yarın basında çıkar, milletimiz de biliyor.
Bir şey daha söylemek lazım. Değerli milletvekilleri, yani, bu Türkiye'de beraber yaşıyoruz, bu zamanda beraber yaşıyoruz. Ben anlamıyorum ya Sayın Bakan bir hayal görüyor, o hayali bize de yaşatmaya çalışıyor ya da köylümüz bizi yanıltıyor. Ben şahsen kendi vilayetim dışında Türkiye'nin birçok vilayetinden hemen her hafta telefonlar alıyorum. Besiciler "Öldük." diyorlar. İlçesini, ilini söylersem problem yaratırsınız adamlara, besicilere. Ama geçen hafta "Sarı çizmelerimizi çekip Ankara'da Sıhhiye meydanında miting yapacağız." diyen besicilerin birçok telefonunu aldık ve davet ettik, korkularından gelemediler.
"Hayvan sayımız arttı." diyorsunuz. Bizim Sayın Milletvekilimiz Şefik Çirkin çok net bir şey söyledi. Türkiye'nin hudutları kevgire döndü Sayın Bakan. Türkiye'ye kaçak giren hayvan sayısını kontrol mü ediyorsunuz ki siz hayvan sayısının arttığıyla övünüyorsunuz? Türkiye'de gidin köylere, gidin Kars'a -Kars milletvekilimiz burada konuştu. Ben de gittim Kars'a- yani Kars'ın o düzlüklerinde, o otlaklarında parmakla sayılacak kadar azalmış hayvan sürüleri görüyorsunuz.
Bütün bu gerçekler ortadayken kalkıp burada övünerek ancak kendinizi tatmin edersiniz. Sizi çiftçilerimiz de dinliyor, tabii, takdir kendilerinin, tepkileri nasıl olur onu kendileri bilecektir ama benim bildiğim bir şey var ki köylerimizde yaşayan, tarımla uğraşan, elinin emeğiyle uğraşan insanlarımız çok zor durumdadır. Bu sebeple, Mera Kanunu'yla ilgili yaptığınız bu düzenlemeyle ilgili iki Meclis komisyonunda Milliyetçi Hareket Partisi ve diğer partileri de kastediyorum ortaya koydukları muhalefet şerhinde çok önemli hususları dile getirmişler, hiç birine cevap vermiyorsunuz. İki maddelik bir kanun, onu bile müzakere edemiyoruz. Bu kadar önemli, bu kadar genel, toplumun büyük kesimini ilgilendiren bir kanunda bile bir uzlaşma, bir mutabakat arayışınız yok maalesef; "Biz yaparız, bizim yaptığımız doğrudur." dayatmasıyla burada kanunlar görüşüyorsunuz. Ama hiç korkmayın, üç gün sonra bu kanun bir daha gelir buraya, yarın görüşeceğimiz 2/B kanunu gibi iki ayda 2 defa, 3 defa değişiklik yapmak durumunda kalırsınız. Böyle, bu inatla varacağınız yer kafayı duvara vurmaktır. Dolayısıyla, bu kanunu gerekli ve faydalı görmemekteyim.
Hepinize teşekkür ederim. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)