GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MERA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S: 242)
Yasama Yılı:3
Birleşim:71
Tarih:27.02.2013

CHP GRUBU ADINA SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mera Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 4'üncü maddesi, yürürlük maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Hayvancılığın gelişmesi ve daha düşük maliyetle ürün elde edilmesi, kaliteli bitki örtüsüne sahip yeterli otlatma kapasiteli mera alanlarının varlığına bağlıdır. Geleceğimizi, tarımsal geleceğimizi çayır ve meralarımız belirleyecek diyebiliriz.

Türkiye dünya mera alanlarının binde 38'ine sahiptir ve dünya sıralamasında da 46'ncı sırada yer almaktadır. Ülkemizin yıllık 50 milyon ton kaba yem ihtiyacı dikkate alındığında kaliteli kaba yem açığı 4,3 milyon ton gözükse de sap, saman, anız artıkları kaliteli kaba yem olarak değerlendirilmediğinden kaliteli kaba yem açığımızın 14,3 milyon olduğu görülmektedir. Söz konusu açığın kapatılması için çayır, mera alanlarının ıslah edilerek otlatma kapasitelerinin artırılması, ekili tarla tarımı içerisindeki oranının yüzde 25'e çıkarılması gerekmektedir.

Ülkemizin kalkınması ve gelişmiş ülkeler seviyesine çıkmasında tarımın yeri ve önemi çok daha belirgin hâle gelmektedir. Buna rağmen bu yönde yapılan yasal düzenlemeler göstermektedir ki mera alanlarımızın genişletilmesi ya da ıslahı gerekçesiyle, ülkemizin ortak varlığı olan arazilerimizin büyük sermayenin çıkarına sunulması, peşkeş çekilmesi söz konusudur. Bunun geleneksel yaşam biçimi olarak yaylacılığın sonunu getirmesi de söz konusudur. Mevcut durumda yaylak ve meralardan yararlanan çiftçi ve köylümüzün bu alanlardan uzaklaştırılması söz konusudur. Devletin, mevcut şartlarda hayvansal üretimin artırılması yönünde tedbirler alıp yaylak ve meraları artırması ve çiftçimizi, köylümüzü bu yönde üretime teşvik etmesi mümkün iken, 2/B arazilerinde olduğu gibi, işlediği, ürettiği topraklardan büyük sermaye sahipleri menfaatine çekilmesi söz konusudur.

Hayvansal üretimin temel kaynağı mera ve otlaklarımızın yetersizliği ortadadır. Her yıl artan yem fiyatları, yurt dışından hayvan ve et ithaline baktığımızda görülecektir.

Sayın milletvekilleri, tablo gibi, resim gibi yaylalarımızın, suyun ticarileştirilmesi ile bitirilen süreç şimdi meralarımızı tehdit etmektedir. Meralarda mevcut su kaynaklarının ticari bir faaliyete dönüştürülmemesi gerekmektedir. Bu konuda yasal bir düzenleme ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Bu ticarileşmenin geleceğimizi tehdit etmemesi için bu yönde kanuni tedbirler alması gereken Meclisin her gün yeni bir endişeye yol açacak düzenlemeyi hayata geçirmesi kabul edilemez.

Bu alanların hayvancılığın ihtiyacı olan kaba yemin en ucuz karşılandığı yer olma özelliği yanında, çayır ve mera alanlarının korunması doğrudan biyolojik çeşitliliğimizin muhafazası anlamına gelmektedir. Su havzalarının en büyük beslenme ve korunma alanları olan bu yerleri yok etmekle bir süre sonra dünyanın karşılaşacağı iklim değişikliklerine katkı sağlamış olacağız.

Doğal yaşamı korumak üzere, bitki çeşitlerini barındıran, erozyonu önleyen, yaban hayvanlarının ve köylerdeki büyük ve küçükbaş hayvanların su kaynağı olan meralar için devlet tarafından yapılan yasal değişiklikler ve düzenlemeler tüm faktörler göz önünde bulundurularak yapılmalıdır. Yok olma tehlikesi taşıyan meralar köylerimiz için geçim demektir. Köylülerimizin ve ülkemizin tarım ve hayvancılığı için? Tarımsal üretimle ve hayvancılıkla geçinen çiftçinin en önemli varlığı tarım topraklarıdır.

Yalnızca ekolojik değil, sosyoekonomik anlamda da sorunlara yol açacak düzenlemenin geri dönülemez zararlar vereceğini hesaba katmalıyız, yaşam sistemlerimizin bugününü ve geleceğini yok edecek adımlar atmamalıyız. Sularımız boşa akmasın diye ticari faaliyete konu edilen ırmaklarımız, derelerimiz HES projeleriyle doğadan koparılarak geri dönülemez sorunlara yol açmaktadır. Gelecekte sosyokültürel sorunlara da neden olacak bu hususların, insanları yıllarca alıştıkları ve ekonomik etkinlikte bulundukları yerleşim yerlerinden zorunlu göçe maruz bıraktığını, bırakacağını tabii ki göz önünde bulundurmalıyız. Meralarda HES kurulmasının önünün açılmasıyla birlikte, tarım, hayvancılık ve doğa açısından telafisi imkânsız bir süreç başlatılmıştır.

BAŞKAN - Sayın Karaahmetoğlu, bir dakikanızı alabilir miyim lütfen.

Sayın milletvekilleri, sayın konuşmacımızın konuşmasının bitimine ve yasanın oylamasının sonuna kadar sürenin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Kabul edilmiştir.

Buyurunuz, devam edin.

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Devamla) - Seçim bölgem Giresun'da -gerçi Tarım Bakanlığını ilgilendiren bir konu değil ama yayla ve meraları ilgilendirdiği için söylüyorum- yaylalarda elektrik sorunu vardır. Yaylalarda, Giresun bölgesinde, vatandaşlarımız mahkemededir, yıkım kararları çıkmıştır, para cezaları uygulanmaktadır ve 2002 yılında yapılan parselasyonlarla bir iki köye tahsis edilen mera ve yaylalar bugün on yedi, on sekiz, yirmi köye, yerleşim yerine tahsis edilmekte ve paylaşım savaşları yaşanmaktadır.

Meraların genişletilmesi ve ıslahı kanununun ortaya çıkaracağı değerin kimlere yarar getireceğini söylemek istiyorum. Bir tarafta geleneksel yaşam tarzıyla yaylacılık yapan, yaylada yaşamanın kendisine sağlık getirdiğini düşünen ve hayvan otlatan ve besleyen insanlarımızın, vatandaşlarımızın, halkımızın yararına mı ortaya çıkan bu değer kullanılacaktır -bu kesinlikle bir fakirlik edebiyatı da değildir- yoksa ortaya çıkacak bu değer sermaye tarafından mı kullanılacaktır? Bu anlamda da bakarsak, burada, fakirlik edebiyatı değil de biz sermayenin edebiyatını yapıyoruz. Ve burada düzenlenen, çıkan tüm kanunlarda, ne yazık ki, iktidar partisi, halkın, toplumun, çoğunluğun menfaatleri açısından değil bütün yasa düzenlemelerine büyük sermaye gruplarının gözüyle bakmıştır, onların menfaati açısından bakmıştır. Bu anlamda, bu yasanın halkın çıkarlarını gözetmediğini bir kez daha söyleyerek Meclisi ve sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)