| Konu: | GÜLSÜM KOÇ DAVASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 28.02.2013 |
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, kendi seçim bölgem Bingöl'de yargının altına imza attığı yeni bir hukuk skandalı, büyük bir adaletsizlik örneğini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bütün Türkiye'de şu anda bu konuyla ilgili oluşmuş bir kamuoyu var. Buradaki tartışmanın bu kamuoyundaki tartışmalara yansıyacağına olan inancımla bu konunun Meclis tarafından önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Dile getirmek istediğimiz husus; 19 yaşındaki bir lise öğrencisinin olayda hiçbir dahli olmadığı bir suçlamayla karşı karşıya gelmesi ve bu olaydan dolayı da müebbet hapis cezasına çarptırılması.
Gülsüm Koç, 19 yaşında bir lise öğrencisi. 2011 yılında Bingöl şehir merkezinde polis otosuna yapılan bir saldırıyla ilgili Gülsüm Koç bir kurgu, bir komplo sonucunda gözaltına alınıyor, tutuklanıyor ve daha sonra hazırlanan iddianamede de hiçbir somut bilgi, belge, bulgu, veri olmadan müebbet hapis cezasına çarptırılıyor. Bugüne kadar, iddianame içerisinde de geçerli olmak üzere, bir gizli tanık ifadesi dışında somut olan hiçbir belge yok burada. Bakın, olayın bir kurgu olduğu nereden belli: Gülsüm Koç'un gözaltına alındığı olay saat 19.30'da gerçekleşiyor yani bu polis memurlarının silahlı saldırıya uğradığı olay saat 19.30'da gerçekleşiyor. Gizli tanık Avcı'nın ifadesi saat 23.45'te alınıyor ancak daha sonra ortaya çıkıyor ki saat 23.30'da polislere bu olayı Gülsüm Koç'un yaptığına dair bir tutanak imzalatılıyor ve bu tutanak imzalatılırken de polis memurlarına Bingöl'deki seçim çalışmalarımız sırasında Gülsüm Koç'un seçim büromuz önündeki fotoğrafı gösteriliyor. Yani seçim çalışmalarında Gülsüm Koç seçim bürosuna uğradığı için önceden fişlenmiş, kayıt altına alınmış, bir kurgu, bir komplo planlanmış, daha sonra olup olmadığını bilmediğimiz bir gizli tanık ifadesiyle de bu komplo hayata geçirilmiş.
Şimdi, mahkeme boyutuna gelince, savcılığın bu olayı delillendirecek bazı belgeleri sunmasını bekliyoruz ama iddianameye bakıyoruz, bomboş. Bu suçlamanın, Gülsüm Koç'un bulunduğu yerle ilgili, suçlamanın bulunduğu yerde MOBESE kameraları var, kayıt altına alınan görüntüler var ama iddianamede bu MOBESE kameralarının da hiçbir şekilde incelenmediğini ve bu iddianameye alınmadığını çok rahatlıkla görüyoruz.
Mahkemenin sonucunda da yine içler acısı bir durum var. Gülsüm Koç'un elinde barut izine rastlanmıyor. Ateşli silah yaralanması ya da ateşli silah bulundurmayla ilgili Gülsüm Koç'un beraatına karar veriliyor ama gizli tanık ifadelerinden dolayı da 19 yaşındaki bir öğrenciye müebbet hapis cezası veriliyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bakın, çağdaş, demokratik ülkelerde, hukuk ülkelerinde zaten sadece gizli tanık ifadeleriyle herhangi bir yargısal sürecin yürütülmesi mümkün değil ama uzun süredir Türkiye'de gizli tanık ifadeleriyle maalesef hukuk skandalları devreye konmuş durumda. Şu anda kamuoyunu rahatsız eden bütün davalarda gizli tanık ifadeleri her geçen gün hukuku katlediyor. En sonunda bu Gülsüm Koç olayında 19 yaşındaki bir öğrencinin bütün hayatının altüst edilmesiyle ilgili bir süreçle karşı karşıya bulunmaktayız.
Bakın, bu olaydan yararlı kurtulan polis memurları daha sonra mahkemede ifade veriyorlar ve şöyle diyorlar, Polis Memuru Hasan Hüseyin Korkut -geçiyorum ifade kısmını- şöyle diyor: "Gecenin de karanlık olması nedeniyle bize ateş açan şahısları ben görmedim, arkadaşım da görmemişti. Olay nedeniyle sanıklardan şikâyetçiyim, cezalandırılmalarını istiyorum. Huzurda bulunan sanık veya başkaca bir kimseyi de görme fırsatım olmadı." Yani öncesinde imzalatılan tutanak da bu yaralı kurtulan polis memurlarının vermiş olduğu ifadeyle tamamen geçersiz kılınmış durumda. Dolayısıyla, burada 19 yaşındaki bir lise öğrencisinin bütün hayatını karartan bir yargı kararıyla karşı karşıyayız.
Bu konuyla ilgili kamuoyunda çıkan haberlerden sonra Adalet Bakanlığının dosyayı isteyip şu anda incelettiğini biliyoruz. Bizler de Adalet Bakanlığı yetkilileriyle görüştük. Dosyayla ilgili süreçler Yargıtayda tekrar görüşülecek. Biz Gülsüm Koç'la ilgili verilen bu hukuk dışı kararın bir an önce kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Gizli tanık ifadeleriyle herhangi bir belgeye, bilgiye, bulguya, veriye dayanmadan, bu şekilde bir insanın bütün hayatını mahvedecek şekilde süreçlerin altına imza atan yargısal süreçlerin de bitmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda ben Meclisi duyarlılığa çağırıyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)