GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:56
Tarih:23.01.2013

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun Genel Kurula getirdiği grup önerisiyle, 365 sıra sayılı Tasarı'nın gündeme alınması ve bitimine kadar, bugün tamamlanması istenilmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, endişe ve tedirginliklerimizi, ülkemizin geleceği açısından getireceği riskleri, 15 maddelik bu tasarının 1'inci ve 2'nci maddelerinde getirilen hususa işaret ediyoruz. Yoksa tasarının diğer maddelerinde -diğer parti gruplarının da ifade ettiği gibi- insanların sıkıntısını azaltacak, özgürlüğünü geliştirecek bir düzenleme olması dolayısıyla bir değerlendirme yapabiliriz. Ama 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 202'nci maddesinde yapılmak istenen değişiklik yani ana dilde savunma yapılmasına hukuk kurmak niyeti bize göre Anayasa'ya aykırıdır. Bize göre, genç milletvekili arkadaşımın ifade ettiği gibi, Milliyetçi Hareket Partisinin hafakanları değildir. Eğer, tarihi okursanız, geçmişe bakarsanız aynı kaderi paylaşmış, aynı coğrafyada yaşayan, millet olmuş, kanı birbirine karışmış, teri birbirine karışmış insan topluluklarını, milletleri parçalamanın en etkin yolu dilini parçalamaktan geçiyor.

Değerli arkadaşlar, kendinizi kandırmayın. Tabii, milletimize hitabımız: Getirilen kanun, ana dilde savunma yapılmasına imkân veren bir kanundur. Savunma hakkı çok temel, çok kutsal bir haktır, özgürlük alanıdır; buna hiç kimsenin itiraz etmemesi gerekir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de itiraz etmiyoruz. Kendini Türkçe ifade edemeyen her insana devlet, onun savunmasını alabilecek imkânı vermek mecburiyetindedir ve mevcut kanunumuz, yani 5271 sayılı Kanun'umuzun 202'nci maddesi bu konuda çok açık bir imkân getirmektedir. Diyor ki "Devlet, kendini Türkçe ifade edemeyen, savunamayan mahkûma tercüman tutmak mecburiyetindedir."

Biraz sonra maddelerde, bölümlerde yapacağımız tartışmada size şunu hatırlatacağız: Getirdiğiniz kanunda bir mahcubiyetiniz var, sakladığınız bir niyetiniz var, bir ayıbınız var. Neden "Ana dilde savunma" diyemiyorsunuz da "Kendini Türkçe dışında başka dillerle ifade etmek isteyenlere bu hukuku veriyoruz." Diyorsunuz? Yani yiğitçe çıkın, burada söz verdiğiniz gibi, Sayın Arınç'ın burada söz verdiği gibi, ana dilde savunmayı yani "Türkçenin dışında bir başka dilin de bu ülkede devlet dili olmasına biz hukuk kuruyoruz." Deyin. Bunu derseniz Anayasa'yı ihlal etmiş, bu milletin kuruluş hukukuna, bu devletin kuruluş hukukuna ihanet etmiş olursunuz değerli arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, bakınız, milletlerin tarihinde çok önemli kırılma noktaları vardır. Dünyanın, insanlığın küreselleşme olgusu altında birleştiği, hudutların kalktığı bir süreçte, siz Türkiye'yi farklılıkların üzerinden ayrıştırır, kimlikleştirir, bunlara ayrı hukuk kurmaya kalkarsanız ulaşacağınız sonuç bu milleti parçalamaktır. Bu millet, bin yıldır hatta çok daha öncelerden bu yana bu coğrafyada aynı kültürü yaşayarak, aynı kaderi yaşayarak bir millet olmuş. Dilimizdeki farklılığımız, soyumuzdaki farklılığımız, töremizdeki farklılığımız bizim özelimizdir, buna herkes saygı göstermeli ama bu ülke bir millî mücadele sonrası kurulup, Lozan Barış Anlaşması'yla, 1924 Anayasası'yla hukuku belirlenmiş üniter bir devlettir ve bu devletinin milletinin adı Türk milletidir. Türk milleti, kan bağı, soy bağı değil, bu topraklarda yaşayan, bu devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olan insanların ortak adıdır. Eşit vatandaş statüsünde, onurlu, aynı kaderi paylaşan insanlar topluluğu olarak biz, birliğimizi gücümüzün kaynağı yaparak, bu küreselleşme olgusunun küresel projelerine karşı bu toprakları, devletimizin bağımsızlığını savunmak mecburiyetindeyiz. Ama bugün birtakım projeler doğrultusunda ana dili bir millet dili hâline getirerek onun etrafında, Türk milleti dışında, iç içe yaşayan, et tırnak misali -yani bir arkadaşımız tırnağı kendisine aldı, eti diğerlerine bıraktı, öyle değil- bir anlamda artık et tırnak misali birbirinden ayrılmamış olan bu insanları siz, bir farklılığın üzerinde ayrıştırırsanız yarın bu coğrafyayı komşu coğrafyalara dönüştürürsünüz; işte Irak, işte Suriye; kardeş kardeşi boğazlıyor.

Değerli arkadaşlar, ben tekrar söylüyorum: Hangi ihtiyaçtan doğdu böyle bir yasa getirmek? Değerli hukukçulara soruyorum, aranızda çok değerli hukukçular var. Sayın Bakanın her zaman burada bir gerekçesi olmuştur, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde tazminata mahkûm oluyoruz." Hiçbir dava yoktur ki savunmayı ana dilinde yapamadığından dolayı Türkiye mahkûm edilmiş olsun, yok böyle bir dava. Adalet ve Kalkınma Partisinin programında yok, taahhüdünde yok, Acil Eylem Planı'nda yok, geçen sene yok, evvelki sene yok. Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu'nu 2004 yılında siz çıkarttınız. Orada niye düşünmediniz böyle bir hususu? Kim istiyor bu kanunu değerli arkadaşlar?

Değerli milletim, bu kanunu kim istiyor AKP'den? AKP, hangi mecburiyetlerle, hangi tehditlerle bu milletin dilini birbirinden ayırarak, milleti birbirinden ayırarak bu ülkenin milletiyle, toprağıyla bölünmez bütünlüğüne karşı böyle bir yanlışın içerisine düşüyor?

Değerli arkadaşlar, açık yüreklilikle söyleyin; Oslo'da yaptığınız, İmralı'da yaptığınız görüşmelerde, müzakerelerde PKK'ya verdiğiniz sözün gereğini buraya getiriyorsunuz.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Ne alakası var? Hiç alakası yok.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Sorumun cevabını vermelisiniz. Niye dün yoktu bu? Niye geçen sene yoktu? Niye 2004'te yoktu, niye?

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Ne getirirsek öyle diyorsunuz.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Niye programınızda yok? Şimdi niye getiriyorsunuz? Hangi ihtiyaca binaen getiriyorsunuz?

Değerli arkadaşlar, bugün mübarek bir gün, Hazreti Peygamberimizin dünyayı şereflendirdiği bir gün, huzurun, rahmetin peygamberinin dünyaya geldiği ve bizim en büyük ortak paydamız olan bu günde bu milleti ayrıştıran, bu milleti birbirine düşürecek böyle bir fitneyi, böyle bir fesadı buraya getirmek size hayır getirmeyecektir.

Değerli arkadaşlar, vererek bir yere varamayacağınızı şu bir yıl içerisinde görmüş olmanız lazım. 20 Aralık 2011'de Sayın Arınç'ın burada ifade ettiklerinden sonra bu ülkede 200'e yakın güvenlik görevlisi şehit edilmiştir. Hani kan duracaktı, gözyaşı dinecekti? Benim yüreğime batan, burada bir suçlama altında kaldınız, Sayın BDP Grup Başkan Vekili sizi utanmazlıkla suçladı, kılınız bile kıpırdamadı. Tutanaklar yanımda. Daha neyi vererek siz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - ...bu BDP'yi, PKK'yı, KCK'yı memnun edeceksiniz. Millete sizi şikâyet ediyorum. Bu öneriniz doğru değil, hayra hizmet etmez, bu milletin birliğine hizmet etmez. 1'inci ve 2'nci maddeyi çekin, gerisini temel kanun olarak görüşelim, birlikte çıkartalım. Bu size dürüstçe ve samimiyetle teklifimiz.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.