| Konu: | BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 08.11.2012 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, az önce bununla ilgili bir usul tartışmatartışması yaşadık. Bu maddede "Çeşitli hükümler" başlığı altında? Arkadaşlarımız daha önceki örnekleri söylediler ama bunun (1)'inci fıkrası tip mimari projelerle ilgili. Ben şimdi size alakasını söyleyeceğim, siz de elinizi vicdanınıza koyup karar verin.
Atıflarla ilgili, bağışlarla ilgili, köy korucularıyla ilgili. Burada sadece birleştirilebilecek mahiyette olan -tamamıyla, aslında birleştirilmemesi gereken ama- (5), (6), (7) ve (8) var. Onları da içinde "Maden" kelimesi geçiyor diye haydi birleştirdiniz. (1), (2), (3), (4) hiç birbiriyle alakası olmayan düzenlemeler getiriyor. Maalesef, bu gibi hususlar aslında geçiş hükümleri olarak genelde kanun teklif ve tasarılarının sonunda geçici maddeyle düzenlenen hükümler ama burada işin esasına girmiş, metnin içerisindeki, asıl metin içerisindeki maddelerin, böyle, bize kod madde gibi düzenletilmesi doğru değil, öncelikle onu söyleyeyim. En fazla, zorladığınız zaman yapabileceğiniz (5), (6), (7) ve (8)'inci fıkralar. Onu da içinde "Maden" geçiyor diye haydi birleştirdiniz diyelim, diğerlerinin hiçbirinin alakası yok değerli arkadaşlar.
Şimdi, Sayın Başkan, burada, bu maddenin içerisindeki demin tartıştığımız kısım, hakikaten burada 123'üncü maddeye aykırı bir durum var. Yani birbiriyle alakasız, az önce saydım, tip projeler var, köy kanunuyla ilgili var, korucularla ilgili var. Ee, peki bunlarla ilgili şeyi kim giderecek? Diyelim ki düzenlemeyi çıkardık, sorun çözülmüyor. Bizim önergemizin içerisinde "Bakanlar Kurulu yetkilidir." var. Şimdi, iki bakan anlaşamadığınız zaman kim çözer? Öyle bakmayın, bakanlık içerisindeki kurumlar anlaşamıyor. Yukarıda SPK Kanunu'nu görüşüyoruz, aynı bakanlığa bağlı kurumlar, o "Olmaz." diyor, o "Ben bunu kabul etmem" diyor. Ya biriniz frenci, biriniz gazcı oldunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) - Anlaşamazsa Sayın Bakan biber gazını kullanır!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - "Herkes birbirine çakıyor." Sayın Arınç'ın tabiriyle. Yani uzlaşmazlık makamı neresi? Sayın Başbakan. Yani Bakanlar Kurulunda bir araya geleceğiz. Yani onun için, en azından bizim bu önergemizi kabul ederseniz bu kısmını Anayasa'ya aykırı olmaktan kurtarmış oluruz.
Şimdi, biz burada -değerli arkadaşlar- sürekli olarak suçlanıyoruz. Asıl olarak suçlanması gereken sizsiniz, İç Tüzük'e aykırı davrandığınız için. Biz demokratik olarak İç Tüzük'ün, Anayasa'nın bize verdiği yetkiyi kullanıyoruz. Daha doğrusu, milletin bize verdiği muhalefet etme yetkisini kullanıyoruz. Bunu elimizden alma hakkınız yok. Yani ne yapalım? Sizin parmak çoğunluğunuz var, "Biz geçirelim." Tamam, vebalini üstlenmek zorundasınız. Vebalini nasıl üstleneceksiniz? Biz bunun yanlış olduğunu kamuoyuna anlatacağız, siz de doğru olduğunu anlatacaksınız ama doğru bir şekilde ve meşru kurallara riayet ederek, Anayasa'ya, İç Tüzük'e riayet ederek anlatacağız. Biz anlatacağız, ondan sonra vatandaş kararını verecek. Peki bu saatten sonra vatandaş duyuyor mu? Hayır. Geçmiş olsun! Saat yediyi geçti. Biz size söylüyoruz, çok meraklı olanlar İnternet'ten seyrediyor.
Değerli arkadaşlar, bu, bir dayatmadır. Bizim karşı olduğumuz budur. İçeriğini tartışırız; siz de söylersiniz, biz de söyleriz. Oylarsınız, biz de Türk milletine aldığımız yetkiyi, emaneti teslim eder şekilde deriz ki: "Adalet ve Kalkınma Partisi böyle yapıyor. Ey millet, haberiniz olsun." Onun için, böyle bir oldubittiyle bu maddeleri bir araya sıkıştırarak Anayasa'ya ve İç Tüzük'e aykırı şekilde bu Komisyon Raporu'nun ve tasarının tartışılması doğru değildir.
Ayrıca, şimdi arada arkadaşlarımız itiraz etti "Neyi bekliyoruz?" diye. Hükûmetten bir önerge gelmesi bekleniyormuş. Bakıyoruz bu Hükûmetten gelen önergeye -az önce arkadaşlarımız okudu- "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu çerçevesinde il özel idarelerince kullanılan haklar ve yetkilerle yürütülen görevler il özel idaresi bulunmayan illerde Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığınca kullanılır." diyor. Sonrasında "Buradaki katkı payı tutarları defterdarlıklar bünyesinde emanete aktarılır." Sonra -asıl burada geliyor- "Toplanan paraların yüzde 20'lik kısmı Kültür ve Turizm Bakanlığının öncelik vereceği projelerde kullanılır." Sayın Bakan geldi, önergeyi verdi, gitti.
OKTAY VURAL (İzmir) - Gitmedi,orada duruyor.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ee, şimdi, daha önce nereye gidiyordu? Belediyelere mi gidiyordu Sayın Bakanım? Yani?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Arkanda... Arkanda?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Duruyor mu? Peki, şimdi, haydi onu da anladık da haydi neyse anladık? Diyecek ki: Ben turizmle ilgili yerlere kullanacağım.
Sayın Günay, Sayın Bakanım, size söylüyorum, "Maddeyi almışsınız, gidiyorsunuz." diyorum. Tamam öncelik vereceğiniz projeleri anladım da, bir Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak o paraların tekrar Turizm Bakanlığının bütçesine aktarılmasını anlayamadım. Yani, "Onda da partizan davranırsınız." diyemiyor, şimdi görmeden uygulamayı da?Turizm önceliğine bir şey demiyorum da, artanları niye bütçeye aktarıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) - Aynı amaçla. Uygulamalarımızı biliyorsunuz.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Hayır, aynı amaçla değil, emanet hesapta dolaşsın. Ondan sonra da gene aynı amaçla kullanırsınız yani tekrar Turizm Bakanlığının bütçesine? Herhâlde bütçe açığının kapatılması için turizmden de destek bekliyorsunuz diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarında alkışlar)