GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:18
Tarih:08.11.2012

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 4'üncü maddesine Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu önergemizle, 5216 sayılı Büyükşehir Kanunu'nda tarif edilen büyükşehir tanımının değiştirilmesine ve büyükşehir sınırlarının il mülki sınırları olmasına itiraz ediyoruz. Diyoruz ki arkadaşlar, bu tanımı bozmayın. Aslında diyoruz ki: Türkiye Cumhuriyeti'nin iki yüz yıldır devam edegelen idari sistemini bozmayın. Bölgesel yönetimlere kapı aralamayın, üniter yapıyı tahrip etmeyin. İdari sistemimiz vücut bulurken ne savaşlar ne isyanlar, ayaklanmalar ne buhranlar ne siyasal iktidarlar görmüştür. Hatta 2 tane de devlet görmüştür. Bu kadar tecrübe, bu kadar gelip geçen yılların imbiğinden süzülmüş yaşanmışlıklar var. Bunları görmezlikten gelip, elinizin tersiyle devletin hafızasını yok edip sanki devlet yönetimi "yazboz" oyunuymuş gibi ne idiğü belli olmayan ve dünyada da bir örneği bulunmayan ucube bir sistem getiriyorsunuz. Kendi grubunuzun bile kafası karışık "Olsun, Sayın Erdoğan hazretleri istiyor, o istiyorsa doğru yanlış önemli değil tiz yerine getirilecek ve tiz bu yasa çıkarılacak."

 Değerli milletvekilleri, Anayasa'mızda büyükşehir yönetimi gibi özel bir yönetim biçimi var. Zaten Milliyetçi Hareket Partisi büyükşehir kurulmasın demiyor. İhtiyaç varsa 13 değil 33 tane kuralım, belde belediyelerine, kırsala daha çok kaynak aktaralım. Ama değerli arkadaşlar, dünyanın hiçbir parlamenter demokrasisinde il mülki sınırlarıyla büyükşehir sınırlarının örtüştüğü bir büyükşehir belediyecilik modeli yok. Evet, iki kademeli belediyecilik var. Evet, merkez ilçe sınırlarında kurulan metropol belediyecilik var ama eyalet yönetimi benzeri bir belediyecilik anlayışı sadece Amerika'da, Almanya'da yanılmıyorsam 3-4 tane kentte var, zaten onlar da eyalet.

Değerli milletvekilleri,  İstanbul ve Kocaeli için de söylediğimiz şudur: Bu illerin durumu diğer illerden farklı, yüz ölçümleri küçük, kırsal alan ile şehir merkezleri birbiri içine girmiş, köyleri kalmamış; bu yüzden ne 2008'de ne de bugün bu 2 şehir için hiçbir itirazımız olmamıştır. Sadece bu yasa için demiyorum, diğerlerinde de hizmet gerekleri gerektiriyorsa hiçbir zaman aleyhte olmadık hatta destekledik ama Konya 39 bin kilometrekare toprak büyüklüğü olarak Kocaeli'nin 10, İstanbul'un 8 katı. Antalya'nın bir ucundan diğerine mesafesi 600 kilometre. Mersin'in ilçesi Anamur'dan il merkezîne dört ila dört buçuk saatte gidiyorsunuz. Şehir merkezînin kenar mahallelerine dahi hizmet götürülemez iken, çarpık ve hukuksuz kentleşmenin önüne geçilemez iken şimdi "Dağları, taşları imar edeceğim." diye bir kuyruklu aldatmacayla ortaya çıkıyorsunuz. Sanki şehirlerde her şeyi yapmışsınız da kırsal kalmış. Şehirleri kalkındırmışlar da büyükşehir belediye başkanları, şimdi köyleri, kasabaları istiyorlar.

Efendim, gayet iyi biliyorsunuz ki bu tasarının asıl gerekçesi hizmet gerekleri falan değil, Oslo'da verilen sözler. Bakın, Oslo'da ne diyor Başbakanın özel temsilcisi? Kime? PKK'nın Avrupa temsilcisine.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sen orada mıydın ya Nevzat?

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - "Yetkiler önce valiliklere, sonra da belediyelere devredilecek." diye. Belediyelere bırakılacak da ne olacak? Merkezî idare etkisizleştirilecek, merkezî idare geri çekilecek. Terörün azdığı, her gün 3-5 can aldığı bugünlerde yapıyorsunuz bu değişikliği değerli arkadaşlar.

Bir taraftan, "Terör polisiye tedbirlerle önlenemez." derken? Doğrudur, polisiye tedbirlerle önlenemez sadece, ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel tedbirleri de almak lazım ama bu tedbirleri kim alacak, kim uygulayacak? Belediye başkanları mı? Yani Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanının bir taraftan özerklik isterken diğer taraftan terörü besleyen kaynakların ortadan kaldırılması için belediye yetkilerini kullanmasını mı bekliyorsunuz? Şayet, bu gaflet uykusu değil ise en iyimser nitelendirmeyle saflığın daniskasıdır.

İl mülki sınırlarının büyükşehir sınırları yapılmasını ülke güvenliği açısından, hizmetlerin en ücra köşelere kadar götürülmesi açısından sakıncalı bulduğumuzu ve bu düzenlemeden vazgeçip bu kanun tasarısını bir an önce geri çekmenizi istiyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)