| Konu: | BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 09.11.2012 |
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu hazırlanan yasa içerisinde ibadethanelere ayrıcalık tanınmasıyla ilgili hükümler var. Tabii bu çerçevede en fazla tartışılan konulardan birisi de cemevlerinin ibadethane olup olmadığı.
Bu konuda ciddi tartışmalar yaşandı, ancak, ne yazık ki gayriciddi cevaplar verildi. Bir milletvekilinin, Sayın Bakana ve Sayın Komisyon Başkanına "Cemevleri ibadethane midir?" diye sorusuna, yetkililer "Diyanet İşleri Başkanlığına göre değildir." cevabını verdiler.
Şimdi, sevgili arkadaşlar, her tarafı eğri bir yaklaşım. Neresini düzeltmek lazım? Gerçekten uzun bir konuşma yapmak gerekiyor ama ben mümkün olduğu kadar kısa bir şekilde fikirlerimi özetleyeyim.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti tarif edilirken demokratik ve laik bir hukuk devleti olarak tanımlanıyor. Birincisi: Demokratik ve laik hukuk sistemi eğer esas alınıyor ise nerenin ibadethane olup nerenin ibadethane olmadığına karar verecek, o fikre, görüşe, dine, mezhebe, inanca gönül bağlayan insanların kendi özgür iradeleri ile verecekleri cevaptır. Eğer Türkiye'deki Alevi vatandaşlarımız da "Cemevi bizim için ibadethanedir." diyorlarsa laik, demokratik, hukuk devletine düşen, o vatandaşlarının beyanını kabul etmek ve orayı ibadethane olarak kabul etmektir. Tıpkı bir Ezidi vatandaş da aynı şekilde kendi inancına göre bir yeri ibadethane kabul ediyorsa yine devlete düşen kabuldür. Eğer bu ülkede Budist olsa veya başka bir inanca, Brahmanizme, Konfüçyanizme inanan da olsa onlar için ibadethane kabul edilen yer devlet için de ibadethanedir.
İkinci bir mesele: Yine eğer İslam hukuku açısından bakıyorsanız meseleye, o zaman çok daha vahim bir mesele söz konusudur. İslam hukukuna göre bütün dört ehlisünnet ve cemaat imamının fetvalarına ve İmam Caferi Sadık'ın fetvasına göre de dinin devletin emrinde olması haramdır. Sayın Diyanet İşleri Başkanına sormak lazım: Cemevleri ibadethanedir değil "Cemevleri ibadethane değildir." diyorsunuz. Peki, İslam akidesine göre, fıkhına göre ve hukukuna göre dinin devletin emrinde olması helal mıdır, haram mıdır? Laiklik inancına göre bu doğru mudur, değil midir; her iki inanca göre de?
Değerli arkadaşlar, yanlış bir zemin üzerinde tartışma yürütüyoruz. Keşke bu dönemde şunu yapabilseydik, yeni Anayasa'nın da yazılma sürecinde olduğumuz dönemde: Dinî ve mezhebî bütün inançları özgürleştirebilseydik, devletin kontrolünden ve tahakkümünden çıkarabilseydik, sivil topluma bırakabilseydik. Bu, İslam hukuku açısından da böyle, laiklik açısından da böyle. Ancak Türkiye'de şu an öyle garip bir durum söz konusu ki ne İslam hukuku uygulanabiliyor ne de laiklik anlayışı tam olarak uygulanabiliyor. Devlet, dini tamamen kontrolü altına almış durumda, dinin de kendi çıkarlarına uygun Sünni ve Hanefi kesimini; Malikiliği, Hanbeliği, Şafiiliği dıştalayarak ve kenarda bırakarak, aynı şekilde Alevilik ve Şiiliği de devre dışı bırakarak; çünkü Türkiye'de, özellikle Iğdır, Kars bölgesinde Caferi inancına sahip Şii kardeşlerimiz de var Alevilerin haricinde.
Dolayısıyla bugün devlete düşen, bütün bu düzenlemeleri yapmak, bu özgürlükleri sağlamak ve Türkiye'deki Alevi vatandaşlarımızın kendi beyanlarını esas alarak nereyi ibadethane kabul ediyorlarsa onu da kabul ederek bir düzenleme yapmak olmalıdır.
Dediğim gibi, uzun uzadıya konuşulacak bir mevzudur. Keşke vaktimiz olsaydı da uzun uzadıya konuşabilseydik. İnşallah, bu imkân bir gün doğar.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.