GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:57
Tarih:24.01.2013

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Evet, arkadaşlar, bugün 24 Ocak. Türkiye Cumhuriyeti tarihine bakıldığında, yakın tarihimize bakıldığında 24 Ocak gününün maalesef hiç güzel anılarla anılmadığı bir tarih olduğunu üzülerek ifade ediyorum.

Bundan tam yirmi yıl önce faili meçhul bir bombalı saldırı sonucu katledilen rahmetli Uğur Mumcu'nun katledilişinin yıl dönümü vesilesiyle Türkiye'deki faili meçhul cinayetlerin tüm yönleriyle araştırılması için vermiş olduğumuz araştırma komisyonu kurulması yönündeki grup önerimiz hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz almış bulunmaktayım.

Sözlerimin başında, sırf yazdıkları, sırf düşündükleri, sırf duruşu sebebiyle katledilen Uğur Mumcu'yu rahmet, şükran ve minnetle anıyorum.

Bugün, Bolu'dan Antalya'ya, Artvin'den Muğla'ya tüm Türkiye'de, yirmi yıldır olduğu gibi, Uğur Mumcu on binlerce cumhuriyet sevdalısı tarafından anılmaktadır. Yirmi yıldır, karda kışta, buz gibi havalarda Uğur Mumcu'yu unutmayan ve unutturmayan tüm devrimci, demokrat, yurtsever, cumhuriyet sevdalısı dostlarıma Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden selam olsun.

Sayın milletvekilleri, Türkiye'de faili meçhul cinayetler 1980'li yıllarda artmaya başlamış, 1990'lı yılların başında ise zirve yapmıştır. Aralarında Abdi İpekçi, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu gibi aydınlar düşünceleri sakıncalı bulunduğu, birilerine göre araştırmamaları gereken konuları araştırdıkları için maalesef katledilmişlerdir. Zaten, sadece adı geçen aydınlarımızın katledilişlerinden sonra delillerin toplanması, soruşturmaların gayriciddi şekilde yapılışı gibi somut etkenler göz önüne alındığında bu cinayetlerin faili meçhul kalması için devletin bazı kurumlarının ve hatta hükûmetlerin katkı verdikleri görülmüştür.

Faili meçhul cinayetler korku vermek, bazı kişi ve kurumları sindirmek için yapılmaktadır. Bu sebeple, bombayı koyanın veya tetiği çekenin bulunması olayı faili meçhulden çıkartmaya yetmemektedir. Asıl mesele, o bombayı koydurtan, o tetiği çektirtenin kimler olduğu ve hangi amaçla bu eylemi yaptırdıklarının ortaya konulmasıdır.

İşte bu sebeple, tetikçinin bulunması, sayın milletvekilleri, faili meçhulün çözülmesi anlamına gelmemektedir. Demokratik hukuk devletlerinde faili meçhul cinayetlere devlet teslim olmaz. Rahmetli Uğur Mumcu'nun katledilmesinden sonra, ülkenin Başbakanı, Sayın Güldal Mumcu'ya gidip doğal bir olaymış sanki yaşanan gibi "Ne yapalım, oluyor böyle şeyler, Kennedy'i bile öldürdüler." gibi cümleler kurmaz.

Üzülerek ifade ediyorum ki 1990'lı yıllardaki hükûmetler faili meçhul cinayetlerin üzerine gitme konusunda çekimser davranmış, 2000'li yıllarda başlayan AKP hükûmetleri ise işine gelen faili meçhulü çözmeye, işine gelmeyenin ise üstünü kapatmaya çalışmıştır. AKP hükûmetleri Bülent Arınç'ın evinin olduğu sokağa park edilen araçlara gösterdiği hassasiyetin yarısını bile katledilen aydınların faillerini bulmaya harcamamıştır. AKP döneminde bu faili meçhulleri araştırması için araştırma komisyonlarının kurulması önerileri bile kabul edilmemiştir.

Bir 24 Ocak günü Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden ilan ediyorum: Emperyal güçlerin maşası olan AKP Hükûmeti kendisi gibi düşünmeyen, antiemperyalist olan, yurtsever olmaktan başka suçu olmayan bu aydınların cinayetlerinin tüm yönleri ile aydınlatılmasını istememektedir çünkü bu cinayetler aydınlanır ise bu cinayetlerin arkasında AKP'yi iktidara getiren emperyal güçlerin parmağının olduğu ortaya çıkacaktır.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Silivri'ye bak, Silivri'ye.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Yine bu cinayetlerin yurt içi ayağında bugün AKP'ye yakın olan, belki bu partide siyaset bile yapan yerli iş birlikçilerin olduğu da ortaya çıkacaktır.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Oraya bak.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Hatta, bu cinayetler aydınlatılır ise bu faili meçhullerin AKP gibi bir iş birlikçi yapıyı iktidara getirmenin önünü açmak için yapıldığı bile ortaya çıkabilecektir. İşte bu yüzden, AKP, hiçbir zaman yakın dönemdeki faili meçhul aydın cinayetlerinin çözülmesini samimi olarak istememektedir. Yine bu bağlamda, faili meçhullerin yargı boyutunu irdelemekte de fayda görüyorum.

Sayın milletvekilleri, özellikle 2010 referandumu sonrasında yeni oluşan HSYK ve bunun sonucunda oluşan bağımlı yargı, faili meçhuller hakkında soruşturma evrelerini iyice sığlaştırmış, kovuşturma aşamasında ise olayın iç yüzünün aydınlatılması için müdahil avukatlarınca verilen tevsii tahkikat talepleri bile kabul edilmemektedir. Bunun sonucu olarak olay aydınlatılamıyor, birçok olay zaman aşımı ile rafa kaldırılıyor, bu tehlike ile karşı karşıya, sayın milletvekilleri.

Bir süre önce dedik ki: Bu tür faili meçhul cinayetlerle ilgili zaman aşımı söz konusu olmasın. Bu konuda yasa teklifi verdik ancak burada, milletin huzurunda söylüyorum; AKP Grubu olarak, bu verdiğimiz yasa teklifini ciddiye bile almadınız, inceleme gereği bile duymadınız. Faili meçhul cinayeti çözmek için samimiyet ve siyasi irade şarttır. Faili meçhul olay, ucu nereye gidecekse gitsin, kime dayanacaksa dayansın muhakkak aydınlatılmalıdır. Hukuk devleti olmanın gereği de budur. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti, ülkemizde bu kadar faili meçhul cinayet var iken "Ben bu ülkede iktidarım." deme hakkına bana göre sahip değildir.

Bu sebeple, rahmetli Uğur Mumcu'nun katledilmesinin 20'nci yıl dönümünde Cumhuriyet Halk Partisi olarak AKP Hükûmetini kendine gelmeye ve faili meçhulleri çözmek için somut adımlar atmaya davet ediyoruz.

Son olarak da faili meçhullerin insani ve ailevi boyutuna değinmek istiyorum sayın milletvekilleri. Bizler bugüne kadar bu konuyu çok konuştuk; ancak, bu konuyu her konuşan, daha ziyade, faili meçhullerin siyasi yönü, sebepleri ve sonuçları üzerinde durdu. Bizler de böyle yaptık. Ancak, bu işin bir de ailevi boyutu olduğunu, bu tip faili meçhullerde kurban verdiğimiz insanların ailelerinin yaşadıklarını, bu travmaları ikinci planda tuttuk.

Geçtiğimiz aylarda, bugün rahmetle andığımız Sayın Uğur Mumcu'nun eşi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili olan Sayın Güldal Mumcu bir kitap yazdı arkadaşlar. Bu kitap. "İçimden Geçen Zaman" isimli bir kitap. Bugüne kadar Sayın Mumcu bu konularda fazlaca konuşmamıştı, belki de, neredeyse, kamuoyuna dönük hiç konuşmamıştı. İlk kez burada ayrıntılı olarak olayı yazmış, olayın öncesini yazmış, olay sırasını yazmış, olay sonrasını yazmış. Burada, hukuki anlamda yapılmayanları açık bir şekilde yazmış. Bu soruşturmanın aşamalarında hangi hataların yapıldığını açık olarak yazmış ve sonrasında aile olarak bu katliam sebebiyle nasıl bir psikolojik süreç yaşadıklarını da anlatıyor, sayın milletvekilleri. Ben sizden özellikle istirham ediyorum, ne olur bu kitabı alın, okuyun. Faili meçhul cinayete maruz kalmış insanın ailesinin neler hissettiğini, neler yaşadığını görmenizi istiyorum ve bu faili meçhullerle ilgili, eminim, çözülmesi için vicdanınızla bu konuyu yeniden sorgulayacağınız kanaatindeyim.

Evet, sayın milletvekilleri, sözlerime son verirken Uğur Mumcu'nun kendisini tarif ettiği şu sözleri sizinle paylaşmak isterim, bunlar önemlidir sayın milletvekilleri. Rahmetli Uğur Mumcu kendini "Ben Atatürkçüyüm, ben cumhuriyetçiyim, ben laikim, ben antiemperyalistim, ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım, ben özgürlükçüyüm, ben insan hakları savunucusuyum, ben terörün karşısındayım; ben yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Öyleyse vurun, parçalayın. Her parçamdan benim gibiler ve beni aşacaklar çıkacaktır." Demiştir, değerli arkadaşlar.

Ben bu duygu ve düşüncelerle, grup önerimize destek vermenizi, bu komisyonun kurulmasının ülkemiz açısından son derece önemli olduğunu ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.