GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MERSİN?DE YAŞANAN SEL FELAKETİNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:21
Tarih:11.11.2012

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Geçen hafta, daha doğrusu, işte, bu hafta içerisinde Mersin'in Erdemli ilçesinde, merkezinde ve çevresinde 1 metrekareye çok aşırı miktarda yağış düşmesi sonucunda çok ciddi bir sel felaketi yaşandı. Üreticilerimiz, çiftçilerimiz, buralarda oturan insanlarımız çok büyük bir tehlike altında varlıklarını, mahsullerini kaybettiler. Bu konuyu, geçen  de burada, tüm milletvekillerimizin, Mersin milletvekillerimizin de katılımıyla Genel Kurulumunuz dikkatine sunmuştuk ancak Sayın Bakanlarımız da buradayken bu konuda yapılması gereken bir hususu tekrar gündeme getirmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, sel felaketi, dolu yani "tabii afetler" dediğimiz hadise bizim ülkemizin çok doğal bir hadisesi, olayı hâline geldi. Hemen hemen ülkemizin her bölgesinde, her vilayetinde birçoğu da ölümlü sonuçlar getiren afetler yaşanmakta ve insanımız binbir zahmetle ürettiklerini, emeklerini, mahsullerini bu afetlerde kaybetmekte, hayvanları telef olmakta. Bu, hemen ülkenin her bölgesinde ve her yıl yaşanan bir hadise. Her mevsim demesek bile her yıl mutlaka ülkemizin birçok vilayetinde, kazasında, köyünde bu türlü felaketleri yaşıyoruz. Her milletvekilini  ilgilendiren bir konu. Ama felaket Allah'tan geldi diyebiliriz, sabır gösterebiliriz, şükredebiliriz olana, hâle. Ancak felaketin sonrasında yapılması gerekenler konusunda maalesef devletimiz -tüm hükûmetleri kastederek söylüyorum- devletin yetkisini kullanan siyasi iktidarlar bu konuda laf üretmenin ötesinde fazla bir şey üretmiyor.

Değerli milletvekilleri, Erdemli'yi bildiğim için söylüyorum, içerinizde Erdemli'yi bilen değerli arkadaşım karşımda. Erdemli, ekmeğini taştan çıkaran insanların yaşadığı bir yer; taşları kırıcılarla düzeltirler, önüne duvar, set örerler, parasını verip toprak taşırlar, üstüne sera kurarlar ve orada bana göre Türkiye'nin en güzel sebzesini hatta meyvesini üretirler. Artık meyveciliği bile serada yapacak kadar ileri teknolojileri kullanarak o Toros Dağlarının başında, çoluk çocuklarıyla, onurlarıyla yaşamanın gayretini gösterirler ve bu insanlar burada yaşamaya inat ederler, ısrar ederler, göçmezler buradan. Bu insanların bu gayretini bizim ödüllendirmemiz gerekir. Yaşanan bu afetlerin sonrasında uygulanan hukuk, 1977 tarihinde çıkartılan 2090 sayılı Kanun'dur; otuz beş yıl olmuş, birkaç defa değiştirilmiş ama özüne dokunulmamış. Sayın bakanlar özü şu: "Canlı, cansız üretim araçlarının ve tesislerinin değer itibarıyla en az yüzde 40'ı oranında zarar görmesi hâlinde ve bu zararı başka tarımsal ürünleriyle karşılamayacak veya bankalardan kredi alamama durumunda ancak devlet bu afetin karşılığını, zararın karşılığını verebilir."

Değerli arkadaşlar, bu kanun maddesi olduğu sürece yaşanan bu afetlerin sonrasında vatandaşlarımızın mağduriyetinin ortadan kaldırılması mümkün değildir. Beyanatlar veriyoruz, hasar tespit raporları düzenliyoruz, vilayetlere gönderiyoruz, Fak Fuk Fonu'ndan üç beş yardım ediyoruz ama o çiftçi, dişiyle tırnağıyla kurduğu o tesisi maalesef tekrar kuramıyor. Erdemli'de yaşanan hadise budur. Toprağıyla birlikte alıp götürmüş, yalnız serası, mahsulü değil, yalnız üzerindeki ağacını değil, tabanındaki toprağını da alıp götürmüş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bu insanlara yardım etmek bana göre bir insanlık sorumluluğudur. Hükûmetimizin ve Parlamentonun bunu dikkate almasını istirham ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.