| Konu: | BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 11.11.2012 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Şehitlerimize Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum. Yakınlarının ve Türk milletinin başı sağ olsun.
Tasarı ile hizmet yerinden yönetim yerine yerel ve bölgesel merkezler oluşturulmaktadır. Bir yandan merkezî idarenin yetkileri zaafa uğratılırken, bir yandan bölgesel merkezler, derebeylikler oluşturulmaktadır. Tasarı, yerel alanda yeni bir merkeziyetçilik üretmekte ve bölgesel güç odakları oluşturacak düzenlemeler içermektedir; bu durum üniter devlet yapısına aykırıdır. Üniter devlette egemenlik parçalı değildir, ademimerkeziyeti sağlayan mahallî idareler merkezî idarenin vesayet denetimine tabidir. İl sınırına genişleyen yetkileriyle, seçilmiş büyükşehir belediye başkanları, il coğrafi sınırında geçerli olacak yetkileriyle aşırı güçlü idari otoriteler hâline gelecektir.
Bu tasarı ile Türkiye Cumhuriyeti dilimlenerek eyaletleşmenin, özerkliğin yolu açılmaktadır. Özerklik, eyalet, federasyon taleplerinin PKK terör örgütünden, İmralı'dan, Kandil'den, bölücü ve yıkıcı çevreler ile dış destekçilerinden geldiğini sağır sultan bile biliyor. Bunun için son birkaç yıllık gelişmelere bakmak yeterlidir. Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal'in 2009 yılı Mayıs ayında -bir hafta boyunca yayımlanan- Kandil'de Murat Karayılan ile yaptığı röportajda "Demokratik özerklik? Mahallî İdareler Kanunu değişir, yerel yönetimler güçlendirilir." şeklinde talebi yer almaktadır. 24 Temmuz 2009 tarihli Sabah gazetesinde yayımlanan İmralı'daki teröristbaşının 10 maddelik yol haritasının 7'nci sırasında "Yerel yönetimler güçlendirilsin, demokratik özerklik kabul edilsin." talebi yer almaktadır. Aksiyon dergisinde 9 Temmuz 2012 tarihli sayısında Sayın Başbakan ile Leyla Zana arasında 2012 Haziran ayında yapılan görüşmenin ayrıntılarına yer verilmiş olup görüşmenin aslında Oslo görüşmelerinin devamı olduğu belirtiliyor ve demokratik özerklik maddesinin görüşmenin ana temasını oluşturduğu ifade ediliyor. Zaten derginin manşetinde de aynen "Zana'nın ajandasından demokratik özerklik çıktı." diyor. Dolayısıyla, çıkarılmak istenen bu kanunla, PKK talepleri karşılanmakta, Oslo'da PKK'ya verilen vaatler yerine getirilmektedir.
Değerli milletvekilleri, PKK yandaşlarınca yönetilen belediyelerin, kamu kuruluşu oldukları hâlde, yasaları nasıl hiçe saydığı, terör üssü hâlinde nasıl pervasızca çalıştığı, güvenlik güçleriyle girdiği çatışmalarda ölen terörist cenazelerini örgüt bayrağı altında nasıl kaldırdığı, taziye odaları açtığı, hasılı, bölücü terörü nasıl tırmandırdıkları bilindiği hâlde yetkilerinin daha da artırılmasının hangi sonuçları doğuracağı ortada değil mi? Bakın, Türkiye Cumhuriyeti devletine meydan okuyan, Sayın Başbakana bile hakaret edenlerin burada isteğinin yerine getirildiğini görüyoruz. Kim istiyor? Daha yakında verdiği demeç: "BDP'li Osman Baydemir açık açık özerklik istedi." diyor.
Değerli arkadaşlarım, bütün bunlar yapıldığında, bölgede PKK'nın tam anlamıyla hâkimiyet kuracağı, milyonlarca insanımızın örgütün insafına terk edileceği belli değil mi? Bunun da uluslararası hukukta ciddi sonuçlarının olacağı bilindiği hâlde, PKK açılımı adı altında yerel yönetimlerin gücü hangi ihtiyacın gereği olarak artırılıyor? PKK, şartlarını kabul ettirdikçe, meşruiyet ve güç kazanmak istemektedir. Açılım paketinin gereği yapıldığında, devletin hukukuna dâhil olacak ve etnik kimliğiyle temsil noktasına çıkacaktır. Bu kazanımlarla düşman saydığı Türkiye'yi gerilettiğine, vura vura mevzileri düşürdüğüne inanarak daha büyük boyutlu saldırıları düşünecektir. Kandil'den inen teröristlerin Habur'da zafer işareti yapmaları bunun bir delilidir. Terör örgütünün kazandığını düşündüğü bir sırada saldırıları durdurmasını beklemek safça bir davranış olur. Hiç şüphe yok ki, PKK, hedeflerine ulaşıncaya kadar teröre devam edecektir. Bu gerçek iyi bilinmelidir. İlk hedefi Türkiye Cumhuriyeti'ne ortak olmaktır. Sonra, 1978 kuruluş bildirisinde açıklandığı gibi bağımsız, birleşik, demokratik Kürdistan cumhuriyetinin kuruluşuna geçmektir. Bu tasarı da buna hizmet etmektedir. Tekrar sizleri uyarıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Evet, teşekkür ediyorum.