GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CEZA MUHAKEMESİ KANUNU İLE CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:57
Tarih:24.01.2013

ALİ HALAMAN (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 365 sıra sayılı Yasa Tasarısı'nın 11'inci maddesinde grubumuz adına vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

11'inci maddede yer alan, mahkûmların üç ayda bir aileleriyle görüşmesini, aile sıcaklığının oluşmasına, morallerinin düzelmesine yardımcı olabileceği için, biz bunun üç aydan bir aya indirilmesini Türkiye Büyük Millet Meclisine teklif etmiş olduk. Tabii, bu önerge, bu yasanın içerisinde haklı bulduğumuz bir madde. Bundan dolayı da önergeye sayın milletvekillerimizin yardımcı olabileceğini düşünüyoruz. Ama bu yasanın içerisinde esas, 11'inci maddeden ziyade, yasayla, meramını anlatabilecek şekilde Türkçe bilen sanığa kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde sözlü savunma imkânı getirilmek istenmekte. Bu talep PKK davalarında tutuklu sanıkların, yargılamayı yapan mahkeme heyetine "Türkçe ifade etme konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Biz fiilen bunu yapabiliriz ama biz savunmalarımızı ana dilde, Kürtçe olarak yapmak istiyoruz." diyerek ısrarcı olmaları nedeniyle gündeme gelmiştir.

Sayın milletvekilleri, ülkemiz çok iyi yönetilmiyor. Son bütçe görüşmelerinde dahi ülkemizin 549 milyar iç-dış borcu vardır. Dolayısıyla, ekonomik olarak ülke bir tutsaklık altında yani ekonomik olarak tutsaklaştık. Dolayısıyla, bütün iktisadi değerlerimiz satıldı. Dolayısıyla, kimin eli kimin cebinde belli olmayan bir yönetim anlayışı var şu an. Şimdi, iktidar "Biz tarihimizle yüzleşeceğiz, ileri demokrasiyi getireceğiz, kuracağız." deyip, Oslo'da görüşmeleri başlatıp, askerimizi, polisimizi şehit edip, halkımızın, milletimizin malını mülkünü yakıp yıkmayı amaçlayan terör örgütünü meşru hâle getirmeyi düşünüp, Habur mahkemelerini kurup bu memleketin Genelkurmay Başkanını bile tutuklayan, "Eğitimde demokratikleşeceğiz." diyerek değişik kanallar açıp, azınlık cemaat vakıfları kanununu çıkartıp kiliselerin oluşmasına meydan vermek, dinler arası diyaloğu temin etmek bu ülkenin yönetimi için iyi değil.

Büyükşehir Yasası'nı çıkardınız, Büyükşehir Yasası'nda "Herkes kendi şehrinin ismini versin." dediniz.

Hükûmet olarak her konuşmanızda 36 etnik ırkçı yapıdan bahsediyorsunuz.

Devletin resmî dilinin adının yanlış olup tekrar görüşülmesi gerektiğini söyleyerek ülkeyi paramparça, lafların, dedikoduların, fitnenin içine düşürtüp tartışmaya açtınız.

Başka ülkelerin işine karışıp sınırlarımızı koruyamaz hâle geldiniz. Bunun için, bak, son günlerde Patriot çağırıyorsunuz.

Sosyal, siyasi, askerî pratiklerimizi küresel güçlere göre tanzim etmeyi, "halklara özgürlük", "ana dilde savunma" diyerek bir milleti yok sayıp Türk milletinin egemenlik haklarını paylaşmak istiyorsunuz.

Şimdi "Ana dilde savunma vereceğiz." derken, Türk sorunu çıkaracağınızı hiç düşünmüyor musunuz?

Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünden, dilinin Türkçe olmasından rahatsız olmanıza gerek yok. Bastırılmış duygular sonuç vermez. Bu güzel memleketin ekmeğini, suyunu, imkânlarını, sosyal statüsünü kullanıyoruz. Ter dökülerek, çalışılarak yapılanların devamını bozmayın.

Bu yasanın ülkemizin ve büyük Türk milletinin huzurunu bozma yasası olduğunu, PKK terör örgütünün talebine göre hazırlandığını düşünüyor, hepinize, büyük Türk milletine saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.