GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUNLAR İLE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:100
Tarih:26.04.2012

AK PARTİ GRUBU ADINA NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan kanun teklifinin 11'inci maddesi üzerinde grup adına söz aldım.

Değerli arkadaşlar, biraz önce bir önerge oylandı ve kabul edildi. Tabii, o önerge üzerinde konuşma imkânı da olmadı. Biraz önce, muhalefete mensup arkadaşlar da bu madde çerçevesinde önergeyi tartışma imkânı bulabildiler. Ben de orada ifade edilen görüşlerin doğruyu yansıtmadığını tamamen teknik belgelerle, ifadelerle aktarmaya ve sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu önerge niye geldi? Neyi düzenliyor? Önce onu açıklamakta fayda var.

Özelleştirmeler yapıldıktan sonra ve bütün boyutlarıyla alıcıya usulüne uygun, kurallara uygun teslim edildikten ve devredildikten sonra mahkemelerin verdiği iptal kararları söz konusu olduğunda?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Usulüne uygun yapıldıysa mahkeme nasıl iptal kararı verir?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Örneklerini şimdi ben size takdim edeceğim.

?çoğu zaman -hatta, tamamına yakınında diyebiliriz- telafisi mümkün olmayacak şekilde gelişmeler ortaya çıkıyor. Yani devir yapılıyor, tapu devri, işletme devri, bütün devirler yapılıyor alıcıya ve bu devir yapılana kadar bu konuda mahkemenin verdiği henüz bir karar da söz konusu değil, iptal ya da yürütmeyi durdurma kararı. Bu devir gerçekleşmeden önce böyle bir karar var ise zaten gereği yerine getiriliyor, orada da herhangi bir problem söz konusu değil. Problem devir yapıldıktan ve bunun üzerinden bir süre geçtikten sonra mahkemenin verdiği iptal kararı söz konusu olduğunda başlıyor. Hatta, bazen üç-beş yıla kadar uzayabiliyor yani üç-beş yıl sonra bu kararlar verilebiliyor. Düşünün, firmayı devlet satmış, özelleştirmiş, devretmiş. Yatırımcı bunu devraldıktan sonra birtakım yatırımlar yapıyor, başka birtakım gelişmeler olabiliyor, borçlandırabiliyor şirketi ya da başka birine devredebiliyor, üçüncü bir kişiye devredebiliyor. Bu gibi durumlarda mahkeme kararının yerine getirilmesi hemen hemen imkânsız hâle geliyor, mümkün değil. Mesela, hukuki olarak üçüncü kişiye devredildiği zaman -nitekim, Yargıtayın kararı var burada benzer, somut bir olay için- Yargıtay diyor ki: "Bu devir geçerlidir." Dolayısıyla devlet birine satmış özelleştirme çerçevesinde, sonra o kişi de mahkeme karar vermeden önce başka birine satmış; üçüncü kişiyi iyi niyetli olarak koruyor yasalarımız. Yargıtayın bu konuda kararı da var; ben tarihini, sayısını vereceğim şimdi. Dolayısıyla böyle bir durumda iptal kararının yerine getirilmesi imkânsız, mümkün değil -fiilen mümkün değil, hukuken mümkün değil- ama sorun da ortada, bu sorunun da çözülmesi gerekiyor.

Diğer taraftan, bir başka açıdan -şimdi yine onun örneklerini vereceğiz- özelleştirmelerin üzerinden çok uzun süreler geçebiliyor. Mesela, bunlardan bir tanesi: Yine ben şirket ismi vermeyeceğim. Özelleştirme yapılıyor, 29 Temmuz 2005 tarihinde bütün boyutlarıyla, bütün yönleriyle işletme, satılan, özelleştirilen kurum alıcıya devrediliyor. Bu arada dava açılıyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Yürütmeyi durdurma kararı da veriliyor.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Karar verdiği zaman problem yok zaten. Yürütmeyi durdurma kararı vermişse hemen yürütmesi duruyor özelleştirmenin.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Yürütme de var.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Ama ne zaman? Devirden önce.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Yürütme de var.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Fakat devirden sonra, bakın, bu olayda, dava açılıyor, dava 27/11/2007 tarihinde sonuçlanıyor, yani devredilmesinden -özelleştirilmesinden değil, devredilmesinden; tapusunun, işletmesinin, bütün birimlerinin her yönüyle devredilmesinden- yaklaşık iki buçuk yıl sonra iptal kararı ortaya çıkıyor. Tabii, bu arada yatırımlar yapılıyor, işletmede, şirkette birçok değişiklikler meydana geliyor. Doğal olarak alıcı yatırım yapıyor, hatta yatırım yapması da zorunlu. Özelleştirme şartlarından bir tanesi de belli miktarlarda, belli sürelerde istihdam sağlaması gerekir, artırması gerekir ve yatırım yapması gerekir.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Hiç de öyle yapmıyor.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İki buçuk yıl sonra yani iptal kararı verildiğinde, o devredilen şirketten veya işletmeden çok başka bir işletme ortaya çıkıyor. Şimdi, yargı şunu söylüyor: "Bu gibi durumlarda iptal kararıyla otomatik olarak işlem tesis edilemez." Neden? Çünkü devirden sonra artık özel hukuk hükümleri devreye girmiştir yani idare "Gel kardeşim, mahkeme karar verdi, bana devret." diyemiyor. Ne yapıyor? Dava açıyor, devri için dava açıyor. Yani mahkemenin verdiği iptal kararının yerine getirilmesi amacıyla, devralmak üzere dava açıyor. Karşı taraf da dava açıyor. Şu anda, bu şekilde, yıllardan beri devam eden birçok dava var. Dava açıyor karşı taraf, şirket ama nasıl dava açıyor? Böyle bir durumda, kendisinin özelleştirme olarak ödediği paranın, yaptığı yatırımların, yatırımlar nedeniyle firmanın piyasa değerinde ortaya çıkan artışları, faizleri vesaire, kendi açısından haklı olarak, tümüyle devletten talep ediyor ve bunlar da inanılmaz rakamlara baliğ oluyor ve sonuçta, sonuç da alınamıyor ve devam ediyor. Bu, yeni ortaya çıkan bir durum değil. Ta çok eskiden beri, yani özelleştirmenin başladığından beri buna benzer sorunlar hep ortaya çıkmış ve hep de şu anda bizim yapmaya çalıştığımız gibi çözülmüş. Hatta, bizim önergemiz, aynen, neredeyse kelime kelime Başbakan Sayın Mesut Yılmaz'ın döneminde yapılan işlemle ilgili olarak Bakanlar Kurulu kararının aynısı.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Zihniyetiniz aynı zaten.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Orada yine, bazı şirketlerle, satılan? Onları da okuyayım isterseniz size. ORÜS Orman İşletmeleri Sanayi AŞ, Türkiye Denizcilik İşletmeleri AŞ'ye ait Hopa Limanı, Lalapaşa Çimento Sanayi ve Ticaret AŞ? Bunlar devredilen, satılan ama devirden sonra iptal edilen şirketlere ilişkin özelleştirme örnekleri. HAVAŞ Havaalanları, Petlas, Kütahya Manyezit İşletmeleri vesaire, böyle devam ediyor. Artık bunlar devredildiği için, telafisi mümkün olmayan noktaya geldiği için geriye alınması mümkün değil, dolayısıyla "onların bırakılmalarına" diye Bakanlar Kurulu kararıyla kararlar veriliyor.

Bizim önergemiz de aynen, bu kararın aynısı, sadece bir iki kelime, o da mecburen, teknik nedenlerle konuldu ve bakın, bu Bakanlar Kurulu, Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı, hatta Bakanlar Kurulu kararı bile değil. 06/12/1997 tarihinde, altında da dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz, Özelleştirme Yüksek Kurulu üyesi rahmetli Sayın Bülent Ecevit, Sayın Güneş Taner, Işın Çelebi, Sayın Zekeriya Temizel, Sayın Yalım Erez?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bir idari karar. Buna karşı iptal davası açılabilir, şey değil ki. Sen idari dava açma yolunu kapatıyorsun.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İzin verin.

Buna benzer, yine aynı şekilde, altında Sayın Süleyman Demirel'in? Ne zaman verilmiş? 27/4/1992?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ama onlar idari karar vermişler, kanun çıkarmıyorlar.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Aynı gerekçelerle, aynı nedenlerle, devredildikten sonra iptal kararları verildiği için, yerine getirilmesi mümkün olmadığından bahisle? Gerçekten öyle, mümkün değil. Yani idare işlem tesis etmek zorunda, sorun ortada duruyor. Devletin zararına, aleyhine herhangi bir durum yok çünkü devlet özelleştirmeyi yapmış, açık ihale yapılmış, herkesin katıldığı, içeride ve dışarıda tüm katılımcılara açık şekilde yapılmış -hatta şu anda biliyorsunuz, dünyanın gözü önünde yapılıyor, kameraların önünde yapılıyor- parasını almış, devretmiş. Bir kayıp söz konusu değil. Mahkemenin verdiği karar devirden sonra ortaya çıktığı için de yerine getirilmesi mümkün değil. Dolayısıyla, haklı olarak o dönemki hükûmetler bu kararları almışlar ve uygulamışlar.

Şimdi, biz ne yapıyoruz biliyor musunuz? Aslında, bu Bakanlar Kurulu ve Özelleştirme Yüksek Kurulu kararlarının yasal dayanağı yok değerli arkadaşlar. Yani örneklerini biraz önce verdiğim bu Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları ve Bakanlar Kurulu kararlarının yasal dayanağı yok. Biz ilk defa yasal dayanak getirmeye çalışıyoruz, yaptığımız budur. Şu andaki bizim önerge ile buna benzer olaylar meydana geldiğinde -ki gelmesi muhtemeldir çünkü geçmişte, ta 1992 yılından beri ortaya çıkmış, doğaldır, yani bu kadar özelleştirmenin yapıldığı bir ortamda buna benzer durumlar ortaya çıkabiliyor- çözülebilmesi için böyle bir yasal imkân sağlanıyor ve Bakanlar Kuruluna bu yetki veriliyor.

Bakın, bu firmaların devraldıktan sonraki yaptıkları yatırımlara ilişkin ben örnekler vereyim. Mesela, bir firmanın aldığı rakam yaklaşık 300 milyon lira, iptal kararına kadar ilave 210 milyon dolarlık yatırım yapmış, ilave 210 milyon dolar. Yani devraldıktan sonra, mahkeme kararı, iptal kararı kendisine tebliğ edildiği tarihe kadar yaklaşık 210 milyon dolarlık yatırım yapmış. Aşağı yukarı hepsi bu şekilde. Dolayısıyla, bunun tekrar devlet tarafından geriye alınması, yani bütün bedelinin, potansiyel fiyat artışları dâhil olmak üzere alınması mümkün değil, doğru değil ve kazançlı da değil devlet açısından, kârlı da değil. Devlet özelleştirdiği rakamın çok çok üzerinde bir bedel ödeyerek bunu geriye almak zorunda kalır böyle bir durumda ve mahkemenin ne kadar bir bedel takdir edeceğini de kestirmek hemen hemen imkânsız.

Dolayısıyla, bu getirilen önerge tamamen teknik bir önergedir. Bugüne kadar birçok hükûmet tarafından, Bakanlar Kurulu kararı ya da Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı olarak hayata geçirilmiştir. Onların yasal dayanaktan yoksun olması nedeniyle o ayağı eksiktir. Biz şu anda bu ayağı tamamlıyoruz yoksa hiç kimseye en ufak böyle ayrımcılık, kayırımcılık, başka bir şey söz konusu değil. Çok net bir şekilde belgelerle söylüyorum, hiç şeysiz. Yani aksi hâlde, biraz önce bir sayın konuşmacının burada ifade ettiği, o sarf ettiği sözleri, biraz önce altında imzalarını okuduğum, unvanlarını okuduğum o kişiler hak ediyor mu? Hak etmiyor elbette, hak etmiyor. Yani geçmiş dönemde benzer kararları alan Bakanlar Kurulu üyeleri ya da Özelleştirme Yüksek Kurulu?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bakanlar Kurulunun karar alması ayrı bir şey.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - ?üyeleri böyle bir hakareti ve haksızlığı hak ediyor mu? Elbette hak etmiyor. Bunun da düzeltilmesi gerekir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani bütün hükûmetler bunu yapmış, yapmak zorunda kalmış, bundan sonra da yapılmaya devam edilecek. Ama şimdi biz yasal statüye kavuşturuyoruz ve gelecekteki hükûmetlere de bunu bırakıyoruz.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.