GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:59
Tarih:30.01.2013

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten bu konuda çok konuştuk, biliyorum ama görülüyor ki daha çok konuşacağız çünkü sorunu adaletli, kalıcı, uygulanabilir şekilde çözemediğimiz ortada. Hâlbuki bu konu, toplumun en alt gelir seviyesine sahip olan orman içi ve kenarı köylülerimizin yıllardır devam eden ve sebebi kendilerinin olmadığı bir sorun; kangrenleşmiş, dededen toruna kalan bir sorun. Bu sorunun çözümü için -işte bir uzlaşma da temin edildi siyasette- daha önce de bir çok teşebbüs oldu ama bu defa bir şans, bir uzlaşmayla, iktidarıyla muhalefetiyle bir çözüm arayışı, bir çözüm geliştirme gayreti var. Bunun iyi kullanılması gerekir. İktidar tarafından böyle bir uzlaşmanın, gerçekten, toplumdan, milletten, halktan yana, sorunun kalıcı çözümünden yana iyi kullanılması gerekirdi ama kullanılmadığı kanaatindeyim. Çünkü, dünden bu yana sürekli telefonlar alıyoruz -sizlere de geliyordur- ve ısrarla diyorlar ki: "Biz bu bedelleri ödeyemeyiz. İşte, dişimiz, tırnağımızla varlık hâline getirdiğimiz bu alanların, bu arazilerin, tarlanın, arsanın şimdi tapusunu almak gibi bir imkân yakaladık ama takip edilen yolla bu imkânımız da olmayacak."

Değerli arkadaşlar, biraz önce bir muhtar aradı, bizim Mersin'in Çamlıyayla'sının Belçınar Köyü Muhtarı, dedi ki: "Sayın Milletvekilim, orman içi köyü deyip duruyorsunuz. Orman içi köy mü kaldı, köy mü kaldı ki yani köyleri mahalleye dönüştürdünüz." Böyle de bir garabet yaşıyoruz yani. Sahilden -Sayın Vahap Seçer bilir- 100 kilometre ileridedir, Toros Dağları'nın içinde gömülü bir köydür bu Belçınar köyü ama köy değil artık, mahalle. Nasıl hukukta bir ortak zemin oluşturacaksınız, bir ayrı hadise.

Size kısaca bir husus anlatayım: Bu getirdiğiniz yasayla orman içi yani 2/B, ormandan dışarıya çıkartılan araziler orman içi köylülerinin birinci derecede meselesi. Ama bu kanunla orman içi köylüsüne zırnık bir şey getirmiyorsunuz, Anayasa'ya aykırı olarak. Anayasa'da 2/B arazilerinin değerlendirilmesi orman içi ve kenarı köylülerinin kalkındırılmalarında kullanılır, diye bir amir hüküm var. Getirdiğiniz yasada, çıkarttığınız yasada, yüzde 10'unu ancak o köylülere aktarmak gibi bir karar aldınız, Anayasa'ya aykırı bir şekilde. Ama şimdi, ben, size bir iki örnek vereceğim, benim kendi seçim bölgemden örnek vereceğim: Erdemli'nin Üçtepe köyü, Harfilli köyü, Güneyli köyü. İnanınız -değerli Mersin milletvekilleri vardır aranızda, bakıyorum göremiyorum- bu insanlar taşı düzeltiyorlar, büyük makinelerle taşları düzeltiyorlar; bu taşların üzerine duvar örüp, toprak taşıyıp, üzerine sera kurup meyve yetiştiriyorlar, meyve, sebzeden vazgeçtik. Gerçi her sene satamıyorlar, zarar ediyorlar ama. Bu "2/B arazisi" dediğiniz arazilerde inanınız ki ancak -toprak yok- keçi yaşayabilir. Ama, buraları ekonomiye kazandırmak, en azından kendi çoluk çocuklarının geçimi için kullanmak isteyen bu insanlara, şimdi, siz, yüzde 70 gibi kabul edilemez bir rayiç bedelle "Kendi emeğinizle, dişiniz tırnağınızla elli yılda var ettiğiniz bu toprakları tekrar satın alacaksınız." diye dayatıyorsunuz. Bu adalet değil değerli arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisinin değerli milletvekilleri, bunun adı "adalet" değil, bunun adı "zulüm". Ya partinizin adını değiştirin ya bu işten vazgeçin, adaletli davranın, lütfen.

Ben size Hatay'dan bir örnek vereyim: Hatay'ın Yayladağı Topraktutan, işte Tumama yani öyle köyler var ki yukarıdaki incir ağacına belinden kendini iple bağlar, aşağıya sarkar -Sayın Genel Müdürüm bilir bunları- oradaki kayanın düzlüğünü düzeltir, tütün ekerdi. Şimdi tütün de yok, bu 2/B arazisini de adamın elinden alıyorsunuz. Bu doğru değil. Yaptığımız iş, gerçekten yılların oluşturduğu devletin kusuru bir sorunu çözmek ama bunun adı "çözüm" değil, bunun adı "zulüm".

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Yanlış yapıyorsunuz, bu yanlışı bir daha konuşacağımızı ümit ediyorum, inşallah iyi olur diyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.